hesabın var mı? giriş yap

  • yıl 1924 atatürk türkiyesi, aynı yıl çıkartılan 407 sayılı "çay, fındık ve turunçgil üretimini teşvik kanunu". rize'de çay üretimi ve çay tarımı ile böyle başladı. çok sevdi rizeyi çay yıllarca gelişti, fabrikalar kuruldu, ekmek yedi, çoluğunun çocuğunun karnını doyurdu rizeliler... ve atatürk'e teşekkürünü böyle ediyor.

    ne diyor şair
    fazla geldiyse size hürriyet cumhuriyet
    özlemini çekiyorsanız saltanatın sultanın
    hala önemini anlayamadıysanız millet olmanın
    kul olun ümmet kalın fetvasını bekleyin şeyhülislamın
    unutun tüm dediklerimi
    yıkın heykellerimi

  • sarıyer beşiktaş minibüsü, bundan 1-2 sene öncesi. ben en arkanın bir önünde yanımda bir teyze ile oturuyorum, en arka koltukta ise olayın kahramanı yaşlı bir amca var. (öğretmen emeklisi olduğunu sanıyorum)

    neyse, bir olay olmadan minibüs gidiyor, birisi parasını uzatıyor sonrasında:

    - 1. levent ne kadar?
    - 1400 abla

    o anda arka koltuktaki amca birden kabarıyor:

    - 1.levent ne kadar dediniz şoför bey?
    - 1400
    - e ben demin maslak için 1400 verdim?
    - ikisi de 1400 beyefendi
    - e olur mu canım öyle! onun yolu daha uzun!!!
    - öyle işte...

    1-2 dakika amca söylenir. sonra yine sesini yükseltir:

    - ne saçma şey! benim gideceğim yoldan çok daha uzun. o niye 1400 veriyor? niye benle aynı? daha fazla vermesi lazım?
    - amca tarifeler öyle
    - ne demek canım! öyle saçmalık mı olur? neden fiyatlar böyle?
    - fiyatları ben koymuyorum beyefendi.
    - sen koydun demiyorum. neden böyle diyorum. neden?

    1-2 dakika durur, tekrar başlar

    - böyle saçma şey mi olur... ikisi de aynı. ne acayip.
    - ...
    - o uzuuuuuuun gitsin, 1400... benimki daha yakın. az vermem lazımdı. fazla para aldınız.
    - ...

    1-2 dakika sonra tekrar başlar ama bu sefer ben dayanamam arkama dönüp cevap veririm:

    - benden fazla para aldınız bence. ikisi de aynı para olm....
    - amca, tarifeler böyleymiş. tutup şimdi otobüse binsen benim yolum daha kısa diye yarım bilet mi vereceksin? illa ki gittiğin yol kadar ödemek istiyosan taksiye bin, onda haksızlık yok bak
    - senlen konuşmuyorum delikanlı!!!!

    bir anda yanımdaki teyze gaza gelip arkasını döner ve:

    - onlan konuşmuyorsun ama hepimizin kafasını belliyorsun! bir sus be adam! bir sus!
    (akabinde bana doğru dönüp sessizce "bunamış..." der)

    amca susar...

  • game of thrones ile ilgili bir şeyle okurken birdenbire aslında 7 krallık'ın türkiye'nin 7 bölgesine benzediğini fark ettim ve işte size eğlence amaçlı yaptığım westeros'un 7 krallığı ve türkiye'nin 7 bölgesi uyarlaması;

    dorne - güneydoğu anadolu bölgesi
    bildiğiniz gibi dorne westeros'un en sıcak bölgesi. güneydoğu da türkiye'nin en sıcak bölgesi. ayrıca dorne şarabı ile ünlü, bölgemizde ise süryani şarabı meşhur. dorne bölgesinde insaların şivesi biraz farklı güneydoğu da aynı şekilde. ayrıca oberyn reise bakın adamda tam çiğ köfte yoğuracak tip yok mu?

    casterly rock - marmara bölgesi
    batı diyarı lannisterler'in bölgesi olup westeros'un en zengin bölgesidir. bizdeki marmara bölgesi de aynı. ayrıca iki bölge de ticaret için oldukça önemli limanlara sahip. son olarak lannisterler'in rengi sarı. marmara'nın da en meşhur simgelerinden biri sarı ayçiçeği.

    reach (menzil) - ege bölgesi
    iki bölgede en verimli ve güzel bölgelerdendir. ayrıca iki bölgenin kızları güzeldir. olenna tyrell'e bakın, başındaki örtü hariç tavırları tam ortalama chp'li teyze değil mi? ilave olarak, ege bölgemizde efelik çok önemli bir yere sahiptir. menzil ise, westeros'ta şövalyeliğin merkezi olarak bilinir.

    fırtına toprakları - akdeniz bölgesi
    bu topraklar sert dağlar, taşlık kıyılar ve yemyeşil ormanlardan oluşur. aynı bizim torosların akdeniz bölgesindeki durumu gibi. tabi bir de bu toprakların en önemli kişisi robert baratheon tam bir adanalı gibi değil mi? hem şakacı hem argo konuşan, sinirli ama bir yandan merhametli, dostluğa önem veren, sevdi mi tam seven, içki içip eğlenmesini bilen bir adam. ned'in arkasında saydırdığı sahnenin devamında 7 tanrı, kitap dümdüz gittiğine eminim. yine de sonunda ned'e; "hele otur konuşalım gardaş" demiştir.

    kuzey - karadeniz bölgesi
    bu iki bölgenin insanı da soğukkanlı ve katıdır. geleneklere bağlı ve başlarına buyruktur. ikisi de zorlu coğrafyalara sahip olduklarından insanları da zordur. got evrenindeki meşhur duvarı ve winterfell kalesini inşaatçı brandon yapmıştır. bizde ise karadenizli müteahhitler meşhurdur. :)

    vadi - doğu anadolu bölgesi
    westeros'un vadi bölgesi ay dağları ile ünlüdür. tıpkı bizim doğu bölgesi gibi. yine aynı bizde olduğu gibi vadi; westeros'un diğer bölgelerine göre daha izole olmuş bir bölgedir. sert kışları yüzünden seyahatler ancak ılık zamanlarda mümkündür. asi dağ klanlarına da sahiptir. ayrıca andallar'ın westeros'ta ilk istila ettiği bölgedir. bizim de anadolu'ya ilk ayak bastığımız yer doğu anadolu'dur. (bkz: malazgirt)

    nehirova + king's landing - iç anadolu bölgesi
    nehir toprakları ve king's landing, westeros'taki yedi krallık'ın merkezidir. bizdeki iç anadolu'da öyledir. king's landing'in başkent olması nedeni ile bizdeki ankara'ya uymaktadır. ayrıca nehirova adını uzun nehirlerden almıştır. iç anadolu'da ise türkiye'nin en uzun akarsu'yu kızılırmak, yeşilırmak, sakarya ırmakları vardır. yedi inancı'nın en yoğun olduğu bölge burasıdır. bizde de en muhafazakar kesim iç anadolu'dur.

  • aidat toplar. vermezsen mahkemeye verir. meslek dışı devamlı siyaset yapar.

    asla meslek hakkını savunmaz, istihdam projesi sunmaz, kadın mühendislerin haklarını savunmaz, işsize derman olmaz, asgari ücret veren işverene ses çıkarmaz, serbest çalışan mühendisin sorunlarına eğilmez, türkiye'de ki mühendislik eğitiminin yetersiz olmasını eleştirmez, mühendislik öğrencilerine destek olmaz, dünyadaki gelişmeleri takip etmez, ülkenin kalkınması için kurumlarla görüşmez.

    sadece yıllık tescil ücreti ve aidat toplar. siyaset yapar.

  • kaybetmek istemediğim değerlerden biri benim için bayram. "dini bayram" olarak nitelendirip geçiştirmek değil benimki. bunu yaşayan bir kültür olarak görmek daha çok. dinsel bir törenden çok daha ötesi. beni az çok tanıyanlar ne demek istediğimi çoktan anlamışlardır.

    bayram benim için bayram namazıyla başlar. sabah erkenden kalkar, günlük kıyafetlerimi giyer ve namaza giderim. yılda 2 kez olduğundan ve camiye gitmek alışkanlığım olmadığından dolayı ekseriyetle yanlış kılarım o namazı da. (bkz: bayram namazı/@g man) çıkışta mahalle esnafından beni tanıyanlar -ki onlar da yaşadığım yere göre nispeten orijinal bir tipte olduğumdan bilirler beni- ile bayramlaşır yoluma devam ederim.

    bayram namazı haricinde her bayram rutin olarak yaptığım şeyler ise, her namazdan sonra babaannem ve annem için birer buket çiçek almak, mahalledeki börekçiden kıymalı pide alarak önce babaanneye sonra eve börek bırakmak. basit şeyler aslında; fakat yapmaktan aldığım zevk gerçekten çok büyük. o böreğin tadı sanki bayramda daha da başka oluyor. bir de kahvaltıyı yalnızca buna benzer günlerde edebilen biri olarak keyifle içiyorum normalde yüzüne bile bakmayacağım çayı.

    bunun yanı sıra bayram sabahı mutlaka evde barış manço şarkıları dinleyip çocukluğumu yâd ederim. param olsa da olmasa da en azından o hafta aldığım -çorap bile olsa- yeni kıyafetleri giyer evde otururum. genelde takım elbiseyi tercih etsem de arada casual da takılmıyor değilim hani. gelen giden pek olmaz bizim evet; fakat yine de yeni kıyafetlerle barış manço şarkılarıyla, doldurduğum şeker kutusunda çocukların gelmesini -ki son yıllarda onlar da gelmez oldu- beklemek benim için vazgeçilmez.

    herkese iyi bayramlar ey sözlük ahalisi.

    edit:

    ha unutmadan:

    http://www.youtube.com/watch?v=pi8cudz7jam

  • bu adam için volkan ve emreyle bir olabilir mi? denmiş.

    olamaz bir fenerbahçeli olarak söylüyorum, net olarak olamaz.

    her ne kadar melo'nun da, oyunu germekte, taraftarı germekte volkan ve emre'den bir farkı yoksa.
    her ne kadar çirkeflikte volkan ve emre kadar sınır tanımasa da.

    bu adam volkan ve emreyle bir olamaz.

    çünkü adam volkan ve emre gibi değil.
    adam kurnaz.
    nerede çirkefleşeceğini, nerede çirkefleşmeyeceğini çok iyi biliyor.
    maçın neresinde sertlik yapacağını, ne zaman rakibin üstüne yürüneceğini biliyor.

    misal, melo'ya pis bi hareket mi yaptın.
    o an sadece tepki verir, bağırır üzerine yürümez.
    hakeme mağduru oynar.
    aradan 10 dakika geçer, o hareketi yapana pis bir şekilde dalar, adam bağırdığı zaman üzerine yürür.
    karşısındaki herif ise hem can acısı, hem de üzerine yürünmenin gerginliği ile tepki verir.
    caarrtt adama kartı göstertir.
    adam işini çok temiz halleden, soğuk kanlı katil gibi. dexter gibi herif. adam kafasını kullanıyor.
    üstüne bir de kahraman ilan edilir. dil çıkarır falan taşağını geçer.

    ama volkan ve emre öyle mi?
    onlara dokunduğunuz anda gelir üzerinize yürür, artistlik yapar sarıyı görür.
    10 dakika sonra gider aynı hareketi yapar 2. sarıyı görür ve atılır.

    işte bu yüzden melo, volkan ve emreyle bir tu-tu-la-maz arkadaşım.

    haa gönül ister ki bu adamların hiç biri türk futbolu içerisinde yer almasın, bu olaylar hiç yaşanmasın o ayrı.