hesabın var mı? giriş yap

  • çok eski bir gelenek değildir. şofben kazaları ile başlamışıtr. sağ gittim sağ döndüm kutlaması gibi bişidir.

  • benim bu.
    gerçi bildiğin suluğum var benim. kışın günde 3-3.5 litre, yazınsa 4-5 litreye kadar su içiyorum. susadığım için değil, suyun tadını sevdiğim için içiyorum. derdim de "zaten cebimdeki parayı suya yatırıyorum bari dışarıdayken 1 litresi evden olsun" falan da değil.
    susadığın zaman dışarıda bir yerlerde pet şişede satılan sulardan bulmak çok kolay. fakat aynı kolaylık suyun tadını alabilen kişi için geçerli değil. adını sadece o an duyduğum sular çıkabiliyor karşıma. onu geçtim pek çok büfe yada su satan çocuğun sattığı genel markanın tadından zerre haz etmiyorum. bu gibi durumda tadını bildiğim ev suyum kurtarıcım oluyor. hem yanımdaki şahsı da katil olmaktan kurtarıyor. zira "susadım" dediğim ilk andan suya kavuştuğum ana kadar olan sürede benim bile kendimi öldüresim geliyor.
    yani o evden su doldurulup çantada taşınan pet şişe çoğu zaman hayatımı kurtarıyor her anlamda.

  • az önce balkona çıktım. aşağıda iki tombik teyze vardı. başörtülü, kendi halinde, ellerinde eczane çantası olan ve sürekli bir yerlere yetişen teyzelerden. ne konuşuyorlardı anlamadım, biri diğerine şunu dedi:

    "benim içim dışım bir, içim de şişko, hep yemek düşünüyorum kötülük değil"

    kahkaha attım. inip teyzeyi yiyesim geldi. kırt kırt kırt!

  • an itibarıyla yarışan kız, kndisine "nerede çalışıyorsunuz istanbul'da mı?" sorusu sorulduğunda, nefes dahi almadan:

    "dunyanın en büyük demir çelik firmasında muhasebe yapıyorum." dedi.
    beklediği soru buymuş demek ki.
    cevabına da çalışmış kızcağız, hazirlanmis.

    egona saglık bebeyim.

  • elinde oyuncak şırınga, o doktor ben hasta, oynuyoruz:

    - baba aç kolunu! domuz gribi aşısı yapacağım!
    - tamam.
    - pıst*. geçmiş olsun. şimdi de omzunu aç.
    - tamam.
    - pıst. geçmiş olsun.
    - bu ne aşısıydı?
    - bu da omuz gribi aşısı. hahahahahahaha!

  • ing. salt maruz kalma etkisi. tanidiklik, asinalik. basitce "bir seyi veya kimseyi ne kadar cok gorur veya duyarsaniz onu o kadar cok seversiniz." anlamindaki etki. robert zajonc 1968 yilindaki deneyde insanlara esit olmayan sayida sembol slaytlari gostererek salt maruz kalma etkisini test etti. "bir sembol ne kadar cok sık gorulurse ondan hoslanma orani o kadar artmaktadir." sonucuna ulasti.

    ornegin, ilk dinlenildiginde sevilmeyen bir sarkinin surekli duyulmasi sonucunda sevilmesi. "sarkiyi ilk dinleyis: olmamis. ikinci dinleyis: fena degil. ucuncu dinleyis: iyi. dorduncu dinleyisten sonra super." seklindeki yorumlari cokca duymusuzdur. nedeni salt maruz kalma etkisidir.

    salt maruz kalma etkisi ozellikle televizyonlarda cokca kullanilmaktadir. sirketler, reklamlarini surekli yayinlayarak bu etkiyi kendilerine avantaj getirecek sekilde kullanmak ister.

    etkiyi ozetlersek, bir uyariciya tekrarlanan maruz kalma sonucunda tanidiklik, asinalik meydana getirir. tanidiklik uyarana karsi bir tutum degisikligi meydana getirir. bu tercih etme veya baglilik seklindedir. bu tercihler duygusaldir. insan farkina bile varmadan evvel bilincalti duzeyde olur. "bir seyi veya kimseyi ne kadar cok gorur veya duyarsaniz onu o kadar cok seversiniz."

  • yıllar önce ıslak hamburgerin mucidi (veya ilk yapanlardan biri bu entry'de kim olduğunun önemi yok), şimdilerde göztepe kristal büfenin sahibi ile sipariş öncesi muhabbet ediyorduk. o anlattıydı.

    bu ıslak hamburger yanlışlıkla bulunan bir şey. mcdonalds'ın veya amerikan fastfood'unun daha memlekete girmediği zamanlar. taksim- bağdat caddesi gibi batılı bulvarlarda gezip dolaşan kesim arasında kristal ve birkaç büfe baya revaçta. o kadar ki artık yoğun zamanda burger yetiştiremiyorlar. ben de 90'lar başında bu şekilde şekilde tanıdım.

    büfe sahipleri gelen talebi karşılamak için akıllarına sirkülasyonun yoğun olduğu saatlerden önce burgerleri istiflemek geliyor. böylece müşteriyi de bekletmemiş olacaklar. ısıyı muhafaza edecek bir kutu alıp yaptıkları burgerleri biriktirmeye başlıyorlar. bilen bilir kristal kendi sosunu kendisi yapar, eski müşterileri de onu ketçap olarak kullanırdı.

    kutunun içine konan burger etinin sıcaklığıyla oluşan buhar ekmeğin yumuşamasına ve sosu daha iyi çekmesine neden oluyor. şaşırtıcı şekilde bu ıslanmış burgeri müşteri daha çok sevmeye başlıyor. artık sakin zamanda da ıslak burger talep ediyorlar ama o zaman bekledikleri gibi ıslak/soslu olmuyor. hal böyle olunca gerek olmamasına rağmen burgerleri kutunun içinde bekleterek ekmeği nemlendirmeye başlıyorlar. sipariş geldikçe değil kutuda burger azaldıkça yerine koyuyorlar.

    özetle bugün ıslak burger diye sipariş edilen şey aslında sosun buharı hesap edilememiş bir lezzet kazası.

    kişisel görüşüm daha sonraki yıllarda burger ekmekleri biraz yapay yollarla soslandırıldığı için o lezzet kayboldu. artık ıslak burger kutularının ısıtma özellikleri var dibinde dökülen sosu buharlaştırarak hazırlıyorlar. yine de super burger öncesi açılışı ıslakla yaparım kristalde. benimki ağız alışkanlığı yoksa eskisi gibi içime çekmiyorum ıslağı.

  • ben küçük bir çocukken "doğum günü kutlamak haram" derdi herkes. şimdi peygamberinkini kutluyoruz hem de bir hafta boyunca...

  • üst edit: operatörlerin bu konuda harekete geçtiği bilgisi geldi. kullanıma kapalı hatlar açılmış, kullanım paketleri yüklenmiş herkesin emeğine sağlık, teşekkürler.

    edit2: seviye belli adlı yazarımızın mesajını aynen kopyalıyorum: merhaba,
    yaklaşık 10 yıllık turkcell çalışanıyım (fan değilim), depremin olduktan çok kısa sürede kapatlı hatlar açıldı ve borçtan dolayı kapamalar askıya alındı. eğer sorun yaşayan varsa 532 yi arayıp bir sorgulasın başka bir aksilik olabilir. genel bir durum var ise tespit edilip çözüleceğine eminim.
    bu arada sadece bu afet değil hepsinde de benzer önlemler alınmıştı.
    hepimize geçmiş olsun :(

    fatura borçları yüzünden aramalara kapatılan hatlar kullanıma açılmalı, ön ödemeli hatlar bakiyesi olmasa da kullanıma aktif hale getirilmeli acilen. bu sebeplerle yardım alamayan vatandaşlarımız olabilir.