hesabın var mı? giriş yap

  • passaparoladan;

    -bir örümceğin peter parker isimli lise öğrencisini ısırması sonucu meydana gelen süper kahraman. ö1, ö2, ö3...
    -öri potır.

  • size net bir şey söyleyeyim, babasıyla arası iyi olan bir kız kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi önüne gelenle yatma planları falan yapmıyordur, istisnalar olabilir elbette ki ama eğer bi kız babası ile arkadaş gibiyse o kız yüksek ihtimalle ailesinin yüzünü kızartacak bir şey yapmaz. babasıyla arası kötü olandan korkun bence.

    ayrıca isteyen istediğini yapabilir, bu ne sizi ne beni ne de bir başkasını ilgilendirir.

    t: baba gibi babadır.

  • bir önceki aşaması: yanlış kişiyle evlenileceğinin anlaşıldığı an.

    kim anlatmıştı hatırlayamadım. gerçek bir olay. nikah salonunda merdivenleri inerken kadın kravatını düzeltiyor adamın. hani, sanki beğenmiyormuş gibi. adam bi duruyor şöyle, suratına bakıyor kadının. artık n'oluyosa o anda, dönüyor sırtını, çıkıp gidiyor. sonra ikisi de başkalarıyla çok mutlu evlilikler yapıyor.

    haaaaa şimdi hatırladım; eski kaynanamdı anlatan.

    ulan acayip gülme geldi.

  • ben anlamıyorum lan. 35 yaşındayım, kendimi bildim bileli her yıl atatürk'ün yeni görüntüleri çıkıyor.

    olm napıyosunuz, tüm arşivi buldunuz da parça parça mı piyasaya sürüyorsunuz, yoksa harbiden yeni yeni mi keşfediyorsunuz? yemin ederim tsk pazarlamanın dibine vurmuş.

  • to move fiili ingilizeceye latinceden geçerken, to love fiili anglosakson dillerinden geçmiştir.

    italyanca, ki latinceye şu an en yakın dildir denebilir, muovere fiili hareket etmek anlamına gelir.

    muhtemelen ingilizceye geçerken u harfi kaybolmuş ama fonetik olarak kalmıştır.

    to love ise almancadaki lieben fiiline benzemektedir. rhein nehrinin doğusu ile batısı arasında birtakım dil ve kelime farklılıkları olduğu doğrudur.

    ingilizce ise hem latin hem de anglosakson dillerine maruz kalan bir dil olduğundan dolayı, evet ingilizcenin özellikle eski ingilizcenin gramer yapısı günümüz almancasıyla sağlam benzerlikler taşır ama kelime olarak ingilizce latin dillerinden almancaya nazaran daha çok kelime almıştır, kelime telaffuzlarının latin ekolünden gelen italyanca fransızca ispanyolca ya da anglosakson ekolünden gelen dutch, almanca, isveççe gibi net kuralları bu yüzden yoktur.

    bu dillere çok değil benim gibi a2-b1 arası bir seviyede hakimseniz, kelimeye bakarak hangi orijinden geldiğini az çok çıkarabilirsiniz. bu da size telaffuzu hakkında az çok fikir verecektir.

    mesela sevmek fiili amare, aimer olarak latin dillerinde yer etmişken, to love, lieben olarak anglosakson dillerinde yer etmiştir. kelimenin kökenine bakarak ingilizcedeki telaffuzu ve bu farklılık hakkında az çok fikir sahibi olunabilir.

  • temkinli yaklaşılması gereken gelişmedir..

    uzun uzun yazıp yine sildim.. ancak şu noktaları hatırlatmak isterim..

    miller-urey deneyi, abiyogenez görüşünü sınamak için yapıldı ve başarılı oldu.. burada cansız maddelerden canlıların nasıl oluştuğun kökeni açıklanmaya çalışıldı..

    yapay organlar konusunda da epey yol kat edildi ve günümüzde 3d yazıcılar sayesinde sağlık alanında inovatif gelişmeler söz konusu.. yapay insan kalbi ve üretilen yapay organlar olsa da, organ nakilleri için önümüzde uzun bir süreç olduğu da dikkat çekmekte..

    2012 yılında yayınlanan bir habere göre de sentetik dna üretildi.. yaşamın kimyasının taklit edildiğini duyuran bu haberin içeriği ise; dna ve rna'nın daha basit moleküllerden nasıl oluştuğunun mekanizmasının açıklanmaya çalışılması..
    science dergisinde yayınlanan araştırmaya göre; sentetik dna'lar, doğal dna'lar gibi hem genetik bilgilerimizi taşıyor, hem de doğal olanlar gibi değişime de uğrayabiliyor.. işin daha ilginç yanı bu dna'lar birbiri ile etkileşime de girebiliyor.. yapay-doğal nükleotid etkileşimi olarak da düşünelim ve bu bilgi de aklımızın bir köşesinde dursun..

    ocak 2017'de çıkan farklı bir kaynaktan duyurulan haberde ise; ilk-stabil-yari-sentetik-mikroorganizma-olusturuldu..

    şimdi burada cevaplanması gereken bir kaç soru aklıma takıldı..

    1. insan yaşamının tüm kodları çözüldüyse mevcut bilindik kodların iyileştirilmesiyle tedavi neden mümkün olamıyor?

    2. mevcut durumumuz "çözülemeyecek kadar mutasyona uğramış hal" ile evrimde bu noktadaysak, yapay/sentetik canlıları normal mi karşılamalıyız?

    3. üretilen bu mikroorganizmaların ilaç yerine biyolojik silah olarak kullanılma olasılığı var mı?

    iyidir, kötüdür demek için henüz erken ancak anlaşılan o ki makalede reddedilen yapay nükleotidin kabulü ve uygulanan tekniğin* vurgusu yapılmış..
    şimdilik sadece laboratuvarda kalacağı öngörülüyor..

    ek okuma: bakterilerin genetik karakterleri
    edit: yapay organ nakilleri

  • 2019' haziran ayında bozcaada gibi ufacık bir yerde, 31 yaşında dalyan gibi bir arkadaşımızı 8 kişi döverek öldürdüler. sabahına tüm ada karakolun önüne gelerek deyim yerindeyse ayağa kalktı. linç edilerek öldürülmesi an be an güvenlik kameralarında gözüküyordu. üstelik yerde hareketsiz kalmış ve ölmüş bedene vurdukları izleyenleri dehşete düşürdü. gazeteler, televizyonlar yazdı. davalara ölen arkadaşımızın ailesi, arkadaşları, belediye başkanı, adadaki tüm siyasi partilerin temsilcileri eksiksiz katıldı.

    peki sonuç ne oldu biliyor musunuz? 8 kişiden biri 1 sene, 2'si 2 sene yattı ve çıktılar. mahkeme görüntülere rağmen, yerde cansız bedene vurulmaya devam edildiğini gördüğü halde sanıklara "kasten adam öldürme" yerine "yaralama kastı ile öldürme" suçundan ceza verdi. biri 7 buçuk sene, 2'si 9 sene, diğer tutuksuz sanıklar ise 5 sene ceza aldı. mevcut 5 yıllık af, 2 yıllık denetim süresi, iyi hal indirimi, tahrik, yatılan süre vs derken hepsi dışarda hayatının baharında arkadaşımız ise toprağın altında. dışarda olanların bazıları ise hala gazetecileri, mağdur yakınlarını tehdit etmeye devam ediyor.

    velhasıl, çok geçmiş olsun arkadaşım. yaşıyor olmanıza bile sevindim. açacağınız davadan umarım bir sonuç elde edersin ancak mevcut yasalarla yanlarına kar kalacağına eminim. burası türkiye.

    link

    link2