hesabın var mı? giriş yap

  • mesele 1 milyon bisikletin dağıtılması değil, bu bisiklete binecekler için yollar yapılması, etrafından geçecekler için farkındalık yaratılmasıdır. sağlık bakanlığı bu konu ile ilgili olarak güzel bir iş yapmaya çalışıyor ama bu süreci başlatmadan daha çok yol alınması gerekiyor.

    40 ülkeyi gezip, türkiye'ye geldiğinde trafik kazası sonucu ölen fransız bisikletçinin haberi daha tazeliğini koruyor. hazır sağlık bakanlığı da bu konuda bir adım atıyorken bu tip durumların tekrar yaşanmaması için radikal kararlar da almak gerekiyor.

    fransız bisikletçi hayatını kaybetti

  • biraz garip bir şekilde yaşadığım olaydır.

    2 sene öncesiydi. gezi parkı protestoları yeni yeni bitiyordu. ama insanlar pencerelerde tencere tava çalmaya, yolda yürürken alkışlamaya, arabadayken kornalara basmaya devam ediyordu az da olsa.

    çocukluk mahallem olan zeytinburnu kazlıçeşme'den bir çocukluk arkadaşım askere gidecekti, mahallede onun eğlencesini yaptıktan sonra herkes şahinlere doluştu. 10 araba varsa 8 şahin 1 kangoo 1 peugeot 207 falan vardı. şahin hegemonyasının olduğu bir mahallede büyüdüm yani.

    arabalara binildikten sonra başladık zeytinburnu'nu tavaf etmeye. semtin her yerini inlete inlete dolaştık. her kırmızı ışıkta inip meşale yakıyor, tezahürat yapıyorduk. zeytinburnu'nun bize dar gelmeye başladığını hissettik ve rotayı bakırköy'e çevirdik. orası bizim semtimize en yakın ve en elit semtti. zeytinburnu'nda büyüyen çocuk kız arkadaşıyla ilk bakırköy'e gider örneğin. bakırköy bir markadır zeytinburnulular için.

    sahilden bakırköy'e doğru yardırıyorduk. ataköy sahildeki gelik restaurant'ın karşısındaki benzinlikte indik arabalardan başladık 'askerin kralı zeytin'den çıkar!' diye bağırmaya. arabaların hepsinde türk bayrakları dalgalanıyor. camlardan insanlar alkışlamaya tencere tava çalmaya başladı.

    benzinliğin yanından geçen bi taksi bi anda benzinliğe doğru kırdı ve durdu. içinden uzun boylu, hatta dev gibi heybetli, yaşına rağmen dünya yakışıklısı bir adam indi. bi baktık tarık akan. orada bulunan herkesin çocukluğuna en az birkaç kere misafir olan büyük adam. herkes şok geçirdi, bazısı adamı göremedi hala 'bu vatan bizimdir bu böyle biline' diye tezahürat yapıyorlar. tarık akan bize doğru koşup 'gençler sizinle gurur duyuyoruz sizi çok seviyoruz' diyerek sarıldı. hayır ulan biz seni daha çok seviyoruz moduna girip biz de sarıldık adama.

    evet, tarık akan bizim asker uğurlama eğlencemizi gezi protestosu zannetmişti. ama işin ilginç kısmı benim o akp'li çocukluk arkadaşlarım tarık akan'a sarıldıktan sonra 'hükümet istifa' diye bağırmaya başladı. çok garip şeyler oluyordu. arkada kalıp tarık akan'ı farketmeyen arkadaşlar onu görünce 'kovaladıkça kaçan ateşböceğim misin?' diye şarkı söylemeye başladılar hep bir ağızdan. adam da gülerek alkış tuttu. sonra koşarak taksiye döndü. biz de yola devam ettik.

    anlatırken sanki saçma bi rüyaymış gibi geliyor ama gerçek valla.

    edit: seni ve dimdik duruşunu çok seviyorum, çok özleyeceğim.

  • hangi mesleği yaparak mutlu oluyorsa o meslek. eve geldiğinde yaka silkiyor olmasın, mutsuz gelmesin. gerisi de halledilir.

  • en baş birinci ilk aşırı önemli editi: genelleme yapıyorsunuz insanlara haksızlık ediyorsunuz hepsi böyle değilci kimseler özellikle okusun. içlerindeki işini iyi yapan kurallara uyan düzgün insanlar baş tacı, bizim eleştirimiz dalavere ve küçük hesap peşinde koşanlara. hatta bu karaktersizler sadece türkiyeden mi çıkıyor sanıyorsunuz her milletten göçmen her milletten insan artıkları çıkıyor. umarım hak ettiğinizi bulursunuz

    benim türkiyedeki hesaplarımı görseler daha üzerine para bağlarlar.

    destekediğim anlaşma bütün dalavereci gurbetçilerin ümüğüne çökerler inş

    bazı "dürrükler" saçmasapan savunulara girmiş. şimdi biz konuşuyoruz da bilmediğimizden veya yılda 2 hafta gurbetçi gördüğümüzden değil ben kendim şahsen bizzat yurt dışında yaşıyorum

    bu düşük seviyeli küçük varoş burjuva özentisi riyakar topluluğu savunanları da anlamış değilim. çifte vatandaşlık yasaklandığında vatandaşlıktan çıkmak için konsoloslukta olan kuyrugu görseniz anlarsınız cennet vatan olarak nereyi gördüklerini. şimdi de malları başkasına geçirsek beyan etmesek yok nasıl kurtulsak diye uğraşıyorlar. üç kuruşa çalıştırdıkları göçmenler üzerinden aldıkları paraları, devlete yalan beyanlarla aldıkları sosyal yardımları türkiye'de klasör dolusu tapuya çevirdiler.

    bunlaaar kardeşlerim toplu konuttan ev çıksın geçim yardımı gelsin çocuk parası artsın diye kagğıt üzerinde boşanırlar. hem adama hem kadına ucuz ev verir devlet birinde yaşar birini kiralar bu şerefsizler.

    kiraladığınız evin ikametgahını başkasına satar bu şerefsizler

    erken emekli olmak için deli taklidini yıllarca sürdürür bu şerefsizler

    vergi vermez, çalışanı resmi göstermez, vermesi gereken ücretin 5te birine günde 12 saat çalıştırır bu şerefsizler

    hak hukuk etik zerre önemli değildir onlar için 1 euro için yapmayacakları şey yoktur ama zinhar domuz yemezler

    umarım ab bunların alayını ters yatırır düz sever. senelerce keriz yerine kondular şimdi sistem falan kalmadı bu babadan oğula nesiller yüzünden

  • gerçekten de yazılarından yansıttığı gibi bir ruh hali varsa görüldüğü anda sokak değiştirilmesi vaciptir.

    çocukluğuna inelim;

    baba: oğlum git şu bakkaldan bir gaste al da gel.
    g.y.b: bir türkçü asla emir almaz çaşıtlık yapma.
    baba: ne diyorsun ulan sen?
    g.y.b: aptal aptal sorular sorma. ne dediğimi anlayamadıysan burada işin yok, sen git 4 harfliler gelsin.
    baba: hanım katanamı getir
    g.y.b: bir türkçüyü japon kılıcıyla öldüremezsin, hun yayı yok mu?

  • - <oğul> bak baba sen bana hadım olamazsın dedin, gittim parayı bastım oldum...
    - <yaşlı baba> yevrieem ben saena hadım olamazsın demedim adam olmzımızı mızımızı...
    - <oğul> hay sıçayım senin çemçük ağzına. mıyır mıyır ne dediğin anlaşılmıyo be!

  • iç çamaşırı giyerken uyulması gereken kurallardır.

    dikkat ediyorum da kadın olsun erkek olsun maalesef ki iç çamaşırı giyme düsturundan habersiziz.

    bir kaç ufak noktaya değinmekte fayda var.

    1) açık renk gömlek altına asla atlet giyilmez.

    2) önü açık gömlek giyilecekse v yaka fanila giyilir.

    3) beyaz altına beyaz renk sütyen, külot vsvs giyilmez. ya ten rengi giyilir ya da renkli giyilir.

    4) ince pantolon altına dikişsiz iç çamaşırı giyilir.

    5) gerçekten çok ama çok zayıf değilseniz ince pantolon altına mutlaka kalça hizasında dikişsiz iç çamaşırı giyilir.

    6) ne kadar zayıf olursanız olun, hatta manken bile olsanız dar bir elbise ve eteğin altına (astarsız etekse) mutlaka korse giyilir.

    7) eğer gerçekten estetik bir duruş istiyorsanız yaz bile olsa bir davete katılıyorsanız, şık bir elbise giymişseniz 7 denier nude çorap giyilir.

    8) 30'ların altında bir kadınsanız şık bir görüntü için ya opak çorap ya da çok ince bir çorap tercih etmelisiniz. ince parlak çorap ancak 7 denier yaz akşamlarında nude olarak tercih edilebilir.

    9) koyu renk pantolon altına koyu iç çamaşırı

    10) italyanlar dize kadar gelen çorap giyerler. elegant olanı budur.(erkek)

    11) çorap da bir iç çamaşırı kategorisinde olduğundan ya çorap giymezsiniz ya da çorap ve ten bir arada görünmemlidir.

  • biri de çıkmış devleti eleştirmeyin diyor, ya allah aşkına o tayland olayında dünya seferber oldu, bizimkiler ancak baş sağlığı diler neyini eleştirmeyelim biz bu devletin?
    14 yıl önce 30bin liralık sistem trende yok diye babam öldü benim, dava açtık devlete kazandık gelmiş burada laga luga yok devlet değil. iktidarda kim olursa olsun böyle ciddi olaylarda her zaman devletin sorumluluğu vardır.