hesabın var mı? giriş yap

  • elbistan mitingi'nin sonunda akp'nin yılmaz savunucusu bir şahsın kendisine böğürerek bağırması sonucu meral akşener'in megri megri'den tutup, oslo'ya kadar döşediği ve de aynı şahsı doğduğuna pişman ettiği an. allah'tan uyardı da adamı linç etmediler orada.

    edit: bulanlardan allah razı olsun...

    akşener'in çıldırması

    edit 2: başka bir açıdan video. siradan cinko karbon pil'e teşekkürler.

    adamın aşağı indirilmesi

    ayrıca mitingte bulunan @agospas24 arkadaşımız da bana yazdı detaylar aşağıda, teşekkürler.

    --- spoiler ---

    olay şöyle oldu, sayın akşener " bu arada üzücü bir şehit haberi aldım. elbistan'dan şehidimiz varmış. allah rahmet eylesin" dedi. sonra bi adam çıktı birden yüksek bir alana - ki bu alan kameraların konulduğu yer - " saray meselesini çözeceğine terör sorununu çöz sen diye bağırdı. tam önümdeydi zaten. akşener buna cevap verirken yaklaşık 1 dakika dövdüler adamı ajdjdjsjsjhaah. akşener göz ucuyla adama baktı ki adam güzel dayak yiyor. konuşmaya devam etti. sonra akşener de bizim gibi rahatlayınca " bir şey yapmayın tamam " dedi. adam hastanelik oldu, ölümden aldı resmen adamı.
    --- spoiler ---

  • ne değişik canlılar lan.

    cidden baktıkları ilk yerlere bak; eller, ayakkabılar, üst baş... hiç mi birisi gözünün içine, kaşına, saçına bakmaz.

    şahsen ben erkek olarak kadında veya erkekte baktığım ilk yer kişinin yüzüdür.

    ben mi çok değişiğim lan yoksa.

  • anayasal hak olan seyahat özgürlüğü olan ülkede yolu kapatmakla tehdit edip sözüm ona "hak arayışına" çıkan tinkerbellerin varlığını görmemi sağlamıştır.

    bilale anlatır gibi anlatayım.

    ya da boşver,
    erindim ya la..
    evriminizde başarılar, tribündeyim.

  • siz deyin gençlik heyecanı, ben diyeyim derginin bir türlü doğru eleştirilmediği hissi, ya da psikologlar desin başka bir şey; zamanında nahoş şeyler yazdım ben bu dergiyle ilgili. şimdi arasanız bulamazsınız, bir yıl kadar önce çöp tenekeme yollanmıştı zaten. ama şimdi en azından kendi adıma bir iade-i itibar zamanı roll için, kendilerinin buna hiç ihtiyacı yok, orası kesin, ama benim yapmam şart.

    sırtını büyük bir sponsora veya medya tröstüne dayamamış bir müzik dergisinin 100 sayısını, arada tökezlese bile bunu hissettirmeden yayınlamış olması nereden baksanız büyük başarı. dahası gerçekten ülkede bir kuşağı etkilemiş olduklarını, internet sayesinde neredeyse her şeyin erişilebilir olduğu dönemde röportajlardaki, ufacık yorumlardaki, ajans sayfalarında üstlerde geçen küçücük alıntılardaki üslubun tadına varmak için onların takip edildiklerini düşününce takdirim artıyor.

    evet, dergi elbet eleştirilebilir, les inrocks çevirilerinin kimi zaman fazla abarmasıyla, bazen dünya görüşlerini müzikalitenin önüne koymalarıyla, son dönemde derginin bazı kısımlarının zayıflamasıyla... ama yine de bunlar bile roll'un önce samimi, sonra da ne dersek diyelim, olabildiğince tutarlı çizgisi sayesinde göz ardı edildi. en çok da kendilerine özgü tarzları sayesinde. evet, bugün bir gerçek var yadsınamayacak olan, roll sadece roll'la açıklanabilecek bir tarza sahip. ikinci sayfaya kimin sözlerini koyduklarından, "acaba x'e ne sormuşlar" merakını uyandırmalarına, özellikle 100. sayıdaki ekleriyle de belli ettikleri gibi "bağırmayan ama anlatan" görselliğine kadar uzanan bir kendine özgülük bu. şimdi 100 kapağın yan yana durduğu postere bakıp da iç geçiriyorum, üzerindeki sanatçıyı sevip sevmemek bir yana, kapağını bu kadar güzel, sakin yapabilen kaç dergi var dünya üzerinde? tamam, galiba 100. sayıyı, tüm kapakları görünce anılar da depreşti, hangi kapağı neredeyken almıştım; kimleydim, ne yaptım, ne ettim, ne dinledim o zamanlar diye düşünmek de etkili oldu, duygusal baktım olaya. nazan öncel'i mor ve ötesi'nin üstüne koymalarından tutun, "binaural" zamanı pearl jam'i babalamalarına, roll disko'daki hakan taşıyan'a kadar bir dolu kızgınlık da unutuldu. insanların türlere karşı 9 yıl öncesine göre daha az önyargılı olmalarındaki küçücük fıçıcık da olsa paylarını hesaba katarak tabii...

    hepsi geride kaldıysa bir şey baki. iyi ki varsın roll, nice 100 sayılara!

  • (bkz: forrest gump)
    jenny: - çok korktun mu?

    forrest: - bilmiyorum.ama bazen yağmur diner gökyüzü açılırdı.gökyüzü milyonlarca yıldızla dolardı.ya da dağdaki gölde gökyüzü iki katmış gibi görünürdü.çölde güneş doğarken yeryüzünün nerde başlayıp nerde bittiğini anlayamazdım

    jenny: - keşke ben de orada olsaydım

    forrest: - oradaydın ...

    depe edit: (bkz: geri dönülesi yaşam kesiti) yeniden yaşama şansınız olsa nerden başlardınız?

  • menzil ve servis, bakım onarım nasıl olacak diye çok sorulmuş bu hususta tecrübelerimi aktarmak istiyorum;

    - elektirikli araçlarda fosil yakıtlı araçlar gibi bin parçadan oluşan motor, şanzıman, turbo vb sorun çıkaran bakım isteyen parça yok. elektrikli motor bakım isteyen bi motor değil, binlerce km sorun çıkarmaz. balata bile yıllarca değişme ihtiyacı yok.

    bu araçlarla periyodik servise gitme yok.

    kaza darbe hariç servisle pek işiniz olmaz. tabi ben tesla için konuşuyorum, fosil yakıtlı modelden elektrikli araç yaratan markaların modellerini bilmiyorum.

    - menzil meselesine gelecek olursak eğer bin km menzilli olsa bile otobanda 180-200 ile gidersen en fazla 300 km gidersin. ben şehirdışı yolculuğunda sabırsızım gözüm kadranda bataryada süremem, bu sebeple uzun yolda kullanmıyorum. ama normalde sakin süren 100-120 km bandında arabayı kullanan iyi bi planla her yere gidebilir.

    - aracın yüksek beygirli olmasının bir numarası yok, sonuçta şehiriçi arabası, istanbulda yaşayan biri için 500 küsür hp'nin bir anlamı yok. hatta o ani hızlanmalar beni rahatsız ediyor.

    dizel aracım var 240 hp, 514 hp'lik tesladan daha fazla sürüş zevki veriyor. araç seçerken yüksek beygir sizi aldatmasın, öncelik o olmasın diye bu durumu izah ettim.

    - evde, işyerinde şarj imkanı yoksa araçtan hevesini aldıktan sonra işkenceye dönüşür, alınmaz.

    elektrikli araç konusunda yorum yapan iki kesim var. bir hayattında elektrikli araba görmemiş, tecrübe etmemiş, hatta arabası bile olmayan ölümüne kötüleyen. diğeri ise özellikle tesla kullanıcıları arabayı premium araç sanıp dünyanın en lüx elektrikli aracı sanan, şu kadar hp var şunu bunu tokatladım diyen kesim var. bu iki kesimin yorumlarını dikkate almayın

    ek bilgi: şuan aktif tesla model y kullanıcıyım, geçmişte e-tron ve kısa süreliğine eqb kullandım. yakın arkadaşlarımda e-tron, togg var. bu tecrübelere dayanarak bildiklerimi yazdım. şehirdaşında hiç elektrikli araç kullanmadım, bu konudaki yorumlarım tecrübeye dayalı değil.

    ek bilgi-2: sonradan fark ettim ki batarya hakkında hiçbir şey yazmamışım, oysa en çok irdelenen konu.

    teslada batarya ve motor(tahrik ünitesi) 8 yıl 192 bin üretici garantili, pil ünitesi tek parça değil. kalem piller gibi yan yana dizilmiş birden fazla üniteden oluşuyor. batarya tamiri konusunda türkiye'de faaliyet gösteren firmalar mevcut. ilerde de artacak. yani batarya kapasitesi azaldığında telefon bataryası gibi tamamı değişmeyecek, kapasitesi düşen üniteler değişir.

    batarya üretiminde dünya ölçeğinde yatırım yapan firma sayısı her geçen gün artmakta. 8 yıllık garanti süresi sonrası üretimin artmasıyla batarya fiyatları muhakkak azalacaktır.

    avrupada bataryası biten aracı yarı fiyatına satılıyor demişler. aynı avrupa motoru biten, şanzımanı cortlayan fosil yakıtlıyı hurdaya gönderiyorlar para etmiyor. hatta hiçbir arıza vermezse bile 8 yaşındaki fosil yakıtlı araçlar orda gene çoluk çocuk eline düşüyor. arabaların değersiz olduğu ülkelerde kimse batarya tamiriyle uğraşmaz ama bizim ülkede o bataryayı tamir ederek on yıllarca kullanırlar, fosil yakıtlı araçlarda tamirle kullanım süresini uzattığımız gibi.

    yedek parça: teslayı teslim aldığımda yetkili şahsa yedek parça fiyatlarını sordum, tesla'da yedek parçanın çok ucuz olduğunu bu konuda herkesi çok şaşırtacaklarını söyledi. örneğin cam tavanın tamamının değişim maliyetimin 17 bin tl olduğunu söylemişti. doğru mu değil mi ilerde göreceğiz.

    kaporta vb parçaların pahalı olacağını düşünmüyorum. ama yeni özellikler satın alındığında güzel ücret alırlar örneğin şimdi arabanıza geliştirilmiş oto pilot almak istediğinizde tesla shop'tan 95 bin tl civarı ücret ödersiniz. yanlış anlaşılmasın araçta standart oto pilot var, geliştirilmiş halini yazılım yüklemesiyle satın alabiliyorsunuz. performans yükselmesini gene yazılım olarak satın alıp aracınızı güncelliyorsunuz.

    burda işin güzel yanı aracı satın alıp teslim aldıktan sonra yeni çıkacak teknolojik özelelikleri satın alıp aracınıza yükleyebiliyorsunuz. tesla bu işlerden para kazanacak tampon, far, sinyal kolu satarak değil, bu sebeple çağın arabası diyoruz.

  • her şeyi daha da berbat edecek düzenlemedir.

    bir defa nafaka kalkmıyor, eşin sorumluluğu 5 yılla sınırlanıyor. bu 5 yıldan sonrasını ise devlet ödeyecekmiş.

    elin iki tane ergen kezosu evlenecek, anlaşamayıp boşanacaklar, 5 yıl nafaka ödeyecekler, ondan sonra hop devlet devam edecek nafaka ödemeye. bu nasıl bir mantık anlayabilmiş değilim.

    salak evlilikleriyle kendilerini yakanlar, artık sadece kendilerini değil bütün vergi mükelleflerini yakacaklar.

  • dünyada hoşgörüsüyle bilinen bir adamın türbesine gidiyorsun, muhtemelen dua ediyorsun ve sevaba girdiğini düşünüp rahatlıyorsun. dua etmenden tahmini 5 dakika sonra o pis duygularla bu fotoğrafı çektirip, ne yazacağını hayal ediyorsun ve o cümlelerle paylaşıyorsun...

    yazık gerçekten aldığımız nefese, kırdığımız gönülleri düşünmeden söylediğimiz sözlere yazık.

    mabel matiz; içini "cız" ettiren başka bir şeyle karşılaşmamasını dilediğim naif insan