hesabın var mı? giriş yap

  • kağıt paranın yaygın kullanımı çok eski değildir. çok değil 200-300 yıl önce kağıt para yerine altın gibi değerli madenlerden yapılmış madeni paralar kullanılıyordu. dolayısıyla kimin daha çok altını varsa o daha fazla para basabiliyordu. devletin kasasında altın azalırsa, ya yeni madeni para çıkartılamıyor yada paranın içindeki altın oranı azalıyordu. içindeki altın oranı azalınca da paranın alım gücü azalıyor, bir nevi enflasyon oluşuyordu. osmanlı tarihindeki yeniçeri ayaklanmalarının çoğu bu sebepten çıkmıştır.

    bir süre sonra devletler yavaş yavaş kağıt para kullanmına geçtiler. ilk zamanlar bu banknotlar bir nevi sertifika gibiydi. karşılığı kadar altın, parayı basan kuruluşun hazinesinde tutulurdu. yani elinizdeki para ile gidip, sizin olan altını alabilirdiniz. zaten öteki türlü hiç kimseyi alt tarafı bir kağıt parçasına güvenmek için ikna edemezdiniz banknotlar yeni çıktığında. gerçi daha sonra bu pratik kayboldu ve merkez bankaları bulundurmaları gerektiğinden daha az altın bulundurmaya başladılar. ama yine de halk bunu seziyor ve paranın alım gücü azalıyordu. böylece enflasyon oluşuyordu.

    bu düzen 1945 yılında ki bretton woods toplantılarına kadar böyle sürdü. bu toplantılar sonucunda imf, dünya bankası ve birleşmiş milletler gibi kuruluşlar kurulmuş ve amerika dünyanın geri kalanına "beyler, siz merkez bankanızda altın bulunduracağınıza dolar bulundurun. ben zaten bu dolarların karşılığı olan altınları elimde tutacağım" demiştir. yani, hesapta bir şey değişmeyecekti. bizim merkez bankasındaki altınlar amerikaya gidecek, bize de dolar gelecekti. yani, bugün piyasadaki tl'nin karşılığı merkez bankasında duran 40 milyar dolardır. 1970'lere kadar amerika altın karşılık taahhüdünü tutmuşsa da daha sonra caymış, caydığı gibi de altın fiyatları birden 900 $'a kadar çıkmıştı.

    amerika bastığı paraların bir karşılığı olması gerektiğini biliyordu ama bu altın olamazdı, çünkü o kadar altını yoktu. altının yerine kendi imajını ve emperyal gücünü koydu. yani bildiğiniz amerikan rüyası aslında bir nevi $'ın arkasındaki güçtü. mesela aslı astarı olmayan yıldız savaşları projesi de bu tip hesaplarla çıkmıştı. bugün aldığınız her doların altında, sizin amerikaya psikolojik olarak duyduğunuz güven dışında hiçbir şey ama hiçbir şey yoktur. belki biraz michael jackson, belki biraz manhattan silüeti belki biraz da cruise füzleri ve biraz da arap petrolü !

    bugün gelinen noktada ise, dünya dolar ile dolmuştur. söz gelimi türkiye'de toplam 100 milyardan fazla dolar vardır. peki ya uzakdoğu. aman allahım, uzakdoğu dediğiniz yer, dolaristandan başka bir yer değildir. senelerce amerikaya ihracat yapabilmek amacıyla, ihracat yaptıkça değer kazanan kendi para birimlerini sabit tutabilmek için piyasadan dolar topladılar. bugün çin olsun, japonya olsun, güney kore olsun ellerinde trilyonlarca $ bulunduruyorlar. çin ihracattan kazandığı dolarları amerikan tahvillerinde değerlendiriyor. şu an dünyada başka hiç bir ülkede çin'in elinde olduğundan daha fazla amerikan tahvili yok ve sürekli artmakta. çünkü yuan'ın değerini sabit tutabilmek için sürekli piyasadan dolar topluyorlar. bu paranın bir kısmı ile petrol alıyorlar. belki de, şimdi neden doların arkasında biraz da arap petrolü var dediğimi anlamışsınızdır. çünkü bütün bu dolarların eni konu gerçekten bir miktar da olsa karşılık bulduğu bir yer varsa o da arap petrolüdür. size küçük bir tüyo, eğer saddam 2002 senesinde petrolü artık euro ile satacağını açıklamasaydı acaba ırak harekatı olur muydu ?

    peki bu saadet zinciri nereye kadar gider ? kısaca gittiği yere kadar demek gerek. çin, japonya, güney kore yada araplardan birisi su koyverecek ve elindeki dolarlardan kurtulmaya çalışacak. ve işte o zaman anlayacaklar ki, 50 senedir amerikaya sattıkları otomobil, bilgisayar, petrol vs vs karşılığında sadece basit bir kağıt parçası almışlar. büyük olasılıkla bu oyun bu noktaya geldiğinde her büyük kriz öncesi olduğu gibi dünyada büyük bir savaş patlayacak ve savaş sonrası herşey yeniden başlayacak.

    (bkz: iran/@galatyphoon)

  • adamın biri bara girer ve barmene seslenip konuşmaya başlar..

    adam- sana bir teklifim var
    barmen- duyalım bakalım..
    a- senle 500$a bahse girerim barın arkasındaki ikinci raftaki boş bardağa buradan bir damla taşırmadan işeyebilirim..
    b-zuhaha tamam kabul..

    adam bardak dışındaki her yere işer.. özellikle barmenin üzerine ve sırıtarak işini bitirir ve barmene bakar..

    b- pekala üstüm başım rezil oldu ama şu 500$ papeli görelim..
    a- al! sırıtmaya devam ederek parayı bara koyar
    b- sen neye gülüyorsun lan denyo 500$ kaybettin!
    a- hayır! ben şu köşede bilardo oyanayan adamlarla 1000$ına bahse girdim, senin ve barının her tarafına işeyebileceğime ve senin bundan memnun bile olabileceğine!!!

    dipnot: bu fıkra desperado filminde de anlatılmaktadır ve çok çeşitli varyasyonları vardır!
    dipnotun dipnotu: bu fıkrayı tarantino hazretleri desperado filminde bizzat anlatmaktadır

  • oryantallik konusunda kimin dansözlere taş çıkaracağı hakkında herkesin bir intibası olduğunu düşünüyorum.

    ahmet'ciğim, senin dönme hareketin enerjiye çevrilebilseydi, tek başına ülkenin enerji ihtiyacını karşılayabilirdin.

  • vuku bulduğu takdirde

    türkiye'nin çalışan nüfusunun %90'ı gibi;
    08:00-18:00 mesaisinde çalışıyor ve
    06:15'de uyanıyor
    06:45'de servise biniyor
    07:40'da işte oluyor,
    18:15'de dönüş servisine biniyor,
    19:00'da evde oluyor
    ertesi gün de işe gidebilmek gereken akşam yemeği, bulaşık, yıkanma vs işlerden sonra sabah 06:15'de uyanabilmek için
    22:30'da yatıyorsanız

    kendinize ve sevdiklerinize günde 1 - 1,5 saat kalmasına yol açan durum, hal, vaziyet.

    ecnebilerin 150 sene önce ölümüne karşı çıktığı * * bu döngüye karşı çıkmak için örgütlenmeyen;
    örgütlenmeyi bırakın, buna karşı çıkmak aklına gelmeyen kişilerin, başka herhangi birşey için kendi başına örgütleneceğine ben inanmıyorum arkadaşım.

    arap baharıymış da, pikeykey'miş de, özgürlük isterlermiş de, ..

    hıı, anlatın anlatın, heyecanlı oluyor.

    ilave: o 1-1,5 saat de, çalışmanın erdeminin, burjuva ahlakının, zenginlik-yoksulluğun kader olduğunun, zenginken mutsuz; fakirken mutlu olunabileceğinin, işveren kısmısının da ne büyük dertleri olduğunun, kapitalizmin bakış açısının, işi olduğuna şükretmek gereğinin, işsizlik tehdidinin, işsizlik tehdidinin, işsizlik tehdidinin vs mütemadiyen beyinlere çakıldığı (taşı delen suyun gücü değil sürekliliğidir) dizileri izlemekle geçiyor.

  • siz ne istediğinizin farkında mısınız? yağmurdan kaçarken doluya tutulmak mı istiyorsunuz ? kiradan fazla vergi ödemek istiyorsunuz herhalde.

  • öncelikle üzerinizdeki renkler, ayakkabı dahil iki rengi geçmemeli. üst kısımda açık renk, aşağıda koyu renk doğru tercihtir. füme t-shirt, siyah pantolon gibi. açık renk pantolonun üstüne koyu renk şık durmaz.

    yukarıdan aşağıya örnekler verecek olursak;

    buz mavi - krem
    haki - koyu krem
    füme - siyah
    bordo - siyah
    mürdüm - füme
    sarı - kahve
    indigo - krem
    pembe - açık mavi

  • şu röportajı izledim, kendisine hayrandım daha da sempatim arttı, söylediklerinin hepsi doğru, benzersiz bir sesi var, küçük yaşta ünlü oldu yayıldı, ne diyecek bu sese sırf mütevazi görünmek için sıradan mı diyecek, asıl o zaman sahte bir durum olurdu ve çiğ kalırdı.

    hatta kendisi söylememiş ama ben söyleyeyim son 100 yılda türkiye'den çıkan en iyi kadın seslerden biri.

  • düşünsenize maraşlı bi kızı istemeye gidiyorsunuz babası kızı kapıdan uzatıp uzatıp çekiyor.