hesabın var mı? giriş yap

  • kabataşta yarattıkları senaryo için "ya sizin çocuğunuzunu başına gelseydi" diye ajitasyon yapmaya çalışanlara özellikle hatırlatılması gerekir...

    ya sizin çocuğunuzun başına gelseydi...

    mehmet ayvalıtaş, 20 yaşında, istanbul, 2 haziran 2013, gezi parkı’na destek için otoyol kapatıldığı sırada üzerine süren aracın çarpması sonucu öldü. katilleri serbest...

    abdullah cömert, 22 yaşında, antakya, 3 haziran 2013, eylem sırasında başına aldığı darbe sonucu öldü. katilleri serbest...

    mustafa sarı, 27 yaşında, adana, 5 haziran 2o13, polis komiseriydi, eyleme müdahale ederken tedbir alınmamış bir alt geçit inşaatından geçerken düşerek hayatını kaybetti. devletin yoğun baskısı, iş kazası... katilleri hala başımızda, bizi yönetiyor...

    ethem sarısülük, 26 yaşında, ankara, 12 haziran 2013. 1 haziran’da eylem sırasında polis tarafından başından vurularak ağır yaralandı. 12 haziran’da beyin ölümü gerçekleşti. katilleri serbest...

    medeni yıldırım, 18 yaşında, lice, 28 haziran 2013. kayacık köyü’ndeki karakolun yenilenip kalekol yapılmasını protesto eden insanların üstüne askerler tarafından açılan ateşle öldürüldü. katilleri serbest...

    ali ismail korkmaz, 19 yaşında, eskişehir, 10 temmuz 2013. gösterilerin ilk günlerinde sivil giyimli saldırganlar tarafından feci şekilde dövüldü, başına aldığı darbenin etkisiyle beyin kanaması geçirirken yunus emre devlet hastanesi’nde görevli doktorlar tarafından önce polise ifade vermeye gönderildi. 20 saat geciken müdahalenin ardından 1 ay yoğun bakımda kaldıktan sonra hayatını kaybetti. katilleri serbest...

    ahmet atakan, 22 yaşında, antakya. ankara’da odtü ve tuzluçayır’daki protestolara destek vermek için antakya, armutlu’da yapılan eylemde polis tarafından kafasından gaz fişeğiyle vurulup, çatıdan düşerek öldü. katilleri serbest...

    berkin elvan: evinden ekmek almaya çıktığında polis tarafından nişan alınarak atılan gaz kapsülü ile başından yaralandı. hala hastanede, hala uyuyor (263 gündür)... uyanması için hala umutla bekleniyor

    ya sizin çocuğunuzun başına gelseydi...

    maalesef edit: 269. gününde berkin elvanda direnişini bıraktı... bu gün onu uğurlayacağız... içimiz buruk, öfkeli...

  • şeyma'dan önce nil vardı.

    hafızasız bir toplum olduğumuz için biraz geriye gitmek istedim.

    nil'in nasıl ünlü olduğuna dair proloğu şurada yazmıştım: (bkz: zeynep bastık/@ug tek)

    ama asıl olay elbette ki ünlü olmasının nasıl sevgilisi tarafından ayarlanması ve tüm parayı turkcell'in ödemesi de değil.

    serdar erener, o dönemlerde serra erener ile evliyken çalışanı olan nil karaibrahimgil ile birlikte olmaya da başlıyor.

    2000 yılında nil türkiye'ye özgür kız olarak tanıtılıyor.

    eşi ikilinin beraber olduğunu öğrenince evi terk eden serdar erener 2001'de eşiyle boşanıyor.

    nil-serdar erener ilişkisi, 2006'da son buluyor.

    hem gecce'nin hem de vatan gazetesinin haberlerine bakarsak nil, o dönemlerde ozan çolakoğlu ile birlikte oluyor. gecce'nin iddiasına göre, ilişki başladığında ozan çolakoğlu evliymiş.

    neyse, aradan zaman geçiyor ve 2010'da serdar erener ile evleniyor nil.

    geçmiş, geçmişte kalıyor.
    türk halkı onu prenses, peri sanmaya devam ediyor.

  • şak diye yapıştırdı tokadı.helal olsun bu kızlara.

    bizim ülkemizin en güzel ışığı kadınlarımız.birbirimize böyle destek olup yücelttikçe kimse türk kadınını yıkamayacak.

  • corinth'li sisyphus'un anlaşma sürecine girdiği gerçeği (38)
    hephaistos'u hepaistos diye okuyan tip (76)
    merhaba ben truvalı priam sorularınızı yanıtlıyorum (132)
    pegasusun intikamı (113)
    sabire meltem banko (48)

  • dülülülü dülülülü

    -alo?
    -- hoca ben nereye gelicem?
    - orgiye gelceksin.
    -- hö? nası ya?
    - bak orgiye gelince sizi karşılayacak kalabalık grup olacak, ben aralarından senin adın yazılı bi karton kaldırırım.
    -- abi naaptın ya? yanımıza almamız gereken bişi var mı peki? ne biliyim madem orgiye gidiyoz, hazırlıklı olalım.
    - yav sadece taksiciye verecek kadar olsa yeter.
    -- bi de taksiciye mi vercez?
    - vermezsen binemiyosun.
    -- kapat telefonu abi, ben fena oldum bir an...
    - alo?
    ......

  • amatem'e yatırılması gereken alkolik bir şahıs, aday olup yüzde 2 oyun çöpe gitmesine sebep olacak diyorum. neden kimse umursamıyor? koskoca cb olmak isteyen şahıslara psikolojik test yapılması gerekmez mi?

  • türk insanının özeti olan cümledir. diplomaside de bakkaldan sigara alırken de işler. dükkana girerken selam verir, çıkarken hayırlı işler dersin adam yüzüne bakmaz ama önüne parayı atıp "bi muratti versene" dediğinde buyur abi olur.

    nezaketin zayıflık olarak algılandığı bir topluma kaba ve sert davranmak lazım. trump da bunu çözmüş.

  • filmlerinden ve kitaplarından cımbızlananlar:

    "aile bir sanatçının ölümüdür. ben huzur ve dinginlik istiyorum. demek istediğim... çok garip ama... beynimi sadece yeni alışkanlıklar, fikirler, şakalar, parlak ve yaratıcı şeylerle meşgul etmeliyim."
    (bkz: shadows and fog)

    "bunların hepsine son veriyorum: tavanaralarında yaşamaya, peynir yiyip şarap içerek kafelerde sanat hakkında konuşmaya. hepsi bitti. seni seviyorum."
    (bkz: bullets over broadway)

    "günler erimiş film şeritleri gibi birbirine karışıyor. görüntüleri bozulmuş ve anlamsızlaşmış bir film gibi."
    (bkz: bullets over broadway)

    "sanatta her şeyin kusursuz olmasını istersiniz; çünkü hayatta böyle değildir."
    (bkz: annie hall)

    "bence hayat ikiye ayrılıyor, korkunç olan ve berbat olan şeyler. sadece iki kategori. korkunç olanlar şöyle, bilemiyorum, mesela son evre kanser hastaları, bilirsin, kör insanlar ve sakatlar. bu insanların nasıl başardığını bilmiyorum. bu benim için inanılmaz bir şey. berbat olanlar ise diğer herkes. yani berbat durumdaysan müteşekkir olmalısın, çünkü bu büyük bir şans, berbat durumda olmak."
    (bkz: annie hall)

    "biraz düşününce, aşık olduğumuz zamanlar ne garip paradokslar içine sürüklendiğimizi görebilirsiniz. bu paradoksu oluşturan şey, aşık olduğumuz zamanlarda, çocukluğumuzda bağlandığımız bazı insanları, yeniden elde etme çabası içine girmemizdir. ama aynı zamanda, aşık olduğumuz bu kişiden, kendisini özdeşleştirdiğimiz insanların, geçmişte yapmış oldukları hataları da tamir etmelerini bekleriz. aşkın içindeki garip tutarsızlık da buradadır işte: geçmişe dönme girişimi ve geçmişi bozma girişimi aynı anda..."
    (bkz: crimes and misdemeanors)

    "dersin şu: okulda öğretmenlerinin söylediği şeyleri dinleme. sadece nasıl göründüklerine bak. hayata ancak bu şekilde hazırlanabilirsin."
    (bkz: crimes and misdemeanors)

    "hepimiz, hayatımız boyunca bazı seçimler yapmak durumunda kalırız. ahlâki seçimler. bazıları sıradan, bazılarıysa hayati seçimler. ama her hâlükârda bizi biz yapan seçimler. ne de olsa son tahlilde, her insan yaptığı seçimlerin toplamıdır. olaylar hiç ummadığımız bir biçimde hatta adaletsizce gelişebilir. öyle ki, varoluşun tasarımında insanoğlunun mutluluğunun hiç hesaba katılmamış olduğunu bile düşünebilirsiniz. çünkü sadece biz, sahip olduğumuz sevme kapasitesiyle, bu kayıtsız dünyaya anlam kazandırabiliriz. lakin pek çok insan, mutluluğun peşinde inatla koşmaya devam ediyor. ve bazen ona ulaşıyor da. basit şeyler sayesinde: aile gibi, iş gibi. ya da gelecek nesillerin daha anlayışlı olma umudu gibi."
    (bkz: crimes and misdemeanors)

    "eğer mutlu son görmek istiyorsan, hollywood filmleri izlemelisin."
    (bkz: crimes and misdemeanors)

    "televizyonun karşısına kurulup rastgele kanal değiştirmeyeli yıllar olmuş. tüm bir kültürü buradan takip edebiliyorsun: naziler, deodorant satıcıları, güreşler, güzellik yarışmaları, talk şovlar... güreşleri izleyen bir zekanın düzeyini düşünebiliyor musun? ama en beterleri kökten dinci vaizler. üçüncü sınıf bir üçkağıtçı kendisini izleyen zavallı ahmakları isa adına konuştuğuna inandırıp para göndermelerini istiyor. isa geri dönüp isminin nelere alet edildiğini görse, kusardı."
    (bkz: hannah and her sisters)

    "kişinin kendi ölümünü metanetle karşılaması ve üstüne bir de detone olmadan şarkı söylemesi, imkansızdır."
    (bkz: eğrisi doğrusu)

    "tanrı, musa’nın son kitaplarına göre iyilikseverdir ancak üzerine eğilmediği pek çok konu mevcuttur."
    (bkz: eğrisi doğrusu)

    "tanrı diye bir şey yok, anladık. asıl siz hafta sonunda tesisatçı bulmaya çalışın da görelim."
    (bkz: eğrisi doğrusu)

    "evren, tanrı’nın aklından geçen düşüncelerden ibarettir. oldukça asap bozucu bir görüş bu, özellikle eviniz için depozitoyu yeni yatırdıysanız."
    (bkz: eğrisi doğrusu)

    hamiş: zamanla geliştirebilirim belki, diyerekten...

    edit: @femme noir'ın katkısıyla annie hall'a bir pasaj eklendi.
    edit 2: güncelleme

  • --- tl dr ---

    bu bir koleksiyoncunun, koleksiyon olusturmak isteyenleri bilgilendirmek icin maliyetler ve limited release'ler uzerine yazdigi bir girdidir. ben vaktiyle giristim, simdi birakamiyor, kendimi durduramiyorum. ben yandim, siz hayatinin baharindaki genc arkadaslarim yanmayin.

    koleksiyon olusturmaya niyetlendiyseniz ancak cok paraniz yoksa, elinizde tek tuk plak varsa ya da hic yoksa, aldiginiz plaklari kalitesiz bir pikapta, kotu bir amfi ile oynatacaksaniz, plaklarinizi duzgun depolamayacaksaniz bu sevdadan vazgecmenizi tavsiye ederim. asagidaki girdi turkiye disinda uretilen yabanci eserler ile bagintili olarak yazilmistir, turkiye'de uretilen (turkce) eserler asagida yazdiklarimin disinda olabilir.

    --- tl dr ---

    tanim: turk lirasinin diger para birimleri karsisinda iyice deger kaybetmesiyle, satin almasi hayli guclesen bir urundur plak.

    bundan 3 sene onceye kadar rsd*'de plak almak icin turkiye'den kalkip britanya'ya giden adamdim. simdi ise gonderi ucretiydi, gumruk vergisiydi derken ortalama bir release'in bana gelis maliyeti 40 gbp civari oluyor. hal boyle olunca, ozellikle sinirli sayida basilmis plaklari koleksiyonunuza eklemek istiyorsaniz ve turkiye'de ortalama ustu bir maasla calisan bir bireyseniz, ruhunuzu da o satin alma butonuna tiklayarak teslim etmeniz gerektigini bilin.

    vaktiyle sinirli sayida basilmis ve gercekten talebin cok oldugu bir plagi alamadiysaniz ancak aradan belirli bir sure gectikten sonra almaya niyetlendiyseniz, vay halinize.

    ben yalnizca dub/reggae turlerini barindiran bir koleksiyona sahibim. iclerinde cok nadir de olsa dnb/jungle/indie eserler de bulunuyor. bu turlerdeki release'lerde sinirli sayida demek, 500/1000, test baskisi* ile bilemedin 550/1100 adet satisa surulen urun demek. britanya'daki bagimsiz muzik magazalarina en fazla 2, maksimum 3 adet kopya gelmesi demek.

    milyonlarca dinlenen, yuzbinlerce satan sanatcilarin, sirf fiziksel kopya satmak icin limited edition/limited release/exclusive/collector's edition kisvesi altinda farkli versiyonlar cikartip 10-50 bin kopya bastigi; istisnalar disinda cogu zaman discogs'ta, bagimsiz muzik magazalarindan daha ucuza bulabileceginiz, amazon'da ise her yerden ucuza bulabileceginiz urunlerden bahsetmiyorum. 5000+ uzeri baskisi olan urun limited edition/release degildir. bu bir ticari yaklasimdir, ederi $25 olan albumu $45'a saplamaya kilif bulmaktir. bu mu limited release simdi? https://i.redd.it/w4qtbcevy6h01.jpg

    ne olur ama ne olur, gidip 10/20/30+ bin kopya basilmis plaklara "limited edition" olduklari icin bu paralari vermeyin. dusmeyin bu ticari tuzaga. kaziklatmayin kendinizi. gidin normal baskisini alin. soz konusu versiyonu yalnizca gercekten cok istiyorsaniz, sizi gercekten mutlu edecekse alin. gunun sonunda onemli olan budur. ama aldiginiz, 30k baskisi olan plagi hoplaya ziplaya instagram'a limited edition diye koyup da kendinizle alay ettirmeyin :)

    benim bahsettigim limited release'leri buyuk baliklarin online magazalarinda (amazon vb.) bulmak zaten imkansiz. yazinin sonunda bununla alakali bir ornek veriyor olacagim.

    turkiye'de gencseniz, bir hobiniz varsa, bir seylere ilgi duyuyorsaniz, kisitli butceye sahipseniz ve bu ilgi duydugunuz sey icin para harcamak icab ediyorsa yasamak, o hobiyi devam ettirmek size haram maalesef. gercekten limited release olan plaklar ozelinde ise ya ciktiklari gibi alacaksiniz, alamiyorsaniz yillar sonra benim gibi kat be kat fazlasini vererek alacaksiniz. unutmayin ki bu eserlerde parayi veren degil, parayi once veren dudugu caliyor. digerleri de stok yok uyarisina bakip ya yalaniyor ya da dudagini isiriyor benim gibi.

    --- spoiler ---

    hesap kitap isleri (dub/reggae turleri temel alinarak yazilmistir, diger turler icin baglayici olmayabilir)

    --- spoiler ---

    1000 adet uretilen, 180g heavy weight (double, triple ya da 4 x lp olabilir, box set olabilir, renkli baski olabilir, gatefold sleeve'i olabilir, icinde inner sleeve'i olabilir, yaninda bonus 7" bir plaga sahip olabilir, icinden imzali kartpostal/fotograf cikabilir, plak sanatci tarafindan imzalanmis olabilir; tum bunlar fiyati yukari yonlu etkileyen faktorlerdir) limited release bir urunun bugun cikis fiyati ortalama 27.5 gbp. saticidan saticiya degismek ile birlikte covid sebebiyle royalmail'in parsel tasima fiyatlandirmasi ucusa gecti, ortalama 11 gbp. bunun daha 20% gumruk vergisi var. gumruge sunma ucreti var. gelin hesaplayalim simdi.

    gbp 10,05 tl alinmistir.

    plak 27,5 = 276,37 tl
    kargo 11 = 115,5 tl
    gumruk vergisi (20%) = 55,2 tl
    gumruge sunma ucreti = 8 tl

    ne yapti 455 lira.

    bakin bir eser icin odeyeceginiz ortalama tutar 455 lira. asgari ucretin % kacina tekabul ettigini hesaplamayi da de siz degerli plak sever dostlarima birakiyorum. girdinin basinda da belirttigim gibi, bu yabanci eserler uzerine yazilmis bir girdidir, turkiye'de uretilen turkce eserlerin piyasasina iliskin bir fikrim yok.

    2 sene icerisinde o almadiginiz limited release eser en az 10 kati fiyatina satiliyor olacak discogs'ta. eseri elinde tutan adamin bulundugu lokasyona gore bir kargo ucreti odeyeceksiniz. ve maalesef gelen eser saticinin belirttigi kondisyonda olmayabilir, tasima sirasinda hasar gorebilir, bu durumda oturup uzerine bir bardak su iceceksiniz. paypal ile alisveris yapamadiginiz icin saticiya karsi sizi paypal kadar korumuyor discogs.

    2018 ve 2019 yillarinda yalnizca 500'er adet basilmis ve o donem param olmadigi icin alamadigim 2 dub eser var. birisi discogs'ta 999 gbp + shipping'e (mint/mint) satiliyor, digeri icin hicbir yerde bir listeleme yok ama discogs'taki satis gecmisine baktigimda gecen sene 400 eur + shipping'e (mint/nmint) satildigini gordum. ben bu tarz eserler icin ruhunu satmaya hazir olan bir koleksiyonerim, turkiye sartlarinda 4 asgari ucret maas aldigimi varsayalim. ben gidip nasil alayim simdi bunlari?

    beni gec, bu ise gonul vermis ve eline plak gectikce mutlu olan ancak kisitli butceye sahip oldugu icin bu mutluluktan mahrum kalan insanlar ne yapsin? her seyden once neden boyle bir seyden mahrum kalsin kardesim? refah seviyesi yuksek ulkede yasayan yasitindan ya da plak koleksiyonunu genislettikce mutlu olan diger bireylerden ne eksigi var? niye baskalarinin 30 birime aldigi plagi 400 birime almak zorunda bu insanlar? yazmaya devam edecegim de konu bambaska yerlere gidecek... sinirlendim yine.

    --- spoiler ---

    hesap kitap isleri (dub/reggae turleri temel alinarak yazilmistir, diger turler icin baglayici olmayabilir)

    --- spoiler ---