hesabın var mı? giriş yap

  • gereksiz romantizm içeren olay.

    durumu olmayan öğrenciler böyle insanlar değil. kendi geçmiş tecrübelerimle durumu olmayan öğrencinin ne yapacağını söyleyeyim. durumu olmayan öğrenci dışardan yemek söyleyip iki tane fazla gelsin diye not yazmaz. durumu olmayan öğrenci hayatı zor koşullarda yaşayan ve kendini buna adapte etmiş insandır. yumurta kırar, makarna yapar, ekmek peynir yer.

    hesap editi: paraları olmadığını iddia eden bi grup öğrenci tanesi 5 liradan 13 lahmacun söylüyor. üstüne 2 tane bedavadan almak için şirinlik kasıyorlar. olay bu.

  • oo sözlükte yok. bezuarcığımızı yazmak bize kısmetmiş.

    bezuar, anadolu dağ (yaban) keçisinin adıdır. bezuar keçisi olarak da geçer. anadolu, akdeniz ve orta doğu'da yayılım gösterir. dağ keçisi, evcil keçi de olmak üzere keçi türlerini içine alan genel keçi cinsidir. yani evveliyatta keçi, dağ keçisidir, sonradan evcilleşip ovaya inmiştir. avrupa'da alpler, pireneler; asya'da kafkaslar, sibirya vb. yörelerde farklı türleri bulunan dağ keçisinin yavrusu oğlak, erkeği tekedir.

    konumuz anatolyan olandır: akdeniz havzasının biricik hayvanı bezuar. bezuarlar, çok yakışıklı hayvanlardır. görkemli boynuzları vardır. en dik yamaçlarda rahatça gezer. o koca boynuzlarıyla düz duvarda yürüyor izlenimi uyandırıp insanı hayretten hayrete sürükler. dişisi için boynuzlarını ölümüne tokuşturması, tek başına dağlarda gezerken müthiş boynuzlarını kafasında taşımasından daha hayretengiz değildir. alametifarika sakalı, yüzünde daim gülümsemesiyle* dikkate şayan, cins bir hayvandır.

    bezuarın bir özelliği de, yılan soktuğu zaman derhal yine bir akdeniz bitkisi olan sütleğen bulup yemesidir. normal öğününde zehirli olduğu için rağbet etmediği sütleğeni yılan soktuğunda yemesi, sütleğende zehirle bir arada bulunan panzehir özelliğini bilmesindendir. derdin derman olması dedikleri de işte böyle olsa gerektir*... sütleğen, çok klas bir bitkidir. akdeniz'de birçok türü vardır. özellikle baharda toroslarda, antalya'nın, kaş'ın, fethiye'nin yükseklerinde sarı, yeşil, kırmızı çiçekler açan sütleğenler, yaz mevsiminde yüksek sıcaklıkla oluşan fazla nemi de emer. bu yüzden akdeniz için mühim bir canlıdır. aşağıları bitirdiniz, bari yükseklere, dostumuz sütleğenlere dokunmayınız, istirham ederiz.

    bezuarların avlanması, türün devamlılığı için yasaklanmıştır. devlet, bir istisna olarak yaşlı bezuarların avı için, işin uzmanı yabancı avcılara belli bir para karşılığında izin vermektedir.

    bezuar, akdeniz'in kutsal hayvanıdır. keçi yetiştiriciliği, çobanlığı yaygın bir geçim kaynağı, bir yaşam biçimidir; kadın-erkek ailece yapılır. adalarda (yunan adaları), kutsal günlerde oğlak kesilir. özellikle bahar ve yaz yortularında, hayvansal ürün yemedikleri oruçlarından sonra ortodokslar, oğlak keserek bayram ederler. bahar sonunda doğan oğlak, mesela yazın ağustos'ta, panaghia gününde kurban edilir. datça'da, böyle geç doğan ve yazın kesilen oğlağa "yaz oğlağı" denir. normal döngüde oğlak mart dolayı doğar, yani mayıs-haziran yemelik oğlak zamanıdır. tandırda yapılan oğlak eti, kanımca dört ayaklı etlerin en lezzetlisidir.

    ne yapalım, o kadar çok seviyoruz ki afiyetle yiyoruz. sevmek böyledir, seven sevdiğini etiyle kemiğiyle yemeden huzur bulmaz. aşk kelimesinin sarmaşıkla aynı kökten gelmesi gibi... o mu seni yiyor, sen mi onu bilemediğin zaman, yatır kurbanı, kes başı, sonrası bayram evelallah.

    *** kaynak: büyüklerimiz, dostlarımız, hayatımız.

  • (bkz: kübra eken)
    guzel ulkemizin ata sporlarindan biri.
    bir defa da tecrube etmistim.
    20 gunluk lohusayken.
    hatta oncesinde, hamileligimin cesitli evrelerinde alistirma manasinda da yedigim olmustu.
    dogum sonrasi ilgi, sevgi, anlayis beklerken dayak yemek.
    ha bakin yemek fiil de enteresan. yiyip, hazmetmeye de calismak.
    hayvanlik diyecegim ama degil.
    sabah sabah butun sinirlerim zipladi.
    bakin; bacilarim, kizkardeslerim, abilerim, erkek kardeslerim !
    burada yazan bir suru kadin yazarin o veya bu sekilde siddete maruz kaldigini biliyorum.
    kendi hayatimla ilgili paylastigim entryler sonrasi bir suru mesaj ve agit aldim bu konuda.
    inanin, korktugunuzdan cok careniz var.
    bunu yasamaya mecbur degilsiniz.
    basima ne gelir diye korkmayin.
    daha kotusu yok bunun.
    sizin sabir gosterdiginiz her atak, daha sonra katlanacak ve buyuyecek.
    siz dur demezseniz durmaz.
    komsum, anam, babam ne der demeyin.
    kapinizi kapattiginizda ne yasadiginizi, ne hissettiginizi sadece siz biliyorsunuz.
    buna izin vermeyin.
    lutfen !
    daha cok sey soylemek istiyorum ama, inanin ellerim titriyor sunlari yazarken.
    korkmayin !

  • en nefret edilen kişi olma konusunda dolores umbridge'in kazanacağı versustur.

    kendisi, harry potter evreninin en nefret edilen karakteridir. bu büyük bir başarı. lord voldemort gibi "saf kötülükten" yapılmış bir karakter varken serinin en nefret edileni olmak o kadar küçümsenecek bir şey değil.

    nasıl oluyor da voldemort'u geride bırakıyor diyeceksiniz. voldemort, hayatlarımızda görebileceğimiz bir karakter değil. onda iyi olan hiçbir şey yok. ona istediğini vermezseniz sizi öldüreceğini bilirsiniz. verdiğiniz takdirde de sizi öldürebileceğini bilirsiniz. eşref saatinde değildir, canı birini öldürmek istemiştir ve o anda da karşısında sizi bulmuştur. allah rahmet eylesin, ne diyebiliriz ki?

    ancak anahtar kelime bu: bilirsiniz. voldemort gibi kötü bir karakterin size kötülük yapacağının farkındasınızdır. oysa dolores umbridge gibi karakterler bizim günlük hayatta her yerde karşılaşabileceğimiz, ne beklememiz gerektiğinden emin olamadığımız, gücü eline alması gereken son kişilerdir.

    tüm çocukluğunu, hayatını insanlardan nefret ederek geçirmiş ama asla bu nefretini dışa vuracak fırsatı bulamamış, en nihayetinde üst düzey bir makama gelerek yetkilerle donatılmış o kişiyi tanıdınız mı? nefretini kusmak için makamının arkasına gizlenip yetkisini keyfî olarak kullanan o ezik kişiyi?

    işte umbridge bu. voldemort, bir makamın ya da yetkinin arkasına sığınmıyor. kendi gücünü kullanarak etrafında müritler toplayan ve yükselen bir büyücü. umbridge ise sihir bakanlığı'ndaki pozisyonunu nefretini kusmak için kullanıyor. aslında size yardım etmesi gereken, daha da önemlisi size hizmet etmesi için o makama getirilen kişi bu yetkisini size eziyet etmek için kullanıyor. voldemort'un size "hizmet etme" zorunluluğu yok, bir bakanlık görevlisi olarak umbridge'in temel görevi bu.

    bu iklininin yöntem olarak da ciddi farkları var. voldemort zaman kaybetmiyor, çoğunlukla öldürüp geçiyor. güçten düşüşü harry potter sayesinde oldu, bir bebek hayatını kaydırdı. buna rağmen temel amacı ona işkence etmek değil, onu öldürmekti. karşı karşıya geldikleri anların çoğunda harry'nin üstüne avada kadavra savurdu. diğer ölümlerde de böyle, genellikle öldürme odaklı biri. umbridge ise kurbanlarına en orijinal işkenceleri planlıyor. o ceza kalemi kendi icadı. manyak kadın öğrencilere işkence edebilmek için oturup kalem icat etmiş. bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de kurbanının karşısına geçip kurbağa suratıyla gülümsüyor.

    voldemort, ondan sadece kötülük beklemeniz gerektiğini bildiğiniz, kurtulmak için ya savaşmanız ya da kaçmanız gereken hayatın ötesinde bir karakter iken umbridge bizzat hayatın içinden bir karakterdir. bu hayatta çok büyük bir istisna yoksa voldemort gibi biriyle karşılaşmazsınız ama muhtemelen herkesin kendi kişisel umbridge'i vardır. oturduğu koltuğu kendi kibrini tatmin etmek ve nefretini kusmak için kullanan, size hizmet etmesi gereken ancak eziyet eden, sırf o makamda olduğu için etrafındakileri ayakta bekletmeyi seven ya da hor gören birileriyle mutlaka karşılaşmışsınızdır.

    bunu söyleyeceğim aklıma gelmezdi ama voldemort, umbridge'den daha şerefli bir karakter.