ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
15 nisan 2019 notre dame katedrali yangını
-
empati yoksunluğu nedir?
empati yoksunluğu, aynı yangın ayasofya'da çıksa "allah'ım ne olur yangın bir an önce sönsün" diyecek insanların, aynı yangın paris'teki bir kilisede çıktıktan sonra "daha 2 gün önce oradaydım şansa yaşıyoruz" diye espri yapmasıdır. işte bu yüzden empati çok önemlidir. bizim gibi empati yoksunu toplumlar, asla gelişemezler.
nikola tesla
-
bu müstesna kişilik hakkında umut sarıkaya'nın sayfa çevresine çizdiği vinyetlerden bir tanesi şöyle der.
tesla
hakkı yendi!
kare içinde tesla şöyle demektedir:
- edison ananı skiym ananı...
luis figo'nun 1992'de giydiği ceket
-
programdaki asıl konuktur. her an kendi kendine çıkıp gidecekmiş gibi bir hali var. bu dünyaya ait değil.
türkler yapınca eğreti duran şeyler
canı istemiyorsa telefona yanıt vermeyen insan
-
sizin onu istediğiniz zaman arama özgürlüğünüze istemediği zaman sizinle konuşmama özgürlüğünü kullanarak yanıt veriyordur.
isviçrelilerin herkese maaş önerisini reddetmesi
-
adamlar o kadar rahatlar ki garip garip fikirler ortaya koyup onu referandumla reddediyorlar. fanteziye bak
aşırı doz sütten rahatsızlanmış olabilirler
-
bir bülent arınç beyanatı.
haber
ilk okuduğumda şaka zannettim. gerçekmiş. karanlık bir odada dizlerimi karnıma çektim, titriyorum.
alex de souza
-
kendisinin kel kafasını öptüğümü söylemiş miydim?
fenerbahçe'den kovulduktan sonra, türkiye'den ayrılmadan 2 gün önce acarkent'te yer alan evine gittim. zar zor ulaşabildiğim aslanlı ev tariflerinden yola çıkarak evini buldum. kapıda nakliye için bir kamyon, 3-4 tane taraftar, bedri baykam ve asistanı vardı. benim boynumda boyunluk, 10 gün önce talihsiz bir kaza ile boynumu kırmıştım. sağa sola robocop gibi bakınıyorum. sonra kamyona eşya taşıyan alex de souza geldi kapıya, ayağında terliklerle.
tanıştım. alex de souza ile tanıştım. ben adımı söyledim. merhaba ben alex dedi. mütevazı kelimesinin içini dolduran bir adam. kendisine dert yandım, başkan aziz yıldırım ve aykut kocaman hakkında serzenişte bulundum. problem yok dedi. sanki kovulan benmişim gibi, o kadar sakin ve vefalıydı. o kadar fenerbahçeliydi. ve bir o kadar mutsuz ve üzgündü.
ben aslında ingilizce konuşuruz diye düşünüyordum ama başından itibaren bütün sohbet türkçe gelişti. çocukları, eşini falan sordum. alex de souza'ya bildiğin halini, hatırını sordum yani. kendisi için hazırladığım ufak bir hediye verdim. sonunda nasıl oldu bilmiyorum, bir anda eğil kafandan öpücem dedim. güldü ve kafasını eğdi. ben alex'in kafasından öperken, bedri baykam'ın asistanı fotoğrafımızı çekiyordu. sanki iki eski arkadaşmış gibi tokalaştık, beraber atkı açtık, sarıldık ve vedalaştık.
o anlar hayatımın unutulmaz anları arasında yerini aldı. gecenin bir vakti fitbol dergi'de samet güzel'in yazısını okurken geldi aklıma ve yazmak istedim. bu adam kesinlikle bir futbolcudan fazlası. ciddi anlamda duygusal ve iyi bir insan. saha içi ve saha dışında kesinlikle aynı yapıda olan, hayatımda arkadaşım olarak temasta kalmasını isteyebileceğim bir insan. yolu hep açık olsun.
macgyver
-
izleyen herkesin ya hayran ya asik oldugu kahraman. benim de askimdi tabi. oncelikle zeki, hem de nasil.. herseyden hersey yapabilen kisi. ilk ismini bilmiyorum ama soyadindan anlasildigi kadariyla iskoc asilli.. uzun kirli sari saclari, sade ve yakisikli yuzu, esprili tavirlariyla gonullere taht kurmustur. daha otesi hep mutevazi olmasina ragmen kendine inanilmaz guvenir de..
bir karincali bolum aklimdan cikmamistir, bir de yanilmiyorsam afganistan gibi bir yerde bir bayanla yakinlasmistir, ki butun izleyen kiz cocuklari o anda kiskanclik nedir ogrenmistir.
yakisiklidir, zekidir, kendine guvenir, elektronikten anlar, yaraticidir, kahramandir, centilmendir, sevimlidir, esprilidir.. gelmis gecmis en cazip erkek dizi karakteridir. (sayid* bile onun yanina ancak yaklasiyor.)
kucukken ona asik olanlar buyuyunce de hizli klavye kullanan ellere, telleri birbirine baglayip bozuk aletleri calistiran zekaya, bir de herseyden ote nezaketini kaybetmeden ukala olabilen sevimli erkeklere (ozellikle uzun sacliysa) hasta olurlar..
grizu
-
1993’te istanbul’da kuruldu.
1997’de hard rock ve grunge tarzı çalışmalarıyla oluşturdukları ilk albümleri “tuzlabuz” çıktı. özellikle bütün bunlar düş adlı parçanın klibiyle dikkat çektiler.
ancak dağıtım yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerle, topluluğa olan talep yanıtsız kaldı.
şu sıralar emre dışında tüm elemanları değişen topluluk yeni kadrosuyla yola devam etmekte
içinde bulunduğumuz çağa isim önerileri
-
(bkz: fıtrat devri)
ilber ortaylı'nın harf inkılabı yorumu
-
- yani bana şimdi adnan sadık erzi falan deme...
bence zaten demeyecekti öyle bir şey