hesabın var mı? giriş yap

  • eğer gerçekten iyi bir görüntü yönetmenliği örneği görülmek isteniyorsa izlenilmesi gereken film.

    kameralar çok sıradışı kullanılmış, bir anda kendinizi jean dominique bauby'nin yerinde buluyorsunuz. ve filmdeki bir ilginçlik de şu: filmin neredeyse ilk üçte birinde başroldeki oyuncuyu hiç göremiyorsunuz. içinizde acayip bir merak uyanıyor, nasıl, acaba ne hale geldi diye. düşünüyorsunuz, böyle gizli tutulunca karakter, ilk gösterim etkileyici olmalı, nasıl gösterilecek acaba ilk defa diye. ve gerçekten de çok etkili bir şekilde, hiç beklemediğiniz bir anda çatt diye karşınıza çıkıyor, donakalıyorsunuz. filmin en etkili sahnesi de buydu bence.

  • tesisatın metal borulardan yapıldığı eski tip kaloriferli apartmanlarda, betonun içindeki boruların, sudaki sıcaklık değişimlerine bağlı olarak genleşmesi ve büzülmesi esnasındaki sürtünmeden çıkan ses.

    genelde kalorifer sıcaklığının düşürülmeye başladığı saat 22:00'den sonra duyulur.

  • boşanmanın 2 dakikada halledilecek bir mesele olmadığını bilen insandır.

    evlenirken her şey güzelken, 1 ay sonra her şey tersine dönebilir. çocuk olduğunda her şey güzelken, 1 yaşından sonra her şey tersine dönebilir. "neden evliliğinizi sürdürüyorsunuz?" diye sormadan önce, boşanmanın yaptırımlarını düşünün.

    boşanmak da, evlenmek kadar normaldir. fakat evlenebilmenin zorlukları olduğu kadar, boşanmanın da zorlukları vardır.

    tüm bunlar basit mantık ve biraz empati ile herkesin ulaşabileceği cevaplarken, mutsuz evlilerin üzerine neden bu kadar gidildiğini anlayabilmiş değilim.

    mutsuz evlilerin "evlenmeyin" demesini dert edeceğinize, "evlen lan artık" diyen gizli mutsuzları dert edinseniz daha ciddi bir soruna parmak basmış olursunuz.

  • ikisinin de karnı aç olan, bir aslan’la bir tilki birlikte ava çıkmışlar.
    çayırlıkta sakin sakin otlayan bir eşek görmüşler,
    tam dişlerine göre...
    aslan eşeğin baş tarafına geçmiş, tilki arka tarafına…
    bunun üzerine otlamaya biraz ara veren eşek:
    - "anladım beyler", demiş, "beni yiyeceksiniz. ama beni yerseniz padişah’la başınız derde girer."
    - "niyeymiş o?" diye sormuş aslan...
    - ben “padişah’tan fermanlı eşek”im de ondan.
    - hadi canım, demiş aslan. hani fermanın nerde?
    - "arka sağ ayağımın altındaki nala kazılı vaziyette", demiş eşek.
    aslan uzaktan tilki’ye işaret ederek:
    - "okuyuver lan şunu, demiş, bakalım doğru muymuş?"
    tilki uyanık...
    - "valla benim okumam yazmam yok", demiş.
    - "iyi lan, iyi" demiş aslan öfkeyle, çekil kenara, ben kendim okurum.
    tabii aslan, eşeğin arka ayağındaki fermanı okumaya çalışırken, eşek öyle bir çifte patlatmış ki...
    aslan 10 metre geriye savrulmuş, bütün kemikleri kırılmış.
    bunun üzerine, eşekle tek başına baş edemeyeceğini bilen
    tilki hızla uzaklaşırken kendi kendine söyleniyormuş:
    *ulan bu devirde okumak da başa belâ...*

    edit: debe için teşekkür ederim...

  • saçma sapan iş.

    rezalet puanım 9/10. 1 puanı da tayyipsever gurbetçi olabilme ihtimalinden dolayı kırdım.

  • hangi şehir olursa olsun, memurların ev kiralayamadığı tek bir zaman dilimi hatırlamıyorum. hatta ev/barınma sorunu yaşanan bir dönem hiç hatırlamıyorum. ama son bir senedir, ev sahibi / kiracı kavgaları, ev bulamama sorunları her gün haberlerde var...

    heralde orta çağda bile yaşanmamıştır böyle sorunlar. hayır o zaman barınma sorunu yaşayan bir şekilde gidip yokluğun ortasına evini yapıp yaşayabilirdi. şimdi onu da yapamıyorsun.

  • 5 ocak 2017 izmir adliyesi saldırısı sonrası, hafta sonu olmasına rağmen, izmirdeki eğlence mekanlarının ortak aldığı kararla kapalı kalmalarının sloganı.

    ne bir genelge, ne bir emir. sadece sağduyu. seviyorum bu memleketi.

  • dört yaşındaki kızımdan;

    tuttu fırlattı kalbimi,
    ezdi üstünü çiğnedi,
    salamla reçel yedi,
    salamla, salamlaaa