hesabın var mı? giriş yap

  • iki tane simitçi çocuğunun koca holdingi batırdığı dizi.

    valla ancak bizim memlekette olur zaten.

  • belediye seçimleriyle alakası ne abi. ayıp değil mi şimdi bu? dini kullandığınızın en aleni kanıtı değil mi?

  • daha bilgisayar öncesi zamanlarda icat edilmiş ve pozisyonu sebebiyle otoriteye sahip kişilerin işinize burunlarını sokmalarını önlemek için geliştirilmiş bir teknik bu.

    joe adında bir tasarımcı keşfetmiş bunu, müşteriler yapılan tasarımda kendilerinin de payının olduğunu hissetmek için grafikere illa ki şunu değiştirelim, bunu büyütelim gibi taleplerde bulunuyormuş.

    joe abimiz bakmış bu böyle olmayacak, reklam tasarımını müşteriye sunarken kendi kıllı kolunu da afişin bir tarafına koymaya başlamış. tabi müşteri kıllı kolu fark eder etmez bu kol burada ne arıyor, bu böyle olmaz diyormuş, joe da özür dileyip çok haklısınız efendim, sizin de gözünüzden hiç bir şey kaçmıyor, bir önceki hayatınızda sanatçıydınız herhalde ayağı çekip sözlerini "o kıllı kolu çıkarıp baskıya geçelim o zaman" ile bitiriyormuş. müşteri bu sayede kendisini işin başında hissediyormuş ve projeye katkısını sağladığı için başka bir şeye karışmıyormuş.

    işte bu yüzden bu tekniğin adı kıllı kol tekniği olarak biliniyor.

    siz tabi kendinizi kıllı kol ile kısıtlanmış hissetmeyin, kendi durumunuza göre uyarlayınız.

  • akşamki sokak çağrısı ile artık ülkeyi karıştırmak isteyen istihbarat örgütlertinin bir aparatı olduğu ortaya çıkan şahıs.

  • “bu ülkede gemiler seferlerini durdurdu. herkes ekmek kuyruğuna girdi. doktorlar iş bıraktı, doktor bulamadık.” diyen dayılar ne zaman gelir? o dayılar biz mi olacağız?

  • elalemde olunca bizdekinin de meşru olacağı ve normalleştirileceği ümidiyle gündeme getirilen olaylardır.

  • artık ilkokul 1. sınıf öğrencisi cimcime sabah annesinin yatağına gelir ve şehir dışında olan babasını sorar:

    cimcime: anne, babam ne zaman gelecek?

    anne: bugünü saymazsak dört gün sonra.

    c: bugünü sayarsak beş gün.

    a: evet.

    c: bugünü saymıycam.

  • ek gıdaya geçiş süreci o kadar şukela, o kadar rahat oldu ki bu yöntem sayesinde, anlatamam. resmen hiç zorlanmadan, pıt diye kendiliğimizden geçiverdik. onu yiycek mi, bunu yer mi yok, ne verelim endişesi yok. üstelik de seyretmesi çok komik.

    5.5 ay civarı ufaktan başladık, 6 ay civarı tam gaz blw'ye geçtik. şimdi adam 7.5 aylık, brokoliden kuşkonmaza, dolmadan köfteye, omletten gözlemeye her şeyi yiyor. evet etraf batıyor, ona yapacak bir şey yok ama hem biz eğleniyoruz, hem kendisi çok zevk alıyor. bu yöntemi deneyip başarıyla uygulanışını gözlemledikten sonra püre niye hala var diye soruyor insan.

    ek gıdaya geçecek bebiş sahiplerine kesinlikle öneririm. altındaki mantığı okuduğunuzda çok da doğru geliyor üstelik.

    boğaza kaçma endişesi doğal elbet ama kaçmıyor. öksürüyor, öğürüyor ama boğazına kaçmıyor gerçekten de. istatistikler de bu yöntemle boğaza kaçma riskinin püreyle aynı olduğunu söylüyor zaten. biraz güvenmek gerek bebişlere!

    "o tabak bitecek mi" diye türkçeye çevrilmiş başucu kitabı da var.

    hastası olduğum ek gıda yöntemi, evet, kesinlikle!

  • fat'ih terim'in öğrencilerine çek cumhuriyeti maçı öncesi verdiği taktikmiş, ahahahahah..

    şimdiye kadar bizim mahalle maçlarında oynadığımız topun top oynamayı bilmeyen sahibi gibi oynuyorlardı zaten..

    "kendiniz gibi oynayın" diyor ya..

    ulan ne geldiyse başımıza kendileri gibi oynadıkları için gelmedi mi zaten? biraz messi gibi, ronaldinho gibi, hagi falan gibi oynasınlar..