hesabın var mı? giriş yap

  • "çok ürpertici"
    "aman allah'ım ben de uyuyamadım."
    "sevgilimin de başına gelmiş."
    "ninem de uyuyamamış" yorumlarının yazıldığı durum.

    arkadaş iyi misiniz siz? buna bu kadar anlam yüklerken gerçekten ciddi ve samimi misiniz? şaka mı la bu?şu an ben buraya "22 ağustos günü başımın ağrıması" diye başlık açsam en az 3000 kişi "benim de başım ağrıdı, alla alla" diye entry girer.
    kendinize gelin.rahat olun.civarda olun.

  • random gulme efektine yeni bir anlam getirir.

    -ahahasdflkshfjksadfsadkfashjsfkdhjfsdkfsadhfsadkjfsfdklfjfkhsjalhjfa shfsadhfasaklhjdjfda;jfdsaklhsafjhwesdbjedg
    +neye guluyosun olm?
    -laptopun sarji azaldi ya

  • abd \ georgia\ tucker

    işe gitmek için servis beklemek amacıyla evin önüne inilir. o sırada hayalinizdeki otomobilin o an kapıda olduğunu, sahibinin de aracın dışında telefonla konuştuğunu görürsünüz. sürekli internetten ve aylık aldığınız araba dergisinden fotoğrafını görebildiğiniz aracı ilk kez canlı görüyorsunuzdur. şaşkınlığınızı attıktan sonra utana sıkıla yanına doğru yanaşırsınız aracın. içini canlı görmek, kadrana-döşemeye şöyle doya doya bakmak istersiniz. göz ucuyla araca bakarken sahibi sizin bu halinizi görüp aksanlı bir ingilizce ile sorar; "güzel araç değil mi?"

    afallarsınız! böyle hafif kekeme modda; "evet, kesinlikle.." dersiniz. adam bir an bile duraksamadan;"istersen deneyebilirsin!" der. ne yani ilk çıktığı günden beri hayalini kurduğunuz aracı mı sürecektiniz? hemen şimdi hatta? evet doğrudur! adam size hayalinizdeki aracı denemeniz için verecektir. verir de..

    siz hayalinizdeki aracı hiç tanımadığınız bir adamdan alır ve denersiniz. bilmem kaç bin dolarlık araç o an altınızdadır ve çıkardığı ses o an hiç duymadığınız kadar güzeldir.

    sürersiniz aracı. araçtan inerken adam sizi şaşkına çeviren bir şekilde sorar;

    - kardeş memleket neresi?

    edit: tamamen gerçektir!

  • açılımı fear of missing out olan ve ''gelişmeleri kaçırma korkusu'' anlamına gelen, z kuşağı erkeklerinde daha sık görülen çağımız hastalığı.

    en tipik belirtiler:

    sürekli olup bitenden haberdar olmanın iyi tarafları kadar kötü yanları ve korkulması gereken seviyeleri de var. "gelişmeleri kaçırıyorum" hissi kişide zamanla takıntılı bir hal alabiliyor. sonucunda neler mi doğuyor? şöyle sıralayalım; siz de benzer hisler yaşayıp yaşamadığınıza bir bakın.

    * sürekli yeni bir bilgi akışı olduğu için kişiler herhangi bir bilgiye yeterince vakit ayırıp konsantre olamıyor; hemen bir yenisine geçiyor.
    * herhangi bir konunun derinine inilemiyor; eksik ya da yüzeysel kalıyor.
    * kimin nerede, ne yaptığına takılan kişi, kendisi dışında herkesin çok eğlendiği ve mutlu olduğu hissine kapılıyor.
    * sosyal medyada geçirilen zaman o kadar artıyor ki kişinin rutin hayatında aksaklıklara yol açıyor.
    * kişi çok yorgun olmasına rağmen konuşulanlardan geri kalmamak için arkadaş buluşmalarının hepsine gidiyor ve buluşmaya konsantre olamıyor.

  • o esnada ilk göz göze gelindiğinde karşılıklı gülümsemek ise bazen çok şeyi unutturacak kadar mutlu eder insanı.
    bir şeyleri "nedensiz, niçinsiz, acabasız, sonrasız" yaşamak kadar huzur veren bir duygu yok, olamaz.

  • aksam rakiyi fazla kaçırınca oturup yazamadım. kısmet simdiyeymis. şimdi size tayfun uzbay ile ilgili bilmediklerinizi anlatayım. hocamız ile aktif olarak çalışan biriyim. bilirsiniz ki şizofreni konusunda çok iyi bir araştırma yaptı (bkz: agmatin) ben de kendisiyle çocuk şizofreni hastalarında beraber çalışıyorum.

    tayfun hoca nun bir lafı vardır. bilim adami kendini yanlislamalidir diye. öyle ortaya attığınız her hipotez doğru çıkacak değil. hocanın farkı bu. etik olmasi ve diğer uyduruk akademisyenler gibi her bulduğunu çözüm gibi sunmamasi; çözüm pozitif ise neden öyle olduğuna da bakması.

    başlıkta yazılara baktım ama goremedim; sizofreni denmiş ama asıl önemli bir bilgiyi aktarmak isterim madem burası kutsal bilgi kaynağı. agmatin denen molekülün anti depresan etkisi olduğunu iddia eden bir ilaç firması grubu fdaye bunu kabul ettirmeye çalışıp yeni ilaç piyasası oluşturmaya çalıştı. halbuki daha agmatinin geçerliliği bile sorgulaniyor. peki fda neden ruhsat vermedi? çünkü tayfun hoca öyle olmadığını gösterdi. fda de buna dayanarak olaya yanaşmadi.

    tayfun hoca ile tubitaka proje yazdık, sanırım 4-5 bin lira butceliydi. reddettiler. karar gerekçesini incelesen en iyi dansöz bile böyle kıvıramaz dersin. telefon açtım bu proje bitecek ben sana garantisini veriyorum, bi yolunu bulacağım dedi. o proje şimdi bitmek üzere.

    en ama en önemlisi. hocayla reyhan pastanesinde otururken anlatti. gerçekten tanıyıp etik ve naif bir insan olan bu adam neyle suçlandı biliyor musun? hayir sadece casusluk değil. kadin saticiligindan uyuşturucuya kadar herseyle. boynuna yazılı bu suçları cezaevinde ailesiyle görüşmeye giderken hep sakladı görüp de uzulmesinler diye. bu insanlar böyle işkenceler de çektiler.

    sen cezaevinde bilimsel makale yazan insan tanıyor musun? ben tanıyorum: tayfun hoca.

    bu adam bizim için çalışırken biz onu cezaevine sokup bağlama çaldırır, resim kursuna verdirdik ama şizofreni ile çalışmasına engel olduk.

    bilin istedim turkiye de neler yapıldığını. bu ülkede pezevenk olmak bilim insanı olmaktan daha kolay. bi iftiraya bakar.

  • şaka maka gözlerimin dolmasına sebep olan açıklama. 25 sene önce okumaya başladım. disiplinli bir okuldu. hayata karışamadım. sokakta fazla vakit geçirebilen bir çocuk değildim. bana kalırsa pek de çocukluğumu yaşayamadım. burjuva tipi sosyal aktivitelerle geçti ömrüm. okula gittim. kursa gittim. yabancı dil öğrendim. sınavlara girdim. iyi derecede ofis programlarına hakimim. presentabl denen bir sıfat var ya hani, onun kelime karşılığı olacak şekilde yetiştirildim. sebebi iyi bir işe girmekti, iyi para kazanmaktı, hayatım, ailemden gördüğüm gibi devam etsin diyeydi hepsi. artık ne için uğraştığımı, neden bir çocukluğum olmadığını, neden hayatımın hiçbir noktasının tadını tasasız biçimde geçiremediğimi bilmiyorum. bana harcanan para bankaya koyulmuş olsaydı, şu anki gelirimin onlarca katını alıyor olurduk. milyarlar... hepsi çöp. bu ülkede bi boka yaramıyor eğitimli ve kültürlü bir insan olmak. kimse, aa maaşallah yavrumuz da ne kadar insaflı ve merhametli demiyor. herkes paranın ve gücün önünde ceket ilikliyor.

    niye okuduk, niye senelerimi çaldınız el birliğiyle? sağıma bakıyorum cahil, soluma bakıyorum cahil. kimse de aa ne cahil adam demiyor.

    deliler, cahiller ve ölüler... öylesine mutlular ki! yalnızca çevrelerindekiler acı çekiyor.