ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
20 temmuz 2021 covid vaka sayısının 8780 olması
-
aşı oldukça bu sayıların bir anlamı kalmayacak. vaka sayılarının yükseldiği ve delta varyantının hakim olduğu ingiltere'de ölüm oranı %2'den %0,16'ya düşmüş durumda. abd ve israil'de de durum benzer. üstelik bu ülkelerde tamamen aşılanan nüfus abd'de %48, ingiltere'de %53, israil'de %61. %70 bile değiller.
https://twitter.com/…pol/status/1417154000659488770
2 doz biontech veya 2 doz sinovac + 1 doz biontech hastaneye yatışı %96 engelleyip hafif atlatmayı, hatta %64-88 oranında virüsle hiç karşılaşmamayı sağlıyor.
https://twitter.com/…mez/status/1413769555462209537
aşı olalım.
1. köprüye hala boğaziçi demek
-
boğaziçi köprüsüne, boğaziçi köprüsü demeyeceğiz de ne diyeceğiz? boğaziçi köprüsüne, boğaziçi köprüsü denir. boğaziçi köprüsü'nün isminin değişmesi, boğaziçi köprüsü'nün boğaziçi köprüsü olmadığını göstermezki. eyfel kulesi'nin ismini "sarı yeleklileri ezdik kulesi" olarak değiştirseler, biz ona eyfel kulesi demeyecek miyiz? çin seddi'nin, özgürlük heykeli'nin, golden gate'in, times meydanı'nın, bayon tapınağı'nın, el hamra sarayı'nın, machu picchu'nun ismi değişir mi? değişmez, değiştiremezsin; kağıt üstünde, tabelada kalır.
boğaziçi köprüsü demeye devam edeceğim, boğaziçi köprüsüne isteyen istediğini desin. kaldı ki orası boğaziçi. üstündeki köprü de boğaziçi köprüsü. dedem oraya boğaziçi köprüsü, derdi. babam da boğaziçi köprüsü dedi. ben niye boğaziçi köprüsü demeyecekmişim. derim...
bal gibi de boğaziçi köprüsü işte!
boğaziçi köprüsü,
boğaziçi köprüsü,
boğaziçi köprüsü
(bu üçleme içimden geldi.)
boğaziçi köprüsü, demiş miydim?
edit: boğaziçi köprüsü.
kenan imirzalıoğlu 1.65 boyunda olsaydı ne olurdu
-
(bkz: kenan imir)
5 bin tl maaş alıp lcw'den giyinen erkek
-
1000 tl maaş almasına rağmen lacoste'den giyinen erkeğe göre biraz daha vizyonlu bence. vizyon önemli bir şey. keşke herkes vizyonlu olsa.
ercan kızılateş
-
dikkat! cübbeli, sarıklı ya da çember sakallı değildir.
kot pantolon ve tişört giyerek aramızda dolaşan yüzbinlerce gericiden biridir.
göğe bakma durağı
-
turgut uyar şiiri
ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
şu aranıp duran korkak ellerimi tut
bu evleri atla bu evleri de bunları da
göğe bakalım
falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
inecek var deriz otobüs durur ineriz
bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya
herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
beni bırak göğe bakalım
senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
seni aldım bu sunturlu yere getirdim
sayısız penceren vardı bir bir kapattım
bana dönesin diye bir bir kapattım
şimdi otobüs gelir biner gideriz
dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
bir ellerin, bir ellerim yeter belleyelim yetsin
seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
durma kendini hatırlat
durma göğe bakalım
niran ünsal
-
yeni turkiye o kadar bereketli bir yer ki her gun bir baska kanaat onderi yetistiriyor, toplumu egitecek, sistemin isleyisi icin duzeni olusturacak yeni bir bekci murtaza cikartiyor. daha dune kadar adi uyusturucu kullanimi, velayet kavgasi gibi haberlerle ismi anilirken bugunlerde "sanatta seviye, etik" gibi konularda topluma yon gostermeyi kendinde hak goren sarkici.
http://www.sabah.com.tr/…isan_unluler?tc=56&page=34
http://www.gazeteciler.com/…ler-gecti-0-33029p.html
son gunlerde verdigi roportajlarda, yaptigi ahlak temali cikislarla hem gundemde kaliyor, hem ismini temizliyor, hem de yeni turkiye duzeninde kendisine guvenilir bir yer aciyor. ve tabii asil unutmadan soylemek lazim, "kutsal anne" kendisi. roportajlarinda surekli "bunu bir anne olarak soyluyorum" veya "o arkadaslar da anne olduklarinda beni anlayacaklar" gibi ifadeler kullanip anne olmayan (tercih etmeyen) veya olamayan kadinlari da stigmatize etmis olurken, öldürülen, siddete ve tacize maruz kalan kadinlar (veya anneler) icin herhangi bir cikista bulunmuyor.
hakkinda bu kadar yazmak bir sekilde yine kendisinin ulvi amacina hizmet etse de, pazar pazar "insanlari sadece dogruya yonlendiriyorum" veya "illuminati gibi kavramlar var" tarzinda kendini aşan vaziyette laflar edildiginde hele hele bunu edenin de victor hugo'yu bilim adami zanneden biri olmasi insani yalan degil, biraz olsun "dogruya yonlendirmeye itiyor", hakkinda paragraflik entry yazdiriyor.
http://www.radikal.com.tr/…i_donla_cikmadim-1212554
gercekten de dinime kufreden musluman olsa.
yaran kişisel iletiler
-
14 yaşındaki oğlunuzun msn'inde görünce yarma potansiyeli ikiye katlanan iletiler.
"arnold kadar güçlü, pacino kadar karizmatik, di caprio gibi yakışıklı değilim ama lassie gibi yalayabilirim..."
allahım ben nerede yanlış yaptım? bu nasıl bir çocuk?
ali erbaş'ın diyanet bütçesini yetersiz bulması
-
planlanan hizmet neymiş acaba. allah aşkına ne planladınız bir söyleyin.
ayrıca yaklaşık 110 bin personeliniz var. fazla fazla maaş versek, mesela adam başı 9 bin lira desek 1 milyar etmiyor. nasıl oluyor da %96 sı maaşlara gidiyor. allah aşkına biri anlatsın bana.
edit: arkadaşlar uyardı, sen aylık hesap yapmışsın ve 5 bin lira maaş dediler.doğru.
5 bin liradan 110 bin personel aylık 550 milyon lira.
yıllık 6 milyar 600 bin lira.
eee yine nasıl oluyor da bütçenin %96 sı maaşa gidiyor.
edit 2: sigorta ve vergiyi unutmuşuz.
adam haklı o zaman bu para yetmez tabi aq. 20 milyar olsun en az.
en güzeli imam hatipler kapatılsın ben de kurtulayım devlet bütçesi de.
edit 3: imamlar vergiden muaf olabilirmiş, hesap çok karıştı, daha da hesaplamam. ben yokum bu işte arkadaş.
neymiş, diyanetin hesabına karışmayacakmışsın.
kazuo işiguro
-
filmini de çok sevdiğim never let me go isimli distopik romanın yazarı. bende iz bırakan eserler arasında yer almıştır bu yapıt.
2017 nobel edebiyat ödülü'nü kazanmış, çok da güzel olmuş.
haruki murakami yıllardır sıranın japon kontenjanına gelmesini beklerken bu durum ona çok büyük darbe vurdu sanırım. bi 5-10 yıl daha alamayabilir.
bu arada ishiguro'nun ingilizce yazdığını biliyorum, milletsel olarak baktım duruma şu an için.
kazuo ishiguro'nun başka romanlarına da yelken açma vakti gelmişti zaten. nobel de güzel bir vesile olacak.
doğum yapan kadının 57 del acıya dayanabilmesi
-
başka milletten kadınların 10-10.5 del acıyla doğurduğunu sananların ilgisini çekmiş. 57 del acı türk kızlarına özel.