hesabın var mı? giriş yap

  • savunduğu kişi: tarihin en büyük yolsuzluğunu yapmış olan adam.
    savunma yapılan program: o ses
    bu programın sahibi: acun
    savunma şekli: ajitasyon
    ajitasyonda kullanılan: çocuk

    başka eyyorlamam yok hakim bey.

  • maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi bilindiği üzere, üst düzey ihtiyaçlar arasında kendini gerçekleştirme gibi ihtiyaçlar bulunur.

    fakat sahip olunan imkanların kısıtlılığından* ya da geçilmesi gereken imkanların zorluğundan dolayı herkes kendini gerçekleştirme faaliyetlerini yerine getiremez.

    işte ırk ya da inanç üzerinden kimlik yaratma, kendini gerçekleştirememiş bireylere bu şekilde muhteşem bir fırsat** verir. kişinin uzun ve zahmetli eğitimler alarak bir beyin cerrahı ya da yazınsal üretimin yetenek geliştirmesinin zorlu yollarında yürüyerek ünlü bir yazar olmasına gerek yoktur; güneş adı verilen orta boy bir yıldızın çevresinde dönen bir toz zerresinin üzerindeki katı kabartılardan birinin herhangi bir noktasında ana rahminde gelişmiş olması, ve ana babadan o bölgeye uyum sağlamak için özelleşmiş genetik materyali almış olması* yeterlidir, veya nasıl yaşaması gerektiğine dair bir takım kurallar tanımlayan, bireyi "doğruyu kendi aklıyla arayıp bulma" zahmetinden ve tehlikesinden kurtaran bir takım mitolojik hikayeleri kendinin addetmesi* yeterlidir. o artık "kendini gerçekleştirmiş bir birey"dir. egosunu bu şekilde tatmin edebilir.

    fakat yine de, bu bireylerin, kullandıkları bu kestirme yola olan inançlarının çok kuvvetli olduğunu pek sanmıyorum. bu özgüvensizlik, yine aynı toplumda, eğitimli bireylere karşı kıskançlıktan doğan bir öfke yaratmakta.

    yine benzer ayrım, insanların dünya görüşündeki gelişmişlik seviyesini ölçmede kullanılabilir. bunun en bariz göstergesi, bir kişiye kim olduğunu sormaktır. eğer kişi kendini, elde etmek için hiçbir çaba göstermediği bir takım kavramlar*** üzerinden tanımlıyorsa, o kişi doğduğu andan itibaren fazla ilerleme göstermemiştir.

  • doğru bir bilgi.*
    lakin ağızları çok bozuk oluyor. geçen gün mustafa diye bir tanesine mesaj attım, "gözleriniz de entryleriniz kadar güzel mi?" diye. söylemediğini bırakmadı horonzbu.

  • -dudağı tutturmaya çalışın, burnun altındaki pembemsi yumuşak dokudan bahsediyorum.
    -dili yemeye çalışmayın, çıkmıyo o ordan, küçük dilden hiç bahsetmiyorum bile.
    -dudakları toplu olarak emmeyin, parçalı olarak emin. alt dudak-üst dudak ayrımı iyidir. diğer türlü "azından öpmüş" olabilirsiniz.
    -nefessiz bırakmak için enseden tutup bastırıyosunuz ya hani, işte onu abartmayın, kasığa tekme yiyebilirsiniz. sonuçta akciğer solunumu yapıyoruz ve amaç öpüşmek. ölüşmek değil.
    -sonnacığıma, dişinizi fırçalamış olmanız güzel olur, ağzınızın sigara ya da içki kokmaması falan, bunlar zaten "default" gelmesi gereken hâller.
    -inlemek güzeldir ama dayak yemiş it gibi sesler çıkarmayın.
    -hep "hard" biçimde öpüşmek 2 tarafı da yıpratır, bazısı var ki insanın dudaklarını eskitir, buna gerek yok. arada yavaşlayın ve ufak, tatlı, küçük, muttarid, muhteriz darbeler kondurun, burna pıt yapın.
    -ara verdiğinizde, birbirinizin gözlerinin içine bakın, gülümseyin, susun, gözlerinizle anlaşın, birbirinizin nefesini dudaklarınızda hissedin, başını ellerinizin arasına alın ve yaklaşın, yeter daha fazla yazamicimmmmmmmm böhühühüh.

  • bildiğiniz her şeyi sıfırlayın. meseleyi işin üstadı bendenizden dinleyin bir kez de. yılların tecrübesi konuşuyor lan burada; başçavuşun beygiri anırmıyor aloo!

    ciddiyete dönelim. insanlar karşılarındaki kişiler hakkında karar vermek için en fazla 30 saniye düşünürler. içgüdüsel bir olaydır aslında bu. 30 saniye içerisinde bir x cinsi y cinsi için beynine "olur" sinyalleri yolladı yolladı; yollamadıysa don juanlık filan hikaye. afedersin bir yerini yırtsan da o saatten sonra boş.

    şimdi konuyu gerçek hayattan vereceğimiz örnekle açıklamaya çalışalım. y bıcır bıcır şirin bir kızdır. x1 ise efendi adam. x2 ise x1 in fiziksel olarak tıpatıp aynısı piç erkektir.

    y, x1 ve x2 ortak bir ortamda bulunurlar. y hanımkızımız 30 saniye içerisinde beynine iki genç için de olur sinyalleri yollar. ortamdan ayrılınır ve insan davranışları incelenir.

    y --> evine gitmiş ve iki erkekten de eşit derecede hoşlanmıştır

    x1 ve x2 --> evlerine gitmişlerdir ve y cinsinden eşit derecede hoşlanmışlardır.

    olayın özü burada başlıyor işte (üçlünün pazartesi buluştuğunu hesap edersek)

    x1 davranışları:

    pazartesi gecesi: acaba sevgilisi var mı? yok canım sevgilisi olsa neden bizimle buluşsun ki? ama böyle güzel kız da boş kalmaz yani...
    salı gecesi: arasam mı acaba? yok yahu ararsam şimdi bulaşık bir tip olduğumu düşünür. en iyisi biraz zaman geçsin.
    çarşamba gecesi: saat geç mi oldu yahu? arasam mı? yok aramayayım en iyisi. yarın arar haftasonuna bir yerlere davet ederim
    perşembe gecesi: geç mi oldu? arasam mı? mesaj çekeyim en iyisi, müsait olduğunda cevaplasın.
    cuma gecesi: neden cevaplamadı ki? ben biliyordum abi kesin sevgilisi vardı o kızın bıdıbıdı...

    halbuki aynı anda x2 nin davranışları şu şekildedir:

    pazartesi gecesi: - aloo y naber? iyi ya n'olsun işte takılıyoruz. yarın işin yoksa gelsene yine takılırız beraber? ok kaçta alayım seni...
    salı gecesi: - yarın gel yine bıdıbıdı yaparız
    çarşamba gecesi: - bana gidelim mi?
    perşembe gecesi: finish her!

    yani anlayacağınız üzere olay tamamen erken müdahale hayat kurtarır mantığı. atalarımız buna akıllı düşününceye kadar deli oğlunu everir demişler. ne güzel bir söz öyle...

    ataturkiye, xyz haber, atina.

  • "çalışan kesiminin %7'si asgari ücretliyken, şu an %30'unun asgari ücretli olmasını sağladık, onu da bulamayan 3 milyon haneye de her ay fakir fukara fonundan para pompalıyoruz. herkesi bu yoksulluk bataklığına sürükleyip, etrafımızdaki 50-60 bin insanı milyarder yaptık, vergi de vermiyorlar hepsini sizden alıyoruz çok şükür"

    diye devam etmesi gereken açıklama.

  • yemenli göçmenlerin arabistan'da aylık maaşı, 300 lira civarında filan. bahreyn yine aynı durumda. bahreyn halkının yüzde 80'ininden fazlası şii'dir ama suudi atamalı "krallar" tarafından yönetiliyor. hem bahreyn, hem de yemen bu suudlu alçaklara defalarca isyan etti, isyanın sebebi yukarıda yazdığım gibi mezhepsel değili sınıfsaldır. sadece katar'da dünya kupasına hazırlanan stadlarda ölen işçilerin sayıları binleri geçti ama kimse duymuyor, görmüyor.

    islamcılara bir şey söyleyince hiçbir karşılığı olmuyor, eğer bugün isyan eden şii'ler değil de sunniler olsaydı islamcılar ellerinde bayraklarla çoktan saraçhane'ye koşmuşlardı. amacım kimseyi hedef almak değil ama bu suskunluk allah aşkına, mide bulandırıcı değil mi? yemen'de 2011 de sustunuz, bahreyn'i görmediniz, şimdi yine susuyorsunuz, neyse.

    isyanın sebebi sınıfsaldır, örneğin bahreyn petrol bakımından dünyanın en zengin yeridir ama orada yaşayan şii'ler, bundan hiçbir pay almaz, alamaz. şii'lerin yüzde 50'sinden fazlasının nüfüs kağıdı yok, yani adamlar doğduğu büyüdüğü topraklarda mülteci konumunda.

    abd'nin de ne denli şeref yoksunu olduğunu bu operasyonla bir kez daha görmüş olduk. daha da yazılır ama midesi kaldırmıyor insanın, ne desek boş.

    edit, islamcıları bir kenara bırakıyorum zira onların gözleri görmüyor, kulakları duymuyor -umarım inandıkları bir allah vardır, başka bir şey diyemiyorum onlara- ama islamcıların dışında kalan kesim, allah aşkına şu olaylara mezhepsel bakmasın, mesele mezhep değil. mezhep orada yaşanan sınıfsal savaşı perdeliyor, asıl mesele kaynakların kimler tarafından sömüreleceği, abd'nin desteği de bu nedenle zaten. bakın, yemen üzerinde mısır ile suud'lar 60'larda da birbirine girdi, suud'lar yine abd'yi arkasına alıp kazandı. mısır o dönemde, cumhuriyetçi bir yönetimi desteklerken, suudi'ler, monarşiyi destekliyordu ve mısır ile suud'ları ele alırsanız meselenin mezhep olmadığı çok daha iyi anlaşılır.