hesabın var mı? giriş yap

  • en çok da türk ahlakına uygun olmaması sebebiyle şikayet edilmesine güldüğüm dizidir. türk ahlakı. sanat galerilerine sopalarla dalan, cebi dolsun diye 2 milyon ağaç kesen, talana ve memleketin topraklarının satılmasına göz yuman, ama zikko bir dizideki bir sahneden etkilenen sözüm ona namus bekçisi. türk ahlakı... sokayım ahlakınıza.

  • işten gelen ev arkadaşına "günün nasıl geçti" diye sorulmaz.

    bi kere sormuştum "sevgilin miyim lan ben" demişti. sonra bi aydınlanma falan,bu da bir antlaşma maddesi heralde diyerek olaysız dağılmıştım.

  • günümüz meksikasını da kapsayan orta amerika'nın da büyük kısmını içeren bölgeye ve bu bölgenin antik kültürüne verilen addır. kolomb öncesinin yani amerika'nın batı dünyası tarafından keşfedilip kolonileştirilmeden önceki döneminin adıdır bu. yerliler ya da bir başka deyişle meşhur kızılderililer; en gelişmiş, sofistike ve aynı zamanda tuhaf uygarlıkları işte genellikle bu "mezoamerika" bölgesinde kurmuşlardır. olmekler, mayalar, toltekler (ve torunları aztekler), zapotekler, mikstekler mezoamerika uygarlıklarından birkaçıdır. bu uygarlıklar hem ilginç inanışlarıyla hem takvimleri ve kehanetleri ile hem de antik mısır'dakiler ile adeta yarışan muhteşem piramitleriyle merak uyandırırlar.

    mezoamerikanın bilinen en eski uygarlığı, milattan önce 1800'lü yıllarda tarih sahnesine çıkan olmeklerdir. özellikle la venta bölgesinde (günümüz meksikası içinde bir bölge) gerçekleştirilen kazılardan çıkan eserler yorumlanmış ve olmeklerin, hem dini inanışlarıyla hem evreni algılayışlarıyla hem de daha sonra bahsedeceğim dehşet verici uygulamalarıyla, kendilerinden sonraki neredeyse bütün mezoamerika uygarlıklarına örnek oldukları, onları etkiledikleri belirlenmiş.

    bu uygarlıkların inançları, birbirlerine epey benzerdir. genellikle çok tanrılı olarak yorumlanan, jaguar ve yılan kültlerine dayanan inançlarında garip kostümlere ve şekillere sahip mitolojik varlıkları sıklıkla resmetmişler / eserlerinde yansıtmışlar. genellikle politeizm inancında oldukları söylense de mayaların ve azteklerin inanç sistemlerinin bir tür panteizm inancı içerdiğini söyleyen uzmanlar da vardır. (james maffie gibi) buna göre örneğin, görünürdeki bütün tanrılarının arkasında her şeyi kendisinden tezahür ettiren teotl kavramı da mevcuttur. belki de çok tanrılı dinleri geniş halk kitlelerine hitap ederken panteizm ve vahdet-i vücud içeren felsefi inançları daha batıni ve azınlık gruplara aittir, bunu şimdilik bilemiyoruz. ancak şundan eminiz: mezoamerika uygarlıklarında din adamları, geniş kitlelere hitap eden dini çoğunlukla kendi çıkarları için kullanmaktan geri kalmamışlar ve insan kurban etme gibi dehşet verici ayinlerin yöneticiliğini yapmışlardır. bilenler bilir, mel gibson'ın meşhur apocalypto filminde bu uygulamaların bir kısmına değinilmiş ve popüler kültürde büyük ilgi görmüştü. bu arada izlemeyenlere öneririm, muhteşem bir filmdir.

    şimdi gelelim bu uygarlıklar ile ilgili popüler kültürde, filmlerde* kitaplarda...vs kendine en çok yer bulan, en ünlü olguya:

    "tanrılar"ı hoşnut etmek ve hatta inançlarına göre dünyanın devamını sağlamak için bazen de inancı politika ve yönetimi kolaylaştırmak için kullanmak amacıyla insan kurbanı ritüelleri hem azteklerde hem mayalarda hem de diğer mezoamerika uygarlıklarında epey yaygındı. hatta o dönemin din adamları, güneş tutulmasını da bu iş için kullanmayı bilmişlerdir. örneğin "dünyamız duracak, güneş sönecek, bakın daha şimdiden karardı güneş! tanrılar kurban istiyor" derler, halk gaza gelirdi. tutulmanın biteceği zamanı da hesaplayan rahipler, tutulma bitmeden önce olabildiğince fazla insan kurban eder ve güneş yeniden ortaya çıkınca "bakın tanrılar doydu" derlerdi. azteklerde bu ritüel için kurban, her zaman olmasa da daha çok gönüllüler arasından seçilirdi. azteklerde kurban olacak kişi, çok kutsal bir görevi yerine getirdiğine inanırdı. kişi yatırılır, özel maddelerden (obsidyan) yapılmış bir bıçakla canlı canlı kalbi sökülür ve atarken çıkarılırdı. sonra da kalp bıçaklanarak kişi kurban edilir, kafası da ayrıca kesilip piramitlerden aşağı atılır, yavaş yavaş kan ile beraber aşağı kadar düşerdi. bir aztek kodeksinde (tudela) insan kurban sahnesinin ve kurbandan çok memnun olan aztek tanrısının betimlenmesi.

    insan kurban etme ritüelleri, tıpkı azteklerde olduğu gibi maya kültüründe de çok yaygındı. mayaların bu konuda azteklerden en büyük farkı: kurbanlar gönüllülük usulüyle değil de daha çok suçlular ve düşmanlar arasından seçilirdi ve kişi kurban edilmeden önce kendisine çeşitli işkenceler yapılırdı. kalp çıkarma yine vardı ancak maya insan kurbanında en önemli olgu kalpten ziyade kan idi. kurbanın ne kadar çok kanı akıtılırsa o derece makul sayılırdı. ok atarak kurban etme de vardı mayalarda. apokalipto isimli film, bu gerçekliğe az da olsa işaret eden ilginç bir yapımdır. maya klasik döneminden kalma insan kurbanını gösteren bir kap ve madrid kodeksi içerisinde maya kurban törenini gösteren bir canlandırma

    aynı dehşet verici ritüel mezoamerika uygarlıklarından sayılmasa da, tıpkı aztekler gibi büyük bir imparatorluk kurmuş olan inkalarda da mevcuttu. (günümüzdeki peru) inkalarda insan kurbanı için çoğunlukla gençler seçilirdi. çünkü tanrıları en mutlu edecek, en temiz kurban onlar olabilirdi inanışlarına göre. aztekler kalbe, mayalar kana inkalar ise daha çok gözyaşına önem verirdi. inançlarına göre kurban ne kadar göz yaşı akıtırsa o kadar değerli ve makul olurdu tanrılar için. bu nedenle kurban edilecekler yeteri kadar ağlamazsa kendilerine işkenceler yapılırdı. bütün bu ritüeller tabi ki dehşet verici ve şoke edicidir ama biz, şu andaki anlayışımızla, etik ilkelerimizle ve çağdaş değerlerimizle yorumluyoruz o dönemi. bir nevi anakronizm hatasına da düşüyoruz. bu açıdan da yaklaşmak lazım. tabi yine de bence hiçbir savunulur tarafı yok bu ritüellerin.

    özellikle ispanyol kolonicilerin saldırılarıyla mezoamerika uygarlıkları yok oldu. işin ilginç tarafı, bu kadar ileri düzeyde uygarlıklar kurmuş olan bu kızılderililerin at ve tekerlek kullanmayı bilmemesiydi. (tekerlek kavramını aslında biliyorlardı ama sadece oyuncaklarda kullanıyorlardı!) aztekler ve mayalar; at üzerinde barutlu silahlarla, at arabalarıyla üzerlerine gelen ispanyolları ilk gördüklerinde, onları kendi dinlerindeki tüylü tanrılar sanmışlardı. bir de kıtada hiç olmayan çiçek hastalığı gibi hastalıkları da beraberinde getirmişlerdi ispanyollar. "eski dünya" virüslerine karşı hiç ama hiç bağışıklığı olmayan mezoamerika uygarlıkları, sadece çiçek hastalığı nedeniyle bile tahminen yüz binlerce insanını kaybetmişti. hem atların hem barutlu silahların hem de (istemeden de olsa) virüslerin gücünü arkasına alan küçücük birkaç ispanyol birliği böylece koskoca kızılderili imparatorluklarını çökertip günümüz orta ve güney amerika ülkelerinin temellerini attılar. meksika, peru, bolivya gibi pek çok ülkenin etnik açıdan nüfusları işte bu uygarlıkların ve ispanyol asıllıların çeşitli oranlarda karışımından oluşmuştur.

  • yaklaşıkbir ay sonra içimde değil kucağımda olacaksın küçük hanım.

    ek: güzel dilekler geliyor, güzel yeşil mesajınız var ışığını gördükçe mutlu oluyorum. teşekkür ederim herkese.

    ek 2: kızım bugün (21 ağustos) bir aylık oldu. arada merak edip mesaj atan güzel insanlar oluyor, burada dursun bilgisi :)

    ek 3: minik cadı artık bir yaşında. yaramaz, cazgır ve inatçı...

    ek 4: yaa 2 yaşını geçti editi yapmamışım. gerçek insan gibi oluyor git gide. konuşmaya başladı ki sormayın...

    ek 5: minik böcek 3,5 yaşında. kreşe gitmek suretiyle hafta aşırı hastalanıyor. imkanı olan anne 3 yaşına kadar kendisi yanında olmalı bebeğinin ve sonra da okula gönderip bozmamalı mis gibi hayal gücünü, insanlığını, mutluluğunu.

    ek 6: merak edip soranlar var, öpücükler sevgiler yollayanlar var. mutlu ediyor insanı.
    uzun zaman oldu, 5,5 yaşına geldi. çok ilginç bir şey insanın çocuğunun olması ve onun büyümesi. çünkü eski fotoğraf ve videolara bakınca şaşırıyor insan o kadar küçük olmuş olmasına :) hep en son olduğu hali en küçükmüş gibi geliyor ondan demek ki çocuklar anne babaların gözünde büyümez diyorlar.
    mavi hanım çok şeker bir cin cüce şu anda, konuşması hareketleri yürüyüşü bile mucize gibi. arada tutup ısırmak istiyorum ama o istemiyor maalesef :)) isteyen herkesin çocuğu olur umarım.

    ek 7: geldik ilkokul çağına. 1. sınıfa başladı bu sene. başta hiç sevmedi :( etkinlik yokmuş, "hep ders hep ders"miş.
    ama şimdi tüm okulu güzelleştiren bir mert'i oldu :))) ilk hayal kırıklığını yaşayana kadar mutlu gidecek okula en azından.

    ek 8: 2. sınıf oldu :) valla doğan büyüyor, eşeği bağlasan büyüyor... okullar çocukları kendi çerçevelerinde baltalıyor. eğitim insanı ezen bir şey.

    ek 9: iki gün önce doğum gününü kutladık mavi'nin. 8 yaşı bitti. harry potter temalı doğum günü istedi şapşik. peron 9 3/4 tabelası yaptık, draco malfoy kafası şeklinde pinyata yaptık, cüppesi asası kravatı falan... büyüdükçe güzelleşiyor çocuk sahibi olmak.
    ama yine de aklı olan çocuk yapmaz, onu diyim ben yani :)

  • ibb cidden halkın yararı için çabalıyor.ellerinden geleni yapıyorlar.inşallah yeni sistem bir an önce uygulanır.

  • adliyede ve hastanede çaycı.
    bir çaycı tanımak bir çok profesörü tanımaktır.
    bir profesörü tanımak sadece bir profesör tanımaktır.

  • bugüne kadar erdoğan'dan başkasına vermemiş. millet onun bu seçiminin bedelini ödemiş bugüne kadar, biraz da kendisi ödesin.