hesabın var mı? giriş yap

  • kulüple yapmış olduğu sözleşmenin yerine getirilmesini istemesi şımarıklık olarak görülen oyuncu. kulüp gereğini yapmazsa arroyo da yapmaz, maça çıkmaz. maaşını alamamak nasıl normal görülüyor anlamak güç. bu anlayışı değiştirmek, kurumsallaşmak lazım. bizi bu duruma bizzat getiren aysal kurumsallaşmasından bahsetmiyorum tabi.

    edit: futbolcu yazmışım, düzelttim.

  • merkeze gelir gelmez kaldığımız otelin hemen dibinde karşılaştığımız manzara ile tebessüm ettirmiştir.
    link

  • gs'lıyım. twitter'da da maç 2-0 iken yazdım. hakem maçı tek düdükte bitirecekti. böyle yamyamlık olmaz. sahaya 15-20 dakika yüzlerce şişe, çakmak, ot, bok atılırken maç oynatılmaz. ısrarla oynattı. sonuç? maç bitti savaş çıktı. o taraftarlardan birinde bıçak vs olsa ne olacak? bir fenerli sakatlansa, bıçaklansa ne olacak? e bir dünya fenerli sahaya giren taraftarları tekme tokat dövdü. onlara ceza verebilecek misin? joseph'e çakmıştınız dünya kadar maç cezayı. şimdi fenerin yarısına ceza verebilecek misin? verirsen hangi yüzle vereceksin? sen futbolcuları koruyamadın, adamlar kendini korudu diye ceza mı vereceksin? maç sapıttığı an çal düdüğü, bitir maçı. bitiremezsen bu hale düşersin.

  • arabayla 100 kilometrelik bir yolu 5 litre benzinle kat edebilirim.kaç para yapar ortalama 25 lira.peki 25 liraya kaç ekmek alırım 25.o zaman kritik soru şu: bu kadar ekmek yersem bu yolu kat edebilir miyim ? hayır. ben araba mıyım? yine hayır.

    (bkz: nasıl bağlayacağımı bilemedim)

  • şimdi tüm dünya boku yedi işte.

    arkadaşın biri; ''biri nükleer atmadan diğeri atmaz'' demiş. birinin önce atması gerekiyor zaten. aynı anda düğmeye basacak değiller ya.

  • az konuşmanın ve asosyalliğin,, birşeyi yapmadan veya söylemeden önce bir kez daha düşünüp,, aslında o şeyi yapmanın veya söylemenin gereksizliğine karar vermeleri olduğunu düşünüyorum..

  • abi ankara'nın göbeğinde 100 küsür kardeşimiz öldürüldü. bir gün sonra senin medeniyetler beşiğin, eski başkentin konya'da torku arena isimli stadında binlerce insan ışid tarafından katledilen vatandaşların için düzenlenen saygı duruşunu ıslıkladı.

    fransa'da olağanüstü hal ilan edildi, fransa başkanı hemen ekranlara çıkıp halkının acısını paylaştı ve g20 zirvesine katılma planını iptal etti.

    senin cumhurbaşkanın sarayına birkaç kilometre mesafedeki katliam yerine anmaya kaç gün sonra gitti?

    kendi katledilen vatandaşına sahip çıkmaktan acizsin, gelmiş youtube'e çemkiriyorsun. hiç utanmıyorsun.

  • üniversiteden (queens college) yeni mezun olan paul simon'ın, 21 yaşındayken, birkaç aylık süreçte yazdığı, efsane parçadır ..

    'paul simon', albüm desteği alabilmek umuduyla, şarkıyı columbia plak şirketinin yapımcısı 'tom wilson’a dinletir .. wilson, ilk başta parçayı ‘the pilgrims’ adlı bir grubun çalmasını ister ama 'paul simon' ısrar ederek parçanın, ikili olarak seslendirilirse daha etkili sound yakalayacağını savunur ve şarkısını vermeye yanaşmaz .. tom wilson’ın ‘ispatla bakalım’ sözü üzerine 'paul simon', 11 yaşından beri beraber müzik yaptığı arkadaşı 'art garfunkel' ile birlikte sunum yapar ve şirket, performanstan etkilenerek ikiliye albüm için şans verir .. görsel

    'the sound of silence’ın yer aldığı ve 19 ekim 1964 yılında piyasaya çıkan ‘wednesday morning 3 a.m.’, ikilinin aynı zamanda ilk albümüdür ama ne yazık ki tam bir fiyasko olur ve zar zor 2.000 kopya satar .. büyük hayal kırıklığı yaşanır ve 'simon&garfunkel' ikilisi bunun üzerine yollarını ayırır .. 'paul simon', ingiltere’ye giderek kariyerine yalnız devam etme kararı alırken 'art garfunkel' da mimarlık fakültesinden mezun olduğu columbia üniversitesi’nde akademik çalışmalarına geri döner .. işte şarkının ve ikilinin hikayesindeki dönüm noktası da tam burasıdır .. görsel

    albümün başarısızlığına karşın 1965 yılı boyunca, ülkenin farklı yerlerindeki radyo istasyonlarında, 'the sound of silence', dinleyicilerin istek parçası olarak çalınmaya devam eder .. parçaya olan yoğun isteği farkeden yapımcı 'tom wilson', 'paul simon’a haber vermeden, parçanın akustik versiyonunun üzerine elektro enstrümanlar ve davulla remix yapar ve eylül 1965’te bu sefer ‘single’ olarak piyasaya sürer .. çıkar çıkmaz listeleri allak bullak eden parça, ocak 1966’da artık bir numaradır ve yalnızca abd değil birçok ülkede liste başı olur .. bu başarı üzerine 'paul simon' abd’ye geri döner ve ikili tekrar bir araya gelir .. tom wilson : görsel

    ‘the sound of silence’ aynı zamanda ‘the graduate’ filminde de karşımıza çıkar .. 1967 yılı yapımı ünlü filmin yönetmeni 'mike nichols', parçayı o kadar sever ve ikilinin soundunu o denli filmle özdeşleştirir ki 'simon&garfunkel’ın diğer şarkılarını da filmde kullanır .. örneğin 'paul simon', ‘mrs. robinson’ parçasını yalnızca bu film için yazmıştır .. 1969 yılında ilk ödüllerinde olduğu gibi 2003’te ‘yaşam boyu başarı’ ödülüne layık görüldükleri grammy ödül töreninde de ikiliyi sahneye davet eden isim, ‘the graduate’ filminde 'ann bancroft' ile başrolleri paylaşmış olan 'dustin hoffman’dır .. görsel

    bu arada parçanın popüler olduğu tarihlerde süren vietnam savaşı sebebiyle oluşmuş olan savaş karşıtı atmosfer ve yükselen kitlesel sol hareketin şarkıyı bir nevi sahiplenişiyle birlikte bir anlamda şarkının sözlerinin savaş karşıtı duruşla alakalı olduğu gibi bir yanlış algı oluşmuştur ama parçanın savaşla veya savaş karşıtı duruşla bir ilgisi yoktur .. burada da çok ilginç bir detay karşımıza çıkıyor .. 'paul simon', çocukluğunda ışığı kapatarak karanlıkta banyo yaparken şarkı söylemeyi ve sesinin karanlıkta banyo fayanslarında yaptığı ekoyu duymaktan çok hoşlandığını söylüyor .. şarkının ilk dizesi olan ‘hello darkness, my old friend’ (merhaba karanlık, benim eski arkadaşım) aslında işte tam da bu çocukluk anısına gönderme yapıyor ..

    parça ile ilgili son detay da ismiyle alakalı .. ilk kayıtlarda parçanın orjinal adı 'the sounds of silence'tır aslında .. sonraları 'the sound of silence' olarak tanınacak ve sessizliğin 'tekil sesini' bize sevdirecektir .. görsel

    orjinal akustik versiyon

    tom wilson'ın editlediği hit versiyonu

    dip not : derleme için teyid amaçlı kontrol edilen bazı kaynak ve alıntı yapılan görseller : rolling stone, happymag, texasmonthly, producertomwilson.com, wikipedia, grammy.com (türkçe kaynak kullanılmadı, çapraz çeviriler bana ait) .. görsellerle alakalı olarak; özellikle incelememe ve dikkat etmeme karşın copyright engeli göremedim ama yanıldığım bir görsel varsa ve kaldırmam gerektiği konusunda eminseniz lütfen bildiriniz .. görsellerin kullanımında maksadı aşan kasıt veya maddi kazanç amacı yoktur ..

  • malatya'da düğün fotoğrafçılığı yapan onur albayrak, bir düğün için fotoğraf çekimine gittiğinde yaşı küçük görünen geline kaç yaşında olduğunu sordu. habere göre “15” cevabını alınca da “çocuk gelin fotoğrafı çekemem” diyerek duruma tepki gösterdi.

    ...ısrarla çekimin yapılmasını isteyen damat ile fotoğrafçı arasında yaşanan yaşanan kavgada damadın burnu kırıldı."

    "... evet maalesef durum bu, keşke yaşanmasaydı ama yaşandı. bir daha olsa gene çekmiyorum der miyim evet derim. kimse kusura bakmasın, çocuk gelin de çocuk istismarıdır benim gözümde ve hiç bir kuvvet bana o çocuğun gelinlikle fotoğrafını çektiremez. çocukların saçına duvak takılmaz, kır çiçekleri ile süslenmiş taçlar takılır ancak. saygılarımla"

    onur albayrak
    http://haber.sol.org.tr/…ografini-cektiremez-242285

  • (viskiden hiiç anlamayan ben ve zihni bulanık tekel şop adamı arasında geçer)

    - viski alıcam, neler var?
    - old mac satmıyoruz canım.
    - old mac ne? viski mi?
    - evet ama burda yok, aşada market var oraya sor.
    - neler var peki başka?
    - ucuz viski olarak old mac var..
    - amca hani yoktu old mac?
    - aşağıdaki markette var dedim ya evladım.
    - off boşver yaa... cube var mı?
    - bilmiyorum canım, aşağıdaki marketin sahibiyim ben, arkadaşın yerine bakıyorum.
    - ooooldu...