hesabın var mı? giriş yap

  • hep dikkatimi çekmiştir, bu aktrollerde 2 iq üstü insan görmedim hiç.

    mesela başlığı açan şahısta "ben neden 20 tlye benzin alıyorum?" diye soramıyor çünkü düşük iq'su buna müsaade etmiyor.

    ya da bazı gerçekleştirdiği olaylar yüzünden dili yıpranmış olacak ki, bunu telaffuz etmekte zorlanıyor.

    tanım: olması gerekendir.

    edit: imla

    edit2: başlık başa kalmış, başlığı açan şahıs 30'dan 20'ye düştü hükümet ahepeye teşekkürler diyordu.

  • ülkemizde güncel ve anlık nüfus sayımı oradan yapılıyordu. şimdi işin gücün yok tek tek say insanları. adrese dayalı nüfus sayımı, ikametgah, ıvır zıvır bi ton bürokratik işlem.

  • 13 ekim 2020 editi:

    "çaylaklık süreci bir olgunlaşma süreci değil, yazarlık çaylak olarak bekledikçe hak edilen bir şey değil. çaylaklık durumu, yazarların oluşturduğu ortalama moderasyon yüklerinin moderasyonel kapasitemizi aşması nedeniyle uzayabiliyor çünkü yazar alımlarını bu sebeple yavaşlatabiliyor hatta durdurabiliyoruz. kimi zaman da günde binden fazla kişiyi alabiliyoruz. moderasyonel kapasitemiz arttıkça alımı hızlandırıyor, kalabalıklaştıkça da alımları yavaşlatıyoruz. durum bundan ibaret."

    (bkz: #114029926)

    ve:

    "henüz yazarlığı onaylanmamış çaylakların yazar olması laneti bitenlerin otomatik çaylaklıktan çıkarılmasına dair yapılan bir değişiklikteki hatadan kaynaklanmıştır. her ne kadar ekşi sözlük'te herkesin yıllarca beklemeden, onaylama gibi aşamalardan geçmeden yazmasını istesek de içerik kalitesini belli bir seviye üzerinde koruyacak değişiklikleri yapana kadar onay sistemiyle ilerlememiz gerekecek. anlayışınıza teşekkürler."

    (bkz: #42345484)

    sakin bir dille, gerçekten haklıymış gibi güzel güzel açıklamak sıvamayı başarıya ulaştırmıyor. çaylak arkadaş s.'ye uyarı için teşekkürler.

    7 ekim editi: tberk adlı yazar aşağıdaki eklentiyi sunduğu için uçuruldu. kendi entry'mizi silmek isterken bile keyfî yönetimden zarar görüyoruz.

    https://chrome.google.com/…femlkoibogenkdijibpdjnpi

    (bkz: ekşi sözlük entry silici)

    6 ekim editi: yazdığım entry'ye sansür uygulandığı, entry'nin tarayıcıdan girişte gizlendiği söyleniyor.

    ön edit: boykotun nedeni (bkz: kanzuk'un eşini torpille yazar yapması)

    (bkz: yolun açık olsun paşam)

    an itibarıyla başlattığım boykot.

    londonphile kendisinden özür dilenerek sözlüğe geri alınana ve alexandraarzat tekrar çaylak yapılana kadar sözlüğe yeni bir şey yazmıyorum.

    torpil yetmemiş, bir de keyfî yönetim devreye sokulmuş. benden şimdilik bu kadar.

    edit: sözlüğe hiç yazılmaması değil de sadece bu konu ile ilgili başlıklara yazılması şeklinde bir boykot önerenler var. o da olumlu. ama ben bu mide bulandırıcı durum karşısında hiçbir başlığa yazmamayı tercih ediyorum.

    3. edit: çok sayıda mesaj geliyor, hepsine cevap yazamadığım için özür dilerim.

    entry silme fikrine çok sıcak bakmıyorum çünkü yazdıklarımız aynı zamanda bizim kişisel hafızamız.

    adblock (reklam engelleyici) kullanabilirsiniz. belki bilmeyenler vardır diye androidde chrome için şunları bırakıyorum:

    https://play.google.com/…spaceship.netprotect&hl=tr
    https://play.google.com/…freeadblockerbrowser&hl=tr

    ayrıca chrome yerine deebrowser kullanıyorum, öneririm. reklam engelleme özelliği var.

    yazar arkadaşlar ublock origin, adguard ile nano adblocker'ın çok iyi olduğunu söyledi.

    ayarlar kısmından entrilerinizin ekşi şeyler ve pena'da kullanılmasını engelleyebilirsiniz.

    selam bebeksi sözlüğe uygulama üzerinden değil de tarayıcı ile girmenin daha iyi olacağını söyledi.

    eleştirel beyanlarda bulunan `@s2min3u`'ın uçurulduğu söylendi. konu ile ilgili bilgim yok.

    son edit: başka yazarların da uçurulduğu bilgisi geldi.

    genel bir iki şey söylemek istiyorum:

    arkadaşlar, bazılarınızın söylediği gibi sözlüğe gereğinden fazla anlam yüklemiyoruz. adalet duygusunun yer ve zamana göre değişen bir yapısı yok. ülke yönetimi ve küçük bir çocuk oyununda karşılaşılan haksızlık aynı duyguları uyandırır.

    "benim şirketim benim kararım" düşüncesine sahip olabilirler. bu, onların tercihi. yazarlar olarak bizim (en azından bazılarımız) aksi yönde düşüncelerimiz var. kişisel olarak, keyfî yönetime tahammül edemiyorum. keyfî yönetimi umursamayanları da saygıyla karşılıyorum, bu da özgür bir tercih.

    bugünkü son keyfî debe lisesinden sonra dünkü kararımı değiştirdim. entry'lerimi silmeye başlayacağım. bunun için özel yapılmış entry silici botlar varmış. ama ben ara ara sözlüğe girip öyle sileceğim, malum, dakikada 1 entry silmeye izin veriliyor.

    benim açtığım başlıkta ilk sıraya kendi entry'sini koymuş kanzuk :) kimden izin aldın?

  • madem öyle hatırla.

    ersun erdemir: jandarma yüzbaşı. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi.

    şeyhmus cansin: bayındırlık müdürlüğü’nde işçi. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi.

    hamit abdulsemetoğlu: matbaacı. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi.

    mehmet seyitoğlu: ziraat bankası’nda memur. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi.

    şeyhdavut oruç: derik belediyesi’nde memur. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi.

    ümit ergin: ilköğretim okulu müdür başyardımcısı. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi. ömür boyu kamu hizmetinden men edildi.

    sabri ajak: traktör bayii. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi.

    silahattin kuray: beyaz eşya bayii. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi.

    mehmet gatgar: tedaş teknisyeni. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi.

    ali atasoy: 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi. ömür boyu kamu hizmetinden men edildi.

    burhan ertaş: 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi.

    nizam denli: 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi.

    sadettin deniz: 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan 5 yıl hapis verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 2 aya indirildi.

    recep sakız: kızıltepe kaymakamlığı’nda yazı işleri müdürü. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan ve bunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 10 ay 10 güne indirildi.

    ahmet günay: tedaş vinç operatörü. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan ve bunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 10 ay 10 güne indirildi.

    kerem aykaç: 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan ve bunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 10 ay 10 güne indirildi.

    şemsettin aslan: nakliyatçı. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan ve bunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 10 ay 10 güne indirildi. (fuhşiyata tahrik suçundan 7.5 yıllık zamanaşımı dolduğundan dava düşürüldü.)

    hamit aydın: ziraat bankası’nda veznedar. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan ve bunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 10 ay 10 güne indirildi.

    harun uras: muhtar. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan ve bunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 10 ay 10 güne indirildi. (fuhşiyata tahrik suçundan 7.5 yıllık zamanaşımı dolduğundan dava düşürüldü.)

    mahmut telli: derik ziraat odası başkanı. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan ve bunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 10 ay 10 güne indirildi.

    teyyar salman: orman işletme şefliği’nde şoför. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan ve bunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 10 ay 10 güne indirildi.

    enver adanç: 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan ve bunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi. kamu hizmetinden ömür boyu men edildi.

    şeyhdavut dora: 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan ve bunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 10 ay 10 güne indirildi.

    cüma uraş: mardin vakıflar imareti’nde çalışıyor. 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçundan ve bunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi, iyi hal indirimiyle 4 yıl 10 ay 10 güne indirildi.

    rıdvan bayraktar: 15 yaşından küçük kızın ırzına geçmek suçunu birden fazla işlediği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis verildi, ancak iyi hal ve yaşının olay tarihinde küçük olmasından dolayı cezası 3 yıl 10 ay 20 güne indirildi.

    abdulaziz sarıoğlu: dava açıldı, ancak eylem teşebbüs aşamasında kaldığı gerekçesiyle ve iyi hal indirimleriyle 1 yıl 4 ay 20 gün hapis verildi.

    emine akyol: gündelikçi. ırza geçmeye iştirak ve fuhşiyata tahrik suçlarından 9 yıl hapis.

    türkan temel: ırza geçmeye iştirak ve fuhşiyata tahrik suçlarından 9 yıl hapis.

    işte n.ç.ye tecavüz eden o yaratıkların isimleri. keşke hepsi ölse.

  • müzisyenliği nasıl tanımlarsın? meslek midir mesela? şemseddin sami, sözlüğünde meslek için “her adamın dünyada yaşamak ve geçinmek için tuttuğu yol” demiş. tdk da benzer bir şey söylemiş: “bir kimsenin geçimini sağlamak için yaptığı sürekli iş”. sürekli yapılan “”e “meslek” diyoruz yani. ingilizce’de bu iki terim arasındaki fark çok daha belirgindir. profession (meslek) “özel bir eğitimden geçtikten sonra edinilen iş”tir. yani mesela şener şen’in mesleği öğretmenliktir fakat kendisi yıllardır oyunculuk yapıyor değil mi? demek ki mesleği öğretmenlik, işi oyunculuktur. bizim sözlüklerimizde böyle tanımlanmasa da halk dilinde aslında ingilizce’dekine benzer bir ayrım vardır. kimse milletvekilliğini veya çaycılığı meslek olarak görmez. bunlar tir. meslek olamazlar çünkü milletvekili yahut çaycı olmak için eğitim almaya gerek yoktur. o halde müzisyenlik bir meslek (profession) midir? eh, okulu var ama müzisyen olmak için okula ihtiyaç yok. şimdi bu nokta-i nazardan bakınca mimarlığı da meslek olarak saymak güç. mimarlığın okulu olsa da bilhassa 100 yıl öncesine kadar pek çok iyi mimar okullu değildi. ferdinand cheval’den daha iyi bir örnek düşünemiyorum. e hiç mi meslek yoktu sanayi devrinden önce? vardı. hukuk ve teoloji. bu kadar. çünkü bunların uygulama sahası yoktur. yani usta-çırak ilişkisiyle hukukçu olamazsın. fakat işte biliyorsunuz ki son 100 yılda öğretim kurumlarının sayısı müthiş bir hızla arttı. öğretim kurumlarındaki bu enflasyonun sebebi bilgi enflasyonu mudur yoksa öğretim kurumlarının bolluğu mudur bilgiyi bu denli çoğaltan? laf cambazlığı gibi duruyor olabilir ama hayır, niyetim o değil. bunu gerçekten bir düşünün. enflasyonun olduğu her yerde dağıtımda sorunlar çıkar. bu, bilgi enflasyonu için de geçerli. uygar olmayan halkları düşünelim. düşünmesi kolay olsun diye ölçeği iyice küçültelim. bir kabile veya 50-60 sene öncesinin köylerini getirelim zihnimize. kabile üyeleri veya köy ahalisi hemen hemen aynı derecede bilgilidir. elbette kimilerinin başka başka şeylere istidadı vardır. ne bileyim birisi iyi şarkı söyler, öteki ev yapma konusunda maharetlidir, beriki dini hikayeler anlatmada ustadır, kimisinin de nefesi kuvvetlidir. fakat hayata dair bildikleri şeyler hemen hemen aynıdır. insanın bilmesi gereken her şeyi bilirler. şimdi diyeceksiniz ki insanın bilmesi gereken şeyler neymiş? karnını doyurmak (avcılık, hayvancılık, çiftçilik vs.), yuva yapmak, giysisini dikmek, kendini tanımak (“patlıcan bana dokunuyor”, “uykusuz kalmak başımı ağrıtıyor”, “yalnız kalmaktan korkuyorum” vs.), hayatın sonlu olduğunu idrak etmek. bu saydıklarımı bilen pek az kişi tanıdım akranlarım içinde. hayat okulu falan dedikleri şey tam da budur işte. kendi yuvasını yapabilecek var mı içinizde? işi ustaya, kalfaya yıkmak yok ama. kendin tutacaksın işin ucundan. iddia ediyorum mimarların kahir ekseriyeti gecekondu bile yapamazlar. yuva yapmayı bilmeyen ilk canlı biziz galiba. ne tuhaf. çiftçilik, hayvancılık, terzilik falan, onları da bilen bir avuç insandır. şunu söylüyorum yani; köyde, kabilede, klanda üyelerin hepsi yukarıda saydığım şeyleri bilirler. öğrenemeyen de tutunamaz zaten. bundan başka şeyler de bilirler tabii ama hiçbir zaman çok bilenle az bilen arasındaki makas açık değildir. sanayi devrimi, piyasa ekonomisi, verimli makinelerin icadıyla beraber işler değişti. şimdi birisi uçak uçurmayı biliyor, öteki genom haritası çıkarıyor, beriki block chain teknolojisini geliştiriyor. şuraya varmak istiyorum: gelir dağılımındaki eşitsizliği bilgi dağılımındaki eşitsizlik doğuruyor. şu
    tabloda roma imparatorluğu’ndaki gelir dağılımındaki eşitsizliği göreceksiniz. gini indeksi’ni şöyle okuyun çok çok kabaca; 0’a yaklaştıkça eşitsizlik azalıyor. sanayi öncesi devirde gelir dağılımındaki eşitsizlik, günümüzle kıyasladığınız zaman çok daha azdır. tek istisnası 14. yüzyıldır, o da hıyarcıklı vebanın dünyanın anasını ağlattığı yıllara denk gelir. simon kuznets diye bir ekonomist var, kuznets eğrisi ile meşhur. ters u harfi şeklinde bir eğridir.

    “endüstrileşmekte olan ülkeler, ilk yıllarda gelir dağılımında eşitsizliğin artışıyla karşılaşırlar fakat bu artış tavan yaptıktan sonra geri dönecektir çünküm ilk yıllarda kapitali elinde tutup yatırım yapan kesim zenginleşecektir, daha sonra da kalifiye çalışanların sayısı ve iş gücü kalitesi yükselecektir, bu da maaşların artıp gelir dağılımın dengelenmesini getirecektir” der.

    öyle mi olmuş? yok. thomas piketty, meşhur kitabı yirmi birinci yüzyılda kapital’de bunu anlatır. yani bilgi arttıkça, gelir dağılımındaki eşitsizlik de artacaktır. tabii ben argümanımı temellendirmek için sahaya inip çalışma yapmadım. sırça köşkümden ahkam kesiyorum. ileride birisi bu fikri sınarsa yahut okuyucular karşı argümanlarıyla gelirlerse ne güzel olur. bilgi dağılımındaki eşitsizlikten kastım “birileri iyi eğitim alıyor, ötekiler bundan mahrum kalıyor” falan değil. o kadar çok bilgi var ki, böylesi bir enflasyonda düzgün bir dağıtım yapmak zaten olanaksız. bu paragrafı şöyle bitireceğim: sanayileşmeden önceki dünyada meslek (profession) ve (job) diye bir ayrım yoktu. iki tane profession (meslek) vardı: hukuk ve teoloji. gerisi iş (job). dolayısıyla müzisyenlik de mimarlık kadar, hekimlik kadar, çiftçilik kadar ti ve şimdi de mimarlık (mimarlık fakültesi) kadar, hekimlik (tıp fakültesi) kadar, çiftçilik (ziraat mühendisliği) kadar meslektir. fakat sanatçının özellikle de müzisyenin diğer meslek erbabından farkı vardır. zaten onun mevkiini tartışmalı yapan da bu farklardır. bu da sonraki yazının konusu olsun. bugünkü yazıyı, müzisyen başlığı altına yazacağım yazıların önsözü sayın.

    https://fatmagulunyengesi.substack.com/…utm_source=

  • belki de 30 milyon genç izliyor maçı. spiker böyle sadece aleyhimize yapılan hatalarda ağlıyor. diğer pozisyonlarda evet foul yaptık bile diyemiyor. sonra saçma sapan holigan gs fb muhabbeti yapan sıçtığı boktan bile utanmayan özür dilemeyen nesil yetişiyor.
    iki yüzlü maç anlatımı sadece benim mi midemi bulandırıyor.