hesabın var mı? giriş yap

  • sadece sağ ayağı ile 500 golü olan bir mitolojik karakter. bu sayı brezilyalı ronaldo, thierry henry, andriy shevchenko gibi efsane forvetlerin tüm kariyerinde attığından daha fazla. sol ayağı ve kafasıyla ayrı ayrı üçer haneli gol sayılarına ulaştığını hatırlatmaya gerek olmasa da kariyerinin dörtte üçünde kanatta oynadığını eklemek gerekiyor. tarihin gördüğü en komple gol makinesi. gelen ortanın üstünden geçme şansı yok, sol ayağına gelen topu sağına çekmesine gerek yok. set oyunu oynadığınızda tilki gibi konumlanabilir, kontra aradığınızda 36 yaşında bile hala ölümcül olabilir. ceza sahası dışından 100'den fazla golü vardır, yarısına yakını serbest vuruştur. otuz beş metrenin uzağından attığı çokça golü vardır. yüz elliden fazla penaltı kullanmasına rağmen %85'e yakın gole çevirme oranı vardır. o fizikteki başka hiçbir futbolcunun atmadığı kadar fazla slalom gol atmıştır. avrupa şampiyonası, şampiyonlar ligi, premier lig, serie a ve la ligada gol kralı olmuştur. ilk ikisinde ayrıca tüm zamanların lideridir. galiba futbola gol denilen şey bu adam atsın diye girmiş. sonsuz saygıyı hak ediyor.

  • "şahıs adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış"

    rte'nin tavuğuna kışt dese en az 6 ay yatarı vardı ama sadece 50 kişiyi katletmeye çalıştığı için serbest bırakılmış.

  • bunlar varlık kavgası. paraları olmasa birbirinden önce harcamak için kavga edebilirler miydi?

  • bizim rahmetli bir aile dostumuzu aklıma getiren hede.

    kendisi milyonluk firmayı borcuna karşılık çok iyi paraya alacaklısına devretmişti. ama devirden hemen önce yeni bir şirket kurup tüm müşterileri ona bağlamıştı. firmayı devrettiği adam aldığının ertesi günü müşterilere bir gidiyor. kimse mal almıyor.

    şirketi alan adam da haksız rekabettir, ttkdır, ticaret mahkemesidir uğraşmak yerine bizim tanıdığı vurdu. allah rahmet eylesin.

    ulan şu iş bana gelse ne tazminat çıkartılırdı burdan be*

  • muzdarip olduğum rahatsızlık. metal düğmelere dokunabiliyorum ama plastik ve camı hayal bile edemem. direkt öğürme geliyor. ilginçtir ne zaman başladı, sebebi ne onu da bilmem. annem daha bir buçuk yaşındaydın düğmeli yelek giydirdiğimde ağlardın çıkarayım diye diyor. hayatımda hiç gömlek giymedim mesela, okul formaları dahil. kaşe paltomun düğmelerini bile içimdeki kazağın kollarını elime geçirip öyle uğraşa uğraşa açabiliyorum gittiğim mekanlarda lavaboya girip. başkalarında da aynı fobinin olduğunu görünce rahatladım nedense.

  • bugün gerçekleşmiştir. tarihidir.

    ahmet davutoğlu iki gün önce miting meydanında selahattin demirtaş'ı kastederek "adından utan. artık ona selahattin demeyeceğim." demişti. kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/28894702.asp

    bugün bir gazeteci demirtaş'a bunu hatırlatınca şu cevabı verdi:

    "doğrusu ben böyle zekice bir hamle beklemiyordum seçim kampanyası döneminde. iki üç gündür uyumuyoruz. ne yapacağız diye... çünkü biz bütün seçim kampanyamızı başbakan bize selahattin diyecek diye hazırlamıştık. ne yapacağımızı bilemiyoruz yani... düşüneceğiz daha..."

    kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=xydab7ght3i

  • istanbul'da işle ev arası mesafeyi yürüyerek kateden şanslı azınlıktanım. kışın biraz zor oluyor ama alıştım.
    annemle babamın haklı telkinlere rağmen kahvaltı yapmadan evden çıkmayı tercih ediyorum, hem uyku daha tatlı geldiğinden hem de sabah uyanır uyanmaz yemek yeme fikrini bir türlü benimseyemediğimden.
    evden kahvaltısız çıktığım için her gün aynı pastaneden iki tane peynirli poğaça alıyorum. midem ezilmeye başladığında yemek için.
    pstanedeki çalışan kızlar birkaç kez değişti. sonuncu epeydir duruyor. her gün aynı şeyi alınca beni kapıda gördüğü an hazırlıyor poğaçaları sağolsun.

    bir gün, klasik "günaydın" "kolay gelsin" "hayırlı işler" vb diyaloglar dışına çıktık:

    "abla sen kaçıncı sınıfa kadar okudun?" diye sordu.
    "neden" dedim.
    "hiiç, merak ettim" dedi.

    meğer okutmamış ailesi mihriban'ı. ilkokul 4 sınıfa başladığı senenin ilk döneminde okuldan alıp çalıştırmaya başlamışlar. evin yemek, temizlik işleri de ona aitmiş. ama bir yerlerden 'dışardan bitirme' diye bir şey duymuş. bilgim varsa yardımcı olabilir miymişim, çünkü işten pek vakti kalmıyormuş soruşturmak için. zaten nereye sorması gerektiğini de bilmiyormuş. hem diploması olursa daha iyi bir iş bulabilirmiş, öyle demişler.

    -----------------
    hayatınızda kaç kişi size "kaçıncı sınıfa kadar okudun" diye sordu.
    -----------------

    olayın güzel kısmı doğru kişiye sormuş olması. belediyenin ilgili birim başkan danışmasıyla çalışıyorum. hemen anlattım kendisine durumu. ertesi gün görevli arkadaşlar pastaneye gidip mihribanla tanıştılar. işten arta kalan zamanlarında ders çalıştırdılar. diğerleri kolaymış ama matematik biraz zormuş, öyle dedi mihriban.
    girdiği tüm sınavlardan en yüksek notu o aldı.
    geçme notu 45 iken 60 aldığı için üzüldü. (sınıfta alınan en yüksek not 60 bu arada)

    ailesi hoşlanmamış, öyle ders çalışmalardan sınavlara girmelerden, izin vermemişler, önünü kesmişler ama kafa tutmuş, kavga etmiş. bazı sabahlar gözleri dolu dolu oluyordu, ama soramıyordum..

    velhasıl, geçen hafta ilkokul diplomasını aldı mihriban. yüzünde kocaman bi gülümsemeyle, her günkü iki poğaçamı almaya gittiğimde söyledi. şimdi sıra orta okuldaymış. daha da zorlanacağının farkındaymış ama yapacakmış.

    aferin sana. ben de inanıyorum yapacağına.

    seneler sonra editi: mihribanla iletişimimiz kesildi maalesef. en son iki çocuk annesiydi. yolu, bahtı açık olur umarım.

  • kel, kısa boylu, deli gibi koşturan, dengesizce topa dalan, terden üstünde tek bir kuru nokta kalmayan, kırmızı suratlı, sırıtkan bir tip. her maçta vardır. eğer bizim maçlarda yok hiç görmedim lan diyorsanız o tip sizsinizdir.

  • bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya güzel bir örnek olan başlık. istifa eden 900 hekim sanki covidle mücadaleden kaçıyormuş algısı yaratılmaya çalışılıyor. istifa edenlerin arasında tıpta uzmanlık sınavına çalışmak için istifa eden yüzlerce hekim olduğu gibi özel sektörde ya da muayenehanesinde çalışabilmek için istifa eden bir sürü hekim var.

    yılan gibisiniz. sizi tedavi eden elleri sokuyorsunuz.

  • şu anki ev sahibimin içinde bulunduğu keyif verici durum.

    bizim sülale hep artist, okumuş insanlar. kanundan korkarlar, nizama uygun harekette bulunurlar hep. böyle ahlaki, (namuslu) davranarak vatan için, millet için toplum için faydalı bireyler olduklarını düşünürler. beni de maalesef böyle yetiştirdiler. bunların hepsini "medeniyet" çatısı altında yaptılar.

    ama ben şu an kimin evine kira veriyorum?

    60-70 li yıllarda istanbula gelip, hazine arazisine gecekondu dikip ilk seçimde tapu alan ve şu an bu arsa yüzünden 26 dairesi olan malatyalı ilkokulu bitirmemiş birine. 3000 lira da kiram var. ev sahibimi görseniz gider bir lokantada karnını doyurursunuz.

    ben kimim? yüksek lisansını yapmış biri maaşımın yarısı direkt bu insana gidiyor yani. evet bazılarınızın o meşhur vergileriyle aldığım maaş.

    peki bu insanın vatana millete ne gibi bir katma dağeri var, ben görmedim. belki gizliden gizliye bir şeyler yapıyordur ama şahit olmadım.

    şimdi aileme dönelim, medeniyet çatısı altında vatana millete hayırlı olsun diye yetiştirdikleri çocuk, kirasıdır marketidir yoludur yemeğidir bir tiyatroya bir sinemaya bile ayıracak bütçeye sahip değil. hayatı metroda, metrobüste, tramvayda ayakta yolculuk yaparak geçiyor. çok meraklı olduğu tarih için türkiye dışına dişinden tırnağından arttırarak nadiren çıkabilmiş, vatana millete bir entelektüel olarak dahi katkıda bulunamıyor. fikirleri hiç olmuş öyle solup gidiyor.

    bunu kendim için söylemiyorum, burada bu yazıyı okuyan binlerce insan benim gibi. benden çok daha kaliteli insanlar ulan akşam ne yiyeceğim diye düşünüyor. ticari, ekonomik fikirleriyle istihdam yaratacak, ülke ekonomisine katkı sağlayacak pırıl pırıl binlerce genç, beylikdüzünden levent'e metrobüsle geliyor.

    her neyse başlığa dönelim.
    harika bir olaydır evet.
    istanbul'da 26 evim olsa ne olurdu? aylık 80 bin lira kazanç demek. hadi 10bini düşelim aylık 70 bin. kendi açımdan söylüyorum, ben dünyayı gezerdim. sağlığım oldukça da harika bir hayat sürerdim.
    bunları neden yapamıyorum. ailem medeni, kanuna saygılı bir aile olduğu için.

    hayat mı merhametsiz, biz mi, bilemedim.

    herkese, başar sabuncu'nun namuslu filmini önererek entrymi sonlandırıyorum.

  • gunumuzde canli di$te uygulanacaksa, di$ uyu$turulmadan yapilmayan tedavidir. lakin eger dis nekroz* ise o zaman uyu$turulmasa da zaten canli olmadigindan hissedilmez.
    tedavi esasi soyledir:
    di$in kokunde pulpa denilen kisim, damar ve sinir demetlerinden olusan disin canli kismidir. di$in pupasinda bir iltihap oldugu zaman disin damar-sinir paketi olmu$* olur. bu olu dokuyu vucuttan cikartmak gereklidir. cunku vucuttaki her olu doku yabanci cisim gibi algilanmaktadir, ve vucut yabanci cismi di$ari atmak istemektedir. bu di$ari atim iltihap ile gercekle$ir ve di$in icinde olu$an iltihap, di$ten di$ariya cikamayinca basinc yaparak $iddetli agriya neden olmaktadir. bu a$amada hicbir agri kesici etki etmeyecektir. zira o di$in artik canli olmayan pulpa dokusunun cikarilmasi ve iltihabin bo$almasina izin verilmesi gereklidir.
    di$hekimi olu olan di$in icindeki olu sinir dokusunu cikartmak icin di$in pulpa kismini cikarir. fakat o damar-sinir paketi cok ince bir sahada konumlanmi$tir disin icerisinde. yine de yerinden cikarilan damar-sinir paketinin bulundugu bolge bo$ kalirsa, o bolgeye kok kanali yoluyla, bakteriler yine yerle$erek tekrar iltihaba neden olabilmektedirler. bu nedenle, o damar-sinir paketinin bo$altildigi bolge doldurulmalidir. cok ince olan bu kok kanalinin geni$letilmesi gerekir doldurulmaya musait olabilmesi icin. o yuzden de tirnak torpusune benzeyen, kok kanalini geni$letme amaciyla kullanilan kanal aletleri devreye girer. bu a$amada hasta bir$ey hissetmez, sadece kanal geni$letilir, bu i$leme kanal egeleme denilir. kanal egeleme i$lemi esnasinda ortaya cikan birikintileri uzakla$tirmak amaciyla kok kanali ici temizleyici solusyonlar yardimi ile yikanir. bu yikama islemi, ince olan kok kanalina sadece enjektor girebilecegi icin, enjektore solusyonun cekilmesi ve enjektorun ucunun uygun $ekilde kivrilmasi ile gercekle$tirilir. iyice geni$letilen ve yikanan kok kanalinin doldurulmadan once kuru olmasi gereklidir. bu amacla ise siki$tirilmis kagittan olu$an yine kanal egelerine benzeyen fakat beyaz renkte ve kagittan yapilmis kagit konlar kullanilmaktadir. kuru olan kok kanali yine kagit konlara benzeyen fakat bunlarin daha plastik gorunumunde olup portakal renkli guta-percha denilen konlar ile doldurulur. guta-percha tum kok kanalina yerle$emezse diye de bir toz ve sivi kari$imi, bu guta-percha nin cevresine surulur ve kanal sizdirmayacak sekilde tikanir. daha sonra boyu uzun gelen guta-perchalar isi* yardimi ile kesilir. yine sizdirmayacak sekilde bir kaide maddesi ile kapatilan kanal agzinin uzerine daha sonra daimi dolgu uygulanir. bu daimi dolgu ise, di$in konumuna ve harabiyetine gore beyaz renkli estekik dolgu* veya amalgam dolgu olabilmektedir.

    not: korkulacak bir tedavi degildir. sizin 32 di$inizin 32si kanal tedavisi gormu$ olabilir. fakat takdir edersiniz ki di$hekiminiz sizin agzinizdaki di$ sayisindan daha fazla sayida yapmi$tir bu tedaviyi.
    agri ve aci acisindan korku olmasi yersizdir. fakat tedavi illa ba$ari ile sonuclanacak ve o di$ bir daha iltihap yapmicak diye garanti verilemez. tipki hicbir hastaligin tedavisinin bir garantisinin verilemedigi gibi..
    *

  • (bkz: forrest gump)
    jenny: - çok korktun mu?

    forrest: - bilmiyorum.ama bazen yağmur diner gökyüzü açılırdı.gökyüzü milyonlarca yıldızla dolardı.ya da dağdaki gölde gökyüzü iki katmış gibi görünürdü.çölde güneş doğarken yeryüzünün nerde başlayıp nerde bittiğini anlayamazdım

    jenny: - keşke ben de orada olsaydım

    forrest: - oradaydın ...

    depe edit: (bkz: geri dönülesi yaşam kesiti) yeniden yaşama şansınız olsa nerden başlardınız?