hesabın var mı? giriş yap

  • bim'den içeri girildiğinde insanın dört bir yanını saran kocaman bir boşvermişliğin, zihnin en ücra noktalarına sirayet eden o anlamsız hiçliğin tüm bedendeki tezahürüdür. evet, gözyaşartıcı bir gerçek bu anlamsızlık. o gelişigüzel sıralanmış, ilk bakışta reçel mi yoksa otlu peynir mi olduğu anlaşılmayan ürünlerin arasından geçerken, sağa sola atılmış kolilere basa çarpa ilerlerken hissedilir. çalışanların o android görüntüsünü izlerken sorgularsınız hayatı. neden allah'ım, neden!!? diye isyan edersiniz ama artık çok geçtir her şey için. bim'in sarmalları arasında yok olmaya, hiçliğin içine doğru yol almaya başlamışsınızdır çoktan. çok geç. evet. çok. geç.

  • ilaçlı böbrek filmi çekilmeden önce ilaç alerjisine karşı asistan, hastaya soruyor:
    - daha önce bu film çekildi mi amca?
    * hee çekildi...
    - böyle ilaç verildi kolundan değil mi?
    * verildi...
    asistan daha ilacı kolundan verir vermez amca şoka girip mosmor kesilmiş.
    koşuşturma, müdahale, boğazına hortum sokmanın ardından hasta yoğun bakıma alınmış.
    asistan tonla fırça yemiş. hastaya sordum dese de kimseyi inandıramamış.
    amca yoğun bakımda kendine gelir gelmez asistan damlamış yanına...
    - hani bu ilaç daha önce sana verilmişti?
    * hee verildi. gene böyle olmuştum...

    edit: debe için teşekkürler...

  • bana göre de sanattır ama burda verilen örnekler de yanlış. içinde müzik veya grafik-çizim olduğu için sanattır demek, cep telefonumun açılış müziği beethoven o yüzden cep telefonu sanattır demek gibi birşey oluyor (pek olmadı ama aklıma gelen ilk örnek).
    oyunu sanat yapan hadi biraz daha netleştireyim insanı düşünmeye itip farklı duygular oluşturan mevzu seçim yapabilme veya bunu atmosfer ile hissettirebilme. undying oyunu ilk oynarken hatırlıyorum o kadar tırsmıştım ki 1 ayda falan bitirmiştim oyunu. sonradan bakınca adamlar ince ince her sahneyi odayı falan tasarlayıp mümkün olan etkiyi maksimum nasıl oluştururuz diye kasmışlar. sanitarium'un hikayesi inanılmaz ama bu hikayeyi bir kitaba da gömebiliriz. ancak asıl vurucu olan bulmacaları çözdükçe hikayenin açılması, seslendirme müzik grafikler falan hepsinin birleşimi ile inanılmaz bir atmosfer oluşturuyor. aynı şekilde hikaye olarak en sevdiğim oyunlardan biri olan spec ops un en önemli özelliği sadece bir oyunda anlamlı olacak bir hikayeye sahip olması.

  • sil bunu. senden önce yaparlar. benim bile kafama yattı bu iş. şu anda maliyet hesabı yapıyorum.

  • yıl 1978 niğde'nin bor ilçesinde lise öğrencisiyim o yıllar. yaz tatilinde kendi dükkanımıza gitmeden önce bir kırtasiyeci kasetçi abimiz vardı. onun gazeteleri motosikletiyle dağıtması için ben onun dükkanını 1-2 saat kadar beklerdim. bir gün benden yaşça büyük bir abimiz dükkana geldi tommiks, teksas, kaptan swing gibi resimli romanlardan üçer tane aldı. bende bu kitapların kim için aldığını sorduğumda " benim çocuklara " alıyorum dedi. bende "bu kitapların çocuklara bir yararı yok şiddete yönlendirir bence sen red kit almalısın hem red kit amerikan toplumuyla kapitalizmle dalga geçer eğlendiricidir " gibisinden bir sürü lüzumsuz laf ettim. adam sinirlendi " sana ne kardeşim, ne kadar bunların parası" dedi aldıklarnın parasını verdi gitti. ertesi gün gene kırtasiyeciye yardım için gittiğimde " aman gelme dün ülkü derneği başkanı dernekte milliyetçi mücadele öğrensinler diye kitap almak istemiş sen dalga geçmişsin red kit önermişsin sana çok kızmışlar aman evine git ortalarda gözükme seni dövecekler" dedi. yirmi gün kadar korku ile evde geçirdim. sonra okullar açılınca bu olayı unuttum bir gün okula giderken ensemden bir yumruk yedim. arkasından karnımdan yediğim yumrukla yere düştüm. bir anda etrafımda neredeyse 20 kişi vardı. tekme tokat öyle bir dayak yedimki gözümü bor devlet hastanesinde açtım. tedavi sırasında sigara içmeye koridoro çıktığımda doktor ve hemşireler başımdan geçeni öğrenmiş elimde sigara gördükleri için adımı red kit koymuşlardı. bu olayda fecaat olan ülkü derneklerinin milliyetçi mücadelenin nasıl olacağını öğretmek için resimli roman kullanmalarıydı.