ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
materyalist ve determinist olarak yaşamak
-
canlılara ''can'' ı ya da ''iradesi'' ya da ''ruhu'' olan varlıklar olarak değil fonksiyonlarını yerine getiren makinelermiş gibi bakarak yaşamaktır.
ben ve benim gibi insanlar kimseyi suçlamaz. bir makinenin suçlu olduğunu söylemek ne kadar absürd ise bir insanın suçlu olduğunu söylemek de o kadar absürddür.
bize göre insanlar içinde bulundukları çevreye kıyasla uyumsuzdur olsa olsa. ancak bunu kesinlikle ''suçluluk'' olarak tanımlamayız.
suçluluk, özgür iradeye inanan insanlar tarafından kullanılan bir kavramdır.
peki özgür bir iradeye inanmıyorsak nasıl karar alıyoruz biz?
genlerimizde nasıl bir algoritma varsa ona göre karar alıyoruz. aldığımız bir karardaki çevresel değişkenler aynı olduğu taktirde biz o kararı almak zorundayız. aksi düşünülemez.
bize göre karar alma süreci bir toplama işlemi gibidir.
a + b + c + d + e + f + g+ h + ... + x + y + z = aldığımız karar
bu toplama işlemindeki harfler o anki çevresel şartları, belleğimizdeki verileri, genlerimizdeki bazı yatkınlıkları, karar verme mekanizmanızı etkileyebilecek aklınıza gelebilecek her türlü sebebi barındırabilir. bu sebepler elbette yine materyel bir temeldedir.
irade kavramına ve dünyaya böyle bakan insanlar dediğim gibi, her şeye bir makineymiş gibi yaklaşırlar.
öte yandan insanların ruh ve özgür irade sahibi olduğunu düşünen insanlar çok daha fazladır. basit bir olay karşısında bu iki farklı insan tipi oldukça farklı davranacaktır.
biz genellikle kötü durumda olan insanlara acırken özgür iradeye ya da ruha sahip olduğumuzu düşünen insanlar için bizim acıma duygusu hissettiğimiz insanların hiçbir önemi yoktur. çünkü onların dünya algısına göre onlar bunu hak etmiştir. onlara seçim hakkı verilmiştir.
oysa onlar bize göre çevresiyle yeterince uyumlu ya da başarılı olamamış acınası makinelerden başka bir şey değiller.
la femme d'a cote
-
hastalıklı bir aşk hikayesini konu edinen bir françois truffaut filmi. aynı zamanda truffaut'nun izlediğim tek renkli filmidir. trajik aşkların konu aktörü gerard depardieu'yu yine bir hatuna sırılsıklam aşık izliyoruz. ama hatunda da bir femme fatale tribi var; olayı trajik yapan da, hastalıklı yapan da bu işte!
--- spoiler ---
(bkz: sevgili tarafından öldürülmek)
--- spoiler ---
gülen'in hayatını anlatan filme isim önerileri
-
(bkz: paralel activity)
zengin olmanın yolları
-
3 yolu vardır:
- kader
- peder
- kayınpeder
michael scofield
-
hoşlandığı hatunun elini 12. bölümde tutarak mühendis olduğunu göstermiş dizi kahramanıdır.
en düşük memur maaşının 22 bin tl olması
-
net değil brüt 22 bin lira olması durumu. onun neti olsa olsa 17 bin olur. kemal kılıçdaroğlu net olarak asgari ücretin 2,5 katı olacağını söyledi. aradaki farkı siz hesaplayın artık.
ayrıca niye seçimden sonra? sen iktidarsın. istesen şimdi anında yaparsın, seni tutan ne?
not: devlet memuruyum. değil 22 bin tl, ev araba yat kat verse yine oy vermem ve benim gibi milyon tane memur var.
vergim anıtkabir'e gitmesin
-
kabul ama bizde diyanet ve saraylara vergi vermeyiz, var mısınız?
sınıfta ağlayan kızın yanında bekleşen kızlar
-
bu kizlarin gorevlerini(!) yaparkenki ciddiyetleri, aglayan kizin yanina kimseyi (ozellikle erkekleri) yaklastirmama cabalari falan olay yeri inceleme ekiplerinde yok amk lan.
doları 1.25'den 3.20'ye taşıyan çok başarılı parti
-
akp'nin başarısız olduğunu anlamak için ekonomiden çok iyi anlamak gerekiyor mu? şu veri bile tek başına bir şey ifade etmiyor mu?
nerdeyse 3 katına çıkmış. hele de geziciler yüzünden dolar 1.70'den 1.90'a çıktı diye ortalığı velveleye veren, adaklar adayan, kurbanlar kesen sizlerin paradigmasından bakınca, başarısızlık güneş gibi parlıyor.
sene 2010 bakın yiğit bulut ne tartışıyor
ekonomik krizle gideceksiniz. tıpkı geldiğiniz gibi gideceksiniz. başka partiler kurulacak. insanlar paralarını piyasadan çekecekler. o boktan esnafınızdan da alışveriş yapmıyorlar. palalı esnafınız artık kendini palalar.
bunları da buraya bırakıyorum.
#63981452
#63968490
(bkz: türkiye'deki muhaliflere öneriler)
russell crowe'a istanbul'da verdiğim ayar
e-devlet alt-üst soy bilgisi sorgulama
-
kendi ismim hariç listede başka kimse olmayan sayfa. sanırım beni leylekler getirdi hic üst soyum yok. ulan hiç değilse ayip olmasin diye annemin adını da koysaydınız listeye o bile yok
edit: belge oluştura tiklayip pdf indirmek gerekiyormuş arkadaşlar uyardı sağolsunlar. bi an acaba hz. isa'mıyım diye sevinip mesih cüppesi bakmaya baslamıstım trendyol'dan. mesih değilmişim siteyi anlayamamışım meğer
otobüste yer vermeyen gençlik
-
çoğu gün en az 12 saat şantiyede çalışıp yorgunluktan ölerek otobüse binen bir genç olarak bir parçası olmadığım, olmak zorunda olduğumu düşünmediğim gençliktir. kusura bakmayın ama sevgi saygı iyilik böyle ezberlerle olmaz. ayakta duramayacak yaşlı, hamile, yorgun birini görürsem elbette yer veririm, ama her 40+ kişiye yer verme mecburiyetim olduğuna inanmıyorum. bunun kuralı olmaz. oturmasam da olur diyebildiğim noktada veririm, yoksa otururum, kimseye açıklama ya da özür borcum da olamaz.
edit: imla