hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: bmw 530d)

    fabrika çıkış fiyatı:94.000tl
    almanya* türkye* gemi ile nakliye(sigorta dahil):1.000tl
    borusan holding karı:2.500tl
    istanbul dan bayinin olduğu şehire nakliye(sigorta dahil):500tl
    bayii karı:2.000tl

    bayi satış fiyatı:100.000tl
    ötv(%130):130.000tl
    kdv(%18):41.400tl
    trafik sigortası:200tl
    trafik dosya bedeli:200tl
    motorlu taşıtlar vergisi(6 aylık):2.200tl

    aracın müşteriye anahtar teslim maliyeti: 274.000tl

    sonuç:sıfır km 2012 model bir bmw 530d münich de herhangi bir bmw bayisinde anahtar teslim: 66.000euro iken, borusan oto avcılarda anahtar teslim:120.000euro fiyatla satılmaktadır.

  • zamanında herkes altın alırken ben viski ve votkaya yatırmıştırm tüm paramı. evde 100 şişeye yakın içki var.

    her birine 20 şer lira zam gelse 2000 tl durduğu yerde deger kazanacak. altın böyle kazandırmıyor yav.

    bu devirde en akıllı yatırım viski abicim.

  • katarlı müslüman genç kardeşlerimize sağladığımız imkanlardan biridir. gelip tıp okusunlar sonra bizi tedavi etsinler. evet yapsınlar bunu. benim oğlum 1 yıldır yarın gireceği sınava hazırlanırken, onlar gelsin sınavsız doktor olsunlar. 3-5 swap karşılığında ayarlarız bir şeyler.
    iki elimiz iki cihanda yakanızda olacak.

    ayrıca protokolde katarlı misafir personel ve yakınları ile katarlı öğrencilerin mümkün olan hallerde askeri hava/kara ulaşım araçlarından ücretsiz istifade edebilecek. askeri orduevi ve misafirhanelerden de yararlanabilecekler.

    kaynak

    edit:ekleme

    edit2: birçok arkadaştan mesaj alıyorum. çocuğumun sınava girmesine inanmayandan tut cahilce muhalefet yaptığımı düşünene kadar. biz zaten çocuğumuz için stres içindeyiz ekmek aslanın midesinde. bu işlemin normal her ülke için uygulandığını söyleyenler var, az empati yapın bu haberi okuyunca ne hissedersiniz. daha önce bu ülkeye yapılan birçok imtiyaza rağmen nasıl olumlu düşünelim.

    edit3: diş hekimliği ve eczacılık için de aynı şeylerin olduğunu yazmamı isteyenler var. bu konuda bilgim yok. (sonradan habere eklenmiş)

    edit4: msb açıklama yapmış kaynak

    editson: sevgili gençler, romalılar, ben sabah bir haber gördüm. aynen başlıkta yazdığı gibi. içinde askeri maskeri filan yazmıyordu. aynen okuduğum gibi anladım. bana okuduğunu anlamamışsın demeyin. ben sabah yazanı net anladım ve anlattığım durumdan dolayı sinirlendim. resmi gazeteyi de vakit bulursam okuyacağım. bana düzelt diyorsunuz, ben neyini düzelteyim. öyle yandaş medyaya böyle muhalif gazete.

    *güzel dileklerini yazan tüm arkadaşlara çok teşekkür ederim.

  • küçüklükte yapılan aktivitelerden biridir.

    ınşaat çevresinden toplanan mermerleri tokuşturup, ortaya çıkan osuruğumsu kokuyla eğlenebilmek ne güzel şeydi lan.

    edit: sirie hatırlattı, tükürüyorduk da öncesinde.

  • last of us oynarken aklıma düşen düşünce diyebilirim; hemen bir tanımla konumuza girelim. molotof kokteyli: tipik olarak yanıcı bir sıvıyla doldurulmuş bir şişe ve atılmadan önce ateşlenen bir fitilden oluşan kaba, el yapımı bir bomba ya da fakir bombası da diyebiliriz(olanakların azlığından kaynaklı ortaya çıkmıştır)

    nereden çıktığına bakacak olursak; bombanın mucidi olmamasına rağmen, adını ıı. dünya savaşı sırasında ve sonrasında sovyetler birliği'nin dışişleri bakanı vyacheslav molotov'dan almıştır.

    aslında kimin icat ettiği tam olarak bilinmese de ilk olarak 1939'da kış savaşı sırasında finliler tarafından icat edildi bu isim, sovyet dışişleri bakanı vyacheslav molotov'a aşağılayıcı bir göndermeydi.

    yukarıda söylediğim gibi molotov, 1939'da, ikinci dünya savaşı'nın ilk günlerinde sovyetlerin finlandiya'yı yasadışı işgaline izin verdiği için rus-finlandiya savaşı başlamı oldu. o zamanın sovyet dışişleri bakanı olan molotof tam bir propaganda adamıydı, yaptığı bir konuşmada sovyetlerin finlandiya'ya attığı misket bombalarından bahsederken söyle söyledi; açlıktan ölmek üzere olan finliler için bunlar bir gıda paketleri olarak nitelendirdi.

    sonuç olarak finliler, molotov'un bu kara propagandasına alaycı bir yanıt olarak yaptıkları bu el yapımı bombalara sovyetlerin gıda paketi ile birlikte verdikleri bir içecek olarak molotof kokteyli adını verdiler.

    ve finliler sayesinde bu el yapımı bomba bir çok savaş, ayaklanma ve direnişte kullanılmaya başlandı. bundan kaynaklı da mazlumların ikonik silahı ve devrimin bir simgesi olarak anılmaktadır.

    şimdi de nasıl çalıştığına bir bakalım:
    içinde herhangi bir yanıcı sıvı olan molotofun içinde alkol veya diğer yanıcı sıvılar bulunmaktadır. üst kısmında da alkol veya diğer yanıcı sıvılara emdirilmiş bez parçası bulunmaktadır(gaz lambasının fitili gibi düşünün. şişenin ağzı bir şekilde mühürlenmiştir(alçı, reçine, gres yağı ve bant ile olabilirmiş) ki oksijen içeri girip alev içeriye yürümesin. daha sonra bez ateşlenir ve şişe hedefe atılır şişe kırılınca içindeki yanıcı sıvıyla yanan bez parçası etkileşime geçerek parlama gerçekleşir.
    video

  • bakınız yaşını başını almış, kariyer sahibi adamım. açtım izliyorum... zira şu an memlekette gördüğüm en normal şey pınarbeyli köyündeki durağanlık olsa gerek.

    ekonomisi, politikası, magazini, tacizi, tecavüzü, şiddeti derken memleket olarak lağım çukurundaymışçasına bir hayat yaşıyoruz.

    sanırım muhterem bir arkadaşımız biraz trollemek, biraz da köyündeki bu inovatif hareketi bizlerle paylaşmak adına hepimizi bir nebze gülmeye davet etmiş.
    kendisine saygı duyuyor ve iştirak ediyorum...

  • şu başlık okuyunca görülüyor ki videoyu izleyip imrenen kadar beğenmeyen ve kötüleyen de var. yazarlardan biri danışıklı dövüş yazmış. ilginç geldi.

    danışıklı dövüş'ün anlamı, ortada bir anlaşma olduğu halde yokmuş gibi davranmak ve insanları kandırmak. yani böyle konuşuyorlar videoda ama, anlaşmışlar. kimi kandırmak için? belli değil. türkiye gibi sivil ve bireysel özgürlüklerle alakası olmayan ülke vatandaşlarına "bak biz çok özgürüz, siz değilsiniz" mesajını vermek için? danışıklı dövüş olduğunu yazan kişinin söylediği bu. özgür olmalarıyla ilgisi yok, öyleymiş gibi davranıyorlar.

    kafalar ilginç.

    obama ile sözünü kesen arasında bir anlaşma olduğu doğrudur. aralarında bir kontrat vardır. o kontrata göre her ikisi de düşüncelerini özgürce ifade edebilirler ve bu özgürlükleri anayasa maddesi ile garanti altındadır. obama konuşurken sözünü kesen kişi bu kontrata güvenerek konuşmaktadır. obama da kontratın taraflarından biridir.

    abd'de de olmuyor mu bu tip bireysel özgürlüklerin kimi zaman kısıtlandığı durumlar? pekala oluyor. ülkenin ve sisteminin vizyonu şudur: abd özgürlükler ülkesidir ve bu vizyonu oluşturan, vizyonlarına sahip çıkan amerikan halkıdır. özgürlüklerin kısıtlandığı durumların artmasını ve normlaştırılmasını hiç istemezler. o yüzden ekranda sözü kesilen başkanları medeni davranır.

    sivil ve bireysel özgürlüklerden haberi olmayan kişilere sorsan tabi danışıklı dövüş. yalandan da olsa şunu biz de görelim demiyor da danışıklı dövüş diyor. bildiğin köle.