ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
fay hattını betonla doldurmak
-
ıhaleyi limak alir.
bahçeli'nin imamoğlu'nu tehdit etmesi
-
başkanı olduğu partiye oy dahi vermeyen genel başkan açıklaması. çok da dikkate almayın derim.
12 aralık 2012 perşembe'ye göktaşı düşmesi
-
ak parti döneminde düşen taş bile "ordu" isimli şehre düşüyor.
19 mayıs 2015 bira fiyatlarının düşmesi
-
(bkz: eksini verdim kardeşim)
erkek olmadı diye bebeği duvara fırlatıp öldürmek
-
lan it oğlu it sen erkek doğmuşsun da ne olmuş? kendin gibi şerefsiz bir erkek evlat yetiştirecektin de olmadı diye mi kıydın o bebeğin canına. lan ne kadar gaddar oldunuz be, adi mahluk seni.
en iyi aktör
-
(bkz: recep tayyip erdoğan)
eda erdem'in meşhur pozu
-
https://twitter.com/…tatus/1419367381588193281?s=19 linkte görülebilecek ikonik pozdur. arkandayız kaptan!
fotoğrafın sahibi: (bkz: mert bülent uçma)
fotoğrafın yeri: (bkz: 7 eylül 2019 türkiye polonya maçı)
fotoğrafın hikayesi: https://youtu.be/esavssqkzfy
edit: türk kızlarına yol gösteren, örnek olan parmağı içerisinde bulunduran poz.
şemsiye
-
şemsiyenin atası ilk ortaya çıktığında sadece güneşten korunmak amacıyla kullanılıyordu. amacı sadece güneşten korumak olan bu şemsiyeler parasol olarak da biliniyor.
umbrella, latince gölge anlamındaki umbra'dan geliyor. ingiltere'de şemsiyelere brolly de denebiliyor.
şemsiyenin tarihi neredeyse dört bin yıl öncesine dayanıyor. eski asur, mısır, yunan ve çin uygarlıklarında da kullanıldığı biliniyor.
çinliler, bu güneşten korunma aracını ilk defa yağmura karşı kullandılar. yağlı kağıt, ipek ve bambu yapraklarından şemsiye yapıyorlardı.
acem gezgin ve yazar jonas hanway tarafından popüler olana kadar şemsiye sadece kadınlar tarafından kullanılmıştır. 1750'lerde hanway, rezil olmayı göze alarak 30 yıl boyunca şemsiye kullanmış. john macdonald'ın da 1778 yılında londra'da yağmur yağdığında ipek bir şemsiye kullanması tarihe geçen başka bir ayrıntı.
batıdaki tarihi ile ilgili ilginç bir ayrıntı olarak, ispanya ve portekiz'de aynı dönemde ortaya çıkması gösterilebilir. robinson crusoe romanında robinson'un kendisine bir şemsiye yapması da ilginç bir ayrıntıdır. sonradan ağır şemsiyelere robinson adı verilmiştir.
viktorya çağında, ahşap şemsiyenin yapım maddelerinden biriydi. fakat ahşap son derece pahalıydı ve ıslandığı zaman şemsiyenin katlanması mümkün olmuyordu. 1852'de çelik tellere sahip şemsiyeler samuel fox tarafından icat edildi.
ilk şemsiye dükkanı olan james smith and sons 1830 yılında açıldı ve günümüzde hizmet vermeye devam etmektedir. william c. carter ise 1885 yılında “şemsiyelik”i keşfetti ve şemsiyelerin sürekli ortada durması veya ortadan kaybolması gibi sorunların köküne kibrit suyu dökülmüş oldu.
finlandiya başbakanı'nın dansı
-
kızım onu içmeyeceksin. gideceksin kiliseye dindar profil çizip halktan oy alacaksın. kokaini ise satıp milyar dolarlarına milyar dolar katacaksın. yeminle salak bu kız
ateistlerin adam öldürmeye daha yatkın olması
-
tam tersi bir durum olduğunu düşünüyorum. ateistlik bir hayat sorgusunun, bir entellektüel birikimin sonucudur. materyalist düşünce ateistin beynini zaten yeterince yormuşdur. ölümden sonrasına inanmadığı için elindeki hayatıda cezaevinde düşüp kalan ömrünü talan edecek kadar aptal değildir. ateistten değil, "cahil" müslümandan korkunuz.
bir erkeğin futboldan hoşlanmamasının asıl sebebi
-
kastedilen oyunu sevmekle beraber izlemeyi ve ziklemeyi bırakmaksa, sihirli bir değnek değmesiyle aşağıdaki mevzularda idrak güncellemesidir.
- 22 baldırı çıplağın peşinden koştuğu topun fakirlik, gerilik, yokluk gibi gerçek dertleri unutturmaktan başka hiç bir zike yaramaması
- bi zike yaramayan bu işe harcanan zirilyonların ilime, irfana, kültüre, edebiyata harcanabilecek olması
- o zirilyonları alınca neresine sokacağını bilemeyen topçuların yaptığı çok da ufak olmayan şımarıklıklardan gelen tiksinme hissi
- o topçuların üzerinden ün ve para kazanmaya çalışan bir takım hatunlar
- bu topçuları ve hatunları zorla gözümüzün içine içine sokan medya
- hepi topu bir top tepiklemekten ibaret bir oyunu, izlemeyi bırak tartışmak için harcanan zamanda kuantum mekaniğinin anlaşılabilecek olması
- futbol tartışırken çıkan hır gür, düşen seviye
- stadlarda hiç olmayan seviye
- medyada futbol tartışmak üzerine kariyer yapan heriflerin tırışkalığı
- böyle heriflere "hocam hocam" deyip çanak tutup ego şişiren daha da tırışka sunucu zevat
- kulüp yöneticisi kimselerin iğrençliği
- futbol üzerinden çıkar sağlamaya çalışan politikacıların iğrençliği
- her nedense mor-yeşil renklere gönül verenlerin her nedense eflatun-sarı renklere gönül verenleri öldürmek istemesi ve dahi ara sıra bunu gerçekleştirmesi
- şike
yeşilçam'da çocukluk travması yapan sahneler
-
(bkz: ahtapot)