hesabın var mı? giriş yap

  • avukatın biri yeni aldığı son model arabasıyla arkadaşlarına hava atmak için sabırsızlanmaktadır. tam arabanın kapısını açıp arabasına bineceği esnasında yeniyetme bir sürücü gelir ve arabaya çarparak sol kapıyı uçurur.

    adam sinirden kıpkırmızı olmuştur. tamir ettirse bile arabası eskisi gibi olmayacaktır. ne yapacağını bilmez şekilde dururken yanında bir polis arabası durur. adam hemen polise şikayette bulunur

    "memur bey yeni arabamı acemi bir sürücü mahvetti. şikayetçiyim". polis sorar, "avukatsınız değil mi?"
    avukat öfkeyle cevaplar. "evet ama bunun arabamla ne alakası var?"

    polis gülerek, bütün avukatlar aynısınız sadece mallarınızı ve sahip olduklarınızı umursayan açgözlü insanlarsınız. eminim şu anda sol kolunun koptuğunun farkına bile varmadınız" der.

    avukat şoke olmuş şekilde koluna bakıp çığlık atar: "rolex'im nerede?"

    dipnot: fıkra çeviridir. bir kaç kere farklı şekillerde aradım başlıkta ancak bulamadım. inşallah arama kabızlığı yapmamışımdır

  • kendi ulkelerinin anasini s*ktikten sonra ispanya'ya goc ederek oranin da anasini s*kmek isteyen istilacilara ispanya sinir muhafizlarinin mokokoyu gostermesidir.

    van'da, kilis'te buna benzer birkac onleme girisimi olsaydi su an en az 1-2 milyon arap/paki istanbul'un avmlerinde milletin gotunu cekmek yerine lahor veya rakka'da irgatlik yapiyor olurdu.

  • birçok oyuncu hakkında bu şekilde iddialar varsa da bu ifadeyle anılmayı en fazla hakeden oyuncu (bkz: grant hill)'dir.

    öncelikle şunu ifade etmekte fayda var. türkiye'de özellikle (bkz: lebron james) için bu ifade sık sık kullanılıyor başka oyuncular da bazen bu şekilde anılıyor ama genelde haksız bir itham çünkü nba futboldaki federasyonlara değil kulüp birliklerine karşılık gelen bir oluşumdur bütün takımların çıkarlarını korumakla görevlidir bu yüzden nba yönetimi ,tüm takımların ortak çıkarı olmayan icraatlerde bulunmaz.

    grant hill , m.jordan efsane döneminde ona veliaht gösterilen oyuncuların ilkidir. üst düzeydi ama m.jordan gibi bir efsaneyle aynı dönemde yaşadığı halde nba yönetimi kapsamlı bir pr çalışmasıyla nba ile özdeşleştirmeye çalıştığı oyuncuydu. (jordan'ın da olumsuz durumları vardı. )nba yönetiminin bu tavrı şu sebepten dolayıydı ; 90'larda nba oyuncuları genelde kötü şartlarda büyümüş insanlardı , özellikle siyahi oyuncularda kriminal geçmiş çok sıradandı. birçok oyuncunun nba öncesi hapishane tecrübesi vardı. yıldızların hapishaneden nba'in zirvesine giden hayatları ilginç olsa da sporseverler için saygın değildi. diğer spor dallarıyla karşılaştırıldığında taraftarları içinde siyahilerin oranı en yüksek olan spor basketboldu ama kriminal geçmişi olan oyuncular en fazla siyahi abd vatandaşları gözünde nba'in değerini düşürüyordu (kötü temsiliyet) bunun da tabi ekonomik etkileri olumsuz oluyordu.

    90'ların başlarında kriminal olaylara karışmış oyuncular , kötü şartlarda yetişme , sorunlu aile ilişkileri özellikle siyahi basketçiler için sık sık duyduğumuz hikayelerdi.

    g.hill ise klasik olumsuz siyahi imajının aksine son derece iyi eğitim almış , piyano çalan , çok başarılı insani ilişkileri olan ve getto aksanı kullanmayan bir oyuncu olarak tanındı . bu özelliklerinin yanında kariyerinin ilk yıllarında çok büyük oyuncu olacağını gösteren bir performans ortaya koydu. nba yönetimi olumsuz oyuncu imajını yıkacak oyuncu olarak g.hill'i uygun gördü ve başarılı da oldu. ilk sezonunda all-star oldu. üstelik en fazla oyu alarak bunu gerçekleştirdi. (m.jordan dışında bu başarıyı gösteren yok. )

    g.hill imajı tutunca nba menajerleri bundan ders aldı ve yeni oyuncular nba'e katılırken eskisi gibi dram hikayeleriyle reklam yapmayı bıraktılar çünkü anladılar ki bu tür oyuncular az miktarda takdir toplasa da haklarında oluşan önyargı daha kuvvetliydi.

    - getto'da büyümüş çetelere bulaşmış bir insan getto'da ekstra olumlu algı oluşturmuyordu çünkü o şartlardaki insanlar bile bu oyuncuları kendilerine zorbalık yapan çetelerle özdeşleştiriyordu.

    -babasız büyümüş olmak veya fakir olmak başta sempati oluştursa da kötü şartlarda büyümüş oyunculara karşı beklentiler diğer oyunculara göre daha fazlaydı. mesela g.hill eski okuluna 1 milyon bağışlaması büyük iyilikti ama mesela a.iverson , ailesine yardım ediyorsa bu zaten sorumluluktu. yine g.hill rakibine bağırıyorsa asabiyet , a.iverson bağırıyorsa bu serserilikti.

    bu algıları fark eden menajerler nba'e adım atar atmaz oyuncuların olumsuz geçmişini yok ettiler , nba buna yönelik kurallar çıkardı. mesela giyim kuralları getirildi(a.iverson maç önceleri çete mensubu kıyafetleri giyiyordu.) olumsuz açıklamalar direk cezalandırıldı , nba dışında bile imaja zarar verecek hareketler cezalandırılmaya başladı. ( kavga , aile içi şiddet vs. )

    g.hill , sakatlıklar yüzünden hiçbir zaman beklenildiği seviyeye ulaşamadı ama kariyeri menajerlerin oyunculara bakışını değiştirdi üstelik sadece nba'de değil. bugün basketbolseverler bile l.james'in babasıyla asla görüşmediğini , k.durant'in sefalet içinde büyüdüğünü , s.adams'ın eski çete üyesi olduğunu bilmiyorsa bu g.hill etkisidir.

  • benim çok sevdiğim arkadaşımdır.

    turgut özal zamanında bulgaristan'dan ailesiyle birlikte göçüp gelmiştir buralara.

    maddi imkansızlıklardan dolayı liseye başlayamaz ve kaynakçı çırağı olarak bmc'ye girer. bir kaç sene sonra sonra bmc'de kaynakçı olarak çalışırken liseyi açıktan okumaya başlar. liseyi bitirdikten sonra üniversite sınavına girer ve 2 yıllık makine bölümünü kazanır. ailesi "sen artık çalışma, okuluna odaklan. biz seni okuturuz" diyerek ellerinden gelebilecek en büyük desteği verirler.

    2 yıllık makine bölümünü başarıyla bitirdikten sonra, dikey geçiş sınavına girer ve dokuz eylül üniversitesi makine mühendisliği bölümünü kazanır. işte üniversiteye girdiği sene 25 yaşındadır bu ellerinden öpülesi arkadaş.

    peki sonra ne mi oldu? mezun olduktan sonra askere gidip geldi ve kaynakçı olarak girdiği bmc'ye mühendis olarak geri döndü. daha sonra isveç'te yaşayan başka bir bulgaristan göçmeni kız bulup evlendi. şimdi isveç'te ikamet etmekte olup volvo'da çalışmaktadır.

    aklıma suriye göçmenleriyle bulgaristan göçmenlerini kıyaslamaya çalışan şorololar geldi de... neyse lan gülüp geçiyorum.

    edit:başlıktaki yeniden yazısını anca farkettim. neyse dursun şu ibretlik hayat hikayesi.

  • katıksız bir güvenlik zaafiyetidir.
    bankaların bu iş bilmez it merkezleri nasıl bu güvenlik zaafiyetine sebebiyet verir anlamak mümkün değil.

    4 ayrı bankada hesabım var, hepsi ayrı dönemlerde benden şifre değiştirmemi istiyor.
    hangi bankada hangi şifrem var, hatırlamak mümkün değil. çoğu zaman hatırlayamadığım için şifrem kilitleniyor ve "son 10 şifrenizden farklı olmalı" gibi saçmalıklar yüzünden, yine asla hatırlayamayacağım bir şifre koyup. onu da unutuyorum.

    şuan ne oluyor?
    gidip her bankadaki şifrelerimi bir deftere yazmanın eşiğindeyim. defter kaybolsa, veya şifreleri kaydettiğim telefon çalınsa direkt her bokum ortada.

    insanın iyi bildiği, güvenli şifresini 6 ayda bir değiştirterek, insanların şifrelerini başkalarının erişebilecekleri yerlerde saklamalarına sebep oluyorlar.

    bu beyinsizliğin, insanların hacklenmesine sebep olduğunu ne zaman anlamayı düşünüyorlar?

    bir insanın şifresini doğum tarihi yapması bile, 6 ayda bir değiştirilen şifre nedeniyle şifrelerini bir kağıda yazmak zorunda kalmasından daha güvenlidir.

  • aç aç dolanıp, şöyle fitim böyle sağlıklıyım, yiyorum ama kilo almıyorum, kilo takıntım yokgillerden. bu versiyonları reklamlarında oynatan kalori bombalarını özellikle sepetimden çıkarıyorum, saksı mıyız lan biz.

  • dedem babaannemin saçını hem tarar hem örerdi. o görüntü hiç silinmez hafızamdan. siyah beyaz bir fotoğraf karesi sanki. çok özledim sizi.
    tanım: derin anlamlar yüklenebilecek hareketlerden bir tanesidir.