hesabın var mı? giriş yap

  • nasreddin hoca durur mu yapistirmis cevabi, "bakanim siz ya hic opusmemissiniz ya da sayi saymayi bilmiyorsunuz".

  • ortak arkadaşların olduğu durumlarda, "bu dosyaları silmeniz bazı programların çalışmamasına sebep olabilir" şeklinde bir uyarıyla karşılaşılabilir.

  • kuduz aşısı anadolu kırsalına ulaşmadan önce, kuduz köpek tarafından ısırıldığından şüphelenilen kişiler kilere kilitlenir ya da ağaçlara bağlanırdı. gözetim altında tutulurdu. hastanın delirme süreci başlarsa hastalığı kapan kişi, acı çekmesin diye köylülerce vurulurdu. her köyün böyle birkaç anısı vardır, bu dediğim durum 60-70 sene önce tamamen sonlanmış. yine de kuduz, insanlık tarihinin en korkunç virüsü olabilir. semptomların başlamasından sonra ne yaparsanız yapın, ölüm kaçınılmaz son maalesef. bir şey sizi ısırdıktan sonra derhal en yakın sağlık kuruluşuna koşun, hele ısırık kafaya yakınsa.
    edit: ayrıca bu videoda ölümü kesin bir adamı acı içinde yaşatıp kayıt altına almanın etik olmadığına inanıyorum.

  • asıl adı "zincirli testere" (chainsaw) olsa da türkçeye elektrikli testere olarak geçmiştir.

    john aitken ve james jeffray adlı iki iskoç doktor tarafından 1780li yıllarda doğumlarda kullanılmak üzere üretilmiştir. (oha dediğinizi duyar gibiyim...)

    ilk örnekleri şu şekildedir: görsel

    doğum sırasında nasıl kullanıyorlarmış bu aleti derseniz (bence dersiniz) açıklayalım:

    1597'de popüler hale gelen senfizyotomi adlı çağdışı kalmış cerrahi operasyon sırasında doğum kanalını genişletmek ve çocuğu mümkün olan en kısa sürede doğurtmak için pubik simfizini keserek (görsel'deki 5 numaray) pubisi ayırmak amacıyla kullanılırmış. önceleri bu iş bıçak ile yapılır ve çoğu zaman hatalı işlemlere sebep olur ve oldukça ağrılı geçermiş.

    bu iki doktorumuz bu işe bir standart getirmek ve acıyı azaltmak için elektrikli testerenin atası olan bu aleti icat etmişlerdir. sayelerinde o dönem için riskli olan sezaryen ve ölüm riski azalmıştır.

    ilk başlarda itip çekilen bir kıl testereyi andıran icat bernhard heine adlı ortopedist'in tekniği geliştirmesi ile çark ile dönen kesici bir zincir formunu almış ve bugünkü modern elektrikli testereler ile benzer çalışma şekline kavuşmuştur.

    görsel

    anestezi konusundaki gelişmeler sayesinde bu yöntemin kullanımı yaygın hale gelmiş ve 300 yıl kadar doğumlarda kullanılmaya ve tavsiye edilmeye başladı.

    hastanelerin hijyen sorunlarının aşılması ve genel anestezinin profesyonelleşmesi ile birlikte sezaryen doğum tercih edilmeye başladı ve senfizyotomi çağ dışı olarak tıp tarihindeki yerini aldı.

    1905'de bir san franciscolu bu aletlerin ağaç kesmekte de kullanabileceği fikriyle patent başvurusu yaptı ve sonrasında fikri geliştirenler sayesinde bugünkü elektrikli testerelere kadar ulaşıldı.

    kaynak: 1 - 2 - 3

  • 30 yıla bir denk gelen ingiliz kraliyet düğünlerinden birine tanıklık etcez 29 nisan'da, ingiltere "prensi" william, kate diye cici bi kızımızla evlenecek.. hayırlı olsun..

    durum şudur ki bi vesile ile bu iki gencin "flört" dönemlerinin tarihçesini okudum.. yaklaşık 7 sayfaydı.. ben de bu aşk meşk konularında kendimi şanssız sanırdım, okudukça şaşırdım, şaşırdıkça açıldım resmen.. meğer ne talihsiz yavrucaklar varmış dünyada..

    şimdi bu cici kızımız, talihsiz yavrucak kate bacımız, williamla 2001'de tanışmış.. amma velakin bi şekilde kankaya bağlamışlar.. 2004 başlarında iş aşka dönmüş ki bu süre bi içimi açtı açıkçası.. doğal olarak basın, magazin vs hayatı dar etmiş kızcağızımıza.. bir de tabii ki "evlenme baskısı".. çifte sorulan her iki sorudan ikisi "ne zaman evlenceksiniz"miş ki bu zaten bir kadının egosunu yakıp yıkıp, bi prensesin içinden kurt adam çıkarmaya yetcek bir sorudur.. zira kızımız içten içe "nikah" diye yanmaktadır, yandaki dallama durumu sallamamaktadır, kız da karizmayı bozmamak için susmaktadır.. ki bunları yaşamak için prens/es olmaya gerek yok..

    kıza dar gelmiş, 2007 de ayrılmışlar.. zaten laf aramızda "saray"da pek olumlu bakmazmış bu ilişkiye..

    sonra 2008 başında yeniden barışmışlar.. bu sefer william kızı daha bi adam yerine koymaya başlamış, davetlere birlikte katılmalar, sonracığıma, william gidemediği zaman kate bacımızın kendisini temsilen kokteylden kokteyle koşması falan derken, işin resmiyete bineceği az çok belli olmuş.. bu arada kızımız "the queen" kraliçe hazretleriyle de tanışmış bir düğünde, ki kendisinin bu tanışmayla ilgili yaptığı yorum "she was very friendly"miş.. varın gerisini siz düşünün..

    neticede 2010'un kasım ayında (son barışmanın üstünden yaklaşık 3 yıl, tanışmanın üzerinden 9 yıl geçti dikkatinizi çekeyim) nişanlandılar ve 2011'in nisanında da evlenecekler..

    sözüm kate hanım kızımıza..

    bacım sende nasıl bir azim, nasıl bir strateji, nasıl bir sabır, nasıl bir ego varmış.. helal olsun.. az buz iş değil, peşinde bin ordu gezen adamı tavlıycan, bağlıycan, elinde tutcan.. "evlilik?" diyenlere takılmıycan, arıza çıkarmıycan, asaleti koruycan.. adama teslim olmıycan, gizemi koruycan ama sevgiyi ilgiyi de eksik etmiycen.. o babaneyi alttan alcan.. parmağına taktığın üç bin beş yüz karatlık yüzüğü, moda harikası sapkanla saray bahçelerinde salım salım salınmayı, koluna "future king"i takmayı.. hepsini dibine kadar hak ediyosun helali hoş olsun..

    ha diyenler olcak ki "ulen kız kraliçe olcak tabi azmeder.." arkadaş biz burda sümüklü sümüklü herifleri bağlamak için yıllarca uğraşıyoruz yeri geldi mi.. kız 9 yıl uğraşmış, yatırımı doğru yere yapmış işte kötü mü..

    bir de tavsiye.. düğünde tırı vırı şeyleri geç de.. şöyle patlat bi bengü, "adım adım yaklaştım zafere" diye inlet ortalığı bacım.. saygılar..

  • yalnızca sol görsel sistemin körlüğü ya da vücudun sol tarafının uyuşması olsa idi o kadar da ilgi çekici bir şey olmazdı. bu insanlar nesnelerin sol tarafını görebiliyorlar ya da biri bunların sol tarafına dokunduğunda anlayabiliyorlar fakat genel olarak dünyada sol tarafta yer alan uyarıcıları reddediyor ve vücutlarının sol taraflarının var olmadıklarını zannediyorlar. yani sol tarafa dair herhangi bir bilince sahip değiller. örneğin pastanın sadece sağ tarafını yiyen kişiye 'olm sol yarsını neden yemedin' dediğinde, 'aaa bu da nerden geldi buraya lan' cevabını alıyorsunuz. bir saat çizmelerini istediğinizde daireyi bir bütün olarak çizebiliyor ancak iş rakamları yazmaya geldiğinde 6'dan ya da 7'den sonra duruyorlar ya da dairenin altına doğru yazmaya devam ediyorlar. bir çiçek çizmesini istediğinizde de sadece sağ tarafındaki yaprakları çiziyorlar. kısaca kişinin hem sol çevreden gelen uyarıcılara karşı hem de vücudunun sol tarafına karşı hissizleşmesi/reddetmesi durumudur. beynin sağ kısmına alınan bir darbe sonucu oluşur.

  • eger sevgiliniz ile ev arkadasi iseniz bu kisi tam olarak sizsiniz. eger sevgiliniz ile ev arkadasi degilseniz bu kisi kim bilmiyorum. eger sevgiliniz yoksa ne diye boyle seyler dusunursunuz onu da bilmiyom amk.

  • napsın olm adamlar taş mı yesinler, cicileyip süsleyip satıyorlar işte. sanki üzümlü kekin içinde üzüm, kıymalı pidede kıyma varmış gibi şeyapıyorsunuz. çoğu sektör yalan dolandan ibaret, hepsi para kazanmak için uyduruyor bir şeyler. sanki 1 şişe fairy 18 bin tabak yıkıyor.