ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
beyaz futbol
-
ahmet çakar: bir kadın basketbol izleyicisi çıksa ben ponpon erkek istiyorum derse napıcaz, turabi'yi mi koyucaz?
ösym sınavlarında toplu taşıma kartı yasağı
bikinili kız görünce yüzüne takke örten sporcu
-
inancı gereği yapmıştır, helal olsundur.
sürekli uyuyan ev arkadaşı
-
insana hayatın anlamını sorgulatan, oblomov'u açıp şöyle bir yeniden anımsama isteği uyandıran bir tür arkadaş birimi.
üniversitedeyken bunlardan bir tane vardı hayatımda. adam botlarıyla yatağa gider 50 saatten ziyade uyur, aralarda yalnızca tuvalete gitmek ve bir şeyler atıştırmak için çok çok kısa sürelerle kalkıp piyasaya çıkardı.
bir keresinde ayak bileğini incitip bir hafta yatağa bağımlı kalmıştı. ettiği laf şu:
-dostum zaten bi planım yoktu aq, isabet oldu.
emlakçıların sahibinden.com'u kapattırması
-
(bkz: ptt'nin gmail'i kapattırması)
kürtlerin kendilerine has alfabelerinin olmaması
-
alfabeyi bile kaçak kullandıkları içindir.
kişinin de'yi ayrı yazmama özgürlüğü
-
kişinin, yazdığı şeyi okuyan insanların işini zorlaştırma özgürlüğüdür.
bir metin de, özellikle uzun bir cümle de de ya da ki eki yanlış yazıldığı zaman, okuyan kişiyi ister istemez cümle başına döndürürki buda haliyle yazının akıcılığına zarar verir (görüldüğü üzere).
de ve ki eklerinin doğru yazılması uluslararası'nın bitişik, bir şey'in ayrı, birkaç'ın bitişik yazılması gibi bir şey değil. az da olsa okumayı kolaylaştıran ve değişmesinin pek imkanı/anlamı olmayan bir dil kuralı.
ayrıca iyi bir okur-yazar bu tür şeyleri otomatik yapar zaten. yapmadığında rahatsız olur. bunun üzerinden politika üretmeye gerek yok, space'e bas geç işte, daha kolay. zaten "ben biliyorum ama yazarken dikkat etmiyorum" diyen tipler genelde imla kurallarına hakim olmayan kişiler oluyor. yazarken dikkat etmeyecen de ne zaman dikkat edecen, konuşurken mi?
volvo xc90 ve mercedes'in yaptığı kaza
-
neden volvo sorusunun cevabını veremeyecek kazadır.
bu hiç bir şey ifade etmez. fren yaparak alçalıp tamponun altına girersen volvo da aynı hale gelir. radyatör ve kaput kapağının bu hale gelmesi sadece görüntü kirliliğidir, güvenliğin ölçüsünü buradan anlayamazsınız.
sadece 20km hızla giderken volvo s40 ile kırmızı ışıkta aniden duran mercedesin yüksek tamponlu minibüsüne arkadan vurdum, görüntü aynı oldu. bir de zaten kaza yapmışım, canım sıkkın, mercedes sürücüsü geçmiş karşıma "hani volvo sağlamdı bu ne hal" dedi. dallamaya bak, bu muhabbetin yeri mi şimdi. ben de dedim "birader aynı tip araçları al, hangi marka olursa olsun bu şekilde kaza yaptır, yine en iyi volvo çıkar içinden ama görüntü hep buna benzer olur."
isteyen aynı kazayı s80 ile deneyebilir, yine fotoğraf atarsınız artık.
debe edit: yaptığım kazanın fotosu bu şekilde çarpınca mercedes'e de bir şey olmuyor görüldüğü üzere.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: dünyanın en gerçekçi bilgileri
@1- insanlar ağızları ve burunları kapalıyken konuşamazlar.
@2- gözünüzü 10 saniye kapatırsanız, 10 saniye boyunca hiçbir şey göremezsiniz.
@3- sıcak su soğuk suya göre daha sıcaktır.
@5- kafanızı keserseniz ölürsünüz (evet her ikisini de)
@6- eğer donunuzu indirmeden işemeye çalışırsanız donunuza işersiniz.
@13- birinci doğru galiba beyler. diğerlerini de deneyeceğim.
ruh adam
-
bir kitaptan çok daha ötesi... bir şaheser.
atsız olduğu gibi kendini anlatmış bu kitapta bana kalırsa. bunu selim pusat'ın kullandığı bir cümleden bile anlayabiliyorsunuz. ideolojisinden, takındığı tavırlardan, yaşam felsefesinden...
kitabı anlatabilmek için kelimeler kifayetsiz kalıyor, o yüzden fazla üzerine gidip kafamı yoramayacağım şu saatte. sadece şunu demek istiyorum: kitabı nihal atsız değil de, başka birisi yazmış gibi düşünün. özellikle sol görüşlü birisinin yazdığını hayal edin, önyargılarınızı kırın ve mutlaka bu kitabı okuyun. bakın bunu yapmak zor bir şey değil, birkaç arkadaşıma tavsiye ettim, ''ıhh ırkçı o adam, sağol tavsiye için ama okumam'' gibi aşırı cahilce tepkiler aldım. bir adamın ırkçı olmasıyla kitabı nasıl bağdaştırıyor böyle insanlar? kendisini sevmezsin, hatta görüşlerinden tiksinirsin bile fakat yazdığı kitaba, hele ki böyle bir şahesere dil uzatamazsın!
atsız'ı biraz tanıyan, araştıran anlar zaten dediklerimi. ben bile hiç tanımadan önce kitaplarının da kendisi gibi saçma sapan ırkçılık söylemleriyle dolu olduğunu düşünüp önyargıyla yaklaşıyordum. fakat sadece 2 kitabını okumam (deli kurt, ruh adam) bu önyargımı yıkıp yüzüme pişmanlık ateşi gibi vurdu adeta. adam kitaplarında aşk anlatıyor lan bildiğin! aşk.
bu kitap tabi ağır psikolojik, içinde yok yok. tarih, aşk, kültür, din, psikoloji... aklınıza ne gelirse. her şeye değinmiş nihal ve ortaya çok çeşitli bir kitap sunmuş.
yani tekrar söylemekte fayda var; şu kitabı atsız değil de hümanizme oynayan sol görüşlü bir yazar yazsaydı, bu sözlükte her hafta gündeme otururdu. o kadar da kesin söylüyorum. fakat yazar atsız olduğu için gereken değer gösterilmemiş ve kitap hakkında sadece 3 sayfa yazı yazılmış... ne kadar vahim bir durum.
aklı başında ve objektif davranan insanlar atsız için ''türkiye'ye gelmiş en büyük tarihçi ve edebiyatçı'' diye boşuna demiyor. bir bildikleri var da diyor! ki bunu diyenlerden birisi de benim. ama gel de bunu herkese anlat. neyse herkes anlasaydı zaten atsız'ı, atsız olamazdı. onun kalitesini gösteren farklardan birisi de, belki de en büyük farklardan bir tanesi de budur.