hesabın var mı? giriş yap

  • adam diyor ki bizim toplumumuzda erkekler "özel hayat" kavramını suistimal ederler, karılarını evde bırakır giderler, aldatırlar. evde bırakılan, kendini oyalayacak işi gücü, aklını meşgul edecek bir fikri, meşgalesi olmayan kadınlar da dırdır ederler, adamı bezdirirler. ve hem kadınlara hem erkeklere genel bir eleştiri getiriyor ve diyor ki "türkler yalnız kalmayı, meditasyon yapmayı, tefekkürünü geliştirmeyi bilmez, dedikodu yapar, boş boş işlerle uğraşır." yani adam özetle diyor ki bu ülkenin insanları mıçmıç ilişkiler ve evlilikler yaşar, kendi iç dünyaları sığ olduğu için birbirinin tepesine biner, dedikodu eder, kadını da erkeği de yalnız kalmayı, kendini geliştirmeyi, birey olmayı bilmez, birbirine saygı duymaz, dolayısıyla bunların yapacağı evlilikten de bir halt olmaz, sadece zaman kaybıdır.

    ben burada ne kadın düşmanlığı, ne evlilik karşıtlığı görebildim. eleştirinin gittiği yer belli, ve o eleştirilenler de muhtemelen bu videoyu izleyip, ana mesajı anlamayıp "ilber hoca da evlilik boş iş diyo yea" şeklinde konuşacaklar orda burda.

  • almadan önce bir yelkenli kiralayıp farklı koşullarda 1 ay kadar kullandıktan sonra öğrenilen kurallardır.

    ben en önemli noktaları kısaca yazayım. gerisi ayrıntıdır.

    öncelikle almak istediğinizin gerçekten bir yelkenli olup olmadığına karar vermelisiniz. yelkenli ile motoryat arasındaki fark kamyon ile binek araç arasındaki kadar büyüktür. motoryat "genelde" daha pahalı işletilir. yelkenli ise aslında bakımı ve marina kirası hariç çok uzun süre masraf çıkarmayabilir. unutmayın ki insanoğlu sanayi devrimine dek yelkenlileri kullandı ve hatta savaş gemisi dahi yaptı. yani bir yelkenli ile aslında herşeyi yapabilirsiniz ve zaten bugün dizel motoru da olan yelkenli tekneler çok verimli araçlardır. bu nedenle bir motoryata kıyasla çok daha az masrafla dünya etrafında dolaşıp gelebilirsiniz. tamamen bedavaya olmaz elbette çünkü her zaman rüzgar olmaz ve liman girişi ya da bazı özel coğrafyalarda motor kullanımı elbette zorunlu olacaktır. yine de yelkenli hem keyif hem seyahat masrafı açısından daha elverişlidir.

    alınacak yelkenlinin motoru ayrı, yelkenleri ve arması ayrı incelenmelidir. bizde sürveyan denen adamalar bu işi yaptıkları iddiasındadırlar ama doğru dürüst yelkenli inceleyecek adamın gerçekten uzman br yelkenci da olması gereklidir. genelde motoryat türünden tekneler pvc, yatırma fiberglas maddeden yapılırlar ve bunların incelemesi standarttır ama yelkenlinin sadece ozmosis vb gövde malzeme incelemesi yeterli olmaz. kullanımına bağlı olarak armanın gerilime maruz kalan noktaları incelenmelidir. yoksa sürveyandan geçer not alan yelkelinin maazallah ilk yelken açtığında sereni ya da bumbası kopup adam bile öldürebilir. ayrıca mümkünse su altında da salmanın gövdeye bağlandığı noktalar incelenmelidir. içerden ise sintine dibi ve yine salma bağlantıları ile burun ve kıç eklemleri incelenmelidir.

    tekne ahşap ise çürümeye (pek olmaz), fiber ise ozmosa açık noktaları incelenmelidir. boyası yeni ve temiz görünen bir tekne aslında korkunç bir altyapıyı örtmek için makyajdan da geçmiş olabilir.

    bunun dışında motoru zaten bir motor ustası incelemeli ama tekne motorları farklı olduğu için bakılacak noktalar farklıdır. sonradan marinize edilmiş dizel motor ile marin dizel motorlar farklıdır. dikkat edilecek en önemli nokta (çünkü en çok sorunun çıktığı yer burasıdır) şaftın motora bağlı olduğu nokta ve uskura çıkış verdiği yataktır. şaft yatağı sorunluysa tekne su da alabilir, yangın da çıkabilir. yakıt boruları da bir elden geçmeli elbette. ayrıca pis su ve maseratör bağlantıları da incelenmesi gereken noktalardır. kısacası teknenin dış gövdesine çıkış veren delik konumundaki her tür bağlantı bir risktir ve incelenmelidir.

    diğer her şey eskiyse ya da bozulursa yenisi ile değiştirilerek halledilebilir ama bu yazdığım noktalar tüm tekneyi riske sokup kullanılmaz hale getirebilecek noktalardır.

  • 9.sınıftayım peder "takdir getir bilgisayarını yenilicem" dedi. ben de getirdim, geldi f5'e basıp gitti.

  • en önemli bilim kurgu kitaplarına dair farklı görüşler olabilir, ancak bazı önde gelen bilim kurgu kitapları ve konuları şunlardır:

    dune - frank herbert: dünya dışı bir gezegende geçen ve siyasi entrikalar, din ve ekolojik tehditleri konu alan bir epik.

    vakıf - ısaac asimov: galaktik bir imparatorluğun çöküşünü ve sonrasında gelişen vakıf adlı bir örgütün çabalarını konu alan bir roman.

    1984 - george orwell: totaliter bir devletin insanların düşüncelerini kontrol ettiği bir dünyada geçen bir distopya.

    sissoylu - brandon sanderson: kitap, kurgusal bir dünya olan scadrial'da geçmektedir.
    hikaye, dünyanın sonuna yaklaşan bir çağda, sihirli metallerin kullanıldığı bir sistemde geçmektedir.

    yaban diyarlarda yabancı - robert a. heinlein: dünyaya getirilen ve yabancı bir gezegende uzaylılarca büyütülmüş bir adamı ve onun dünyayı etkileme sürecini anlatıyor.

    yüzyılın en iyi bilim kurgu öyküleri - farklı yazarların öykülerinin yer aldığı bir antoloji. kitapta yer alan öyküler arasında zaman yolculuğu, yapay zeka, uzay keşfi gibi konular işleniyor.

    çocukluğun sonu - arthur c. clarke: yeryüzüne gelen yabancıların insanlarla birlikte çalışarak medeniyeti daha da ileriye taşımasını konu alan bir roman.

    yıldız gemisi askerleri - robert a. heinlein: gelecekte insanlığın yıldızlar arası bir savaşta yer alan askerlerinin hikayesini anlatan bir roman.

    zaman makinesi - h.g. wells: bir zaman makinesi yaparak geleceğe gitmek isteyen bir bilim adamının yaşadıklarını konu alan bir roman.

    bu kitaplar, farklı konuları ele alarak, okuyuculara gelecekteki olası senaryoları göstermenin yanı sıra, insan doğası, toplumun düzeni ve teknolojinin etkileri gibi soruları sorgulama fırsatı sunuyor.

  • bilinçli bir halde "tamam bitti" denilen bir an değildir. yavaş yavaş gerçeklerin görülmesiyle oluşur. an değil, süreçtir.

    yıllar sonra edit: ne kadar zaman geçerse geçsin bitiyor emin olun. süreç bazen uzasa da sonu var, inanın.

  • yıkmaya yakmaya doyamayanların yeni marifeti. tesadüfe bak ki tam da işe yarayacak yerler yanıyor.

    hırsınızın ve hırsızlığınızın bir sınırı yok mu?

  • - seni anneme anlattım
    - buyrun ?
    - seni de anlattım
    - ha ?
    - seni de seni de onu da anlattım
    - hayırdır hanım kızım
    - hepinizi anlattım anneme hepinizi nıhhaha
    - deli galiba ?
    - seni de anlatıcam kaçma gel buraya

  • atakan tam bir cehape zihniyetiyle büyümektedir. bol bol kitap okumakta ve başörtülü annesine saygısızlık yapmaktadır.

  • prensesim ben imajı yaratmaya çalışırken farkında olmadan gerizekalıyım, malım, bi halta yaramam mesajının alasını veren şahıs. biraz beynini kullanırsan belki daha iyi sonuç alabilirsin.