hesabın var mı? giriş yap

  • allahın mercimek deposu türkiye'de mercimek çorbasını 5'e 10'a içiyorsak bu bizim enayiliğimizdendir. koca kazan kaynatıp 2 kaşığını 5 liradan satıyorlar. 2.5 liradan fazla olması anlamsız.

    ama bi kahveye 15 lira vermeye alışmış bünyelerimiz bunu kaldıramıyor.

    edit: entry işletmecileri kızdırmış, bazıları destekliyor. şunda bir anlaşalım. ankara, istanbul, izmir fiyatları kazıktır. çok kira veriyor olabilirsiniz. ama bir çayı 3 liraya satacak, bir çorbayı 5-10 arası satıp fakir edebiyatı yapmayın. işletmecilerin ne kadar para kazandığını hepimiz biliyoruz. bir paket çay fiyatı kalitesine göre değişmekle beraber 10-15 bardakta çıkıyor. geri kalan yüzlerce bardak çay kar olarak kalıyor. çorbada aynı şekilde. gelen mesajlardan birini aynen kopyalıyorum. tanıdığı aşçı olan birisinin mesajı: "koca kazan mercimeğin masrafi bi tabak corba satinca cikiyormus (o zamanlar 5tl idi)" ki işletmelerin bunları en ucuz yollardan temin ettiklerini hepimiz biliyoruz. bizim gibi pahalı mercimekte almıyorlar. bir başka mesajda arkadaş "1 liralık çorbayı 10'a satıyorsa ne olmuş işletmecinin de hayalleri var" diyebiliyor. zenginin gözünden bakmak böyle bir şey sanırım. ülkede herkes tuttuğuna geçirme derdinde. bu yüzden 2 liralık sigaraya 10 lira verip ses çıkarmayan enayiler sürüsü olduk. çocuklarımızı zorunlu olan eğitim süresinde araba fiyatlarına okutmak zorunda kalıyoruz.

    ama müstahak bize.

  • türkiye'nin acil çözüm bekleyen en önemli sorunu bence mülteci sorunudur.
    hatta bunlara mülteci bile denemez, ülkelerindeki yaşam koşullarını beğenmeyenler buraya gelip ağalar gibi yaşıyorlar.
    benim vergilerimle sağlık hizmetlerinden bedava faydalanıyorlar.

    tüm mültecilerin geri gönderilmesini istiyoruz.
    cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olacaklardan bu sözü almak istiyoruz.
    bu sözü ikna edici bir şekilde vermeyene de oy moy yok.

    ev satın alma koşuluyla vatandaşlık alan yabancıların da tüm işlemlerinin iptal edilmesini istiyoruz.(fransa buna benzer bir iptali yapmıştı daha önce, demek ki oluyor.)
    tüm dünyada konut açığı nedeniyle yabancılara konut satışı büyük ölçüde azaltılmış olduğu halde bizde bir de üstüne ödül veriliyor.

    merak ediyorum, türkiye gerçekten yönetiliyor mu?
    yok mu şu memleketin sahibi?

    bir atatürk aramaktan da vazgeçtik, o kadar lükste de gözümüz yok, birazcık memleketini seven gerçek bir lider arıyoruz.

  • evde büyütmesi, salonda ve balkonda yetiştirmesi çok kolay ve müthiş zevkli olan şahane ağaç. yediveren cinsini bulursanız tadından yenmez. sürekli çiçek açar, koku yayar, güzellik sunar, mutluluk saçar.

    çiçekçiden, pazardan ya da marketten alacağınız bu fidanı, salon ya da balkona yerleştirmeden önce 17 litrelik daha büyük bir saksıya taşımalısınız.

    büyükşehirler yaşayan ve toprağa erişimi olmayanlar hazır turunçgil toprağı da kullanabilir.

    toprak değişimi sırasında bitkimizin köklerini sarsmamanız çok önemlidir.

    yok ben kendim sıfırdan yetiştireceğim diye düşünenler de, 8-10 limon çekirdeğini önceden 24 saat oksijenli su (10 damla oksijenli su içeren çeyrek litre su) içinde beklettikten sonra sivri ucu aşağı gelecek şekilde toprağın 1 cm derinliğine ve bitki başta kazık kök oluşturacağından 17 litrelik saksılara ya da ağız kısmı kesilerek ince uzun bir saksı haline getirilmiş 2 litrelik su petlerine dikebilir.

    mümkünse her saksıya iki çekirdek dikin. güneş gören bir yerde kalmasını sağlayın. toprağın üstü kuruduğunda nemlendirin. önemli olan toprağın üstünün kurumaması. hep hafif nemli olması ama çamur halinde de bulunmaması.

    sonradan zaten mecburen saksıya alacağınız için, bence doğrudan bir yapı marketten 17 litrelik bir saksı alıp doğrudan çekirdekleri ona dikin. böylece pet şişeden saksıya taşıma sırasındaki muhtemel kök zayiatına karşı önleminizi de almış olursunuz.

    limon çekirdeğini diktikten sonra da, limon fidanı çıktıktan sonra da sulama hep aynı. saksı güneş görecek ama toprağının üstü hep hafif nemli olacak. toprağın üstü kuruyunca hafifçe sulanacak. çekirdeği sprey ile sularsanız fazla su vermemiş olursunuz, ki iyi olur. çekirdek patlayıp minik bir fidana dönüşünce fısfısla sulamaya devam edebilirsiniz. çiçeklenme dönemi hariç her zaman yapraklarına da su püskürtebilirsiniz. buna bayılır kendileri. pek sever.

    unutmadan suyumuz klorlu su olmayacak, oda sıcaklığında ve ılık olacak. çeşme suyunu evde 5 litrelik bir pete doldurup 48 saat bekletirseniz klorsuz bir suyunuz olur. sulamada en önemli konu elbet saksının dibinde su biriktirilmemesidir. eğer saksının kabında su varsa bu kökleri çürütür, bitkimizi incitir, yapraklarını sarartır. güneş ise bu hanımı hemen ayıltır, gülümsetir.

    nihayetinde limon ağacı/fidanı, bulunduğu yere kendini çok yakıştıran ve hemen alıştıran bir arkadaşımızdır. kış öncesi balkondan salona ya da yaz başı salondan balkona taşıdığınızda tepki olarak yapraklarının bir bölümünü döker, ki hemencecik üzülmeyin, o yapraklar yeşilin en güzel tonunda ilerleyen günlerde yine çıkar. bu arada en önemli konu limon ağacının soğuktan çok korktuğudur. kış şartlarına karşı çok dayanıksızdır. 0 derece altında kalırsa şoka girer, rahatsızlanır, -5 civarına düşerse hayata gözlerini yumar. aman!

    bir de ev içinde yaşayan limon ağaçları çiçek açar ama bu çiçekler meyvaya dönüşmez. kapalı ortamda yaşayan bir limon ağacı bahçedeki cankuşları gibi rüzgar, arı, böcek ve diğer yollarla döllenme yapamadığı için anne olamaz. tozlaşmasını yine biz sağlamalıyız.

    ağaç çiçek açtığında yapmamız gereken, fön makinası ile 1 metre uzaktan çiçekler üzerine hafifçe soğuk (sıcak değil) hava verip bir nevi doğadaki rüzgar ortamını yaratmaktır.

    dahası bir sulu boya fırçasını, çiçeğin dış bölümündeki ince uzun erkek organlarından merkezdeki büyük dişi organa doğru hafif hafif dokundurmak da bitkinin tozlaşmasına büyük katkı yapar. kulak pamuğu da bu işi görür. günde 2 defa bu konuda çaba göstermek, minik yeşil limoncuklar görmemize sebebiyet verir. ağzını yerim senin, güzelliğe bak ya.

    saksı toprağının üstünde oluşan beyazlıkları da her zaman bir kaşıkla toplayıp çöpe atmalıyız.

    saksı içinde olan bitkilerimize gübre de vermek durumundayız. iç mekanlardaki saksılarda yaşayan tüm bitkilerimiz için sıvı solucan gübresini kullanabilirsiniz. kokusuzdur, sinek böcek yapmaz, bitkiyi coşturur, yaprak yaprak açtırır, çiçeğe doyurur.

    son olarak bitkilerin kök ve yapraklarını güçlendirmek için 2 litre suya 1 aspirin eritip ayda bir defa bununla sulama yaparsanız bağışıklı sistemi güçlü çok sağlıklı ve hanım hanımcık bir limon ağacınız olur. mutluluk ve zarafetle salonunuza kurulur, ruhunuza afiyet, gönlünüze huzur doldurur. her dem gülümser durur.

    ~

    evde limon ağacı, kumkuat ve calamondin yetiştiren güzel gönüllü insanları seviyorum. limon iyidir, hoştur ama size calamondin yetiştirmenizi öneririm. lütfen. bu hayatta böylesi bir güzellikten yoksun kalmamalısınız. muhteşemdir.

    calamondin; turunçgiller aleminin prensesidir, canıdır, cananıdır.

    12 ay çiçek açar, mis gibi kokar, ki görmeniz lazım :)

  • türkiye özel okullar derneğinin ınstagram sayfasından "meb bürokratları ile yaptığımız, özel okul sorunlarını dile getirdiğimiz" diye yaptığı paylaşımda arkada bulunan slaytta görüleceği üzere özel okullar derneğinin nelere çalıştığını göstermektedir.

    görünen maddelerden bir kaç tanesi:

    - öğretmenin tek taraflı feshinin engellenmesi!

    - kayıt ücreti zamlarının liste fiyatı üzerinden yapılması gerekliliği

    - özel okulları itibarsızlaştıranlara yasaya eklenecek maddeyle yaptırım uygulanması.

    o maddelerden daha göremediğimiz neler var acaba?

    edit2: halihazırda zaten sözleşmeye ek madde ekleyerek tek taraflı fesihi cezaya maruz bırakabiliyorlar. burada böyle bir talepte bulunmak neden?

    bakın şunun da altını tekrar çiziyorum öğretmen zaten haksız yere kafasına göre sözleşmeyi fesih edip giderse, kurum sene başı imzalattığı sözleşmede karşılıklı tazminat maddesi koyabilir ve öğretmeni dava edebilir bunda değişen hiçbir şey yok hep böyleydi. aynı şekilde kurum da öğretmeni sebepsiz çıkarırsa öğretmen dava edebilir. buna rağmen böyle bir maddenin oraya yazılma amacı nedir?
    başlığa yazan özel kurum sahiplerinden anladığım kadarıyla onlar istiyor ki ben sözleşmeye böyle karşılıklı tazminat maddesi eklemeyeyim buna gerek kalmasın ki bana bir yaptırımı olmasın , devlet öğretmene 1 sene çalışmama cezası versin.

    koca koca adamlar oturdunuz özel okulun sorunları nedir diye düşündünüz bunları mı buldunuz? öğretmenin maaşını ödemeyen özel okullar, öğretmenin sigortasını yatırmayan özel okullar , eğitim ödeneğini yatırıp öğretmenden geri isteyen özel okullar? gibi bin tane şey sıralarım burada, bunlar özel okulların sorunu değil değil mi?

    iyi öğretmeni memnun edip nasıl uzun süreler birlikte çalışabiliriz bizimle kalmasını sağlayabiliriz diye konu başlığı açmakta var değil mi?

    kaynak:

    https://www.instagram.com/…vb/?utm_medium=copy_link

    https://imgyukle.com/i/ehhn0a

    https://imgyukle.com/i/ehhj51

  • (travesti evi)

    - hayirli ramazanlar abic.. ablaci.. ee $ey adettendir bahsis isticektim ben.
    - ayhahaha sende tokmak da vardir di mi $imdi ahuahau. necla kiz gel tokmakci geldi.
    - euzubillah...

  • şunu anlayamıyorum.

    manchester united 5 atar dedi bazıları, olmadı.
    2 maçta gol atamadık. sıfır çeker dedi bazıları, olmadı.
    cluj'dan braga'dan umutlandı bazıları, olmadı.
    manu'yu yendik, "çoluk çocukla geldiler" dedi bazıları.
    drogba'ya, sneijder'e "hepsi birden oynamaz" dedi bazıları, olmadı.
    schalke çakar dedi bazıları, olmadı.
    1-0 oldu, fark olur dedi bazıları, olmadı.

    malaga'yı çekip elesek ballı, psg'yi çekip elesek "e ibrahimovic" yok denilecekti.

    bu takım, şampiyonlar ligi çeyrek finalinde real madrid ile oynayacak arkadaş. real orada 4 tane atsa ne farkeder? sen dün adı sanı duyulmayan takıma karşı, (maalesef o teknik direktörünün sayesinde) son dakikalarda 8 defans, 1 salih, 1 kuyt taktiğiyle kıçından solurken, biz bugün "real madrid'i eleyebiliriz lan belki" gibi bir histeyiz.

    işte bu hisleri, alışkanlıkları, insana kazandıran şeydir "galatasaray"..