hesabın var mı? giriş yap

  • ben kürtajdan dönen bir çocuğum örneğin. son anda vazgeçmiş 38 yaşında dünyaya getirmiş beni. yakın arkadaşı, yaşlılığında sana arkadaş olur(!) diyerek ikna etmiş. peh ne başarılı tespit, annem hiç yaşlanmadı 50sinde kaybettik.

  • kuşadası nda otururken ve bir bayan arkadaş ile konuşurken babamın attığı
    " sahile yürümeyi öner" mesajı..
    meğersem arkamda oturuyormuş..
    bu mesaj gerçektir. zirve neyinlerde gösterebilirim hala kayıtlı bulunmaktadır..

  • saç havlusu.

    babam öldüğünde 14 yaşındaydım. bir pazar günüydü ve akşamında evimiz çok kalabalıktı. insan gerçekten ilk zamanlar yiten canın acısını hissedemiyor. bir afallıyorsunuz. o zamanlar liselere giriş sınavına hazırlanıyordum bir de. o yüzden taziye dönemlerinde bile büyük bir sabır ve sükunetle amcaların, teyzelerin sınava ilişkin sorularını yanıtlıyordum.

    hiç ağlamamıştım.

    ilk birkaç gün böyle geçti. sanırım ben o hafta hiç duş almadım. ev zaten curcuna.

    aradan bir hafta geçti, artık duş almalıydım. banyoya girdim, kapının arkasında babamın saç havlusunu gördüm. (şu bone gibi olanlardan) öylece asılıydı.

    bir saç havlusuna bakıp ne kadar ağlanabilirse, o kadar ağlamıştım. sonra bağrıma aldım, bastırdım, yine ağladım. babamın öldüğünü, o saç havlusunu gördüğümde gerçekten anlamıştım.

  • gece 2 suları...

    ben: öğğğğürrrehhh öğğğürrrehhhh... anniii... annieee

    annem: aman oğlum n'oldu?

    ben: ehhhhöğğğ...

    annem: kuzum n'oldu? hamdi uyan... çocuk çok fena

    baba: ....

    annem: uyan çocuk istifra ediyor...

    baba: haynn... istifra mı ediyor? eder tabi... it duruyor bunlar durmuyor. güneşte gez, top oyna terle, kola cips, cips kola, kola cips... celibon... terli terli... güneşin altında... kola cips, cips kola ....

    ben: öğğğğğüüüreeeehheeyyy.....

    annem: yavrum gel banyoya...

    baba: bi' daha kola içmeyeceksin lan... kola cips, kola cips, kola cips... ne lan bu????? yok artık kola mola....

    ben: öğğğğüüüüeerrriyyyyy... (içses: annemi daha çok seviyorum)

  • bildiğiniz gibi bir haftadır ferit şahenk'e ve sahibi olduğu şirketlere karşı yürütülen bir boykot var. garanti bankası'nı boykot etmek isteyenler kredi kartlarını, mevduat hesaplarını iptal ediyor. nusr-et'i protesto etmek isteyenler ise lokantanın karşısında mangal yapıp insanlara ücretsiz et dağıtıyor.
    benim çözümüm boykottan öte lokantayı direk batırmaya, iflasa sürüklemeye yönelik olacak. planımı açıklıyorum.

    öncelikle ferit şahenk'in sesini taklit edebilecek bir arkadaşa lokantayı aratıp "bülent hanım'dan kesinlikle hesap almayın arkadaşlar" dedirteceğiz.
    ardından bülent ersoy'u arayıp nusr-et'e yemeğe davet edeceğiz. ilk iki ziyaretten ağır hasarla çıkacak lokanta, bülent hanım'ın üçüncü ziyaretine dayanamayacak ve kesinlikle iflas edecektir.

    lütfen paylaşalım.

  • trabzonlu ali sait yılmaz, yaklaşık 20 yıldır yenimahalle incirlik camii yaşatma derneği başkanlığı yapıyor.

    her milli bayramda camiye türk bayrağı astıklarını söyleyen yılmaz, 29 ağustos akşamı zafer bayramı için cami duvarına atatürk posteri de astı. ama 30 ağustos sabahı yılmaz'a müftülükten “o resmi kaldırın” telefonu geldi.

    iki kez arandığını anlatan yılmaz, “indirmiyorum” dedi, 30 ağustos boyunca bayrak ve atatürk posteri cami duvarında asılı kaldı. yılmaz, olayı şöyle aktardı:

    “atatürk bayrağımız bugüne kadar yoktu. bir arkadaşımdan 30 ağustos için ödünç aldım. 30 ağustos'ta önce cami imamını aramışlar. sonra ben il müftülüğü'nün telefonundan arandım. müdür olduğunu söyleyen kişi ‘o resmi kaldır' dedi. ‘hangi resmi?' diye sordum. atatürk denilmedi, ismini dahi söylemediler. ben de ‘kaldırmam' dedim. saat 19.00 gibi trabzon müftü yardımcısı olduğunu söyleyen bir kişi, özel cep telefonundan aradı. ‘o resmi kaldırın. bayrak dursun orada. yola asın o resmi de' dedi. ‘neden?' diye sordum. ‘bayrak bizim simgemiz' dedi. ‘atatürk bizim kurtarıcımız, cumhuriyet'in kurtarıcısı' dedim. bana ‘terbiyesizlik yapma' dedi.”

    kaynak~

  • nuri bilge ceylan'nın görüntülerde ki hassas ve özenli tavrını diyaloglar,oyunculuklar ve kurguya da aynı kusursuzlukla yansıttığı müthiş film.diyaloglar,hayatlar yine çok etkileyici. film de geçen alıntıların anton çehov'dan olduğunu jenerikte gördüm. senaryo 12-13 saatlik bir zamanı içeriyor. nuri bilge ceylan bu 12-13 saati 2 saate sığdırmamış sadece çok daha ötesini,ana karakterlerinin tüm hayatlarını sığdırmış sanki. oyunculukların hepsi çok çok iyi. yılmaz erdoğan ve taner birsel çok başarılı.gerçekçi demek az bile kalır her ikisi içinde .muhammet uzuner'i izleyici olarak yeni tanıyor olmak bizim ayıbımız galiba.bizzat oyunculuğun ses tonu ve mimikten ibaret olmadığını bakışın, beden dilinin nelere yettiğini gösteriyor aynı fırat tanış gibi. fırat tanış ayrı bir baslıkta uzun uzun degerlendirilmeyi hak edecek kadar iyi oynamıs.filmin senaristlerinden ercan kesal'in muhtar rolunde doğal ve akılda kalan oyunculuğunu da es geçmek mumkun degil.film başarısını alacağı ödüllerle ve umarım gişeyle de tescilleyecektir.

  • bazılarının vatan hainliği dediği durumdur. bizi bu hale getirenler değil de hayatta kalmaya çalışan vatandaşlar hain öyle mi ?
    paramızı tuvalet kağıdı haline getirenlere bir laf yok mu?
    bu kadar mı yüzsüz utanmazsınız lan siz?

  • donanımhaber ölücülerine rahmet okutan olay.

    bunlarınki açlıktan falan değil. karaktersizlikten..

    ezkaza oradaki kamyondan yola domates yerine havuz dibi aydınlatması saçılsaydı, hiç ihtiyaçları olmamasına, evde havuzları bulunmamasına rağmen arabayı durdurup o dökülen havuz dibi aydınlatmalarını yağmalarlardı.

    sonra bizim ülkenin önünü gavurlar kesiyor..

    al işte ülkenin halkı bu. bu halktan bir halt olur mu?