hesabın var mı? giriş yap

  • 1 dolar 8.25 tl,
    1 euro 10 tl,
    evden çıkamama,
    bir hafta sonra ne olacağının belirsizliği,
    işsiz kalanlar,
    işsizlik korkusu,
    yalnızlık,
    ses duyuramama,
    iş yerlerini kapatanlar,
    aşısızlık,
    kendi yurdunda 3. sınıf insan muamelesi,
    umutsuzluk,
    güvensizlik,
    kaybolan dolarlar, yarınlar...

    bana ne lan filistin'den, israil'den.

  • adam teknosa, vatan diye isimleri verirken sansürlememiş, telefona marka model uyduruyor. davan hayırlı olsun kardeşim.

  • muhtemelen başka bir başlıkta uzun uzun ele alınan konudur, bu başlıkta bu kadar az entry olması bana normal gelmedi.

    her neyse, olaya gelelim.

    bu aslında çok doğru, çok güzel, çok gerekli bir hamledir. farklı evlerde yaşarken sürekli birbirinin yanında kalmakla öğrenemeyeceğiniz çok şeyi öğretir. çiftlerden birinin evinde, dolayısıyla onun özel alanında olma tahakkümünü yok ettiği için birlikte yaşama, geçinme, gündelik hayatı idame etme, masraflarla başa çıkma, birlikte sahiden mutlu olup olmadığını öğrenme imkanı sunar bu yaşam biçimi. sevdiğiniz kişi temiz midir, hijyene dikkat eder mi, ev işlerinde yardımcı mı, zihinsel yükü (sürekli program yapma, evi çekip çevirme yükünü) hafifletiyor mu, yoksa yalnızca kendinden isteneni mi yapıyor, sıkıldığında, bunaldığında, yalnız kalmak istediğinde size nasıl davranıyor gibi gibi... pek çok veri sunar.
    mahkeme, aile, nafaka, akrabalar arka planı olmadan basıp gitme özgürlüğü de sunar. bence çok önemlidir.

    ama teoride bu kadar veri sunan bir yapının türkiye'de pratiğe uyarlanması bazı dertleri göğüslemeyi gerektirir. komşular, ev sahibi, aileler, hatta belki çiftlerden biri bile özellikle kadın hakkında çok kötü şeyler düşünüyor olabilir. kadın bunu hep zihninde tutarak ve çok da önemsemeyerek böyle bir işe girişmeli. bu yaşam biçimini kaldıran bir kentte yaşanmalı. en önemlisi de çiftlerin ikisinin de iyi birer iş sahibi olması gerektiği. özellikle kadın sağlam karakterli, iyi kazanan ve kendinden emin biri olmalı.

    türkiye'de genelde evlilik öncesi tercih edilebilir. birlikte yaşama pratiğine büyük kentlerin merkezi semtlerinde ya da kendi halindeki küçük batı illerinde sık rastlanabilirse de türkiye'de böyle yaşayan kişilerin kendilerinin bile bu yaşam biçimi sindirdiğine inanmıyorum.

  • gelmiş geçmiş en iyi dizidir.

    çünkü bu cümle sabırsız bekleyişin son bulmasıdır. nihayet başlamıştır, kafalardaki sorular cevap bulacaktır. ya da o sorulara yenileri eklenecektir. ne olursa olsun o cümlenin yaşattığı hissiyatı artık hiçbir dizi veremeyecektir.

    `(bkz: previously on lost)`

  • çocuğu başarılı bütün ebeveynler bu listeyi mutlaka düşünmüş çocuğunun listesindeki okullardan birine girmesini istemiştir. iyilikten kasıt olarak ben; yetiştirdiği insan kalitesi, verdiği öğretim kadar eğitimi, kazandırdığı vizyonu, networkü, geçmişi, kampüsü her şeyini dikkate alarak, bu okullardan mezun tanıdıklarımı, arkadaşlarımı da düşünerek bir liste yapıyorum;

    1- galatasaray lisesi : bu okul yaşayan bir tarih, ekol. türkiye'deki ortalama eğitimin 10 sene önünde. sadece verdiği eğitimle değil, kazandırdığı vizyon sayesinde, geçmiş mezunlarının başarısıyla böyle. mesela gs'de hocan ile arkadaş gibi oturur sohbet eder sigaranı içersin. en aydın hocalar burada çalışmak ister. zaten sınavda başarı da mecburi. fransız ekolü.

    2- istanbul erkek lisesi: benim bu okuldan tanıdığım arkadaşlar genelde düzgün insanlar çıktı. alman ekolü. puanı falan zaten efsane.

    3- robert koleji: bu okulun da gs kadar köklü bir geçmişi var. boğaziçi üniversitesi'nin atası diyebiliriz hatta. papaz mektebi diye bok atsak da her velinin rüyasıdır. türk okulundan çok amerikan koleji. yine geçmiş mezunlarından zirveye çıkmış bir sürü isim var.

    4- darüşşafaka lisesi: konsept, büyüklük, vizyon olarak üstteki okullardan fazlası var eksiği yok. kampüsü, imkanları hepsinden daha geniş. tamamı burslu öğrencilerden annesi/babası ölmüş öğrencilerden oluştuğu için ayrı bir yeri de var. ayhan şahenkstadı bile kampüs içinde kalıyor. maalesef öğrenci kalitesi öğrenci havuzu daha düşük olduğu için üstteki okullar kadar kaliteli değil. fransız ekolü olarak kuruldu, şu anda daha bir kolej havasında.

    5- izmir fen lisesi: normalde devlet okulunun akademik başarıdan değil fakat sağladığı imkanlardan, kattığı vizyondan bu listeye girmesi "imkansızlık"lardan ötürü çok zor. ama bu lisenin akademik başarısı yaklaşık 20 yıldır tek tık düşmeden devam ediyor. buraya gidip de kötü üniversite okumuş tanıdığı, eşi dostu olan bana ulaşsın.

  • beyin kıvrımları olmayanların, beden kıvrımları üzerinden fikir ve tespit kastırdığı yahut kastıracağı başlık.

    gün geçmiyor ki bir nefret suçu daha işlenmesin şu mecrada.

  • genel olarak saat, ama özellikle mekanik saat illetine bulaşmada atlanılan ilk eşik seiko'dur. çoğu insan saatleri başta çok önemsemez, şekline bakar beğenir. bir gün saatlerin göründüğünden çok daha fazlası olduğunu, arkasında derin bir tarih, inanılmaz hikayeler ve dahiyane tasarımlar barındırdığını anlar. işte tam bu aşamada karşısına seiko çıkar. youtube'da (bkz: a. lange & söhne) izlerken, otomatik ve hikayesi olan bir saat almak için milyoner olmak gerekmediğini fark eder. ben ve tanıdığım pek çok saat sever, seiko ile başladı bu işe. o yüzden seikonun yeri bizde özeldir. bu girizgahın ardından sahip olduğum seiko saatler hakkındaki fikirlerimi yazayım dedim ki, bu modelleri merak eden birileri çıkarsa belki bir fikir vermiş olurum.

    (alfabetik)

    - snk623k:
    37mm, küçük bir saat. entegre bileziği de kalın olunca bileklik gibi bir görüntüsü oluyor. bu saati uygun fiyatı ve günleri tam adlarıyla göstermesi (monday, tuesday vb.) sebebiyle almıştım. 7s26 mekanizması var. gün içinde sapması 30 saniyeden çok olmuyor, pek de arka arkaya takmadığım için uzun vade sapma testini yapamadım. elle kurma ve saniye durdurma özelliği olmayan bi mekanizma. sağlam bir mekanizmadır, rahatlıkla çok uzun yıllar çalışabilir. saatin kasasınınüretim kalitesi fiyatına göre oldukça başarılı. hardlex bir camı var. bileziğinin kalitesi ise ortalama üzeri diyebilirim. baklaların içleri diğer saatlerde görmediğim bir şekilde tasarlanmış. arka kapağının cam olması sayesinde mekanizma da izlenebiliyor, giriş için güzel bir saat.

    - spb119j:
    alpinist. 39mm, ekstra bir bezeli de olmadığı için daha küçük görünüyor. normalde yeşil olan alpinist en popüleridir ama burada daha sade olan krem kadran-siyah kayış kombinasyonunu tercih ettim. 6r35 mekanizma var. 70 saat güç rezervi sunuyor ki gerçekten 3 güne yakın durmadığını bizzat test ettim (60 saat civarı). sapma çok düşük. saatin kadrandaki ve kollardaki işçilik muazzam. gerçekten kalitesini belli ediyor. bir de içinde, ikinci tepe ile ayarlanabilen bir pusula var. çok kullanışlı bir pusula değil, güneşe bakarak yön bulma mantığı ile çalışıyor ama bir dağcı saati olduğu için tasarım dilini güzel tamamlıyor. vidalı tepesi sayesinde 20 bar su dayanıklılığı var. çok kaliteli bir kasa işçiliği var. çizilmeye epey dayanıklı bir kaplama ve kusursuz bir cilalama uygulanmış. deri kayışı da oldukça kaliteli, uzun süredir kullanmama rağmen çatlama olmadı. tokalı kayışı sayesinde takıp çıkarması da çok kolay. arka kapağı cam.

    - srpd79k:
    seiko 5. simsiyah kadranı, indisleri ve kolları ile beni çekmişti. 42mm, kısa bacaklarıyla çok ideal bir boyutu var. kim koluna taksa, tam oluyor. tüm seiko 5'ler gibi 4r36 mekanizma kullanıyor. bu mekanizma esasen 7s26'nın geliştirilmiş, saniye durdurma ve elle kurma özellikleri eklenmiş hali. sapması ve güç rezervi benzer. tamamen kurulduğunda 35-40 saate yakın çalışıyor. sapmasını ölçmek biraz zor. gün sonunda hiç geri kalmadığına da şahit oldum, 30 saniye geri kaldığına da. biraz gün içindeki kullanımıza bağlı sanırsam. kasa işçiliği, özellikle fiyatına göre, çok başarılı. mat siyah kaplama hem spor, hem askeri bir görüntü veriyor. siyah nato kayışıyla beraber inanılmaz şık bir görüntüsü oluyor. camı hardlex olduğu için karşıdan bakıldığında o simsiyah, mat görüntüyü tam veremiyor olabilir ama yine de gören herkes saatin marka-modelini soruyor. bu saatin de arka kapağı cam.

    - srpg13k:
    tortoise. seiko prospex serisinden olan saatin lakabı turtle (deniz kaplumbağası) saatlerin aksine saate yeşil tonlarından oluşan kadran, indis, kolllar ve kayışıyla kara kaplumbağası teması verilmiş. 4r35 mekanizması var. esasen 4r36'nın gün penceresi olmayan hali. saat prospex ruhuna uygun şekilde 20 bar su direnci ile geliyor. 42mm kasa çapı var ama turtle saatlerde olduğu gibi kasanın yanlarındaki ufak çıkıntılarla, yanlarda biraz daha kalın olabiliyor. bacakları kısa olduğu için bu saat de çok güzel kola oturuyor. ön camı safir, ama hiçbir anti-refle işlem uygulanmamış. biraz yansıma yapabiliyor. bunun bilerek yapıldığını okumuştum bir yerde. saatin arka kapağında ışık ile yapılabilen yardım çağrıları gösterilmiş. yansıma bunun için deniliyordu, emin değilim. saatin kumaş-deri kayışı çok sert. almadan önce araştırma yaparken de en çok bu şikayeti görmüştüm. ben şahsen yumuşak bir kayış olup 3-5 ayda kendini bırakmasındansa sert olup yıllarca diri kalmasını tercih ederim.

    - srpk25k:
    seiko 5 sports, snoopy limited edition. 38mm, biraz küçük tarafta kalıyor. renklerinin tatlılığı ve snoopy temalı olması sebebiyle ülkemize gelir gelmez almıştım, bulmak biraz zor olmuştu. yine 4r36 mekanizma kullanıyor. açık renk nato kayışı çok spor bir görüntü veriyor. tam bir yaz saati, zaten kadrandaki snoopy de elinde sörf tahtası tutuyor. kadrandaki diğer renklerin uyumu da harika. sanki seiko 5 değil de, prospex serisinden bir saat gibi duruyor. arka kapağı cam ama üzerinde snoopy işlemeleri olduğu için mekanizmayı izlemek biraz zor.

    - ssc769p:
    bu saate tamamen şans eseri denk gelip almıştım. 6 gen tasarımlı 41mm kadranı ve siyah beyaz renkleriyle çok şık görünüyordu. ayrıca kronograf sevdiğim için ekstra ilgimi çekmişti. solar bir saat, v176 mekanizma var. tam şarj olduğunda 6 ay kadar çalışmaya devam edebiliyor. kronograf kolu, seikonun meca-quartz kronograflarının aksine saniyeleri tek tek atlıyor. 12 yönündeki küçük kadranda 1/20 saniye ölçümü yapılabiliyor. ön camı safir, neredeyse hiç yansıma yapmıyor. kasa ve cila işçiliği çok başarılı. fiyatına göre oldukça iyi bir bilezik kalitesine sahip.

    - sse147j:
    seiko astron. 8x42 mekanizmalı gps solar bir saat. tam şarjda 6 ay kullanılabilen bataryası sayesinde gps üzerinden veri toplayarak 0 sapma ile bulunduğunuz konumu saatini otomatik ayarlıyor. belli aralıklarla gps üzerinden kendini kontrol ederek sapmayı sıfırlıyor, yani saati kontrol ettiğinizde hep telefonunuzla saniyesi saniyesine aynı olduğunu görüyorsunuz. 45mm ile oldukça iri ve kalın bir saat. çok üst düzey bir kasa ve kadran kalitesi var. zaten ilk çıktığında da 3000 dolar civarı bir fiyat ile satılıyordu. kadranın içindeki ince işçilik detayları, kolların üzerindeki cilalamalar, tarih penceresi, seramik bezeli ve küçük kadranlarındaki detaylarıyla çok kaliteli bir saat olduğunu gördüğünüz anda anlarsınız. biraz ağır bir saat. sadece premium markalarda görebileceğiniz kalitede bir bileziği var.

  • plastik cerrahi asistanı olarak nöbetten yazıyorum, şartlar düzelmediği takdirde ileride parmağınız koptuğunda 450-500 bin tlye özele gideceksiniz veya güdük parmakla gezeceksiniz yavaş yavaş hepimiz istifa edeceğiz

    “sen devletin bir memurusun işini beğenmiyorsan s.git. “

    yazan gerizekalı arkadaşım umarım bir gün hastaneye ihtiyaç duymazsın. önyargıların yüzünden belki bugün göremiyorsun ama olay hekimlerin istifasının cefasını yine halkımızın çekecek olması, biz s.gideriz.

    edit: mesaj kutuma böyle fiyat olmaz diyenler görüyorum, onun icin yazma gereği duydum.

    1 hafta önce 3 parmağı koptu bir işçinin, patronuyla acilde karşılaştık ne gerekiyorsa yapalım diyen adama izmir’de el için özelleşmiş bir hastanenin numarasını verdik. tetkikler gönderildi telefonlar edildi, fiyat aldı, 480 bin tl. fiyatı duyunca aynı patron hocam siz dikin vakit kaybetmeyelim demeye başladı. hem personel hem aletlerin kalitesine rağmen 17 saat ameliyat edildi hasta. 3 parmağı da yaşıyor onca soruna rağmen. karşılığında aynı patron fizik tedavi ücretini karşılayacağına cevizli baklava getirdi sağolsun. bugün o ameliyat başarıyla yapıldı. peki yarın ?

  • bir grup sarhoş üniversiteli sarı çizgi muhabbetine odaklanarak eğlenmeye çalışırlar. aralarından kıvırcık saçlı kısa boylu olanı yaramaz bir cüce edasıyla sarı çizgiye basıp ayağını kaldırmaktadır devamlı.. beklenen uyarı otomatik olandır lakin "sevgili bağyan. sarı çizgiye basmayınız." der bi ses.
    ilk defa özgün bir anons duyan topluluk bi an afallar. kıvırcık saçlı cüce havaya bakınmaya başlar. anonsçu amca "evet evet siz kıvırcık saçlı bağyan.. dikkat edin. elektrik var aşşada. ölürsünüz sonra" der.
    gençler gülüşmeye başlar kikikiki deyi deyi. kıvırcık cüce uslanmaz "şu kafayla biraz daha eğleneyim yahu" diyerek gelmekte olan trenimize otostop çeker. anonsçu amca boş durur mu cevabı yapıştırır hemen. "kıvırcık saçlı bağyan öyle yapmanıza gerek yok. trenimiz zaten platformda duracaktır."
    bizim sarhoş üniversiteliler dahil durakta tren bekleyen herkes gülmeye başlamıştır. tren gelip kapılar açıldığında içeri girmeden güzel bi sona imza atmak isteyen kıvırcık saçlı cüce el sallar kameraya bakarak. amca bombayı patlatmıştır.. "iyyakşamlaağr"
    trene binildiğinde herkes gülmektedir. eski yolcular ne olduğunu anlayamamıştır. olsundur. pek eğlenilmiştir.