ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
chatgpt
-
varoluş acısı ile alakalı türkçe şiir yazdırdım. dandik yer altı edebiyatçıları ile kapışır belki haha bir de müzik bestelettim notalarını yazdırdım ama online notaları girmekle uğraşamam. merak ettim ama müziği.
görsel
görsel
bu da şiiri
çaresiz kaldım bu dünyada
sonsuzluğa doğru yalnız yürüyorum
yüreğimde sürekli bir acı var
bir anlam arıyorum ama bulamıyorum
içimdeki sızı büyüyor her geçen gün
bu varoluş acısı beni yıpratıyor
ne zaman ki son nefesimi vereceğim
acaba bu acı sona erecek mi?
bir yol arıyorum kendime
bir anlam bulmak için uğraşıyorum
ama bu dünyada hiçbir şey tam olarak benim
bu yüzden varoluş acısı beni yalnız bırakıyor
ne zaman ki bu dünyadan göçeceğim
acaba bu acı beni takip edecek mi?
yoksa mutluluk bulabilecek miyim?
bu soruların cevabını bilmiyorum
ama şu bir gerçek ki
bu dünyada bir gün göçeceğim
ve o gün varoluş acısı beni bırakacak
sonsuzlukta mutlu olacağımı düşlüyorum.
abd ile savaşacağız yokum diyen ülkeyi terk etsin
-
amk sayenizde turistik vize bile vermiyolar artık. gidin demesi kolay. şöyle ne bileyim bir iskandinav ülkesi pasaportu verdiniz de biz mi gitmedik?
hatıra olsun diye saklanan garip nesneler
-
bir adet 10 kuruş. zamanında çok önemli biri "saklarsın" diyerek vermişti, şaka yapıyordu ama ben hala saklıyorum.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: dünya kupası için şiir yazdım
entry:
vuvuzelam gümüşten,
maça geldim varoştan.
ben afrika çocuğuyum,
30 santim doğuştan.
iş hayatının ilk kuralı
-
iş hayatının ilk kuralı, işe geldiğinde özel hayatını, eve gittiğinde de işle ilgili detayları çantanda bırakmaktır.
bir öğretmenden duyulabilecek en ağır söz
-
"bu ülkenin çöpçüye de ihtiyacı var!"
ölü bedene dokunmak
-
babanı görmek ister misin? dediler.
istemem mi? babamdı o benim. sarılacaktım bile. boylu boyunca yatıyordu yatakta.
günlerdir başında beklediğimiz gibi. ama yüzünde acı çeken bir ifade yoktu sadece.huzurlu bir.. bir.. bir..
evet huzurlu bir gülümseme vardı sanki. sarıldım. dudaklarımı yavaşca yanağına dokundurdum.
soğuk bir mermeri öpmek gibiydi.
"baban öldü"den daha acı, daha soğuk, daha şok edici bir şeydi bu.
o zaman ölüm'ü anladım ben.
yıllar sonra, "anneni görmek ister misin?" dediklerinde yüksek sesle "hayır" deyişimdeki garipliği aşırı üzüntülü oluşuma bağladılar.
oysa ben soğuk mermere değil, anneme dokunmak isterdim.
anlatamazdım. anlatsam da faydası yoktu zaten.
izmirli kızlar
-
burda bu başlıkta yazılanları okuyunca, anamın da izmirli olduğu için, yollu olduğunu öğrendim. gideyim bıçaklayayım da yiğit has anadolu erkeği olduğum belli olsun.
tanım; diğer anadolu kızları gibi iyidirler hoşturlar.
sözlüğün bir kırmızı çizgisinin olması gerekliliği
-
bu istekte bulunanlar için eski moderatör guru yıllar evvel bir söz söylemişti. tekrarlayalım:
"neyi yazıp neyi yazmamanız gerektiğine, gerçekten bir başkasının karar vermesini istiyor musunuz?"
los angeles dökülüyor
-
altyapı ihtiyacı olan los angeles:
http://s1.ibtimes.com/…terstock_0.jpg?itok=icbi2lcq
http://i.huffpost.com/…s/o-los-angeles-facebook.jpg
karşılaştırdığı yeni delhi:
http://blog.gezlong.com/…12/05/dsc_0632-600x450.jpg
https://gezimanya.com/…362753634616615433182753.jpg
ulan gta v oynamasak yediricen ha.
5 ekim 2018 bira zamları
-
şu alkol boykotunu bir türlü beceremedik gitti. içmeyin amk bir süre... içmeyin de bir ne oluyor ya desinler... en büyük gelir kalemleri bu. buna zam yaptıkça biz de herhangi bir tepki vermedikçe yapmaya devam edecekler. bir organize olun bir ses getirin. birileri ön ayak olsun bir kitlesel mevzu olsun...
(bkz: bir büyük alkol boykotu vardı ne oldu)?
edit: çok mesaj geldi haklısın ama nasıl olacak diye? ben bu işlerden pek anlamam. doğru düzgün sosyal medya hesabım bile yok ki takipçim olsun. duyurayım. ama öncelikle kısa vadeli hedeflerle işe başlanır. bir tarih aralığı belirlenir 3 gün ya da 5 gün. günler öncesinden duyurulara başlanır. bir de güzel slogan bulunur. #ucuzbiraiçinbiraniçme vb. o üç gün tüketim yapılmaz... sosyal medya vb ortamlarda duyurulur. mekana gidilmez. mekanlar tekeller boş kalır. biraz onlar bastırır. biraz biz . bunu organize edebilecek gerçekten çok başarılı arkadaşlar var bu platformda. yeter ki el atsınlar...
monaco'da yemeğin türkiye'den ucuz olması
-
bu nasıl pahalılık arkadaş ya. herkesi yaşayan ölüye çevirdiler. tatil yapamaz, dışarıda yiyemez, seyahat edemez, sinemaya tiyatroya kitaba eğlenceye bütçe ayıramaz, yeterli beslenemez, doğru düzgün kıyafet alamaz, ev eşyasını yenileyemez, mutfak alışverişini eksiksiz yapamaz...
monaco yat kulübünde michelin yıldızlı şeflerin yaptığı
deniz taraklı spagetti 760,
karidesli gnocchi 760,
sosisli tagliatelle 620,
kuzu pirzola 960 lira.
iskenderoğlu iskender'de
special yoğurtlu iskender 725 lira.
bonfile 725 lira.
ankara develi'de pirzola 660 lira.
dünyanın en zengin kulüplerinden birinin restaurantı ile türkiye'deki normal restaurantlar neredeyse aynı fiyata sahip. akıl almaz bir dönemden geçiyoruz.
kaynak