ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
volkan demirel'in yardım çağrısı
-
saha içinde ne kadar nefret ediyorsam, dışarıda yaptıklarını duydukça bir o kadar sevdiğim eski kaleci. soma’da maden faciası sonrası ailelerin kredi kartı borçlarını sessiz sedasız kapatmış, kimseye reklam yapmamıştı. hatta o aileler sonradan söylemişlerdi bu durumu, volkan demirel de böyle şeyler haber yapılmasın lütfen demişti. şimdi de gözleri doldurmuştur kaptan. yine hatay’da reklam yapmadan elinden gelenin fazlasını yapacağına eminim.
bilfen'in 600 bin tl olması
-
çocuk o parayı faize koysa zaten hayatı kurtulur amk okul okusa alacağı asgari ücret.
hatıra olsun diye saklanan garip nesneler
-
rahmetli babamın ilaç kutusu
sakladığım için gitti adam
sevgilinin söylediği unutulmayan sözler
-
amy winehouse'un ölümüne ağlarken "boşver aşkım, sen ölsen o üzülmezdi." demesi.
o günden beri yaşama bakışım değişti, ufkum açıldı. nasıl da düşünememiştim salak kafam.
yaşar kemal'in cenazesinde hiç başörtülü olmaması
-
konuyla yakından alakalı olarak ;
(bkz: kitap okumuyorum eksikliğini hissetmiyorum)
türkiye'den çıkacak nba takımlarına isim önerileri
-
(bkz: akkuyu mutants)
eminönü'nde sarılan çifte verilen tepkiler
-
"sevginin cezası olmaz" diyen teyze insansa diğerleri ne acaba.yobaz yaratıklar.
ibrahim büyükak'lı getir reklamları
-
azalarak bitmesini dilediğim izlerken utandığım reklam serileridir.
komik desen komik değil oyunculuk var desen alakası yok. şu reklamları çeken adam biz ne yapıyoruz diye kendine sormadı mi acaba?
yaran fıkralar
-
üç arkadas tren istasyonuna gitmisler. içlerinden biri giseye
yaklasip bilet almis ve trenin kalkmasina ne kadar zaman oldugunu
sormus.
- bir saat on bes dakika... arkadaslarına dönmüs:
- daha çok var, hadi gidip su karsıkı kafede çay içelim... oradan
buradan derken laf lafı açmis... birden
tren düdügüyle kendilerine gelmisler.
kosarak disari firlamislar ama, nafile... tren kaçmis..
sormuslar:
- sonraki tren ne zaman?
- bir buçuk saat sonra... yine dönmüsler kafeye. yine çay, yine laf
ve derken yine düdük sesi...
kosmuslar ama bu defa da treni kaçirmislar.
bir saat sonra bir tren daha varmis. dönmüsler kafeye...
ama bu kez uyanik duruyorlar.
trenin sesini duyar duymaz kalkmislar ve kosmaya baslamislar.
içlerinden ikisi; biri bir vagona, digeri baska vagona zar zor
yetismis...
üçüncü ise geride kalmis ve yetisememis...
bir süre dövündükten sonra baslamis katila katila gülmeye.
durumu gören istasyon memuru dayanamayip sormus:
- hem treni kaçirdin hem gülüyorsun!
- nasil gülmeyeyim!... onlar beni ugurlamaya gelmisti...
on dokuz yaşında üniversite öğrencisi ve hamile
-
- hoca durur mu, yapıştırmış cevabı: "55 yaşında gerizekalı ve gazeteci" olunduğuna inanıyorsun da buna niye inanmıyorsun?
yaa yaa.