ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
mars
-
curiosity'nin gönderdiği son verilere göre atmosferi %96 karbondioksit, %2 argon, %2 nitrojen ve %0.14 oksijen. yani cuma akşam 5'teki balmumcu tüneli'yle aynı. bu da mars'ta yaşam bulma ümitlerimizi tamamen suya düşürdü.
birkaç buluşma sonra kaybolan erkek
-
ara verdiği sevgilisiyle barışan erkektir. arkasından soğuk su içiniz.
çağrı taner'in tehditleri
-
dilan polat v2 amk bu bildiğin. gündemde tutulmalı
kezbanik şiir denemeleri
-
"kim o gidiyorum dediğin eceler?
mşglsn snrm bn ytyrm ii gclr..."
shutter island
-
kafkavari bir atmosferin olduğunu düşündüğüm filmdi.sürekli anlamsız bir çabayla birşeylerin çevresinde ne yapacağını bilemeden yabancılaşmış bir halde dolaşmak...sıradışılığın sıradanlaşması,teslimiyet ve sonu itibariyle bitmemiş hissi...sonuç itibariyle son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerden biriydi...
thy'nin başarısız plüton trollemesi
-
dondurma isteyen cocuguna "evde karpuz var soguk soguk" diyen anne cagrisimi yapmistir.
175 bin liranın aylık 2 bin lira faiz getirmesi
-
bir asgari ücretlinin değerinin 175 bin liradan az olduğunu gösteriyor.
28 mayıs 2022 mor ve ötesi inönü stadyumu konseri
-
her şey bir yana, şunu yazmadan geçmek istemedim:
saha içinden izledim konseri; sanırım toplamda otuz bine yakın insan katıldı. genç bir kadın olarak ne girişteki sırada, ne içerdeyken herhangi bir anda, ne de dönüş yolunda bir an bile normal şartlarda artık gece taksim’e çıktığımda yaşadığım güvensizlik ve tedirginlik hissini yaşamadım. sadece kadın olmakla ilgili bile değil; insanların dip dibe müzik dinlediği o ortamda acaba cebimin kenarından cüzdanım, telefonum çalınır mı vs gibi şeyleri bile hiç düşünmediğimi fark ettim.
yanımdaki insanlarla sohbet edebilmek kolaydı, millet birbirine yanından geçerken gülümsüyordu, sıra beklerken kimse kimseyi sıkıntıya sokmaya, ezmeye vs çalışmadı. öne geçmeye çalışan çakalları bir kenara bırakırsak (o kadar da olsun), epeydir hissetmediğim bir iyilik ve medeniyet dalgasının içindeydim.
öyle güzel bir kalabalık, öyle ışıklı bir topluluktu.
umarım haklısındır harun, umarım bu ülkenin yarını artık bizlerizdir. içimiz umut doldu, emeklerinize sağlık.
debe editi: çok güzel insanlarsınız yahu, hayallerimiz umutlarımız ortak. şukulayan elleriniz dert görmesin. çok teşekkürler :)
günaydın
-
içten ve güzel gözlerle söylendiğinde insanın içini sıcacık yapan tatlı bir şurup gibidir.
her sabah ofise gelirken süt alıyorum. yolumun üstündeki carrefour'da süt 25 kuruş daha ucuz, olsun ben yine de sütü bakkaldan alıyorum. akbilimde 25 kuruş eksik olduğunda otobüse binme şansım yok, yani 25 kuruşu küçümsemiyorum. kapitalizme karşı küçük esnafı desteklemek diye bir kaygıdan dolayı da yapmıyorum bunu. ofisime gelmeden önceki son bakkalda çalışan karı-koca, herhalde en az 40 yıllık evliler, insana kocaman gülümsüyorlar. sabahları haberleri tartışıyorlar aralarında, gelen kapıcıyla geyik muhabbeti çeviriyorlar. her sabah güne muhabbetle başlamaya 25 kuruşluk bir bağış yapıyorum. ofise kocaman bir sırıtışla geliyorum. günüm o bakkal dükkanında ayıyor.
rotterdam'da polisin a haber muhabirine vurması
-
yavsaklar atilan biber gazlarini, tomalari, pompali tufekleri, coplari, iskenceleri, kufuruleri de boyle aninda canli yayinda vermislerdi simdi hatirladim. cok ayip
yaz akşamı kokusu
-
güzel çiçeklerin, hava kararıncaya dek sokakta oynamış çocukların, annelerimizin pişirdiği akşam yemeklerinin, sevimli sokak hayvanlarının ve yazın tatlı sıcağında kalabalıklaşan sokağın kokusunu ihtiva eder yaz akşamı kokusu..
toprağın sıcağının kokusu dahi dolar burunlarımıza. koyu yeşil yaprakların, minik minik açmış bahar dallarının salınan naif kokusu da yazın habercisidir illaki. hepimiz bir defa solusak tanırız seni yaz akşamı kokusu..
ah yaz sen ne güzelsin, keşke hep kalsan bizle.
ayvalık'ta satılan 750 bin tl'lik bahçeli ev
-
bahceli ev diye girdik dust 2'deki ev cikti.