hesabın var mı? giriş yap

  • bmw 740ld xdrive m excellence
    bayi araç satış fiyatı: 745.000 tl
    ötv(%220): 1.639.000 tl
    kdv(%18): 134.100 tl(aracın kdv'si) + 295.020 tl(ötv'nin kdv'si) = 429.120 tl
    toplam satış fiyatı: 2.813.120 tl
    aracın almanya'daki satış fiyatı: 98.941 euro
    aracın türkiye'deki euro bazında satış fiyatı: 323.347 euro

    rakamlarda ruhsat tescil, mtv gibi detaylara girmedim, bayi satış fiyatını yaklaşık hesapladım.

    sonuç olarak; almanya'da dönercinin alıp binebildiği bir otomobili, türkiye'de öğretmen çift(çok kazanıyorlar ya) almayı bırak, aracın özel tüketim vergisinin katma değer vergisini ödemeyecek durumda.

    başlığın 2013 versiyonu için (bkz: bir otomobilden %174 vergi almak)
    başlığın 2014 versiyonu için (bkz: bir otomobilden %193 vergi almak)
    başlığın 2018 versiyonu için (bkz: bir otomobilden %210 vergi almak)

  • altunizade capitol d&r'da, kitap rafları arasında, 15-18 yaş arası olduğunu düşündüğüm bir hanım kızımız tarafından dile getirilen hayret ve sevinç cümlesi. muhtemelen son 2 yıldır ilk defa kitap okumasına neden olacak bu kutlu olayı giyim kuşam ve prozodi açısından kendisinden ve birbirlerinden ayırt etmenin mümkün olmadığı arkadaşları ile paylaşırken kulak misafiri olduğum kutlu haber.

    aslında bir nevi yardım çığlığı olarak da algılamak mümkün. şu birkaç kelimelik kısacık cümleden bile son 20 yıldır yaşadığımız yadsınamaz mallıklar ile ilgili fikir edinmek mümkün değil mi a dostlar?

    halid ziya uşaklıgil'i tanımıyor veya bu sıradan dizinin bir uyarlama olduğunu bilmiyor olması değil bence mesele. kanımca, çok daha ciddi bir mesele var bu cümlede!

    kitap kavramı, "çıkan", zamanı gelince yeşeren veya düzenli servis edilen bir obje olarak algılanmaya ne zamandan beri başladı?

    turfanda hıyar mı lan bu?

    tamam gazetelerdeki boy boy ilanlardan, marketlerdeki cikletlerin kenarına koyularak satılanına; her televizyonu açtığımızda son yazdığı kitabını kameralara tutarak röportaj veren yazarlardan, dergilerin yanında eşantiyon verilenine, "kitap" ön planda sanki endüstriyel bir ürünmüş gibi algılanmaya başlanmış olabilir. ama bu kadar da mı koptuk gerçeklikten artık?

    bir kitap, bir beste, bir heykel veya resim ne zamandan beri ısmarlama mobilya, kesilmiş çelik veya banttan üretilen buzdolabı muamelesi görmeye başladı arkadaş!

    hani bu ülkenin çocukları manevi değerlere bağlı ve muhafazakar kişiler olacaklardı. hani şanlı tarihimiz ve asil milletimizle gurur duyacaktık. gavur ve gomonist propagandalarından koruyacaktık yavrularımızı. bu yüzden asmadık mı lan sağdan soldan 50 kişiyi. bu yüzen işkence görmedi mi binlerce genç aydın.

    ne oldu gladio'nun pezemenkleri? daha bıkmadınız mı yalan söylemekten? "yanılmışız, her şeyi istediğimiz gibi uyguladık ama sonuç bklediğimiz gibi olmadı. özür dileriz" de demediğinize göre, o söylemlerinizin de hiçbiri sikinizde değilmiş demek ki!

    manevi değeriniz ana akım` :mainstreammedya, milli değerinizwall street` borsası olunca, yine de şükredin bizim gençliğe hıyar ağaları. delikanlılar birbirini dürtüp "kalem ve klavye icat olmuş olum biz de yazabilecekmişiz" diye geyik de çevirebilirlerdi. size kalsa bu ülkeye bilgisayar ekipmanı olarak sadece mouse sokardınız ya...

  • şöyle birşeydir,
    10bin tl vardir bakarsin olm alinacak arabalar en az 12bin.. 15binin olur bu sefer begendigin arabalara bakarsin hep 17,5 18 falan.. 25bin civari bakarsin e biraz daha ver sifir bi araba al abi dersin. sıfır bi arac bakarsin 40-50 arasi bi kac yasinda bmw yada audiler gozune carpar.
    o parayi gozden cikartirsin bu sefede bi suv sevdasi başlar oraya kadar cikmissin ya artik bunun sifirini alip yillarca kullanmak istersin derken

    neyse metrobüs geldi hadi grsrz

    yıllar sonra gelen edit (2016): bu fiyatlar euro 2 lirayken yapılan hesaplardı tabi. şimdi bu fiyatlarda hayal!

    2020 editi: araba almayı ev alma seviyesine çıkartan yönetime ne kadar teşekkür etsek az!

  • hakkında bazı bilinmesi gerekenler:

    - çekim için bile olsa gittiği her mekanda hesap öder.
    - gurme olarak tanımlanmayı sevmez, kendisini gurman * olarak görür.
    - her fırsatta büyük fast food şirketleri ve gıda üreticilerinin ürünlerini eleştirir.
    - modernleşme adı altında mutfak kültürümüzün yavan hale getirilmesine karşıdır. gelenekten ve doğallıktan kopmadan gelişmeyi savunur.

    evet barbarvari bir şekilde yemek yediği oluyor arada ama ben alıştım.

  • bu kadına neden bu kadar tepki gösteriliyor ben söyleyeyim. çünkü bu kadın hepimizin hayatında bir x kişisi. kimimiz yakından tanıyoruz, kimimiz uzaktan gözlemleyip gıcık oluyoruz.

    işte o narsist, haketmediği halde bir yerlere gelen x kişisi ilk defa elimize düştü. bu kadın üzerinden o tanıdığımız kişileri cezalandırıyoruz. bu kadını kötü durumlara düşürünce, o kişilere karşı da hırsımızı almış oluyoruz.

    ama işte başkalarına olan kinimizi bu kadın üzerinde dozunu aşan şekilde tatbik etmek haksızlık değil mi?

    değil lan! ibreti alem olsun diye silin ki piyasadan, tüm narsistler, üçkağıtçılar kendine pay çıkarsın.

  • evde onu bekleyen veya birazdan eve gelecek olan bir gönüldaş yoksa eve ister 17:15'te gelinsin ister 19:00'da gelinsin ne fark eder.yaş biraz ilerleyince daha çok anlaşılıyor bu durum.gençlere sözüm yok işten erken gelsinler otursunlar dizilerini izlesinler ama bir yerden sonra insanın bilgisayar ekranına bakası gelmiyor.
    hayat çok garip.bayılırdım halbuki dizi izlemeye.

  • genellikle topraksiz tarim olarak da bilinen bitki yetistirme/tarim teknigi. ozellikle son yillarda butun gelismis ulkelerde onemi artan hidroponik sistemlerin avantajlari verimsiz topraklarin oldugu, su fakiri cografyalarda tarim yapilabilmesinin onunu acmasidir. geleneksel tarim yontemlerine gore su ihtiyaci 6'da 1'e kadar dusmektedir. ayrica topraga ihtiyac duymadigi icin cok elverissiz yerlerde bile yiyecek yetistirilebilmesini saglar. alttan sulama, usten sulama gibi tekniklerle bitkilerin ihtiyac duydugu besin/mineral/oksijen ihtiyaci giderilerek tarim yapmanin daha performansli hale gelmesi amaclanir.

    bu teknigin/teknolojinin daha da gelistirilmis versiyonu ise aeroponik'dir. o sistem cok daha yuksek performanslidir, dezavantaji ise kurulacak sistemin daha karmasik olmasi gerektigi icin ilk yatirim maliyeti daha yuksek, sistem bakim masraflari daha fazla olmasidir.

    bu entry'yi asil yazma sebebim ise, nasa 2000'lerin basindan beri hidroponik ve aeroponik sistemleri uzerine cok yogun ar-ge yapmaktadir. bu sayede yillardir iss (bkz: uluslararasi uzay istasyonu) icinde astronotlarla uzayda tarim deneyleri yapip uzun vadede uzay kolonisi, derin uzay yolculugu gibi hedeflerin onundeki en buyuk engel olan yenilenebilir gida sistemi sorununu bu sayede cozmeyi amaclamaktadir.

    bu kapsamda dunya genelinde cok sayida hidroponik/aeroponik teknoloji ar-ge sirketi kurulmustur. bu sirketlerin amaci hem dunyada gun gectikce azalan verimli toprak/icilebilir su kitliginda olusacak tarimsal gida krizlerinin onune gecmek hem de uzay tarimi konusunda oncu/tekel firma konumuna gecmeyi amaclamaktir. estonya'da 20 civari, israil'de 50, amerika'da 200 civarinda sirket yeni ve gelistirilmis/guvenilir hidroponik/aeroponik sistemler uzerine ar-ge calismasi yapmaktadir. ayrica darpa da bu konu uzerine zaman zaman proje yarismalari duzenlemektedir.

    kisacasi eger yatirimciysaniz, uzun vadede bu sistemler uzerine ar-ge yapan sirketler bayagi on plana cikacaklar bir gozunuz ustlerinde olsun.

    (bkz: aeroponik)

    https://settlement.arc.nasa.gov/…s/hydroponics.html

    https://www.nasa.gov/…/tech_life_asa_analytics.html

    https://www.nasa.gov/…ion-of-deep-space-food-crops/

    https://www.nasa.gov/…sions/science/biofarming.html