hesabın var mı? giriş yap

  • ikametgahı istanbul olan herkese ''ulaşım vergisi'' eklenerek yapılabilecek bir şeydir. belki de istanbul'un nüfusunu azaltacak olan çözüm bu olabilir. ya da en azından insanlar ''nasılsa parasını veriyorum'' mantığı ile toplu taşıma kullanmaya başlar ve böylece daha kaliteli ve efektif bir toplu taşımamız olur.

    düzenleme: sürekli olarak "herkes ikametini başka yerde gösterir" mesajları alıyorum. öncelikle, basit bir hesap yapalım. iett'nin 2015 faaliyet raporunda (google) 2015 toplam gider 1.355.000.000 tl civarında. bunu 15 milyona böldüğümüz zaman, kişi başı senelik 90 tl gibi bir meblağ çıkıyor. mevcut sistemden daha iyisini talep ettiğimiz için yıllık 100 tl'lik bir vergi pek çok sorunu çözer. ayda 10 tl'den ucuza geliyor.

    ben ve benim gibi toplu taşıma kullanan insanlar, bu rakamları zaten ödüyor. ama asıl amaç, toplu taşıma kullanmayan insanları sisteme çekmek olduğu için; bu yöntem bence insanları toplu taşıma kullanmaya itebilir. talep arttığı için daha yaygın, daha optimize ve daha kaliteli bir toplu taşıma sahibi olabiliriz. bu durumdan herkes kazanır.

    denetim mevzusuna gelince, küçük bir resmi işlem için bile ikametgah gerekmesi olayını geçiyorum; elektrik, su, doğalgaz, kredi kartı faturaları ile denetim kolaylıkla yapılabilir.

  • binilen takside taksici sigara içiyordur ve sorar:
    -hocam sigaranın zararı var mı?
    -aa akciğer kanseri... ehem yok yok içebilirsiniz.

  • bunun daha kötüsü o kız bana bakar dediğin kızın da sana bakmamasıdır.

  • ıspanaktan açılan muhabbettir. nereye gideceği ise meçhuldur.

    baba: ya bu ıspanak yemeği ne kadar güzel oldu. ıspanaklar mı iyiydi, yoksa elimin bereketi mi?
    kızı: sevgini katmışsındır.
    baba: seni yaparken de sevgimi kattım, ama hiç güzel olmadın.
    kızı: (oha!?!?)

  • tam rakibe çalım atmaya çalışırken sahada hortum çıkması; seni, rakibi ve topu kapması ve üçünü de sahanın çeşitli taraflarına fırlatmasını içeren anılar.

    bu arada hortum aldıktan sonra top dışarı çıkarsa rakip taç kullanırdı. *

    meksika takımı maske takardı ve gol yediğinde tek ağlamayan takım kendileriydi.

    moğolistan at kuyruklu elemanlardan oluşurdu.

    arjantin'in kalecisi çalımcıydı, topu aldığı vakit kimseye vermeden kaptırıp giderdi.

    kamerun en zorlu afrika takımıydı.

    bir de devre arasında menüde takım kaptanı arkadaşına taktik anlatırdı. eğer devreyi önde kapadıysa mutlu mesut anlatırken, berabereyse ciddi ciddi eğer yenik durumdaysa obradoviç gibi kızgın bir şekilde anlatırdı.*

    edit: africa theme'i dinleyince gülme krizi geldi. ahahahahaha en makara maçlar afrika maçlarıydı şüphesiz.

  • --- spoiler ---

    "kış gelecek, karanlık insanlığı yok edecek, krallığı korumalıyız" repliğini görünce kahkaha attım. gördük kışı, karanlığı amk meyve bıçağıyla son buldu
    --- spoiler ---

  • instagram'larından duyurdular.

    kraliyet ailesinin "kıdemli" üyesi olmaktan ayrılıyorlar ve zamanlarını kuzey amerika (kanada) ve ingiltere arasında değerlendireceklermiş.

    elbette çocukları kraliyete uygun yetiştirilecekmiş.

    bunu daha çok "finansal açıdan bağımsız" olmak için yaptıklarını söylüyorlar.

    sebebi, halkın vergilerini söğüşlemekten bıkmaları değil elbette, bir hayır teşebbüsü işine girecek olmalarıymış.
    (gelsin paralar...)

    evet, unvan.

  • aslında o çocuk, sen, ben, satürn, plüton, deniz, maymun charlie, leylekler, kediler, bakteriler hepimiz evrenin ufak parçalarıyız. gelecekteki ya da geçmişteki şeyler şu an biziz, yarın bizler geleceğin başka parçaları olacağız ve geçmişte de geleceğin başka parçalarıydık. kendimize, insanlara, herhangi bir şeye fazla anlam yüklemeyelim, yayalara yol verelim.