ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kızla tanışma replikleri
-
üniversiteye anadolunun küçük bi köyünden gelmis bi adam var. hoslandigi da bi kiz. bigün arkadaslari yari gaza getirmek mahiyetli, yari ciddi bi sekilde bunu kenara çekerler. anlatirlar durumu:
- olm sen gidip konusmazsan bu tip olaylar hiç baslamaz. gidecen tanisacan kizla, muhabbet kuracan.
gazi almistir. kizi bigün takip eder arkasindan. bütün cesaretini topladigi sirada iyice yaklasir ve kizin sirtina pat pat diye dokunur. kiz nooluyo gibisinden buna döner ve bakar. ama gencimiz bu noktada heyecandan tikanir. aazindan tek kelime çikmaz. kiz
- nooldu?
diye sordugu sirada da..:
- sevmek suç mu?
diye patlar...
bir erkeğin futboldan hoşlanmamasının asıl sebebi
-
kastedilen oyunu sevmekle beraber izlemeyi ve ziklemeyi bırakmaksa, sihirli bir değnek değmesiyle aşağıdaki mevzularda idrak güncellemesidir.
- 22 baldırı çıplağın peşinden koştuğu topun fakirlik, gerilik, yokluk gibi gerçek dertleri unutturmaktan başka hiç bir zike yaramaması
- bi zike yaramayan bu işe harcanan zirilyonların ilime, irfana, kültüre, edebiyata harcanabilecek olması
- o zirilyonları alınca neresine sokacağını bilemeyen topçuların yaptığı çok da ufak olmayan şımarıklıklardan gelen tiksinme hissi
- o topçuların üzerinden ün ve para kazanmaya çalışan bir takım hatunlar
- bu topçuları ve hatunları zorla gözümüzün içine içine sokan medya
- hepi topu bir top tepiklemekten ibaret bir oyunu, izlemeyi bırak tartışmak için harcanan zamanda kuantum mekaniğinin anlaşılabilecek olması
- futbol tartışırken çıkan hır gür, düşen seviye
- stadlarda hiç olmayan seviye
- medyada futbol tartışmak üzerine kariyer yapan heriflerin tırışkalığı
- böyle heriflere "hocam hocam" deyip çanak tutup ego şişiren daha da tırışka sunucu zevat
- kulüp yöneticisi kimselerin iğrençliği
- futbol üzerinden çıkar sağlamaya çalışan politikacıların iğrençliği
- her nedense mor-yeşil renklere gönül verenlerin her nedense eflatun-sarı renklere gönül verenleri öldürmek istemesi ve dahi ara sıra bunu gerçekleştirmesi
- şike
yeni sevgiliye eski sevgilinin adıyla hitap etmek
-
çok vahim sonuçlara yol acabilir, şöyleki;
- melis kumandayı versene tatlım.
- yeter ama cemil, kac zaman geçti hala melis.
- cemil?
- nerden cıkardın gene cemil'i mehmet, konuyu bana çeviremezsin şimdi!
vay arkadaş ya?
wagyu
-
japonların genetik ön hazırlığa tabi tutarak yetiştirdikleri ve son derece yağlı sığırlar. japonya’da yetiştirildikleri bölgelere göre aldıkları isim değişiyor. yetiştirilmeleri döneminde gösterilen titizlik sayesinde japonlar biftek piyasasında bir numara durumundalar. wagyu sığırları günlerini masaj yaptırarak ve bira içerek geçiriyorlar. bu sayede olabildiğince yağlı ve sulu bifteklere sahip hayvanlara dönüşüyorlar. tabii ki en pahalı bifteklere de.
art nouveau
-
binayı masalsılaştırmanın akımıdır art nouveau.
dünya standart kalıplarda sıkışıp kalmıştır, ve bu sıkıcı dünyayı kurtaracak olan bir grup cengaver mitoloji 'dir, ortadünya'dır, bütün bunları dünyada canlandırmaya karar vermişlerdir.
(bkz: victor horta)
(bkz: hector guimard)
tabi ki (bkz: antoni gaudi)
(bkz: charles rennie mackintosh)
(bkz: otto wagner)
(bkz: joseph maria olbrich)
(bkz: friedensreich hundertwasser)
ve türkiye'den de ; (bkz: raimondo d'aronco)
gibi cevval, hayalperest ve cesur adamlar bu akımın öncüleri olmuşlardır. tabi onlara bu anlamda maddi finansman sağlayan ve sanatı gerçek anlamda takdir edebilmesini bilen kişileri/kurumları da unutmamalı.
memleketimizde istanbul'da maçka, tünel,nişantaşı, yıldız, gümüşsuyu semtleri civarlarında çeşitli örnekleri görülebilir.
(bkz: botter apartmanı)
(bkz: şeyh zafir türbesi)
ve çeşitli hanlar, çeşme/apartman türevi yapılar başta gelen eserlerdir.
art nouveau'nun günümüzde artık hakikaten hiç kalmamış olmasını, sadece eski binalarda gözlerimizi gönlümüzü açması, şu devirde mimari estetik anlayışının ortadan kayboluşunun veya mimari anlayışların ne derece fonksiyonellik ve ucuzluk arayışında boğulmuş olmasına bağlayabiliiriz. umarım art nouveau gibi güzel arayışlardan doğan güzel akımlar sokakları daha geniş kapsamda süslemeye başlarlar.
6 nisan 2021 covid-19 vaka sayısının 49584 olması
-
bu sayının içine, testi negatif olup tomografisi pozitif olan hastalar dahil değil.
t: artmış günlük korona sayısı
edit: çok soran oldu. nerden biliyorsun, emin misin diye. eminim, türkiye’nin en büyük pandemi hastanesinden yani şehir hastanesinden bir doktor olarak bildiriyorum.
hiçbir kızın ilki olamamış erkek
-
tüm içtenliğimle söylüyorum, keşke ben olsam dediğim erkektir. ,
hayatım boyunca hep ilk olan erkektim ben. bu ne demek biliyor musunuz? pantolonlar aşınana kadar sürtünmek demek. imkansız hesaplar ödeyerek "zamana ihtiyacım var." lafını duyup tavana bakarak uyuyakalmak demek. hep ertelenmek demek, hevesi kursağında bırakılmak demek. ve hepsinden önemlisi müzakere etmek demek.
o yatağa girdin mi müzakere edeceksin arkadaş. bu topraklar kolay kazanılmadı. elin bele değmesinin bile şanlı galibiyet olarak addedildiği nice geceler yaşandı o er meydanında. sütyeninin kopçasını açtığımda gözleri yuvalarından fırlayan sevgilim oldu benim. birini elimle yerine taktım. iç çamaşırına dokunduğumda "hayatımda bu kadar kirlenmiş hissetmedim" cevabını aldım. yılmadım, müzakereci tutumumu korudum. "sadece uyuyalım hiçbir şey yapmayalım" dedim ve sadece uyudum. yaz sıcağında kışlık eşofmanlarla girdim yatağa, isilik oldum. yeri geldi ayaklarımız birbirine değsin diye mücadele verdim.
sonra vay efendim neymiş ikinci olunca rererö. oglum mal mısınız lan?
yalnız hissettiğinde içine kapanan insan
-
rivayettir;
derviş baba dağ başında tek başına oturmakta, zikretmekte, tefekkür etmekte imiş. bir adam gelmiş ve demiş ki "be hey derviş! burada bir başına ne yapmaktasın?"
derviş baba usulca kaldırmış başını, adama bakmış ve cevaplamış "sen geldin, yalnız kaldım."
ortaöğretimde başörtüsünün serbest bırakılması
-
manyaklık..bu konuda en iyi sözü arthur schopenhauer 200 sene önce söylemiştir : "dünya, 15 yaşından küçük çocuklara din dersi vermeyecek kadar dürüst olursa, belki o zaman ona umut besleyebiliriz."
ilkokul birinci sınıf çocuğu
-
kocaman okul çantası, büyük bir beslenme çantası ve suluğuyla, sanki dağa çıkıp yirmi gün dönmeyecekmiş gibi okulunun yolunu tutan küçük komandodur.
konsolosluk diyalogları
-
- kac ki$i basvuruyorsunuz?
- ben ve alti cocugum
- kocanizin yanina mi?
- evet, beyim orda i$ci
- statusu nedir $u anda
- kebapci
- hayir, yasal statusu ne - vatandasligi mi var, multeci mi, ne?
- kacak
- ne zaman gitti oraya?
- onalti sene oldu
- ne zaman gordunuz kendisini en son?
- gittiginden beri hic gormedim
- haberlestiniz mi peki hic?
- hayir
- orada oldugunu nereden biliyorsunuz o zaman?
- benim butun kardeslerim de orada, onlar soyledi
- bu cocuklarin hepsi de 16 yasindan kucuk. babalari kim?
- ne demek kim - kocam tabii
- nasil oluyor peki han'fendi; kocanizi gormemissiniz 16 senedir?
- ee?
- bu cocuklar nasil oldu?
- ayip oluyor ama
- e bi anlatin o zaman da olmasin
- kocamin cocuklari, ne demek kimin, kocamin elbet
- 16 yildir gorusmediginiz bir adamdan nasil 6 tane 16 yasin altinda cocugunuz var?
- orda kocamin avkatindan mektup var
- alakasi ne bunun simdi?
- bilmiyorum
- anladim...