hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.

  • üzüntülerinin acısını gs ve bjk taraftarından çıkarmaya çalışan taraftar grubudur. oysa ki konunun onlarla ne alakası vardır. sadece izlediler ve her komik şey gibi güldüler. fenerbahçe taraftarı üzüleceği yerde siz bukelemunsunuz siz birbirinizi tutuyosunuz vay efendim çok yalnızız. ulan tamam fenerin olmasını istemedi belki kimse ama 22 kişimi çıktılar sahaya. biz burda içimizden inşallah olamaz fener dedik diye mi suçluyuz yoksa.

    ben şunu anlamıyorum
    ilk gs maçından önce rakip takım kaptanına saldırıcaksın, http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?id=17095913

    bjk maçında kazandıkları penaltıdan sonra penaltı noktasını kazarak çirkefliğin daniskası diye tabir edilebilcek bi garip davranış sergiliyceksin. http://sphotos.ak.fbcdn.net/…0_3974450_144442_n.jpg

    yine ezeli rakibinle oynarken dünyada eşine az rastlanır saygısızlık ve seviyesizlikle topu kıçınla tutucaksın http://www.medyafaresi.com/…7_76b6c.jpg&w=279&h=235

    sondan bir önceki hafta kazandığın maçda gol sevinci olarak rakiplerinin ağladığını ima edeceksin.http://www.facebook.com/…2272&id=82795302208&ref=mf`

    sonra diyceksin ki niye birbirlerini tutuyolar. seviniyorlar sevinmesinler. bu tarafa bakıyorlar bakmasınlar. size ne arkadaşım.

    dünya' nın en aptal görüntüsünü oluşturdunuz şükrü saracoğlunda. timsah yürüyüşü yaptınız kendi sahanızda. karnımız ağrıyana kadar niye gülmeyelim? komik değil mi hakkaten. zamanında yöneticiliğinizi yapmış biri * avrupada gs' i desteklemem dediğinde herşey normal ama biz final maçında trabzonu destekleyince niye bu kadar olay oluyor. feneri mi destekliycektik tüm o yukardakilerden sonra. tabi ki bursa alsın istedik nesi garip bunun? bırakın bizim sevincimize laf söylemeyi. biz biraz güleriz geçer. siz de biraz üzülün geçsin. karşı saldırı için yeterli malzeme yok çünkü elinizde.

    içiniz rahat edicekse bukalemun deyin diğer takım taraftarlarına. en az bursa şampiyon oldukdan sonra timsah yürüyüşü yapan fenerliler kadar bukalemun.*

    not: iş bu entry zamanın ötesinde olup ait olduğu yere ulaştırılması için itinayla buraya bırakılmıştır.

  • bakın belki koca'nın söylediği doğrudur, söz konusu miktarda aşı söz konusu zamanda gelecektir ama aşıların geldiğini görene kadar asla inanmıyorum. inanmıyor oluşumun da suçlusu ben değilim.

  • soz konusu çocuklar olunca içime garip bir huzun cokuyor. klasik olacak ama baba olunca daha da uzuluyorsun cocuklara.

    bu çocuğun varlıklı yaşdaşları dünyanın medeni ülkelerinde oyun hamurları, legolar ile oynuyor, iyi arabalara biniyor, guzel okullarda okuyor.

    bu çocuğun günahı yok. suclu onu bu duruma dusurenlerde..

    eğer ki cehennem diye bir yer var ise ateşle yanmasin buna sebep olanlar, senin gozyaslarinda bogulsunlar.

  • kuzey ırak'taki kürdistan yönetiminin hazırladığı amerika'ya teşekkür klibidir kendileri. bütün dünyada dönmekte olup, amerikan yönetimi "bakın ırak'ta insanlar ne kadar bize müteşekkir, ne kadar iyi işler yaptık aslında" diye propaganda yapmaktadır.

    önce izleyelim (gerçi ben sadece dinleyebildim)

    http://www.youtube.com/watch?v=mtllejglc4u

    diğerleri için (bu web sayfası kurdistan regional government 'ın sayfasıdır)
    http://www.theotheriraq.com/

    not: sayfanın altında 3 tane klip var. her klibin 2 versiyonu var birinde amerika'ya, birinde ingiltere'ye teşekkür ediyorlar.

    metin

    “thank you”
    vo narrator:
    saddam’s goal was to bury every living kurd…
    he failed.

    (saddam'ım amacı yaşayan her kürdü öldürmekti...ama başaramadı)

    yahu, halepçe katliamında daha sonra da birinci körfez savaşında sizi önce saddam'a karşı gaza getirip sonra saddam'ın kucağına atan kimdi ? amerika değil miydi ? saddam'dan kaçarken, amerika'ya mı sığındınız, türkiye'ye mi ? amerika bu kadar saddam düşmanıydı da, neden o zaman, birinci körfez harekatından bağdat'a 60 km kala durdu ve saddam'ı ırak'ın başında bırakarak geri çekildi.

    kurd citizens: (kürt topluluğu)
    “thank you.”
    “thank you, america.”
    “thank you.”

    vo narrator:
    the kurds of iraqi kurdistan just want to say ‘thank you’…
    for helping us win our freedom.

    (irak'ın kürtleri, özgürlüğü kazanmamızda bize yardım ettiği için amerika'ya teşekkür etmek istiyor)

    kurd citizens:
    “thank you for demoggrasiieeaa.”
    “thank you, america.”

    kurdish hero girl:
    “thank you.”

    bir de ne için teşekkür ediyorlar ona bakalım
    http://www.marchforjustice.com/fallujah22.swf

    tarihte böyle bir omurgasızlık çok nadir görülmüştür. çok ülke amerika tarafından işgal edildi ama hiçbirisi "teşekkürler amerika" diye reklam yayınlamadı. amerika senin bin yıldır beraber yaşadığın insanları, basra'da, bağdat'ta ve felluce'de katliama uğratsın, tavuk keser gibi kessin, amerikan askerleri ırak kadınlarına tecavüz etsin sen hiçbir şey yapma hatta yataklık et, yetmiyor gibi bir de bütün dünyaya "thank you amerikaaaa" diye reklam yayınla.

    türkmenler de saddam'dan çekti ama herkes gördü telafer'de nasıl şerefli insanlar gibi amerikan işgaline direndiler. bu reklamları yayınlayanlar ve onaylayanlara da, umarım birgün başkaları demokrasi getirir !

    http://www.zaman.com.tr/…lt=&trh=20051111&hn=227940

  • emekli olduktan sonra şirketi çocuklarına devrederek icatlarına dönmüştür. bu dönemde de teleskop ile mesafe ölçümü, mektup kopyalama cihazı, yağ lâmbasında iyileştirmeler, buhar merdanesi ve heykel kopyalama cihazı geliştirmiştir.

  • facebooktaki ergen sayfalarinda olan durumun aynisinin sozlukte de olmasidir. bir cumle yaziya bir bakiyorsun 200 fav gelmis, ucuncu sayfada yazsa tek oy alamayacak entryler bastaci oluyor, biz de girip eli yuzu duzgun entry okuyacagimiza debe listesinde recep ivedik ayarinda entryler okuyoruz.

  • doyamadınız medeniyeti metrekarelerle, saraylarla algılamaya çalışmaya.
    doğru hesap şöyle;
    hukuki güvenlik + iyi çalışma şartları + eğitimli medeni insanlar + temiz çevre > 50 metrekare

  • bu konuya bir kaç farklı açıdan bakmak lazım:

    1. şia, öyle kolayca tu kaka edilip basit bir ötekileştirme ile aklen pasifize edilebilecek kadar ağırlıktan yoksun filan değildir. ne teoride, ne pratikte. maalesef ki, çok çok maalesef ki, tarihte artık bir hatıra olarak kalmış mutezile hariç, sünni-ortodoks islam düşüncesinin dışındaki en organize ve kurumsal aklın vücut bulmuş halidir. bin küsur yıllık bir tarihsellik ve aynı orandaki büyük dinsel/mantıksal kümülatif mirası görmezden gelemezsiniz. şia, bir şeye böyledir diye yüklemler atfediyorsa, muhakkak ki referans aldığı argümanlar vardır ve göz önünde tutulmalıdır. ibn abbas gibi, said b. cübeyr gibi ilk dönem fıkıh neslinin en değerli temsilcilerinin caiz dediği bir konudan bahsediyoruz. öyle kolayca kestirip atamazsınız. şia, islam tarihi ve düşüncesinin en büyük ikinci ekolüdür ve bu konuda dayandığı ayet ve hadisler uydurma değildir.

    2. önemli bir sahabi olan cabir b. abdillah'ın "biz resulullah zamanında da, ebubekir zamanında da bunu yapardık. sonra ömer bizi bundan nehyetti" demesi [kütüb-i sitte de denilen, en muteber altı hadis kaynağından ikisinde geçer bu; müslim, nikah:16; ebu davud, nikah:29], üzerinde bir kaç bakımdan durulması gereken bir konudur:

    2a. bu söz doğruysa, demek ki peygamber döneminde bir kaç defa ruhsat verildiği ve yasaklandığı bilinen müt'a, son tahlilde ebedi olarak yasaklanmamış olmalıdır. yoksa, ilk halife hz. ebubekir'in bu işe nasıl olmuş da göz yummuş olduğu izah edilemez. böyleyse, ya hz. ebubekir dinin hükümlerini uygulamakta ihmalkar davranmış veya bir halife olarak otoriter olamamış ve reayasına söz geçirememiştir sonucu çıkar. her durumda, cabir'in bu sözleri, izaha muhtaçtır.

    2b. bu söz ışığında, en azından bazı sahabenin hz. ömer döneminde bu işi yapıyor olduğu anlaşılıyor. gerçekten de, tarihi bilgilere başvurulduğunda, ikinci halifenin bu konudaki yasaklaması bilinen bir hadisedir. burada da bir kaç mesele var:

    2b1: yaygın sünni kanaate göre, sahabenin hepsi müçtehittir ve içtihat makamındadır. peygamberden sonra, müslümanların din, ahlak ve fazilet bakımından en değerlisi de bu nesildir. dahası, "benim ashabım gökteki yıldızlar gibidir, onlardan hangisine uysanız doğru yolu bulursunuz" hadisi de ortadadır. peki, bu nesilden bazılarının yaptığı bir eylem, nasıl olur da peygamber emriyle çelişebilir? o zaman, söz ettiğimiz hadisi nereye koymalıyız?

    2b2. eğer cabir'den gelen rivayet doğruysa, bazı sahabe yapıyor ve hz. ömer de bunu yasaklamışsa, neye göre yasaklamıştır?
    "ey iman edenler! allah'ın size helal kıldıklarını neden kendinize haram kılarsınız (tahrim, 66:1) ayetini nereye koymak gerekir? hz. ömer'in kuran ve sünnette yasak olmayan bir konuda yasak getirme hak ve yetkisi var mıdır?

    2b3. o halde burada durup, halife ömer'den müçtehit ömer'e dönmek gerekir. hz. ömer, bu noktada bir içtihat yapmış görünmektedir ve şia'nın aksine, peygamber'in müt'a nikahını ebedi olarak yasakladığı fikrindedir (birazdan bahsedeceğimiz hz. ali örneği bunu destekleyecek)

    3. bütün bu tartışma boyunca değinilmeyen, sahabenin en önündeki isimlerden olan ve bizzat şia'nın da ilk ve en büyük imam kabul ettiği hz. ali'nin durduğu yerdir:
    "resulullah, hayber günü'nde müt'a nikâhını ve evcil eşeklerin etini yasaklamıştır (buhârî, nikâh:31; müslim, nikâh:29-32; ibn mâce, nikâh, 44)"
    hz. ali, müt'a nikahının ebedi olarak haram olduğu inancındadır ve iş bu hadisi de kendisi rivayet etmiştir. demek ki şia, müt'a nikahına helal demekle, bizzat kendi imamına muhalefet ediyor durumdadır. görünen o ki, hz. ömer de yukarıdaki içtihadı yaparken, bütün hilafeti boyunca en yakın danışmanı ve sağ kolu olarak kullandığı hz. ali ile bir akıl ve içtihat müzakeresi yapmış ve bu sonuca kendiliğinden varmamıştır.

    4. gelelim günümüze: müt'a nikahının varlığı, kanımca günümüz iran devletinin en büyük fıkhî ve sosyal açmazıdır. on dört asra yaklaşan kümülatif şia aklı ve isnaaşeriyye içtihadı, öyle görünüyor ki iran devletinin elini kolunu bağlamaktadır. yoksa, parkta bir erkekle bir kızı yanyana görünce müdahale eden devrim polisinin müt'a karşısında sessiz kalışını açıklamak mümkün değildir. iran, kendi varlığını borçlu olduğu en temel argüman -şia fıkhı- karşısında, müt'a noktasında çaresizdir ve buna karşı olması, kendi varlığını inkar anlamına gelecektir.

    peşin edit: copy paste olmayıp, tamamı elle, üstelik telefonda yazıldığından bazı sürç-ü klavye kabilinden hatalar olabilir. mazur görüle

  • hanımın 32 tane elbisesi dolapta teker teker asılı. benimse sadece iki gömleğim var ve hanım 2 sini aynı askıda asmış. arkadaşlar evlenmeyin.