hesabın var mı? giriş yap

  • ırtibat kurduğum muhteşem ötesi, kanatsız melek, savaşçı ruh ; çok değerli onkoloji virtüözü sevgili (bkz: süalp tansan)'la irtibat kurdum az önce ve ilgileneceğini söyledi. kendisinin amerika boston üniversitesi'nde kürsüsü var. ınanın sevinç ve heyecandan elim titreyerek yazıyorum çok şükür.

  • akşamki sokak çağrısı ile artık ülkeyi karıştırmak isteyen istihbarat örgütlertinin bir aparatı olduğu ortaya çıkan şahıs.

  • yarışmacıları arasında bir tane bile beyaz tenli olan yoktur. sözlükten kimse katılmamış herhalde.

  • tespittir. ama bazı ufak detaylar var...

    20 senedir bilişim sektöründe olan, belki yüzlerce yazılımcı ile çalışmış hatta iddiasına girerim bir yazılımcıyla 5 dk konuşarak tüm seceresini çıkaracak kadar tecrübesi olan birisi olarak olayı biraz farklı şekilde yorumlayayım.

    bundan 20 sene önce sadece html dilini bilen -ki bu en temel yazılım dillerinden birisidir- kişiler bugünün yapay zeka algoritmasıyla uğraşanlar kadar değerliydi.

    çünkü o zamanlarda html'i öğrenmek bile çok zordu. kaynak azdı, bilgiye erişim kısıtlıydı...

    peki geçen süreçte ne değişti de bu işler ele ayağa düştü?

    open source, yani açık kaynak kültürü gelişti.

    insanlar yazdığı kodları harmanlayıp, bir güzel paketleyip herkesin kullanımına açtı. örneğin bir web sitesi mi istiyorsun? 20 yıl öncesine kıyasla bunu yapabilmek için artık bir kod yazman bile gerekmiyor. internette yazılmış ve insanların kullanımına sunulmuş yüzlerce open source proje bulman mümkün.

    google gelişti.

    yazılım mı öğrenmek istiyorsun. tek yapman gereken google'ye "x kodlama dersi" yazman yeterli oluyor. milyonlarca içeriğe anında ulaşabiliyorsun.

    youtube icat edildi

    aradığın bilgiye ulaşım artık hiç olmadığı kadar hızlı oluyor. hızı bir kenara koyun artık ders alıyor gibi birileri çıkıp size yazılımı anlatıyor. ulan 20 sene önce insanlar bu bilgilerin yüzde biri için servet döküyordu...

    kurumsal firmalar fabrikasyon işler için kendi paketlerini yazdılar.

    işin içinde ticaret var. maaşlı çalışan milyonlarca insanlar var. büyük firmalar ne yaptı. daha az insanla daha çok iş yapabilmek için kendi kütüphanelerini yazdılar. react gibi go lang gibi, nodejs gibi. 20 sene önce bir yazılımcının aylarca uğraşıp yapacağı işi, birkaç saate kadar düşürdüler...

    sonuç olarak yazılım dilinin yazması, okuması ve öğrenmesi inanılmaz şekilde kolaylaştı ve süreç müthiş şekilde hızlandı...

    daha kolay anlaşılabilir olduğu için yazılım öğrenen insanların yaş ortalamasını da haliyle düşürdü. artık ergenliğe gelmemiş çocukların bile oturup bir şeyler yazabildiğini hepimiz biliyoruz ki bu çok da güzel bir şey.

    fakat bunun getirdiği bir dezavantaj var. şöyle düşünün;

    mahalle bakkalları neden artık eskisi kadar çok kazanamıyor?

    çünkü artık zincir marketler var.

    peki zincir marketler artık neden çok kazanamıyor?

    çünkü artık online market satışları var.

    olay teknolojiye ayak uydurmakla ilgili. dönemine ayak uyduranlar başarılı olurken, bunu görmezden gelenler ise zamanla yok olmaya mahküm oluyor.

    doğada uzun vadede nasıl en güçlüler hayatta kalabiliyorsa, aynı çarklar yazılım sektörü içinde de geçerlidir.

    şimdi konuyla ne alakası var demeyin,

    yazılıma ulaşım bu kadar kolaylaştığı için yazılımın ticari değeri de hızla düşmektedir. örneğin eskiden 50 bin liraya yazılan bir web sitesi bugün 1000 liraya yapılabiliyor. çünkü artık bunu yapabilecek çok fazla insan var.

    evet artık yazılım öğrenmek 4 ayda mümkün. hatta sıkı bir şekilde 4 ay boyunca çalışırsanız iş bulabilecek kadar kendinizi geliştirmeniz de mümkün. ama "ehhe artık yazılım biliyorum yıllık 150 bin dolar kazanırım" hayalleriniz için biraz daha düşünmeniz gerekiyor. dananın kuyruğu da zaten burada kopuyor.

    4 ayda öğrenebildiğiniz yazılım yukarıdaki verdiğim mahalle bakkalı kıvamında olacaktır. çünkü artık öyle yazılım teknolojileri var ki, 20 senedir bu işin içinde olan beni bile bunları görünce koca bir oha çekiyorum.

    dünya genelinde yazılım işi gerçekten çok ilerlemiş durumda. bizim değil 4 ay, 40 yıl uğraşsan bile anlayamayacağın teknolojiler ile uğraşıyorlar.

    bugün 4 ayda öğrenebildiğin yazılımı belki bundan 10 sene sonra 4 günde öğrenebileceksiniz. ya da 4 ayda yapabildiğiniz bir projeyi ileride 4 saatte yapabileceksiniz.

    yani evet 4 ayda yazılım öğrenmek mümkün ama bu herkesin öğrenebileceği bir konumda olduğu için diğerlerinden hiçbir farkınız olmayacaktır. kendinizi sürekli geliştirmediğiniz sürece kısa sürede öğrendiklerinizin hiçbir işe yaramayacağını kendiniz de tecrübe edebilirsiniz.

    şuanda yazılım teknolojileri bizim öğrenme hızımızdan çok daha hızlı ilerliyor.

    yani evet 4 ayda bir yazılım öğrenmeniz pek de mümkün. ama öğrendiğiniz şey koca bir kumsalda tek bir kum tanesi gibi olacaktır.

  • yine romantizm başlamış. evet o zamanlar türkiye norveç seviyesinde müthiş mutlu, huzurlu, zengin, refah dolu bir ülkeydi. şu saydıklarım hariç:

    -15 mart 1990 nusaybin olayları
    -körfez savaşı (her hafta saddam bomba atacak diye sığınaklara kaçıyorduk)
    -1992 erzincan depremi
    -sivas katliamı
    -gazi mahallesi katliamı
    -uğur mumcu suikastı
    -bingöl'de 33 askerin şehit edilmesi
    -başbağlar katliamı
    -artan terör olayları yüzünden askerliğin 18 aya çıkartılması
    -enflasyon canavarı
    -5 nisan kararları
    -17 ağustos depremi
    -sabancı suikasti
    -üniversitelerde "karşıt görüşlü öğrencilerin" sürekli birbirine girmesi, bıçakların, satırların havada uçuşması
    -pkk'nın her hafta yaşanan karakol baskınları
    -hizbullah cinayetleri
    -her mahallede türeyen kapkaççılar yüzünden bir ara haberlerde her gün "kapkaççılardan nasıl kaçılır" türü eğitim videoları yayınlanırdı.
    -mavi çarşı'nın yakılması
    -alaattin çakıcı - sedat peker gibi mafyaların palazlanması
    -susurluk kazası ve devlet mafya ilişkileri
    -hava kirliliğinden güneşin gözükmemesi
    -pkk'nın köy basmaları ve katliamları
    -manisa'da haftalarca işkenceye uğrayan liseli gençler
    -cumartesi anneleri
    -hapishanelerdeki açlık grevleri ve ölüm oruçları
    -hayata dönüş operasyonu
    -sıcağı sıcağına'da her hafta incelenen kan donduran vahşi cinayetler
    -ısparta'da sel felaketinde 80'e yakın insanın ölmesi
    -bankaların hortumlanması
    -irticanın hortlaması ve 28 şubat olayları
    -dınar depremi
    -türk şoförlerin suudi arabistan'da kılıçla kıtır kıtır kesilmesi ve akşam haberlerinde bunu sansürsüz olarak izlememiz
    -yunanistan'la hemen hemen her gün yaşanan krizler
    -çetin emeç cinayeti
    -turan dursun cinayeti
    -bahriye üçok cinayeti
    -zonguldak'taki maden kazasında 200'den fazla işçinin ölmesi
    -nevruz kutlamalarında çıkan olaylar ve 40 kişinin ölmesi yüzlerce kişinin tutuklanması
    -beyaz toroslar
    -gözaltına alınan bir çok insandan bir daha haber alınamaması
    -bolu-düzce bölgesindeki faili meçhul cinayetler
    -van'daki uçak kazasında 50 kişinin ölmesi
    -alevi mahallelerinin silahlarla taranması
    -izmir'de sel felaketinde 60'dan fazla insanın yaşamını yitirmesi
    -metin göktepe cinayeti
    -ahmet taner kışlalı cinayeti
    -her sene 1 mayıs'ta insanların ölmesi
    -12 kasım düzce depremi
    -televizyonlarda kürtçe konuşmayı bırak "kürt" kelimesini kullanmak bile tabuydu. ahmet kaya kürtçe şarkı yapacağını söylediği için linç edildi.
    -doğu illerinde sürekli çatışma ve ayaklanmaların yaşanması
    -sürekli şehit haberlerinin gelmesi

    ve türkiye'nin dışında ama hemen dibimizde gerçekleşen ve akşam haberlerinde sürekli muhattap olduğumuz bazı olaylar:

    -azerbaycan-ermenistan savaşı
    -bosna savaşı ve katliamları
    -körfez savaşı
    -rus-çeçen savaşı
    -kosova-sırp savaşı ve katliamlar

  • taraflardan biri diğerini rapor vermeye, her an ne yaptığı hakkında kendisini bilgilendirmeye zorluyorsa zorlanan taraf için bir süre sonra kabak tadı vermeye başlayacak ilişkidir. ortada sevgi hala varsa ve alışkanlık oluştuysa ve bu sebeple ilişki devam ediyorsa bir süre sonra rapor veren kişi artık basit yalanlar söylemeye başlayabilir. diğer tarafın bu basit yalanları yakalamasıysa travma etkisi oluşturabilir. rapor isteyen taraf karşı tarafın kendisine yeteri kadar değer vermediğini, kendisini önemsemediğini ve hatta aldattığını bile düşünebilir. tüm bu etkiler iki taraf için de zamanla büyük yıpranmalar yaratır ve sonuç olarak da ayrılığı doğurabilir.

    bir de kendi rapor veren insan vardır. karşısındaki istemese dahi onun içi rahat olsun diye her an ne yaptığını söyleme ihtiyacı hisseder. eğer karşı taraf da bu kadar düşünceliyse bu davranışların kendisinde yarattığı etki olumlu olur. fakat karşı taraf az biraz hödükse kendisini bir bok sanmaya doğru yol alabilir. hatta zamanla kendisini iki bok da sanabilir. karşısındakini cepte görür, ona göre davranır. cicim aylarındaki saygı ve sevgiyi kaybeder. çünkü karşısındaki zaten ona çok değer veriyordur, bırakamaz. bu kategoride olan insanlar da kendileri gibi düşünceli, naif, ince insanlarla karşılaşmadıkça üzülmeye mahkumdurlar* .

  • oradan buradan bilgi toplayan bir youtuber, evet olması gereken de bu zaten. dünya üzerindeki hemen her şey bir klavye kadar yakın. burada asıl takdir edilmesi gereken veya tartışılması gereken nokta sunumu ve kalitesi olmalıdır. sene 2019, hala daha burada wikipedia ve google diye ağlayanlarla dolu. sevmiyorsan izleme kardeşim bu kadar basit. adam her içeriğini kendisi sıfırdan mı yaratacak, ya da modern matematiği, nükleer fiziği baştan mı ele alacak?