hesabın var mı? giriş yap

  • http://haber.sol.org.tr/…emir-guler/iki-park-149500

    aydemir güler'in ankara'daki ikinci saldırıyı da tak'ın üstlenmesinden sonra yazdığı "iki park" başlıklı köşe yazısındaki haklı cümledir. hatırlarsınız ki bir önceki saldırıyı da tak üstlendikten sonra kck saldırıyı siyasal olarak sahiplenmiş ve ardından hdp sus pus olmuştu.

    "pkk'ye katılan sol yapılar bitmiştir. aynı şey, ikide bir dönüp “bizim dışımızda solculuk yapacak bir alan yok, sol biziz” diye tekrarlayan hdp için de geçerlidir. “hdp solu” güven park önünde bitmiştir. o gözyaşı damlalarının altından kalkamazsınız. bazı yanlışlar solun yapabileceği yanlışlar değildir. giderseniz, geri gelemezsiniz."

  • türk televizyonlarının unutulmak istenen ama unutulamayan adamı savaş ay production gururla sunar,

    bir kaç ay önce atv ana haber'in "savaş ay oradaydı" adlı bölümünde savaş ay'ın narkotik ekibiyle terör bağlantılı bir şebekeye baskın yapmaya gitmesi, polislerin kapıyı kırmalarını ve savaş ay'la birlikte içeriye girmelerinin kameraman tarafından evin içinden görüntülenmesi..

  • birden bire aklıma gelen, hüzünlendiren efsane spor programıdır. ntv grubunun spora gerçekten değer verdiği, hafta sonu spor kuşağının olduğu, murat kosova'nın "işte premier league bu" diye haykırdığı yılların programıdır...

    haftanın en iyi 10 hareketinde iverson'ların, kobe'lerin, vince carter'ların birbirinden enfes hareketlerinin değerlendirildiği, kaan kural'ın heyecanlı heyecanlı yorumlar yaptığı, ödüllü soruların olduğu, programın sonlarında "hafta sonu yayınlanacak maç programı"'nın bildirildiği programdı...

    en sevmediğim yanı kısa sürmesi, futbol programları kadar süre ayrılmamasıydı... murat kosova ve kaan kural'ın ikisinin olduğu programlar efsaneydi... daha sonra murat murathanoğlu da kadroya katıldı amma ve lakin kaan kural'a sürekli muhalefet olması ve "ben daha çok bilgiliyim" mesajı vermeye çalışması yüzünden eski tadı kalmadı. sonra da yayından kaldırıldı gitti...

    zaten ondan sonra hiç bir şey eskisi gibi olmadı... ne memleket, ne spor dünyası, ne de dünyamız... ve korkarım ki zaman geçtikçe bu yılları arar olacağız...

    şimdi "yolla" butonuna basmadan entry'i okuyayım dedim de bi nba stüdyo'dan amma da anlam çıkarmışım... sanki daha çok geçmişe ve değerlere özlem gibi olmuş...

  • bugün gelen haberler türkiye’den mi, kuzey kore’den mi belli değil. sonumuz iyi değil.

  • hiçbir şey için geç değildir.

    tam şu an o elinizdeki klavye midir ne sikimse işte, onu yavaşça bırakın ve bir adım atın. korkmayın, deneyeceğiniz şeyde başarısız olmak ömür boyu nefret ettiğiniz işte çalışmak kadar kötü değil.

    mal mal insanlarla aynı ofiste bir ömür geçer mi, gidip toki'den ev alıp 15 senesini bağlar mı lan insan 98 metre kareye? sonra kölesi olur mu patronunun?

    iğrenç insanların yüzüne gül, nefret ettiğin kıyafetleri giy, sikinde olmayan kelimeleri telaffuz et, işsizlik haberleri okuyup haline şükretmek adı altında kendini kandır, kaderine razı ol, 40 yaşına geldiğinde antidepresan manyağı ol. lan bu kadar mı korkaksınız, bu kadar mı ucuz sizin hayatınız?

    neymiş efendim bizim yan binadaki hayri abilerin kızı okulu bir sene uzattığı için hayata bir sene geç atılmış, bir senesini kaybetmiş hayatından. sizin hayat dediğiniz şey bir patronun kucağından başlayıp oradan inice mi bitiyor?

    sonra 50 yaşınıza geldiğinizde "ulan o gün binecektim o uçağa" demeyin.

    evet sana diyorum, hani sıcak sahil kasabalarında yaşamak istiyorsun ya hep. hadi toparla eşyalarını, git orada garsonluk yap. daha mutlu olursun. 10 seneye oranın kurdu olursun, iyi kazanır, iyi yaşarsın.

    daha ne bekliyorsun? bak hala burda!!!

    edit:
    (bkz: hayatından memnun olmayanlara tavsiyeler /@bayermuhen)