hesabın var mı? giriş yap

  • neden acaba? çünkü yeterli doktor yok. devlet hastanelerinden randevu alınamıyor. ne yapsın insanlar ölsün mü?

    artık insanların afrika'daki gibi sefil yaşamaması krizin olmadığına kanıt olarak sunuluyorsa vay halimize.

  • şu an sadece tepki veriyorlar ama 10 sene sonra neden saçın açık diye dayak atacaklar.

    mültecilerin "kabul edilme" sebebi de buydu, yüksek derecede islam yaşatmak.

  • kime neye oy verdikleri, olan biteni olduğu gibi yayınladıkları sürece umurumda olmayan çalışanlar.

  • tuttuğum notları sözlükle de paylaşmak istiyorum.

    önce genel bir değerlendirme yapalım:

    kitap, avrupalıların nasıl askeri güç,mikroplar ve yüksek teknolojiye sahip olup dünyanın geri kalanına hükmettiği sorusuna yanıt arıyor. onları diğerlerinden farklı kılan neydi? bu üstünlüğü ne şekilde sağladılar? neden amerika yerlileri avrupayı değil de avrupalılar amerikayı keşfetti? bu eşitsizliğin kaynağı neydi?

    *
    jared diamond, kısaca dünya üzerindeki farklı toplulukların bu denli farklı gelişmişlik düzeylerine sahip olmalarının nedeninin bu toplulukların başlangıçta sahip oldukları coğrafi avantaj ve dezavantajlar olduğunu söylüyor. verimli bitkilere, evcilleştirilebilecek hayvanlara sahip olan ortadoğulular kısa sürede büyük topluluklar haline geldi ve bu topluluklar benzer coğrafi avantajlara sahip bölgelere yayılıp büyük medeniyetler inşa ettiler. avrupalılar daha akıllı,daha üstün oldukları için değil, ataları buğday-arpa gibi verimli ürünlere ve tarlalara sürülebilecek hayvanlara sahip olduğu için hükmeden taraf oldular.

    *
    avcı toplayıcılar zamanlarının büyük çoğunluğunu yiyecek bulmak için harcıyordu. ancak büyük tarım toplumlarındaki ürün bolluğu bazı kişilerin yiyecek için çalışmaya gerek duymadan zamanlarını belli konularda uzmanlaşmak ve teknoloji geliştirmek için ayırmasına fırsat verdi. bu sayede bu toplumlar kompleks hale geldi ve yeni teknolojiler elde edildi.

    notlar:

    *
    avcı-toplayıcılar belli bir çevrede elde edilebilecek yiyecek miktarının kısıtlılığı sebebiyle büyük gruplar halinde değil küçük gruplar halinde yaşarlar.

    *
    13 bin yıl önce son buzul çağının etkileri son bulmuştu. dünya daha sıcak ve nemli hale geliyordu. ortadoğu bugünkünden çok daha az kuraktı. buradaki insanlar dünyanın geri kalanındakiler gibi avcı-toplayıcı küçük gruplar halinde yaşıyordu. ortadoğu'da ağaçların arasında yabani olarak yetişen arpa ve buğday vardı. bunlar yeni gine'deki (ortadoğu ve avrupayla kıyaslanan bölge) avcı-toplayıcı grupların sahip olduğu sagu'dan( bir bitki) çok daha bol ve besleyiciydi.

    *
    12.500 yıl önce buzul çağı şartları geri döndü. dünya daha soğuk ve daha kurak bir yer haline geldi. ortadoğulular bin yıl süren bu kuraklık süresince gezici yaşam tarzını sürdüremeyince bulabildikleri su kaynaklarına yakın yerlerde kaldılar ve çervelerinde arpa ve buğday tarlaları oluşturdular. arpa ve buğday bu kurak koşullarda hayatta kalabilecek kadar dayanıklıydı.böylelikle ortadoğulular dünyanın ilk çiftçileri oldular. ekme ve hasat döngüsünün her seferinde en büyük,en lezzetli buğday ve arpay tanelerini seçerek farkında olmadan bir yapay seçilim oluşturdular.

    *
    tarım, ortadoğudan kısa bir süre sonra çin'de ortaya çıktı (pirinç) ve ardından dünyanın farklı birkaç bölgesinde daha: amerika(mısır,kabak ve baklagiller) afrika( süpürge darısı,akdarı,yer alması)

    *
    tarımın görüldüğü yerlerin çoğunda tarımı görece büyük ve gelişmiş bir medeniyet izledi. ancak bu durum yeni gine için geçerli değildi. dünyanın geri kalanıyla aşağı yukarı benzer zamanlarda tarımı keşfetmiş bu insanlar, diğerleri kadar gelişmiş bir medeniyet kuramamıştı. çünkü tarımını yaptıkları "taro" adındaki bitki buğday veya arpaya göre ekimi oldukça zor, uzun süre depolanamayan, protein oranı düşük bir bitkiydi. buradaki insanlar protein elde edemiyorlardı. yani yaşadıkları çevre gereği sahip oldukları bitkiler diğerlerine göre bir "dezavantaj" yaratıyordu.

    *
    tarım insanlar arasındaki eşitsizliğin sebebini anlamak için çok önemlidir ve burada tarımın yapılması kadar yapılan tarımın türü de önem taşır. en verimli ürünlere ulaşımı olan insanlar en üretken çiftçiler haline gelmiştir . (coğrafi şans)

    *
    asırlarca daha besleyici ve daha bereketli ürünlere sahip olan amerikalılar, yeni gine'leri göre daha avantajlıydı. bugünkü modern amerika'nın zenginliği, taro ve muzla sağlanamazdı.

    *
    avcı-toplayıcı olarak kalan insanlar dünyanın hiçbir yerinde tarım yapanlar kadar yiyecek sahibi olamadılar. bu kronik bir dezavantajdı.

    *
    9 bin yıl önce, ortadoğudaki ilk yerleşim alanları yerlerini çok daha büyük köylere bırakmıştı ve etrafını tarım alanları kuşatan bu köylerde insanlar hayvanları evcilleştirmeye başlamıştı. keçi ve koyun antik dünyada avcilleştirilen ilk hayvanlardı. bunları büyükbaşlar takip etti. ilk başlarda et ve süt için evcilleştirilen bu hayvanlar saban takılıp tarla sürmek için kullanılınca tarım verimliliği çok büyük oranda arttı. yeni gine'de ve dünyanın başka yerlerinde insanlar bu tür hayvanlara sahip olamadılar. çünkü evcilleştirecek hayvan yoktu. yalnızca insan gücü kullanmak zorundaydılar. 10 bin yıllık evcilleştirme çabası sonucunda yalnızca 14 tür evcilleştirilebilmiştir. bunların hiçbirisinin atası yeni ginede veya avustralyada değildir. biri hariç (lama-güney amerika) asya,avrupa ya da kuzey amerika'dır.

    *
    dünya'daki en iyi ekinlere sahip olan bölge aynı zamanda en iyi havvanların da (inek,domuz,koyun,keçi) anavatanıydı. (bereketli hilal) (coğrafi şans)

    *
    köyler büyüdükçe tarlalarda çalışacak daha çok insan oldu ve daha fazla insanı besleyecek ürün üretilebildi. bu sayede topluluk içindeki bazı kişiler tarım yükünden kurtulurak birtakım özel işlerle ilgilendiler. yeni yetenekler ve yeni teknolojiler geliştirdiler.

    *
    kırılgan iklim ve çevreninin aşırı istismarı sonucu ortadoğu verimliliğini kaybetti. insanlar göç etmek zorunda kaldı. göç bereketli hilalin doğusuna ve batısına oldu. buralar bereketli hilalle benzer enleme sahiptiler. dolayısıyla benzer iklim koşulları ve bitki örtüsü vardı. bereketli hilaldeki hayvan ve bitkiler avrasyanın doğu batı eksenindeki başka yerlerde de gelişti. ( kuzey afrika,avrupa,hindistan) buralarda büyük medeniyetler ortaya çıktı.

  • yılların satınalma sorumlusu olarak ilk defa karşılaştığım bir durumu paylaşayım.
    an itibariyle tedarikçilerimizden gelen maillerden birisini aşağıda paylaşıyorum. yorum sizin.

    "döviz hareketliliğinden dolayı fiyatlar günden güne değişkenlik göstermektedir. bu süreç içerisinde çok fazla fiyat güncellemesi olmuştur.bunları en az şekilde tarafınıza yansıtmaya çalışıyoruz.fakat yaşanan döviz hareketliliğinden dolayı aynı gün içerisinde dahi fiyatlarımız güncelleme almaktadır.bu bahsettiğimiz ürünlerdeki fiyat farklılığının sebebi budur.sözleşmede belirttiğimiz fiyatları işleme alabilmemiz için hızlı bir şekilde onaylanması çok önemlidir.saatlik fiyat değişimleri almaktayız.

    işbirliğiniz için teşekkür ederiz .

    iyi çalışmalar."

  • yorgun argın eve gelmiş yatağa uzanmış pinekliyorum.. atakan (7) odaya geliyor..
    atakan: babaaa hadi penaltı çekişelim..
    ben: çok yorgunum sonra yapalım..
    atakan: hadi haadi lüütfeeennn..
    ben: tamam ama beşer tane çekişçez sonra ben yine yatçam..
    atakan: tammaaaamm..
    antrede penaltılar çekişiliyor.. ben yatıyorum tekrar.. birazdan atakan yatak odasına damlıyor yine..
    atakan: baba.. bu dolap var ya.. zaman makinesi..
    ben: hııı.. öyle mi.. olabilir..
    atakan gardrobun içine girip kapağını kapatıyor.. annesi geliyor..
    annesi: atakan nerde?
    ben: zaman makinesinde..
    annesi: allah akıl fikir versin size..
    annesi gidiyor.. atakan çıkıyor dolaptan..
    atakan: baba??
    ben: hımmff.. efendim atakan?
    atakan: ben zamanı geriye aldım..
    ben: öyle mi? hayırlısı neyse o olsun..
    atakan: yarım saat geriye aldım zamanı..
    ben: alla alla?? insan dinazorlar zamanına gider.. niye öyle yarım saatçik?
    atakan: yeniden penaltı çekişelim diye..
    ben: hahahahh.. tilki..
    yeniden penaltı çekişmek allahın emri oluyor..

  • einsteina "izafiyet teorisini kısaca nasıl anlatırsınız?" diye sorduklarında;

    "elinizi bir dakikalığına sıcak bir fırının içine sokun, sanki bir saatmiş gibi gelir. güzel bir kızla bir saat kadar zaman geçirin, bir dakikaymış gibi gelir. izafiyet budur." demiştir.

  • bu tarz olaylarda ben çocuğumun eline çöp batmasın diye şöyle böyle yapıyorum diye anlatanlar etrafa nasıl bu kadar pembe bakıyorlar merak ediyorum. herhalde zannediyorlar ki herkes en az onlar kadar pamuk hayatlar yaşıyor ama masallardaki gibi sırf kötü oldukları için kötülük yapıyorlar. onları kendileriyle karşılaştırabilecek kadar benzer hayatlar yaşadıklarını zannediyorlar sanırım. sizin çocuğunuza nasıl güzel baktığınızla bu olayın ne alakası var bilmiyorum. o kişinin hayatına doğsa belki daha beterini yapacak adam kendi iyiliğini anlata anlata bitiremiyor. zannetmeyin ki çok mükemmel olduğunuz için böyle üzerine titriyorsunuz çocuğunuzun, sadece buna imkanınız var. kadın kötü ama biz iyi miyiz onu henüz bilmiyoruz, o yüzden karşılaştırmanın pek bir anlamı yok.