hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • (bkz: (#139058735))

    --- spoiler ---

    @amabisidiycem
    sokaga parkettigin aracin, kici basi cizilecek, aynasi kirilacak diye dert ediyorsan, demek ki sen o aracin adami degilmissin.

    bu arac, milyonluk bir arac da olabilir, 200bin tl lik bir arac da. madem cocugun oynadigi toptan stres olacak kadar darlaniyorsun, git darlanmayacagin, arac patlasa saglik olsun diyebilecegin bir arac al. yani, gidip bi broadway ya da sahin al eski model, sonra aglama sozlukte baslik acip.
    --- spoiler ---

    ne alaka aq?

    yani şu mantığa şu zekaya bakar mısınız parlıyor resmen aq. yani sen iyi bir arabaya binmek istiyorsun bunun için paran da var ama sokakta çocuklar arabana zarar verir diye daha kötü bir araba almak zorundasın.

    işte ben sokakta yürüyüş yaparken köpekler saldırıyor dediğinde, sen de çıkma sokağa o zaman diyen kafalar bunlar. muhtemelen çocuğunu sokağa salangillerden bu da başka türlü savunmak için bu kadar saçmalanılmaz.

  • sağlam bi sopayla bütün psikolojik problemlerinden kurtulabilecek kardeşimizdir. iki dakika seyrettim hayattan soğudum resmen. allah ana babasına sabır versin.

  • her şey bir yana, şunu yazmadan geçmek istemedim:

    saha içinden izledim konseri; sanırım toplamda otuz bine yakın insan katıldı. genç bir kadın olarak ne girişteki sırada, ne içerdeyken herhangi bir anda, ne de dönüş yolunda bir an bile normal şartlarda artık gece taksim’e çıktığımda yaşadığım güvensizlik ve tedirginlik hissini yaşamadım. sadece kadın olmakla ilgili bile değil; insanların dip dibe müzik dinlediği o ortamda acaba cebimin kenarından cüzdanım, telefonum çalınır mı vs gibi şeyleri bile hiç düşünmediğimi fark ettim.

    yanımdaki insanlarla sohbet edebilmek kolaydı, millet birbirine yanından geçerken gülümsüyordu, sıra beklerken kimse kimseyi sıkıntıya sokmaya, ezmeye vs çalışmadı. öne geçmeye çalışan çakalları bir kenara bırakırsak (o kadar da olsun), epeydir hissetmediğim bir iyilik ve medeniyet dalgasının içindeydim.

    öyle güzel bir kalabalık, öyle ışıklı bir topluluktu.

    umarım haklısındır harun, umarım bu ülkenin yarını artık bizlerizdir. içimiz umut doldu, emeklerinize sağlık.

    debe editi: çok güzel insanlarsınız yahu, hayallerimiz umutlarımız ortak. şukulayan elleriniz dert görmesin. çok teşekkürler :)

  • amerikan hukuk sistemi; izlediğim muvilerde olsun, dizilerde olsun öteden beri dikkatimi çekiyor. bu sistemde başta jüri sistemi olmak üzere anlayamadığım tonlarca şey var. mesela taraflar bazen mahkeme öncesi bir tartışma yapıyorlar aralarında, böyle kameralı kayıtlı... bu nedir çözemedim. iki avukat aralarında yemek yiyip 100 bin dolara olur bu iş diyorlar, ondan sonra hakimin karşısına çıkıp "biz anlaştık yoranır" diyorlar, olay bitiyor. yolda sokakta gezen garip garip adamlar var, numaradan insanlara çarpıyor, insanların kapılarını çalıp "doğalgazdan geliyoruz" falan diyorlar. ondan sonra da pat diye adamın kucağına bir belge atıp "you've been served" deyip kaçıyorlar. bu belgeyi alan da apışıp kalıyor, daha belgeyi veren adamın peşinden koşup yakalayanını görmüş değilim. gerçek bir terbiyesizlik örneği. insanın kucağına belge bırakıp kaçmak da nedir? yakışıyor mu delikanlıya? olgun bir davranış mu bu? bu sorular hep kafamı kurcalıyor.

    işte amerikan hukuk sisteminden soğumak aslında böylesi bir karmaşık sürecin ürünü. ne kadar mahkemeli, jürili, hapishaneli film varsa izleye izleye amerikan hukuk sisteminden soğudum. abd'de yaşamıyorum ama hep bir gün başım abd hukuk sistemiyle belaya girecek ve benden en az bir buçuk, bilemedin iki milyon dolar kefalet isteyecekler gibi geliyor. beceriksiz avukatım ve bölge savcısının düşmanlığı yüzünden hapse girmek istemiyorum. suçu üstüme yıkmak isteyen polislerin eyalet hapishanesinde mutlaka tanıdıkları vardır ve benim gibi beyaz sıska çocuklara orada pek iyi davranmadıklarını herkes bilir. allahım sen beni hırsızla, uğursuzla terbiye etme yarabbim. bu konuyla ilgili belki bir gün texas eyalet hapishanesine düşersem lazım olur diye bir türkü besteledim. sözlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. tüm amerikalı kader mahkumlarına gitsin:

    eyalet hapishanesinde volta atanda
    zencisi, latini, nazisi banyoda karşıma çıkanda
    yürek taş kesildi, titreme geldi o anda
    ellerin kırılsın bölge savcısı

    param olaydı iyi avukat tutaydım
    jürideki asabi yaşlı kadına yoldaş olaydım
    kodesimin demirlerine tırrrrrrrrr diye sürtülen kara cop olaydım
    ellerin kırılsın bölge savcısı

    solaryum dönüşü aynasızlar beni zenci sananda
    arabadan indirip ağzıma ağzıma vuranda
    olayı kameraya kaydetmesi gereken görgü tanığı uyuyanda
    ellerin kırılsın bölge savcısı

    şimdi texas mahpus damında namım söylenir
    bir gün nazilerin, bir gün zencilerin elinde yürek dağlanır
    sıla hasretinden gözler hep yaşlanır
    ellerin kırılsın bölge savcısı, ahım var sende bölge savcısı

    söz/müzik/düzenleme: gofret beyin history x

  • dünya ekonomisini ve çevreyi (ve bizi-hayatımızı) kurtarabileceği öne sürülen durum. ayrıca aile ve arkadaşlarla daha çok zamanın geçirildiği, iş yaşamının streslerinden daha uzak bir dünya demek. beden ve ruh sağlığı üzerine olumlu etkileri var bu nedenle sağlık harcamalarını azaltırken iş verimini yükseltebilir. ayrıca daha iyi yetiştirilen çocuklara zemin hazırlayabilir.
    isveç'te 2015 yılında pilot bölgede denenmiş ve iş verimini, mutluluk oranlarını artırdığı saptanmış.
    abd ve avrupa'da yapılan araştırmalara göre bu durum enerji tüketimini ve doğaya salınan karbon emisyonlarını %20 oranında azaltıyor. abd utah'ta 2007-2011 yılları arasında denenerek de kanıtlanmış. bir teoriye göre bu durum klima, bilgisayar, ve ışıkların kapalı olması ile ilişkilendirilmiş. bu şekilde yılda 12 bin ton karbondioksitin salınımı önlenebilirmiş. sistemden çıkılma nedeni vatandaşların cuma günü devlet dairelerine ulaşamamaktan yakınması imiş.

    bir diğer olay da ileride otomasyon ve robotik sistemler dolayısı ile bir çok işin elle yapılmasına gerek kalmayacağı. 20 yıl içinde mevcut mesleklerin %47-54'ü bu kategori içerisinde ele alınacak.

    venezuela da benzer bir proje üzerinde çalışmakta. yılın iki ayı için başlatmaya karar vermişler.

    ne diyelim desteğimizi sonuna kadar veririz

    kaynaklar:
    http://www.independent.co.uk/…g-hours-a7215421.html

    http://www.travelandleisure.com/…ekends-save-planet

    http://www.deccanchronicle.com/…says-scientist.html

    https://www.theguardian.com/…eekends-nicolas-maduro

    http://theconversation.com/…-world-and-us-too-64503

    edit: konuyla ilgili eklemeler
    http://diply.com/…ay-weekends/3?publisher=budget101

    aynı zamanda iş memnuniyeti artıp stres azalacağı için iş değişiklikleri azalacak ve inovasyon, ekip kararlılığı artacak.

    http://www.sciencedirect.com/…pii/s0140673615602951

    bu da büyük tıp dergisi lancet'te yayınlanan araştırma abd, avrupa, avustralya'da 603 bin kişiyle yürütülen aşırı çalışmanın insan sağlığına zararlılığını ele alan araştırma. diyabet inme kalp hastalığı depresyon anksiyete sinirlilik uyku kalitesizliği gibi riskler barındırıyor.

    https://www.theguardian.com/…es-modern-working-life

    google ceo su da bu duruma karşı değil ve iş verimliliğine inananlardan. ayrıca amazon ve japonya'nın uniqlo firması da bu durumla ilgili pilot projelerini başlatmış.aynı zamanda bu durumun iş yerinde kadın erkek eşitsizliğini azaltabileceği bildirilmiş. bazı araştırmalarda haftada 30 saate varan verimsiz işyerinde bulunma zamanları bildirilmiş.