hesabın var mı? giriş yap

  • 1. az önce sevgilimi birisinin arabasında gördüm amk. telefon edip nerdesin diye sorduğumda çalışıyorum dedi. dünyam yıkıldı. ne yapacağımı bilmiyorum.

    2. doğruyu söylemiş işte. kız işteymiş amk.

  • geçenlerde benim de muhatap olmak zorunda kaldığım insan. biletim 5 numara cam kenarı, geçmiş oturmuş 20-25 yaşlarında bir kadın. geçebilir miyim dediğimde suratıma baktı ve hayatımda gördüğüm matematik zekası en gelişmemiş insanla aramda şöyle bir diyalog geçti:

    -pardon biletim cam kenarı, geçebilir miyim?
    +kaç numara?
    -5, cam kenarı.
    +benim 6, bütün çift sayılı biletler cam kenarı olur.
    -5 numara cam kenarı, bakın koltuğun yanında da yazıyor.
    +5-6 yazıyor orada, hangisi cam yazmıyor.
    -göstermişler burada işte, belki dikkatli baksanız anlardınız. (burada 1e 4 ekleyerek bulduğumuz sayıların cam kenarı olduğuna dair ilkokula giden çocuğun anlayacağı şeyleri anlatıyorum)
    +çift sayılı biletler cam kenarı.

    ya güzel kardeşim, hiç mi mantık çerçevesinde düşünemiyorsun? 1 numara nereye oturuyor o zaman şoförün kucağına falan mı? yine sinirlendim ya.

    edit: efendim muavine neden söylemediniz diye mesaj atan arkadaşlar oluyor, muavine söyledim. aranızda halledin dedi. metro'ya sevgiler.

  • böyle insanlar tarafından yapılan paylaşımlar değil, bunlar hakkında başlık açılması ne zaman son bulacak, en çok merak ettiğim konulardan biri bu.

  • 21 aralık 2017 fatih terim'in gelmesi ile o çocukluğumda tanju diye bağırdığım sarı kırmızılı camianın taraftarı değilim. isteyen devam edebilir ama bizi yarı yolda bırakanı, milli görev diyerek gitti milli takımda milyonlarca euro prim ve tazminat peşinde koşmaktan işini doğru düzgün yapamayan bir insanı buraya türlü oyunlarla getirmesini sindiremiyorum. size bol şans, ben yokum.

    not: artık sadece şehrimin ezilen takımı ankaragücü var.

  • ...
    simit yok mu simit. yiyoruz ya hani. o simidi bi düşünüyorum da yani o simidin ortasında bir delik var ya o boşluğa ne oluyor? biz yedikten sonra yani o boşluk nereye kayboluyor yani? hayır onuda yiyorsak çünkü hava yutmuşuz gibi oluyor da böyle gaz mı yapmasa sonra korkusu var hep içimde onu yemesek mi acaba yani? o gaz insanı öldürür biliyor musun? o simitin ortasındaki o boşluk adamı öldürmüş...
    ...

    konu değiştirirken bile beyin yakan dizi

    edit: link

  • bebeğin kendisini bir özne olarak tanıması için gerçek bir ayna ile karşılaşmasından mı bahsediliyor, yoksa ayna burada bir metafor olarak mı kullanılıyor bilmiyorum. eğer ki gerçek bir aynadan bahsediliyor ise, bu yaklaşımda bazı şeylerin gözden kaçırılıyor olması muhtemel. zira bir bebek, karşısında aynalaşan insanlar içinde büyüyor.

    şimdi bebek bakımı sürecinde kendi hareketlerimizi gözlemliyorum da, hakikaten bir garip... bebek hapşırınca ben de refleksen "hapşu!" diyor, hıçkırınca ben de hıçkırma sesleri çıkarıyor, "evüeee" diye bağırırsa ben de kesinlikle "evüeee" diye bağırıyorum. annesi ve babası olarak, bebeğin tüm seslerini taklit ederken buluyoruz kendimizi. bir deli biz değiliz tabi, bütün ebeveynleri böyle komik şeyler yaparken görebilirsiniz. bir başka anne örneğin, kendisine uzatılan kaşığa ağzını açmayan bebeği mama yemeye ikna etmek için kendi ağzını sonuna kadar açıyor. yetişkinler bebeğin karşısında neden böyle bir taklitçilik davranışına giriyorlar? sahiden, hani bebeğin anne babayı taklit ettiği söylenir ya, bu evreden önce durum tam tersi değil mi?

    bebeğin kendisini dış dünyadan ayrıştırıp fiziki sınırları belirli bir varlık olarak algılaması için gerçek bir ayna ile yüzleşmesinden evvel, ebeveynler bebeğin hareketlerini taklit ederek esasında bebeği daha soyut bir ayna ile tanıştırıyor ve kendisine onun da bir özne olduğunu hissettirmeye çalışıyorlar. bebeğin seslerini taklit ederek ses aynası kuruyor, mama yedirirken kendi ağızlarını da açarak bebeği kendisine aynalıyorlar. kaba ve çarpık olsalar da, her daim bu insan-aynalar içinde yaşayan bebek, davranışlarının etkilerini görerek zamanla gitgide daha belirli bir özne haline geliyor.

    insan olmak ne garip şey anne.

  • devlet, hırslı ve yükselmekte olan bir iş adamını portakal tüccarı olarak kıbrısa yerleştirir ve yanına da istihbarat görevlisi birisini vererek el altından silah satışı yapmalarını sağlar. iş adamı ise o kadar hırslıdır ki silah satışıyla yetinmez ve elindeki istihbarat bilgilerini farklı istihbarat teşkilatlarına satar. bu bilgilerden bir tanesi lübnandaki filistinlilerin askeri kanadının yetiştirildiği bir askeri kamptır. iş adamı bu bilgiyi mossad'a satar ve israil bu bilgiyle lübnandaki bu kampı bombalar. kampta bu iş adamının yanına yerleştirilen istihbarat görevlisinin kardeşi de vardır ve israilin saldırısı sonrası ölür. intikam hırsıyla dolan istihbarat ajanı, başka bir istihbarat görevlisi arkadaşıyla bir operasyona katıldıkları sırada devletin dahi bilmediği bir alt operasyon düzenler ve gece yarısı kendi operasyon bölgesinden 100 km ötede olan iş adamının çiftliğini girerek oğlunu kaçırır. istihbarat görevlisi bu çocuğu devletin bir yurduna yerleştirir ve kıbrısta öğretmen kılığında onlarla yaşayan bir kızı da bu yurda görevli olarak koyup çocuğa göz kulak olmasını sağlar. yakın bir zaman sonra da çocuğu, güvendiği ve çocukları olmayan bir ailenin yanına evlatlık olarak yerleştirirler. istihbarat görevlisi kütüphaneci gizli kimliğiyle bu aileye yanaşır ve arkadaş olurlar. böylelikle çocuğu da yakından gözlemleyebilecektir. çocuk büyürken, istihbarat görevlisi çocuğa devletin bekası, bütünlüğü ile ilgili telkinler verir ve çocuğa vatan sevgisi aşılar. çocuk büyür, istihbarat görevlisinin telkinleriyle hariciyeci olur ve istihbarat görevlisi kendi kimliğini bu çocuğa açarak onu kamu güvenliği teşkilatı adlı bir derin devlet teşkilatının bir numaralı ajanı olması için yetiştirir. bir gün çocuğu yurt dışındaki görevinden çağırır ve hayatının en zor görevini yapmak üzere yüzünün ameliyatla değiştirilip, yeni bir kimlikle mafyanın içine girerek mafyayı çökerteceğini söyler. çocuk kabul eder, çünkü vatan onun için herşeyden önce gelir. yüzü değişen bu çocuğu eski bir kabadayının almanya'dan gelen yeğeni olarak mafya sisteminin en alt basamağına yerleştirir. istihbarat görevlisi, iki kişinin bildiği sır değildir düsturuyla, operasyonun küçük bir kısmını bilen ve mafyanın içine sokmak için kullandığı kabadayıyı öldürürerek bu sırrı kendisinden ve çocuktan başka bilen birisinin kalmadığını garanti eder. ta ki kendi öldürülene dek. artık bu çocuğun devlet görevlisi olarak mafyanın içine sızdığını kendisinden başka bilen yoktur. çökertilmek istenen mafya ise yıllar önce kardeşinin ölümüne sebep olan ve yıllar boyunca hırsıyla büyüyerek dev bir suç imparatorluğu kurmuş o portakal tüccarından başkası değildir. artık devletin karşısına düşman olarak çıkmış olan bu tüccar bizzat kendi oğlu tarafından yok edilmek üzeredir. oğlu ise sınırsız istihbarat ve silah gücü ile mafyanın en alt kademesinden bir başka mafya babasının can dostu olarak sisteme dahil olur ve onlarca insanı öldürerek hiç tanımadığı öz babasını yok etmek üzere bu suç merdivenin basamaklarını tırmanır.

    edit: imla

  • vallahi bu ekşi yazarları büyük bir sanrıda yaşıyor.o başlığı açan troll arkadaş dışında kimse cem yılmaz'ı tenkit falan etmiyor o başlıkta herkes aksini yazıyor hatta.günlerdir bir tane delinin tekinin yazdığı şeyi bütün bir topluma mal edip kavga ediyorsunuz zamanınıza yazık.

  • istanbulda doğdum büyüdüm hala istanbuldayım hayatı yine de kaçırıyoruz. bence bunun farklı bir yerde olması ile alakası yok arkadaşlar kabul edelim paramız yok.

  • dağlarda bu kadar insanın su savaşı yaptığını, yakalamaç falan oynadığını zannedenlerin feryadı. be adam, o 2 pkk'lının kafası neden yok biliyor musun? çünkü tepelerinden uçan uçaklar bomba yağdırıyor, havanla vuruluyor, top ateşiyle dövülüyor.

    sağlam kafa mı kalır, hasarsız vücut mu kalır?
    pkk mayını döşediğinde adam iç kanamadan mı ölüyor sanıyorsunuz?
    parçası bulunmayan şehitlerin boş tabutları evlerine gönderilirken hiç vahşet, hiç insanlık suçu ve uluslararası hukuk sikinizde değil?

    ağzının orta yerine sıçtıklarım.