hesabın var mı? giriş yap

  • tanim: yerel halk tarafindan ruhu yilan olarak tanimlanan bitki.

    bolivya da gunes adasindaki ilk ayahuasca deneyimimden sonra yazmayacaktim aslinda ama amazon ormanlarinda kucuk bir kabilede şamanin sadece benim icin duzenledigi bir seramoni sonrasi yazmaya karar verdim.

    yaklasik 2 haftadir peru nun amazon bolgesindeyim ve bulundugum yere kara ulasimi yok. lima dan ucak ile veya en yakin kara ulasimi olan sehirden 5 gunluk bir bot yolculugu ile ulasilabilecek bir sehirdeydim. ardindan amazon nehrinin kenarinda maymun adasinda bir sure calistiktan sonra ormanin daha da derinliklerinde kendi yaptiklari sadece catisi olan barakalarda yasayan 80 haneli bir amazon kabilesiyle beraberdim.

    bulundugum koyun şamani 60 li yaslarda gozleri iyi gormeyen ve yaklasik 20 yil amazonda tek basina yasamis bir şaman. yasadigi klubede bir adet sandalye bir adet masa ve bir tane hamak var. evindeki toplam esya sayisi 3.

    ayahuasca seramonisi yapmak istedigimi soyledikten sonra hazirliklara basladik ve seramoniden bir gun once kendi yapmis oldugu kano ile amazon nehrinde balik tutmaya ciktik, 1 gun once sadece o bolgede yetisen veya bulunan tarim urunlerini yemem gerektigini soyledi, sabah kahvaltida ormandan topladigi bir kac bitkinin cayi icip bir kac amazon meyvesi yedikten sonra bir kac saati balik tutarak gecirdik ve oglen yemeginde tuttugumuz balik ve kendi bahcesinde yetistirdigi pirincleri yedim, ogleden sonra 1 bardak bitki cayi ve aksam sadece pirinc yedim. tuz, seker, yag, kahve, alkol gibi herhangi bir sekilde direkt dogadan olmayan hic bir madde tuketmeme izin vermedi. koyde elektrik yok. aksam hava karadiktan sonra erkende klubedeki hamakta uykuya daldim kendisi de yerde tahtanin uzerinde uyudu.

    seramoniyi yapacagimiz gunun sabahi saat 3 te kano ile yolu koyulduk ve amazon nehrinde ilerlemeye basladik. goz gozu gormeyecek kadar karanlik bir havada zaten cok az goren gozleri ile kanoya ilerlerken lambayi acmami isteyip istemedigini sordum. "gozlerim gormese de kulaklarim duyuyor" diyerek reddetti. biraz tedirginlik olmadim desem yalan olur dogrusu.

    ayahuascayi toplayacagimiz bolgeye vardigimizda hala dogmamisti. amazonun icinde karanlikta ilerlemek su ana kadar gecirdigim en tedirgin anlardan biriydi.

    amazondaki en tehlikeli canli sivrisinekler. onlardan korunmaniza imkan yok herhangi bir sinek ilaci vs etki etmiyor ve bilinen ve bilinmeyen onlarca hastalik tasiyorlar, kot pantalondan dahi sokabiliyorlar yani kat kat giyinmek de cozum degil. şaman ise neredeyse tamamen ciplakti diyebilirim. ormanda ilerlerken ara ara durup ormani dinliyor ve nereye gitmemiz gerektigini soyluyor. herhangi bir yuruyus yolu vs yok her attigimiz adima dikkat etmemiz gerekiyor.

    yururken biraz kendisinden bahsetti 20 yil amazonda tek yasadiktan sonra koye donuyor ve kendine yerel dillerinden bir isim takiyor., ispanyolca cok bilmiyor ama anlasabilecegimiz kadar konusuyor, amazondaki yerel kabile dillerinden cogunu konusabiliyordu jorge. kendine taktigi ismin karsiligi "bilgelik ormani" ve koyde herkes onu bu adla cagiriyor.

    ayahuascayi taze toplamamiz gerektigini ve bitkinin ruhunun benim icin iyi olup olmadigini anlamamiz icin beni de goturdu ve "ilk karsimiza cikacak ayahuasca senin ruhunun cagirdigi olacaktir" dedi bana. yolda ara ara durup bir cok bitki topladi ve zamanimizin neredeyse yarisini yolu bulmak icin ormani dinleyerek gecirdi. bekleme anlarinda sivrisineklerden ne kadar rahatsiz oldugumu soylememe bile gerek yok. jorge ise pur dikkat sanki sivrisinekleri hissetmiyormus gibi ormani dinliyordu.

    yaklasik bir kac saat yuruyusten sonra ayahuascayi bulduk ve bitkinin yanina egilip yerel dilde bir kac sey fisildadiktan sonra biraz keserek bitkinin recinesini aldi ve alnima surdu. 10 dk kadar sessizce bekledikten sonra bitkiyi aldik ve kanoya dogru donmeye basladik. donus yolunda da amazon meyvelerini toplamaya devam etti. kanoya vardigimizda yaklasik 50 dk kadar sessizce beklemenin ardindan dayanamadim ve neden bekledigimizi sordum onun cevabi ise " ruhumuz hala ormanda, ruhumunuz donmesini bekliyoruz" oldu.

    o gun sadece topladigi bitkilerin caylarini icmeme ve amazon meyvelerini yememe izin verdi.

    koye dondukten sonra kendisi ayahuasca cayini hazirlamak icin klubesine gitti ve beni de temizlenmem icin amazonada yikanmaya gonderdi.

    aksam saat 10 gibi seramoni basladi ve cayi icmeden once gozlerimin acik ya da kapali olmasi hic bir seyi degistirmiyordu. tek bir isik demeti dahi yoktu ve goz gozu gormeyecek kadar karanlikti. sanirim ilk defa bu denli isiksiz bir ortamda bulundum.

    cayi icmeden once karsimin icine topladigi bitkilerden biraz karsitirdi, bir kismini da kagida sardi ve yakarak dumanini ayahuasca cayinin icine ufledi. saat 10.30 gibi cayi ictim ve ardindan bir eliyle elimi tutup diger elini kafamin uzerine koydu ve ilk defa adimi sordu. ardindan yerel dilde fisildamaya basladi, sonrasinda hafif bir islik ile seramoniyi tam anlamiyla baslatmis oldu. tum bu surecte hareket etmememi ve kusmamin tamamen normal bir ruh temizleme metaforu olacagini ve kusana kadar ara ara ayahuasca icmemi soyledi.

    her 15 dk da bir elindeki kaptan cay icirdi. sadece amazonun derinliklerinden gelen hayvan sesleri disinda herhangi bir ses duyulmadi bu surecte surekli yine kendi yetistirdigi tutunden veriyordu surekli ve ortamdaki tek isik tutunun yandigi sirada ortaya cikan kucuk atesti. 3. icisten sonra kustum. ardindan jorge yerel dilinde sarki soylemeye basladi, soyledigi sozler kelime olmaktan cikti bir sure sonra ve ritimli bir sekilde her ayahuasaca diyip dans ederken ayagini yere vurdugunda ben bir dusunceden digerine dogru yol aliyordum...

    benim nasil hissettigim konusunu ve seramoniye saygi geregi kalan kismini anlatmayacagim. bu tamamen kisiye ozel duzenlenen bir seramoni ve yasadiklariniz tamamen size bagli olan seyler. zaten tarif edebilecegimi de zannetmiyorum.

    sabaha karsi gunes dogarken seramoni sona erdi ve tekrar temizlenmek icin amazon nehrine girdim ve yunuslarla beraber yuzerek gecirdim tum sabahi.

    ardindan ruhuma hakim olan dinginlik, huzur ve bilgelik hissi ise hala benimle beraber.

    bu gun ise 8 kisilik bir kano ile amazon nehrini gecerek kolombiya ya dogru yola cikiyorum.

    ugurlar olsun.

  • bu tarz karakter sahibi insanları popüler yapan kişiler düşünsün.. eskiden sanatçının da insan olanı sevilirdi.. seyirciden izin alıp ceketini çıkaran sanatçılar gördü bu ülke..

  • (bkz: pis tuvalet)

    üniversiteye kadar okumuş bir öğrencinin nasıl olup da tuvaleti bu derece kirli bırakabileceğine akıl sır ermiyor.
    keşke ygs'de tuvalet eğitimi ile ilgili soru sorsalar, bazıları elenir belki.

  • lokasyon: antalya
    bugün pazara gittim arkadaşlar.

    ıspanak: 20
    havuç: 7
    domates: 8
    salatalik: 15
    yeşil sogan: 20
    karnıbahar: 7
    çilek: 35
    patlican: 20
    yesil sivri biber: 25-30
    roka, maydanoz: 3(bağ)
    6lı yufka: 18
    peynir: 70-80
    bakla: 30

    totalde 400 tl gitti. ben boyle tarım memleketinin de, fiyatların da, pazarin da, ekonominin de amina koyarim sevgili romalılar. saygılar.

  • delikanli los ortamda kiza iyice yaklasir ve sorar . izin verdigin ilk erkek miyim?
    kiz biraz cekilip dikkatle bakar "olabilir , yuzun hic yabanci gelmedi"

  • birlikte görev dağılımı; askeri meselelerden italyanlar, çalışma ve ekonomi meselelerinden yunanlar, dış politikadan da türkler sorumlu olacak şekilde paylaştırılırsa dosta korku düşmana güven verecek, dünyanın en kırılgan ve en zayıf siyasi yapısı olmak adına samoa ve burkina faso fiso'yla amansız bir yarışa girecektir.

  • cahil suruler yetisiyor, kadini mal gibi goren, kendisini reddedecek bir iradesi olamayacagini dusunen bir suru barbar yetistiriyor egitim sistemi, toplum. tavuk gibi dogruyorlar sokaklarinda gucsuzleri . böcek kadar deger vermiyorlar kadinlara. guclunun gotunu yalayan gucsuzu bogazlayan, yasatmamaya and icmis bir karanlikla karsi karsiya turkiye.

    (bkz: boyun eğme)

  • sen doğduğundan beri ben hiç parasız kalmadım. sen bana hep uğurlu geldin.

    şimdi ben bunu bir anlatayım, ilerde açar açaar okurum.

    seneyi tam hatırlamıyorum ama 2001 falan, babamın işsiz olduğu zamanlar, iş aramak için dışarıya çıkmış cebinde 10 lira parası var, ankarada bütün gün dolaşıp iş aramış. dönerken de işportada satılan kitaplar var, harry potter’in ilk kitabını görüyor, çocuğa ne zamandır kitap alamadım diye düşünüp ne olduğunu falan bilmeden 10 lirasının 7’sini işportacıya veriyor. çok mutlu oluyorum. 10 yaşındayım. durumumuzun da farkındayım ama, yine de çok mutlu oluyorum, çok da mahçup.

    ertesi gün beni gazete almaya gönderiyor, milliyet almam gerekiyor ama kalmamış, eve gazete almadan gidersem üzülür, belki de kızar, o bana okuyacak bir şey almış, ben de ona alayım diyip star gazetesi alıyorum. eve geliyorum. babam gazetede bir iş ilanı görüyor. evimize çok yakın, yürüme mesafesinde. bir gideyim, görüşeyim diye çıkıp gidiyor. yarım saat sonra eve geliyor, beni çağırıyor yanına, işe aldılar beni, yarın başlıyorum, sen doğduğundan beri işsiz kalmama rağmen hiç parasız kalmadım. sen bana hep uğurlu geldin diyip sarılıyor. 10 yaşındayım, çok mutluyum, babam da çok mutlu. 29 yaşındayım, çok mutluyum, babam da hala öyle.

    edit : debeye giren ilk entry’m babamla ilgili oldu. çok mutlu oldum, hepinize teşekkürler (bkz: gülücük).

  • fellini; billy wilder için, kurosawa, kubrick, bergman'ı andıktan sonra şunları söylüyor:

    "içlerinden birinin en büyük olduğunu söyleyemem, ama kimsenin billy wilder'dan daha büyük olmadığını söyleyebilirim. double indemnity ve sunset boulevard bizim kolektif bilincimizin parçalarıdır. o usta bir yönetmen. ayrıca filmlerindeki ekipler de mükemmel. melodramlarda ve trajedilerde bile wilder espri anlayışını korur. onunla tanıştığımda kendisini kişi olarak da çok hoşsohbet buldum. yemek yemeyi tutkuyla seviyor, bu da yaşamının tadını çıkardığı anlamını taşıyor. aynı zamanda plastik sanatlarla da çok ilgili ve büyük bir koleksiyoncu. bazen ünlü insanlarla tanıştığınızda, bakarsınız hayal etmiş olduğunuzdan tümüyle farklı kişiler karşınızda duruyor, fakat billy wilder tıpkı filmleri gibi."