hesabın var mı? giriş yap

  • salatanın aslında yemeklerden önce iştah açmak ve mideyi yemeğe hazırlamak amacıyla yendiğini bildiğinden dolayı böyle bir şey yapıyor olabilir. acaba çok biliyormuş gibi ukalaca ona öküz diyen hadsiz insanları sallıyor muymus? sormak lazım...

  • geçen salı günü cebimden 9 lira çalınmıştı.

    (bkz: 12 mayıs 2015 cebimden 9 lira çalınması)

    bugün günlerden cumartesi tarih 16 mayıs 2015. bu sabah uyandım, hava yağacak gibiydi, direk keyfim kaçtı zaten, hiç sevmem bu havaları. yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım. her zamanki gibi yol üstünden 1 lira'ya simit aldım, iş yerime geldim, tok kapısından golf sesi çıkan mükemmel arabamı otoparkçıya bıraktım, çayımı koydum, gazeteyi açtım, önümdeki başlık ;

    (bkz: doğuş grubu'nun vergi cezasının silinmesi)

    hukumetimiz doğuş grubunun vergi borcu faiz cezasını silmiş diyorlar. gerçi doğru mu yanlış mı bilmiyorum, belki de yalandır. bizim hukumetimiz yapmaz öyle şeyler aslında. ama olsun bi bakmak lazım gene vatandaş olarak uyanık olcan.

    kaç paraymış vergi borcu faizi 767.000.000 tl.
    yazıyla yedi yüz altmış yedi milyon. tele.

    vergi borcu faiziymiş. zamanında neden ödememişler? ödemeleri gereken faizi bankaya yatırıp faiz lobiciliği mi yapmışlar? bilmiyoruz?

    alıyorum hesap makinesini elime. (bkz: feridun bitir)

    ben tok kapısından golf sesi çıkan mükemmel arabamı kaça almıştım?
    70.000 bin teleye. bunun kaç parasını vergi olarak ödemiştim. kdv 10.000, ötv 18.000 total : 28.000 tele

    ne eder 28.000 tl. ben bu vergiyi ödemek zorunda mıyım? evet zorundayım.
    ben bu vergiyi neden ödüyorum? doğuş grubu benden alsın devlete versin diye.

    şimdi bunların 767 milyon tl vergi borcu faizi silinmiş. yani 4 işlemden anlamayan, vergi mevzuatından anlamayan gerizekalı vatandaş olarak benim anladığım, senin benim onun cebinden çıkıp devletin kasasına girmesi gereken para adamların cebinden çıkmamış, faiz yemişler ve sana bana ona vatandaşa yol su elektrik, başkanımıza saray, eşine beyaz çay, diyanet işleri başkanına jakuzili banyo, çapulcuya gaz bombası olarak dönmesi gereken 767 milyon tele devletin kasasına girmemiş, başkasının cebinde kalmış.

    şimdi 767 milyon / 28.000 tl benim ödediğim vergi kaç arabanın vergisine eşit : 27932 tok kapı sesli golf.

    42.000 lik aracı ben 70.000 e aldım, ödediğim 28.000 tl ye ne oldu? bilmiyorum. benim dışımda 20.000 i ekşi sözlük yazarı olan 27.931 kişi daha var bu arabalara 28.000 tl vergi ödeyen. onların ödediği vergiye ne oldu, bilmiyoruz.

    yahu koskoca devlet bir saray yaptırıyor, 1200 tanecik odası var. insan bu 767 milyon teleyi de tahsil edip şöyle 7000-8000 odalı bir saray yaptıramazmıydık devlet olarak. bu saray dediğimiz şey türkiye'ye miras kalacak, cumhurbaşkanımız nasip olur da önce şu seçimlerden alnının akıyla anayasayı kendine göre yaptırıp, başkan olursa -allah'ın izniylen- bütün sülalesiyle oturacak burada belki 40 sene.

    sonra bilal erdoğan kardeşimin yarın çocukları olacak, -inşallah cumhurbaşkanımızdan sonra o başkan olur, türkiye'ye harvard mezunu bir başkan yakışır-, sümeyye bacımızın -inşallah o da bir sonraki dönemde dış işleri bakanımız olur, çok iyi ingilizcesi var amerikada okumuş - çocukları olacak, bu yavrular daha on yıllar boyunca ülkemizi yönetecek,la bu çocuklar nerede oturacaklar?

    767.000.000 tele bu. helal yoldan faizle kazanmışız. hadi saraya harcamadınız, şöyle kızılay meydanı'na, bahçeli'ye falan bu paralarla dinazor, ejderha, böcek, robot domuz, melih gökçek heykelleri dikilemez miydi? ben baktım geçenlerde dinazorlar 10 milyon a mal olmuş fazla bişey değil bunlar. yapılsın bunlar ya, destekliyorum ben.

    hem melih başkan hititlerden beri belediye başkanı, ankara'ya kazandırdıklarıyla bir heykeli hak etmedi mi? fenerbahçe için alex neyse, ankara için de gökçek odur.

    neyse, bu yukardaki hesap ve bütün söylediklerim zaten yalan.benim matematiğim de hep zayıftı zaten. ben bu vergi işlerinden anlamam. koyunum ben koyun. bak koyun dedim, isterseniz gelip biraz daha koyabilirsiniz bana. hepsini unutun.

    benim de golf'üm yok zaten. 2013 yılının haziran'ın da almak üzereyken gezi de gaz yedikten sonra vazgeçtim golf almadım, hyundai i30 aldım. tok kapı sesi yok ama blutut'u da var. o yüzden benim ödediğim vergi muhtemelen devletin kasasına girmiştir ama bu ekşicilerin ödediği vergi muhtemelen girmemiştir çünkü onlar tok kapı sesli araba için tayyib'in kel kankasını zengin etmeye çok meraklılar.

    bir daha neyse. daha da yazarsam ya gg ya da mahpus a girecem. fazla konuşmak istemiyorum. hem ben tayyip başkanımızı çok seviyorum. inşallah allahın izniyle şu 4. parti de baraj altında kalır mecliste 335 vekili yakalarsak, süper olacak, önce ana yasamızı değiştirecekler, sonra uzun adamımız bi güzeeeeeeel, başkan olacak be başkan.

    sonra inşallah formayı harvard'lı bilal erdoğan'a devreder, o başkan olur. geçen maçını izledim o da çok güzel goller atıyor hem de harvard mezunu, maaşallah.

    alem başkan görsün. yakışır türkiyemize.

    son kez neyse, şunu yazmadan duramadım gene :

    767 milyon : 76 milyon türkiye nufusu :adam başı 10 lira yapıyor.
    geçen hafta da milletin a*** koyanların firması için 600 milyon / 77 : 9 tl çıkmıştı.

    ha yanlış anlamayın tamamen yasal bunlar. vergi borcunun faizi silinivermiş nolacak. yasayı da biz yapıyoruz canımız isteyince değiştiriyoruz zaten. soma için önerge verince reddediyoruz, (bkz: fıtrat) vergi mevzuatıyla ilgili yasa olunca kollarımızı kaldırıyoruz biz.

    her hafta 20şer 20şer çıkıyor cebimizden. ama üzülmeyin.4 günde adam başı 19 liralık vergi devletin kasasına girmeyecek, başkanımıza saray, diyanet işleri başkanına playstation jakuzi ve hatta bize gaz bombası olarak geri dönmeyecek.

    oleeeeeeeeey!!!

    edit : faiz haramdır. hukumetimiz bu milletin boğazından haram lokma geçirtmez. o yüzden yapmışlardır.
    ya bir de benim şu yurtkur borcuna el atsaydınız keşke,onun da faizini silseydiniz. af var dediniz gittik maliyeye 36 taksit yaptılar borç iki katına çıktı, onu nasıl affediyorsanız beni de öyle affetseniz çok büyük sevaba girersiniz. valla bak.

    debe edit : #ff @tokcem

  • çok zor bi hayat yaşıyodur.

    -by the way, it's tyrone
    -oh, i'm nigar
    -excuse me?
    -my name is n-
    -wha didja say?
    -no, no not like th-
    -(bıçaklar)

    hep merak etmişimdir abd de yaşayıp nigar adında olan insanların siyahlarla olan maceralarını.

  • kardeş sen zaten haksız yere referans olup başkasının hakkını yemişsin.eski sevgilin orayı hakedecek kadar donanımlı olsaydı sen araya girmezdin , hem de işten çıkarmaya gücün yetmezdi böyle donanımlı birini.

    sen hakkını yediğin kişinin günahını çekiyorsun şu an.kızın acısı bir gün bitecek ama o hakkını yediğin insanın vebali daha yeni başlıyor.

  • selam, hayırlı cumalar. bu adam benim. her seferinde belki bu sefer anlarım, sonuçta bilmiyoruz sormak lazım deyip kime adres sorsam, adam ne kadar güzel anlatsa bile, ben bi yerden sonra olayı kaçırıyorum abi. böyle kafamda, bakkallar kavşak oluyor, kavşaklar uzaya giden yol oluyor kayboluyor her şey sıfırlanıyor. beynim reset atıyor lan.
    yalandan da anlamış gibi yapıyorum. çok sağol abi deyip uzaklaşıyorum. işin kötüsü direkt yakalanıyorum, arkamdan bağırıyor lan oradan dönmeyecen, sol dedik sol.
    o kadar çabuk düşün.

  • bunun bir başka boyutu da ahlaklılık örneklerini kazıklanma olarak görmektir. bundan üç-dört ay önce okuldan çıkmış duraklara doğru yürüyordum. hava baya soğuktu ve akşamdı. kulağımda kulaklıkla ilerlerken yanıma biri yanaştı. bir an irkildim ve akabinde çocuktan "korkma ya, bir şey yapmayacağım. şunlara bir bakar mısın" diye cevap geldi.

    normalde günde onlarca böyle insan yanımıza yanaşıp bir şeyler satmaya çalışır. çoğunu umursamaz, geçer gideriz. ben de öyle yapmaya çalıştım fakat çocuk "ya bir dakikanı bile almaz, lütfen. ben gönüllü bir satıcıyım. engelliler için çalışıyoruz" deyince durdum. bir de minik bir broşür ya da bir şeyin tanıtımı için bir dakikamı ayırmayıp karşımdakini yalvarıncaya kadar konuşturmak kendimi kötü hissettiriyor. neyse, çocuğu dinlemeye başladım. işte sattıkları dergi engellilerin hazırladığı bir dergiymiş, satıcılar bu işe gönüllü olup dergileri satıyorlarmış, günlük belirli bir miktarı geçmek lazımmış, çorbada tuzum olsunmuş gibi şeyler söyledi. iyi, tamam dedim. alayım bir tane dergi. para alışverişi bittikten sonra dergiyi istedim ve çocuk bana "yee sen nasıl olsa atarsın dergiyi, alma" dedi. önce bir şaşırdım. ısrarla istedim dergiyi. yine "kimse okumuyor ki bunları, boşver dergiyi" gibi bir cevapla karşılaştım. ısrarıma devam edince dergiyi verdi ve gittim.

    ertesi gün yine aynı çocuğu okulun önünde öğrencilere kredi kartı aldırmaya çalışırken gördüm. durumu arkadaşlarıma anlattım. dedim böyle böyle dün "gönüllü satıcıyım, engelliler için çalışıyorum" diyen çocuk şimdi de kredi kartı aldırmaya çalışıyor öğrencilere. ve tabi ki arkadaşlarım tarafından ben "saf, öyle şeylere kanmaması gereken" kişi ilan edilirken çocuk "kurnaz, işini bilen" ilan edildi.

    genelde böyledir bizde. iyiliğinden dolayı kazıklanan insana yüklenilir hep. sen safsın, çabuk kandırılıyorsun cart curt. ama hayır, bu insanlar ya da ben saf değiliz. hala bir şeylere inanma duygusunu kaybetmemiş insanlarız. böyle bir ortamda gittikçe sayımız azalsa da hala insanlara inanmaya çalışıyoruz.

  • henüz 15 yaşındaki çağla tuğaltay, 5 haziran 2000 tarihinde fulya’daki evlerinde boğazı kesilerek öldürüldü. cesedi bulunduğunda iç çamaşırları çıkartılmıştı. adli tıp kurumu raporu sonuçlarına göre katili, çağla’ya tecavüz etmemişti ya da edememişti. evden çalınmış tek eşya yoktu. kapı girişi zorlanmamıştı. apartmana giren yabancı birini gören yok.. cinayet aleti bıçak evin mutfağından alınmış, parmak izi yok.. dosya kapatıldı. 2009 yılında ise istanbul emniyet müdürü hüseyin çapkın’ın talimatıyla özel bir ekip kuruldu. ancak görevlendirilen ekip de cinayeti aydınlatamadı.

    (bkz: hande çinkitaş)

    bu çocuklar evlerinde, en guvende olduklarını düşündükleri yerde öldürülüyor. hem de iğrenç bir şekilde. ceylin adında on yaşında bir kızın da katili komşusu çıkmış. dilerim bu iki kızın da katili yakalanır.

    edit: olay yeri uzmanı bir polis çağlanın ayakkabısının mutfakta bulundugunu ama parmak ızı alınmadıgını belirtmiş, olay yeri inceleme ekibinin de ihmali olduğunu eklemiş. bilgi için @merhabahocam’a teşekkürler

  • ulan sırf hüloğcuların kulağına "eski" geliyor diye şurası hakkında külliye demiyorlar mı...

    okullara da medrese deyin anasını satayım.

    16. yy. daki osmanlı'yı özlüyorsunuz anladık da, o iş böyle olmaz. millet 21. yy'da, uyanın artık. (uyanamadı)

  • buraları şenlendirecek açıklama.
    amerika için tamam da, henüz 12.yy'a geçmemiş ortadoğu'yu ne yaparız moruk. herifin elinden keleşle toyotasını alsan karanlık çağ amk.