hesabın var mı? giriş yap

  • tüm vücut özellikle ayaklar ve koltuk altı için geçerli önermelerdir.

    +bir küvet dolusu sıcak suyun içine 2-3 avuç karbonat atın ve içine girip su soğuyana kadar içinde bekleyin. ardından alınan bol sabun köpüklü bir duş, en az 2 hafta tüm koku sıkıntılarınızı çözecektir.

    ancak unutulmamalıdır ki;

    -vücut kokusu insanın beslenme tarzı ile çok alakalı bir durumdur.
    -vücut ter ile bir miktar üreyi de vücuttan uzaklaştırır.
    -koltuk altının kokması gerekli nemli ortamı bulan bakterilerin çoğalmasıdır.
    -öncelikle tüm yoğun kokulu baharatlar, soslar, sarımsak, soğan vb gıdalar ile kırmızı et tüketimi durdurulmalı veya azaltılmalıdır.
    -sucuk, salam, sosis gibi ısıl işlem görmüş tüm ürünler asla yenilmemeli.
    -gün de en az 2 litre su içilmeli ve hiç değilse haftada bir kez koşu ve yürüyüş ile ter atılmalıdır. (vücut sıvı döngüsü için elzemdir.)
    -duş alırken mutlaka lif, kese, kabak lifi vb ürünler kullanılmalı vücut üzerindeki yağ, kir ve ölmüş deri vücuttan uzaklaştırılmalıdır. (bakterilen çoğalacağı ve besleneceği ortamların imha edilmelidir.)
    -su sıcaklığı soğuk ve ılık olmamalıdır, sıcak (kaynar olmayacak şekilde) su ile yıkanılmalıdır.
    -vücudu lif ile ovarken duş jeli gibi ürünler değil sadece standart beyaz sabun kullanılmalı vücudun yağlanması önlenmelidir.
    -hergün düzenli olarak duş alınmalıdır. (asla duş alınmadan yatılmamalıdır.)
    -mümkünse sıcak olmayan bir ortamda uyunmalı ve sabahları kıyafetleri giymeden duş alınmalıdır.
    -eğer çarşaf veya yastık kılıfına terli şekilde bir kere yatıldıysa direkt olarak değiştirilmeli asla yıkamadan bir daha kullanılmamalıdır.
    -elbiselerinizin kumaşları veya yıkama tarzınız da koku kaynağı olabilir. yünlü kazaklar veya terin buharlaşmasını engelleyen kumaşlar sorun kaynağı olabilir. mutlaka elbiseler bakterilerin ölmesi için 50 derece (enzimlerin bozulduğu sıcaklık ) üzerinde bir ısı ile yıkanmalıdır.
    -tüm kullanılan elbiseler bir kere kullanılmalı, bir gün giyilen kıyafet yıkanmadan bir daha giyilmemelidir.
    -tüm bölgelerdeki kılların temizlenmesi (ense, sırt, göğüs, genital bölge, koltuk altı vb. ) gereklidir. yüzey alanını artırarak bakteriler için daha nemli ve geniş bir yüzey sağlamış olur. bu yüzden makine ile kıllı bölgeleri kısaltmanız dahi yetecektir.
    -gün içinde bir kere giydiğiniz t-shirt , gömlek gibi kıyafetleri çıkardıktan sonra asla tekrar giymeyin. (gençlerin üşengeçlikten yaptığı en yaygın hata budur.)
    -aynı ceketi eğer kullanıyorsanız yeleği üst üste 2 kere giymeyiniz.
    - duş aldıktan hemen sonra koltuk altı rollu kullanın. kaliteli bir koltuk altı rollu alın.
    -parfüm veya deodorant ile ter kokusundan kurtulmaya çalışmayın. (2 ayrı kokuda burun tarafından algılanıyor ve daha hoş olmayan bir durum ortaya çıkıyor.)
    -yukarıdakileri uyguluyorsanız ve temiz mis gibi yıkanmış elbiseleri giyip arz-ı endan edebilirsiniz. kollarınızı açarak korkmadan, çekinmeden, kimseyi rahatsız etmeden, özgürce, misler gibi kokarak yaşayabilirsiniz.

    ayaklar için denenmiş ve çok olumlu sonuç alınmış bir uygulama ise yukarıdakilerin hepsine uyarak buna dahil edilen işlemler,

    -ayakta mantar var ise öncelikle doktora gidilmeli ve tedaviye başlanmaldır.
    -eğer kaşıntı, kızarma vb. belirtiler yokken sadece koku varsa ve ayaklar çok terliyorsa
    -yeni ayakkabı ve terlikler alınmalı, önceki ayakkabı ve terlikler atılmalıdır. (asla ayak bu ayakkabı veya terliklere değdirilmemelidir bile.)
    -alınan ayakkabı kaliteli naylon olmayan iç astara sahip ve nefes alabilen bir ayakkabı olmalıdır. eğer mümkünse bol gözenekli spor ayakkabı tercih edilmelidir, ancak klasik giyinmek gerekiyorsa mutlaka içi ve dışı gerçek deri bir ayakkabı olmalıdır. (suni deriler de koku yapacaktır çünkü gözenekleri yoktur.)
    -sonrasında dayanabileceğiniz kadar sıcak olan suyun içine bolca karbonat atın karıştırın, karbonatlı su çözeltisi hazırlayın.
    -ayaklarınızı bu suya sokun, su soğuyana kadar ayaklarınız içinde dursun (1-2 saat)
    -bu uygulamayı yaptıktan sonra ayakları iyice kurutun.
    -sonrasında yatak çarşaflarınızı, nevresimlerinizi değiştiriniz.
    -bu uygulamayı en az 3 gün üst üste uygulayınız ve işleme başlamanızdan itibaren hiç kullanılmamaış sıfır çoraplar giyiniz, eski ayakkabı ve çoraplarınızı asla kullanmayız.
    - bu uygulamayı haftada bir kere yada ayda bir kere tekrarlarsanız çok olumlu sonuçlar alacaksınız.
    -eğer koku devam ediyorsa, belirtiler görünmüyor olsada mantar olma ihtimali yüksek olduğu için doktora başvurunuz.
    - eğer çok yoğun ayakta terleme varsa mutlaka kaliteli hava alan ve teri ayaktan uzaklaştıran mümkünse iç ve dış deri olup gözenekli olan ayakkabılardan tercih edilmelidir. (ayaklardaki aşırı terlemenin cerrahi çözümleri mevcuttur. ayak terlemesi kader değildir. )
    - ayakkabılar sürekli değiştirilerek giyilmeli ve nemli şelikde asla kapalı bir yere konulmamalı açık havada havalandırılmalıdır. (mümkünse en az 3 ayakkabı )
    -ayakkabılar üst üste iki gün asla giyilmemelidir.

    bu işlermler yerine getirilir ise parfüm bile sıkmadan gittiğiniz bir ortamda insanlar size sarıldığında ne güzel sabun kokuyorsun, ulan bu adam/kadın banyo kokuyor, temizlik kokuyor diye tepkiler alacaksınız.
    bu işlemlerden sonra özgüveniniz yerine gelmesi ile birlikte hem arkadaşlarınız hemde partneriniz ile olan iletişim kaliteniz artacak ve daha rahat davranan ve hoş kokan bir adam/kadın olacaksınız.
    unutmayın her düşünceniz davranışlarınıza yansır.

  • daha vahimi yaşanmıştır.

    geçen güz 600 yataklı bir askeri hastanede ölümün kıyısında yatmaktaydım. ızdırap içindeki günlerin birinde hemşire kolumdaki serumu değiştirip az sonra doktorun geleceğini söylemişti ve bunu önemsememiştim. bir perişan akşamüstü ailemi, sağlığımı ve hürriyetimi özleyerek hastanedeki odamın penceresinden bahçedeki çam ağaçlarını seyre dalmıştım. birden doktorum yanı başımda beliriverdi. üstelik çok uzun süredir beklediğim bir mucizeyle birlikte..

    bulunduğum odaya giren genç bayan teğmen, çocukluk aşkımdı. evet başkası olamazdı, yıllar önce gata'da okuduğunu duymuştum. o'nu gördüğüm an çok güçlü bir sevinç akımı, tarifsiz bir mutluluk olup dolandı damarlarımda. mahallemden ortaokul yıllarında büyük bir üzünçle ayrıldığında ben o üzüncün belki de kat ve kat fazlasını yıllarca ruhuma çarmıhlamıştım. büyüyüp tabip ve komutan olan, seneler boyu gizli merakıma ve ara sıra bıçak gibi saplanan hasretime konu olmuş bir kızdı. fakat kızın subay üniforması giymiş, yaşlanmış, eğitilmiş hali bir an için gözlerinde bir ışık belirse de ciddiyetini takınırak sordu: "asker! rütben ve birliğin?"

    "tankçı çavuş x antalya. 5. kolordu komutanlığı ulaş garnizonu keşif taburu 1. bölük. emredin komutanım!"

    karşımdaki tabip teğmenin gözleri yıllar önce tanıyıp sevdiğim küçük kızınkiyle kesnlikle aynı elaydı. lakin sanırım gülmeyi epeydir unutmuş bir soğukluktaydı. ismimi, memleketimi söylemişken neyden çekinip de konuşmamış, geçmiş masum ve güzel günlerin hatırına niçin bir şeyler anlatmamıştı, anlayamadım. kesif bir düş kırıklığı duyumsadım. emreden sorgusundan sonra, sayrılı bedenimin yanı sıra bilincim ve duygularım da yıkıktı..

    yakınlığı, ilgiyi ve şevkati zaten belki pek fazla ummamıştım. ama yok sayılmak, kendisini hiç tanımamışımcasına umursanmamak neyin yaptırımıydı?

    elbette hemingway'in silahlara veda'sındaki gibi bir romantizm ve yaşama direnci asla söz konusu olmasındı, buna razıydım. ama böylesi bir red ve inkar bana çok ağırdı, bunu hakedecek ne yapmıştım?... 10 küsur yıl evvel sarılıp ağlaşarak vedalaştığımız kız, beni tanımamıştı. varlığımı zerre umursamamıştı. üstelik sır olmuş ve yaşlanmamla büyümemiş düşlerime karşın...

    zaman geçti. artık fiziken iyileşmiştim. fakat taburcu hattâ terhis olsam da aklım hep o soğuk hastane odasına mıhlıydı. etrafında askerlerin nöbet tuttuğu hastaneyi çevreleyen o dikenli tellere; çocukluğumun sonlarından ilk gençliğime uzanmış ve o güne kadar tümden ölmemiş hayallerim takılı kaldı. kurtaramadım...

  • hükümetin bizi mafyadan kurtarması gerekirken, mafya bizi hükümetten kurtarıyor; gazeteciler tetikçilik yaparken, tetikçiler gazetecilik yapıyor.

  • türkiye'de tek tük'te olsa görebileceğiniz fiat modeli.

    1998-2002 arası modelleri ülkemizde var. bir tanesi şu anda sahibinden.com'da duruyor mesela. 2002 olanı da vardı makyajlı versiyon, o satılmış.

    aşırı tipsiz bir araçtır ama, iç mekanındaki genişlik, aydınlık görüş şu an hiç bir arabada yok. kocaman camları, aşırı yüksek tavanı vardır ve mükemmel bir görüş açısına sahiptir multipla. hani tipine göre değil de işlevselliğine göre araba arıyorsanız multipla sizin için diyebilirim. tam bir aile otomobili. biraz daha şekilli şukullu olsaydı ben bile binerdim.

  • iyi bilmediğiniz bir şehrin herhangi bir semtindesiniz ve merak ediyorsunuz, acaba burası zengin semti mi değil mi? bunu anlamanın en iyi yollarından birisi dükkanların dışarıda duran algida buzdolaplarına bakmaktır. eğer dolap kilitli değilse zengin semtidir, kilitliyse fakir... eğer normal buzdolabı kilidinin dışında bir kilit daha eklenmişse, hava kararmadan o semtten uzaklaşmanın yollarını arayın.

  • mızrak dile geldi, çığırdı babam diye,
    koca dağı devirdin, boşa tepinmen niye,
    tyrion'a da edemedin, özgürlüğü hediye,
    geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.

    bilmez misin hiç clegane dedikleri belayı,
    tazı olacak yarmayı, dağ dedikleri danayı,
    o bu değil de, yalan oldu yengeyle sizin balayı,
    geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.

    anladık tamam, delikanlı adamsın,
    döğüşte bir harika, intikamda yamansın,
    şarabın iyisinden anlayan elemansın,
    geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.

    bacının başına gelen, korkunç bir tufan,
    sen de aldın payını bak, yarıldı gitti kafan,
    hasmın can vermeden, korkunç bitti cafan,
    geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.

    yedi rab'den dileğim, alınır topunuzun öcü,
    gün gelir düşmana, yetmez lannister'ın gücü,
    elinde sonunda tüm diyarda, adalet borusu ötücü,
    geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.

    nice yiğitleri yedi, kral'ın şehri denen batak,
    ne kahramanlar yitti, kimisi senden de atak,
    bunların hepsi de, gülsün diye bir kaltak,
    geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler,
    mızrağına, gülüşüne, çalımına doyamadık desinler.

  • -3yasindaki kizim
    +ben
    -baba nereye gidiyosuuun?
    +ise gidiyorum kizim
    -nedeeeen?
    +para kazanmam lazim kizim, paramiz olmazsa sana cikolata alamam ki.
    -(kosup kumbarasiyla donerek) ben sana para veriyim bununla al, ise gitme?
    +.....

  • az önce 435 milyar lirayı 6 ile çarpıp katrilyon olarak ifade etti. hani eski para desen yine olmuyor. bu adam 84 milyonun maliye bakanı. başka sözüm yok…

    bu arada eski para ile kentilyon yeni para ile trilyon yapıyor. adamın bildiği en büyük sayı katrilyon tabi. ötesine geçince error verdi.

    şaka maka gülüyoruz eğleniyoruz ama bu adamın bizim adımıza borçlanma yetkisi var.