ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ayasofya'da 80 yıllık hasreti sonlandıralım
yataktaki çift türkiye gerçeğine uymuyor
-
evet. çükü kalkmayan türk erkeği kollarını dolayıp surat asarak yatakta oturmaz. suç sende diyerek karısını döver. bu durumda sigara nedeni ile çükü kalkmayan erkek sahnesi için sigara paketine kadına tokat atan erkek ve ağlayan bir kadın fotoğrafı konmalı.
bakan da bu sahnelere aşina ki "yok bu biz değiliz" demiş.
hayata dair iç burkan detaylar
-
taksimde benettonun olduğu sokakta ufak çingene bir kız çocuğu var. bir seferinde arkadaşlarla otururken yanımıza gelip para istemişti. ben de o zamanki aklımla şimdi buna para versem, gidip birisine verir diye düşünmüştüm. gel beraber bakkaldan ne istiyorsan alalım dedim. ben sigara aldım, ona da eti browni aldım birtane. teşekkür edip yanımdan ayrıldı. o günden sonra ne zaman o sokakta bir yere otursam gelir abi nasılsın der, muhabbet etmeye çalışır. bir seferinde tam sigara almaya giderken geldi gene, abi bakkala gidiyorsan ben alayım dedi. iyi dedim 5 milyon verdim bi tane sigara istedim. masadakiler tam gitti 5 milyon derken, elinde sigara ve paranın üstüyle geri geldi. ben de paranın üstünü ona bırakıp senin olsun dedim. neyse aylar geçti, doğumgünümü yanlız kutlamak için taksime 2 bira içmeye gitmiştim. masada yanlız otururken geldi yine bu. abi hayırdır yanlızsın dedi. bugün böyle dedim. sonra canımın sıkkın olduğunu farketti. ben de doğumgünüm olduğunu söyledim. öylece biraz bakıp gitti. ben de vay anasını satayım o da gitti derken bir tane eti browniyle yanıma geldi.
- abi, doğum günün kutlu olsun!
(bkz: hokkabaz)
--- spoiler ---
- vefa çok önemli birşey oğlum!
--- spoiler ---
o sırada dostlarım dediklerim geçti gözümün önünden. (bkz: nefreti ifade edecek kelime bulamamak)
dünyada bu kadar aç insan varken hayvan beslemek
-
(bkz: dünyada bu kadar aç insan varken bilgisayar almak)
(bkz: dünyada bu kadar aç insan varken telefon almak)
(bkz: dünyada bu kadar aç insan varken araba almak)
(bkz: dünyada bu kadar aç insan varken kıyafet almak)
(bkz: dünyada bu kadar aç insan varken şişmanlamak)
önce bilgisayarından birinciye cevap ver sonra kirli diline hayvan beslemeyi dola.
disney+
-
aslında kurcalayınca güzel içerikler çıkıyor.
fakat o kullanıcı arabirimi nedir. sinir ediyor insanı.
beni kızdıran sorunlardan hatırladıklarımı yazayım.
izlemeye devam etten ulaştığın bir yapımın diğer bölümlerini görebilmek için ana ekrana çıkıp yapımı normal bir kategori içerisinden açman gerekiyor.
oynatılan içeriği başa almak istiyorsanız kaset sarar gibi geriye çubuğu çekmeniz gerekiyor. baştan oynat seçeneği yok. özetle player ekranında ileri-geri-pause-slider-dil seçenekleri dışında hiç bir seçenek yok.
alt yazı, dil seçenekleri üstte yatay açılıyor. türkçe'ye gidene kadar anası ağlıyor insanın. default ayarını da çok aramadım ama karşıma da çıkmadı. var mı emin değilim.
yapımların çoğu hdr. fakat kullananlar bilir samsung tv lerde üst segmentlerde bile hdr açıldığı zaman ekran parlaklılığı dramatik düşer. bunun için hdr+ diye bir ayar setinden uğraşıp seyredebilir hale getirmeniz gerekiyor ya da odayı full karartmanız. ben hdr olmayan halini tercih ederim ama böyle bir seçenek yok maalesef. netflix'de de yok bu seçenek ama netflix'in en üst paketini almadıysanız zaten yayınlar hdr olmuyor. ben de sırf hdr olmasın diye en üst paketi almıyorum. bence tüm platformlar 4k hdr, 4k, hd gibi yayın kalitesi seçeneklerini koymalı.
bir de neden olduğunu anlayamadığım şekilde yapımların ses seviyeleri çok düşük. bunu televizyonun optimizasyon seçeneği ile halledilebiliyor. sanırım kullanılan audio codec'le ya da benzeri bir zımbırtı ile ilgili.
amazon prime türkiye
-
türkiye'ye gelmesinin ne kadar mükemmel bir haber olduğunu anlatmak zor. amazon prime video'nun kült dizilerden oluşan harika bir arşivi var, amazon'un kendi imzasını taşıyan diziler de özellikle netflix'in vasat politik doğrucu dizileriyle kıyaslandığında birer başyapıt. sadece filmler konusunda biraz geride ama türkiye'ye resmi olarak gelmesiyle onu da geliştirebilirler.
hatta daha dün gece elimde kumandayla koltuğa gömülmüş bir şekilde netflix'in dizileri arasında hangisi daha az kötü diye dolaşırken gözüm amazon prime'a gitmişti de yine 6 euro (50 lira) aylık ücret gözümde büyüdüğü için almamıştım. şimdi diyorlar ki 8 lira, üstelik ilk ay bedava. canımsın kel bezos.
uygulamaya giremeyenler ama dizileri merak edenler için watchlist'ime aldığım, tavsiye edeceğim kült dizileri yazayım da netflix'i nasıl ağlattığını görün dizi konusunda. üye olup iptal edenler yine üyeliklerini kullanarak tv ve mobil uygulamasına giriş yapmaya devam edebiliyor.
the x-files
buffy the vampire slayer
battlestar galactica
house m.d.
24
bones
seinfeld
the office
parks and recreation
dawson's creek
mr. robot
preacher
this is us
parenthood
justified
the shield
homeland
monk
psych
chicago pd
chicago fire
the tudors
mad men
married with children
community
heroes
downtown abbey
the good wife
prison break
damages
law & order
csi
hawaii five-0
spongebob squarepants
bunların yanı sıra amazon'un "amazon originals" olarak adlandırdığı amazon yapımı ya da dağıtımı amazon tarafından yapılan diziler var ki onlarla da netflix yapımı diziler arasında ciddi bir uçurum var kalite konusunda:
the boys
american gods
the expanse
upload
the man in the high castle
fleabag
good omens
carnival row
jack ryan
electric dreams
mozart in the jungle
undone
atladığım başka iyi diziler de vardır muhtemelen ve bu ülke pazarına yeni girmiş hali. biraz daha palazlanmaya başladığında türkiye içeriğini de genişleteceklerini tahmin ediyorum. özellikle netflix'in ilk geldiği haliyle kıyaslandığında dağlar kadar fark var. alalım aldıralım, içeriği gelişsin çünkü gerçekten netflix'in kötü dizilerini izlemekten sıkılmıştım.
dipnot: burayı okuyorlarsa buffy the vampire slayer'ın olduğu listeye angel'ı da ekleyelim de neşemiz artsın.
edit: david boreanaz’ın angel’dan sonraki dizisi bones da geldi. hadi yaklaştık.
erdoğan'ın tek damla gözyaşına dünya'yı yakarız
-
(bkz: don't feed the troll)
(bkz: lütfen kabuklu yemiş atmayınız)
edit: başlığı açan ak it uçmuş: http://i.imgur.com/easjbuw.png
yukarıda yaptığım uyarıyı dikkate alarak başlığa entry girmeyen yazarlara teşekkürü bir borç bilirim!
tan taşçı'nın tüyleri diken diken eden klibi
-
konuşun ey sanatçılar!
konuşun ey şarkıcılar!
şu an bu toplum kafası kesik tavuk gibi.
düşünemiyor, göremiyor, anlamıyor.
söyleyin!
anlatın!
gösterin!
hatırlatın!
bu milleti gaflet uykusundan uyandırın!
korkmayın ulan!
korkanın vatanı da, milleti de, evi barkı da olmaz!
gerekirse bu halkın kafasına vurun, gözüne sokun!
şu saatten sonra bu bir milli seferberliktir!
gaflet uykusundan uyandırın bu milleti!
yoksa helak olup gidecek koskoca bir ulus!
halkın önüne çıkan herkesin halkı uyandırma vebali boynuna!
en az ünlüsünden en çok ünlüsüne!
sanatçısından aydınına kadar herkes!
korkmayın, konuşun, anlatın, gösterin!
sürekli ikindi okundu mu diye soran ihtiyarlar
-
kararlılıklarıyla şaşırtan bir güruh... hiç bıkmazlar, üşenmezler, yorulmazlar. sorarlar da sorarlar, sorarlar da sorarlar, sorarlar allah sorarlar... çocuklarına sorarlar, torunlarına sorarlar, olmadı eşe dosta esnafa sorarlar.
- ikindi okundu mu? okudular mı ikindiyi?
- yok dede okunmadı daha...
- oh pek güzel...
lan nesi güzel? ne oldu şimdi? valla çıldıriciim. öğle ya da akşam ezanı falan da değil, varsa yoksa ikindi. ikindi okundu mu, ikindiyi okudular mı, okudurlar mı ikindiyi... bu nasıl bir ikindi tutkusu anlamış değilim. ne var bu ikindi de çözemedim. hayır bilhassa ikindiyi soruyorlar çünkü. böyle "okudular mı ikindiyi koç yumurtası?" falan derken bir gün çıldırıp "evet okudular, hemi de bir saat oldu" falan demek geçiyor insanın içinden... böyle delice ve hoyratça "ooohoooaauuvv... ikindisi mi kalmış, akşam ezanı bile okundu az önce" desem ne olur acaba? valla hiçbir şey olmaz. çünkü dedeler nineler yaşlandıkça namaza ayarlı casio saat gibi oluyorlar. bir kere de okunduktan sonra sor be arkadaş... yok valla hep okunmadan önce soruyorlar.
zaman konusundaki şu konsantrasyonun, şu hassasiyetin binde biri bende olsa öss birincisi olurdum valla. reklamlarda görürdünüz beni: "finalle çalıştım, kazandım" diyen gözlüklü, zayıf oğlanlardan biri olabilirdim ben de... ama yetiştiremedim lan... bizim senemizde bilhassa coğrafya soruları zordu çünkü zaman yetmedi... yetseydi iyiydi ama yetmedi. konuyu dağıttığımı hissediyorum ve hemen gidiyorum.
1112211.com
-
belli ki bipolar bozukluğu olan bir garibin günlük olarak kullandığı web sitesi.
ben açıkçası site içerisinde gülünecek bir şey göremedim, aksine gözlerim doldu. mental disorder yaşayan bir kafanın içerisine girmek çok hüzünlü bir şeymiş. eşyalara, yerlere ve olaylara bakışı öylesine farklı ki. kafaya takılan değişik ayrıntılar ve paranoya içinde boğuluyor sanki.
insanın zihinsel engellerinin, fiziksel engellerinden hiçbir farkı yok, dolayısıyla, "lan deliye bak" tavrı ile, "lan bak adamın bacağı yok" tavrı arasında bir fark göremiyorum.
allah kendisine ve çevresindekilere sabır versin.
1.3 milyar piksellik fotoğraf
-
(bkz: eski paraya göre mi)
ninja kaplumbağalar pizza parasını nereden buluyor
-
bir soru. cevabı yok. 24 saat lağımda yaşayan 1 fare 4 kaplumbağa lağıma pizza söylüyor ödemeyi yapıyor. nereden geliyor bu değirmenin suyu?
randy pausch
-
gecen sene bugun kaybettigimiz profesor. daha dogrusu kaybetmisiz demeliyim. ben kendisinden bugune dek haberdar degildim..bugun de sacma sapan bir sitede normalde izlemeyecegim birtakim videolarin icinde gezinirken the last lecturein 10 dakikalik bir versiyonunu izledim. tabi ki o 10 dakikayla gecistiremedim konuyu..konusmanin orijinali ve daha pek cok video ve roportaji izledim saatlerce. hikayesinin trajikligi ve bu trajediye karsi aldigi tavirdan tabi ki herkes gibi ben de etkilendim..fakat bir yandan da -alanima giridigi icin belki de yaptigi isler- verdigi dersi alan ogrencilerden birisi olmayi istedim. o konusmayi yaparken orada olmak istedim. carnegie melon'in 2008 mezunlarindan olmak istedim, mezuniyet torenimde randy pausch'u dinlemis olmak istedim. bugun 25 temmuz 2009, hayatimda ilk defa randy pausch ismine rastladim. bugun, hayatimda ilk defa, hic tanimadigim birisinin suan yasamiyor olmasina bu kadar icten ve bu kadar cok uzuldum.