hesabın var mı? giriş yap

  • "koşullu olumlu kabul" dür en köklü sebebi.

    şimdi efendim, bir aile düşünün ki çocuğa yaklaşımları şöyle :"sınavdan iyi alırsan seni severiz, müsabakada madalya alırsan seni severiz, doktor olursan seni severiz "vb. çocuk arkadaşlarıyla kavga mı etti hooop" sen ne biçim çocuksun? "ve akabinde gelen bir cezalandırma yöntemi olarak yok sayma, yüz çevirme.

    bu durumda ailenin yaptığı şey tam olarak" koşullu olumlu kabul "yani seni olumlu bir şekilde değerlendirmemiz, kabul etmemiz sevmemiz için koşullarımız var evlat. sen bunları yaparsan severiz, yapmazsan sevmeyiz.

    işte bu noktada çocuk tedavi görmediği müddetçe içine saplanacağı bir bataklıkla karşılaşıyor." onaylanma ve kabul edilme isteği "çocuk bundan sonraki hayatını sevdiği bir insan olduğunda kendisini sevmesi için sürekli çaba harcayacak, kabul görmeye çalışacak.

    çocuk isterse çok güzel /yakışıklı, başarılı, düzgün, iyi eğitimli, birikimli biri olsun hep içten içe yetersizlik hissedecek. hep onaylanmak ve kabul edilmek için çabalamak zorundayım diye düşünecek, çünkü "yetersizim ve sevgiye muhtacım"

    sevgili ebeveynler, elbette çocuğunuzu doğru yönlendirmek, onun iyi özelliklerle donanmış olmasını istemeniz doğal. ancak şu şekilde "arkadaşlarına şiddet uygulaman kesinlikle yanlış, onaylamıyorum. hatta belki bu yüzden cezalandıracağım seni. ama her ne olursa olsun, ben seni seviyorum ve hep seveceğim" yani koşulsuz şartsız olumlu kabul.

    tüm ebeveynler bu konuda bilinçlenir umarım. çünkü ağlayan çocuğa bile bırak numara yapıyor, ilgi çekmeye çalışıyor diye diye bir nesli hasta ettiler.

  • uçk- turkiyeninde aralarında bulundugu natobirlikleri ile yugoslavya arasında olmuş savaştır. mart 1998 sırp polisleri ve yugoslavya ordusu birlikleri uçk ya karşı saldırıya geçti. bununla birlikte kosovalı arnavutlara karşı da saldırıya geçtiler. bu nedenlebirleşmiş milletler ve avrupa birligi yugoslavya yı en azından konuşmaya ikna etmek için ambargo uygulamaya başladı. haziran 1998 de sırp kuvvetler kosova da yeni bir saldırıya geçtiler. uçk herkesi sirplara karşı direnmeye çagırıd. eylül 1998 de birleşmiş milletler hava gücünü harekat için hazırlamaya başladı.
    1998 lerin sonunda duran saldırılar ocak 1999 da yeniden başladı. nato javier solana aracılıgı ile yugoslavya yı hava saldırısı ile tehdit etti. bunun üzerine milosevic ülkeyi uluslararası gözlemcilere açmaya hazır oldugunu söyledi. 6 şubatta kosovalı arnavutlar ve yugoslavlar arasında barış görüşmeleri başladı. başlayan görüşmeler 19 martta sona erince 24 mart 1999 da nato saldırıları başladı. 9 temmuz da nato ile yugoslavya ile anlaştı ve 1o temmuzda yugoslav ordusu kosova dan çekilmeye başladı.

  • 2016 1.6 dizel 130 hp cvt qashqai, sıfır aldık şu an 111 binde
    (işimden dolayı çok fazla lüks arabaya bindim, hatta bazı markaların tüm segment arabalarına, ya bindim ya da kullandım.o yüzden bence yorumlarım tarafsız.)
    artıları:
    yakıt ortalama şehir içi 6.8 lt yakıyor, şehirler arası sabit hızda giderseniz 4,5-5,5 lt arasında oynar(yol eğimine ve süratınıza bağlı ben bi ara 110 la klima açık 4’ün altına düşürdüm) 170 180 klima açık giderseniz 5,5-6 lt yakar.
    bence atik bi araba torku yüksek ve hafif(alüminyum şase).
    mekanik veya elektronik bir problem yaşatmaz.
    cvt kullanmayı biliyorsan zevkli bir araba.(daha eski modellerin cvtleri kötü bu arada nissanın)
    görüntüsü eskimeyen bir kasa, yakışıklı tipi var.
    iç mekan malzemesi bence senesine göre iyi.
    ekran da senesine göre kullanışlı iyi.(vw passatlaeı düşünürsek eğer veya bmw nbtlerini)
    cam tavan çok büyük arkada oturan için nimet bence açılır cam tavandan daha iyi, açılır cam tavan çok kullanışsız.
    arka diz mesafesi bence yeterli 1.80 boyum var bir problem yaşamadım arkada seyahat ederken

    negatif:
    ses yalıtımı kötü(motor sesini çok duyarsınız)
    ses sistemi ortalama
    iç mekan tasarım fena değil ama rakiplerine göre kötü
    (yeni kasaları güzel)
    süspansiyon çok sert bende 19 inch jant var daha da beter halde yolda her şeyi hissediyorum.
    farları çok kötü gece yolu hiç aydınlatmıyor.
    bagaj rakiplerine göre küçük.

  • 'nasılsa bir gün ayrılacaktık, neden üzüldün ki?'

    sana üzüldüm çemçük hatırladıkca küfredicem de...

  • müziğini beğenmediği adamın hasta olmasına sevinecek ruh hastalarını ortaya çıkarmıştır.

    bir insanın içi ne kadar kötü olabilir?

  • türkçe meali: paranın çoğuna süleyman ve çetesi çöktü, bana bıraktıkları birkaç yüzbin dolar da suyunu çekti. kendileriyle anlaştım, teslim olursam en az cezayı alacağımı taahhüt ettiler. ben de kabul ettim.

  • korkmayın birim para hesabı yapmaya gelmedim.

    8 ay önce viyana'ya gelen ricky gervais'in armageddon gösterisine viyana'nın en büyük salonlarından biri olan (en büyüğü de olabilir) wien stadhalle'de kategori c'ye denk gelen bir bileti 60 euro'ya almıştım. bilet

    şu an ise 11 ay sonra aynı salonda olacak cem yılmaz'ın gösterisinin aynı kategori bileti 125 euro kategori c, sıra 11.

    yıllık enflasyonu %20 alsan bile neredeyse 1.5 katından fazla pahalı.

    sanırım bir şeylerin türklere pahalı olması için türkiye'de olması gerekmiyor.

    hangi komedyenin daha iyi olduğunu ise takdirinize bırakıyorum.

    edit: klavye hassasları için rick, ricky olarak değiştirildi. ne çok ruh hastası varmış, sanki bunu konuşuyoruz. müptelaları için, başlıkta cmylmz yazdığım da cem yılmaz aslında. sığmadı da, ondan öyle açtım başlığı.

    edit 2: bilet alıp almadığımı yazmamama rağmen “paran yoksa gitme”ciler ile “alma o zaman bak gör nasıl düşüyor fiyatlar”cılar dolmuş başlığa. konu para olup olmamasından ziyade, o gösterinin ederi. 60€’luk herhangi başka bir şeye 125€ ödemeyi sorun etmiyorsanız zengin değilsiniz enayisinizdir. ya da size göre 125€ da ediyordur, ona da söyleyecek bir şey yoktur.

    işbu entarinin amacı yukarıda belirttiğim kıyası tartışmaya açmaktır. ama bayılıyorum cağnım ülkemin fikir yobazlarına. bizde “bence” diye bir şey yok. “ya benim gibi düşünüyorsundur ya da malsındır” var.