hesabın var mı? giriş yap

  • richard ayoade büyük iş çıkarmış. kendisini the it crowd'dan tanıyordum ama bu kadar yetenekli bir yönetmen olduğunu bilmiyordum. film hem psikolojik gerilim, hem distopik hava taşıyor, hem de yer yer güldürmeyi başarıyor. benim gibi kitabı okumadıysanız ilk 15 dakika "noluyoruz lan!?" diyorsunuz ama sonradan olay yavaş yavaş anlaşılıyor.

    mia wasikowska'nın büyük hayranıyım zaten, ayrıca jesse eisenberg de muazzam oyunculuk sergilemiş. filmin ruhuna çok iyi uyum sağlamışlar.

    imdb puanından çok daha fazlasını hakediyor valla insanlar neye göre değerlendirmiş anlamadım. film çok şık çekimler, görüntüler, müthiş diyaloglar içeriyor. e zaten dostoevsky uyarlaması yani başka referansa gerek bile yok.

    son söz çok çok başarılı film olmuş. türü sevenler kesinlikle izlemeli.

  • bu adla satılan tuz; hawaii, utah/abd, bolivia, avustralya, peru, pakistan, polonya ve iran'dan çıkarılıyor. %95-96 sodyum ve klorid, %2-3 jips ve geri kalan %1-2'lik kısmı da 10 farklı mineralden oluşuyor. 84 mineral içerdiği doğru değil. en saf tuz olduğu da doğru değil, olsaydı içinde herhalde sadece tuz olurdu.

    bu verileri, 2003'te konuya gereken şüphecilikle yaklaşan bavarya tüketici koruma derneği'nin yaptığı araştırmaya borçluyuz (konuya cum grano salis yaklaşmaları cuk oturmuş!)

    himalaya'nın derdi beni neden gerdi peki?

    kurnaz yeni çağ şifacıları, himalaya tuzundan geçen ışığın süzülüp iyonize olduğunu, bu özel ışıkla aydınlatılan ortamda zararlı manyetik dalgaların yok edildiğini, cep telefonu dalgalarının sıfırlandığını vs. iddia ediyorlar (bu olay çok farklı şekilerde de formüle edilebiliyor, iddia hep aynı). odayı pembemsi bir ışıkla aydınlatmaya yarayan, renkli bir taş olmanın ötesinde hiçbir anlamı bulunmayan bildiğimiz tuz lambasını bu hikayelerle satıyorlar. millet de bunlara inanıyor. benim beynim de orada cozurduyor işte. çünkü yakın çevrem bu tür oltalara en ufak bir şüphe duymadan gelen sazanlarla dolu.

    tuz üzerinden döndürülen sahtekarlık şu yazılarda da konu edilmiş:

    http://www.dailymail.co.uk/…alse-health-claims.html

    http://www.loritironpandit.com/…ientific_truth.html

  • helal olsun. vergilerimiz sayesinde verilen devlet desteklerinin diğer savunma sanayii şirketleri yerine kendilerine aktarılması sonucu türkiye'nin en büyük savunma sanayii şirketi haline gelen baykar, vergilerimizden aldıkları payın bir kısmını yine bizim için harcıyor. kendilerine teşekkür ediyoruz.

    edit:
    gelen tepkiler ve aldığım bilgiler üzerine bir iki noktaya değinmek gerekiyor.

    öncelikle devletin baykarı desteklediği konusunda resmi gazete dahil birçok kaynak var, uydurma bir bilgi değil. ancak öğrendiğim kadarıyla bu sektördeki diğer şirketlere de benzer destekler sağlanıyormuş.

    ek olarak da bu ülkeden milyarlar kazanmış tüm şirketlerin böyle zamanlarda benzer destekler vermesi gerektiğini düşünüyorum. bu verilen destekler maddi olarak da önemli, diğer şirketlere örnek olması açısından da önemli. hepsinin bu ülkeye, bu insanlara borcu var. tekrardan tebrik ediyor ve devamının gelmesini diliyorum.

  • - 5 sene sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?
    - mezarda..
    - anlayamadım?
    - neyini anlayamadın mına ğoyim, siyanürle altın aramıyo mu bu şirket?

  • şu şekilde tahlil edilebilecek şarkı sözü;

    aşk bu kızılötesi: şair burada aşkın kızıldan da, yani kandan da öte olduğunu söylüyor ve bunu ifade ederken "kızılötesi" kelimesini kullanarak harika bir kelime oyununa imza atıyor.

    yaralı müzesi: yine aşk'ı tanımlarken kullandığı bir ifade. aşka düşen herkesin yaralandığını ve dönüp dolaşıp bu yaralı müzesinde yerini aldığını anlatıyor.

    hareket edemem: şairin kendisi de aşktan yaralananların sergilendiği yaralı müzesinde ve bu müze öylesine kalabalık ki, şair içeride hareket edemiyor, belediye otobüsü gibi!

    şimdi tüm ekşici piçler serdar ortaç'dan özür dilesin.