hesabın var mı? giriş yap

  • hava güneşliyse çok doğal olan eylem. insanlar gözlerine güneş gelince rahatsız oluyorlar demek ki.

  • annem, ben dört ya da beş yaşlarındayken gündelige başladı. babamın fırında (fırın işçisiydi), abilerimin okulda ve annemin gündelikte olduğu karanlık kış günlerinde evde tek başıma kalmaya korkar ve annemin evin anahtarını boynuma asmam için yaptığı kolyeyi başımdan geçirip dışarı çıkardım; bilmediğim sokaklara girip orada kaybolmak için. kaybolup, evi bulmaya çalışırken vaktin daha hızlı geçtiğini keşfetmiştim çünkü.
    sevgiliyi beklemek de biraz bunun gibi bir duygu. boynunuzdaki anahtar yerine kalbinizde sevgisi, aklınızda imgesi, dünyaya açılıp vakit geçsin diye kaybolmak sevgiliyi beklemek.

  • yani, trol vs asla değilim girdilerime bakabilirsiniz. linç yiyeceğim, kaşınıyorum biraz biliyorum ama yazmazsam olmayacak.
    atatürkçü bir öğretmenim. 10 kasım atatürk 'ü anma etkinliğinde alkış olmaz, dans olmaz. dün biz de anma programı hazırladık, alkış yoktu. adı üstünde' anma'. siz kalkıp herhangi bir cenazede dans ediyor musunuz?
    başlığı açanın niyetini bilniyorum, nickaltını incelemedim. sadece başlıktaki girdiye baktım. izlediğim görüntüye çok fazla dayanamadım, anma gününde gülerek dans eden kişilerin alkışlanması nasıl bir görüntü? isimlere göre reaksiyon gösteriliyor artık ekşi sözlük'te. arkadaşlar bir şey ya doğrudur ya yanlış. burdaki yanlış. kim yapmış olursa olsun yanlış. ve burda söz konusu atatürk, farkında mısınız? tüm siyasetin, her şeyin üstünde olması gereken kurucu liderimiz.

  • ben size özet geçeyim:

    -kahve çekirdekleri önce diğer kahvelerdeki çekirdekler gibi "kavrulur".
    -büyük kazanlarda sıcak su ile karıştırılıp içilebilir kahve elde edilir
    -daha sonra elde edilen sıvı kahve daha yüksek "konsantrasyona" ulaşması için daha çok kaynatılır ve ileride sıcak suyla buluştuğunda yeterli konsantrasyona ulaşması için "seğreltilir".
    -bir sonraki aşamada elde edilmiş yüksek konsantrasyonlu kahve ya "dondurularak" ya da "yüksek güçlü havayla kurutulur
    -son olarak da belli bir ölçüde olmaları için parçalanır.

    buraya kadarı "normal" görünüyor. fakat şöyle saçmalıkların olması mümkün:

    -en düşük kaliteli kahve çekirdiklerinin kullanılması. kahve içernler bilirler ki toprağın yapısı, nerede yetiştirildiği, ne kadar kaliteli üretildiği ve en önemlisi nasıl kavrulduğu vs gibi onlarca faktör kahvenin kalitesini etkiler. en kötü kahve çekirdeği ile en kalitelisi arasındaki fiyat farkları 10 hatta bazen 50 kat fark ederken sizce nestle veya jacobs gibi firmalar bu tarz granül kahvelerde en kaliteli çekirdeği mi kullanır yoksa, "kaliteli kahve" olarak satılamayacak kalitedeki çekirdekleri mi?

    -bu yolla üretilen granül kahvelerin içindeki kafein miktarı düşer. kafein kimyasal olarak sentezlenip üretilen bir üründür. bir çok ilaç ve ürünün içerisinde kimyasal sentezlenmiş kafein bulunur. bir de kardeşi vardır, o da taurin. o da besi hayvanlarının barsaklarından elde edilir ve kafein ile benzer özellikler gösterir. içtiğiniz energi içeceklerinin içindeki aktif maddelere bakarsanız orada taurin ve kafein görürsünüz. onların hiç biri "organik" değildir. kimyasal yöntemle üretilebilinir.

    -işte zurnanın zırt dediği yer budur. içtiğiniz bütün granül kahveler kimyasal sentezlemeye üretilmiş kafein ve taurin ile "güçlendirilir". yani siz aslında organik bir madde değil, laboratuvarda sentezlenen "kopyasını" içersiniz.

    -esas saçmalık ise başkadır. organik kahve kesinlikle "kaynatılmaz!". kaynatılan kahvenin bütün kimyasal tadı değişir. en basit ifadesiyle "daha acılaşır" fakat gerçek kahve tadını alamazsınız. daha güçlü ve etkili olur ama damağınızda bırakacağı "lezzet" normal bir kahveden çok farklıdır! misal arapların içtiği "mırra" kahvenin saatlerce kaynatılıp "çamura" dönmüş halidir. gene aynı şekilde en iyi türk kahvesi "kaynama/taşım" noktasına geldiğinde ateşten çekilir. kahve "kaynadığı" andan itibaren bütün tadı ve kimyasal yapısı değişir.

    -yukarıda bahsetmiştim bütün granül kahvelerin içindeki fazla suyun buharlaşması için uzun uzun kaynatıldığını. işte o işlem sırasında kahve hem gerçek tadını kaybeder, hem de bir sürü kimyasal değişikliğe uğrar. daha iyi anlatayım. %90'ı boktan çekirdeklerden üretilmiş kahvenin içine %10 kaliteli kahve katıp aromasını arttırırlar fakat kalitesi artmaz.

    -son olarak, kahvenin en büyük düşmanı "oksidasyondur". yani hava ile buluşan kahve zamanla deforme olur. marketten satın alınan granül kahveler "nitrojen ile paketlenir". bu yöntem paket açılana kadar onu korur fakat paketi açıp havayla ve oksijenle buluştuğu anda bozulmaya başlar.

    -bu nedenle eğer illa granül kahve içecekseniz olabilecek en ufak paketi almanız şarttır. paketleme ücretleri nedeniyle de ambalaj küçüldükçe fiyat artar. 50 gr'lık en pahalı granül kahve aslında "gerçek" kahveden daha pahalıya satılır. ucuz olsun diye büyük boy alırsanız o granül kahveyi korumanın tek yolu onu "tekrar vakumlamaktır". bunu yapmadığınız zaman granül kahve her dk tadını ve kalitesini daha da kaybeder!

    özetle granül kahve :

    -en kalitesiz çekirdeklerden yapılır
    -üretim sürecindeki tüm işlemler gerçek kahve tadını bozar
    -en önemlisi üretici firmalar ve onların gıda mühendisleri o granüllerin kimyasal yapısını istediği gibi kontrol edip, çeşitli kimyasal etkentiler ile içtiğiniz kahvenin tadını kontrol ederler.

    işte bu nedenle sürekli aynı markayı içenler üretici firma "formülünü ve katkı maddelerini" değiştirdiğinde oluşan farkı anlarlar.

    gene bu nedenle farklı firmaların ürettiği granül kahvelerin tadı değişir. bu başlıkta tartışılan markanın son dönemde tadının değişmesinin sebebi de tek bir şey olabilir :

    üretici firma daha karlı bir yöntem bulmuştur ve bu nedenle kaliteyi düşürmüştür. ya da formülün kalitesini "bilerek" düşürmüşlerdir.

    bunun arkasındaki en temel mantık da "bunlar zaten bizim ürettiğimiz kahveden başka her şeye benzeyen 'şeyi' zaten farkında olmadan içiyorlar, daha boktanını versek bile içecekler" zihniyetidir.

    gerçek kahve pahalı bir zevktir. insanlar bu lezzeti en üst seviyede yaşamak için hem para hem de emek harcarlar.

    granül kahve ise "idareten veya mecburen" içilen kimyasal bir üründür. tüketirken bunu bilirsek, en azından "ne şekilde kazıklandığımızı" biliriz.

  • bre zır cahiller, sadece geçen yıl 139.500 kişi türkiye'den yurt dışına gitmiş.

    bir de kalkmış diyor ki aldığım duyumlara göre puhaha nasıl oluyor lan o ? mesela her hafta dünyadaki göçmenlik kurumları alfabetik sırayla arayıp da "abi gözünüz aydın, bugün bizim burdan bir türk daha yola çıktı" mı diyor ya da haftalık excel dökümü mü atıyor ? *

    3 yıl önce yurt dışına taşındım. şayet ailem türkiye'de olmasa sanırım kolay kolay tatile falan da gitmem o derece.

    zorluklar kısmına gelecek olursak da;

    yemek gibi bir dert artık yok, avrupa'nın neredeyse her yerinde türkler ve türk yemekleri var. en fazla 1-2 saat yol gidersin sonunda o lahmacuna, dönere, pideye kafayı gömersin kardeşim.

    ırkçılık falan filan denmiş, elbette ülkesine göre oranı değişir ama türkiye'de sokak köpeği tarafından parçalanmaktan, samuray kılıçlı şizofren tarafından yolda doğranmaktan ya da avm'de kekonun birinden durduk yere suplex yiyip de sakat kalmaktan daha acı bir durum değil bu.

    özetle arkadaşlar; 10 kişilik arkadaş çevrenizin bir tanıdığının arkadaşının başına gelen bir olayı kitleleri etkileyen bir şeymiş gibi büyütmeyin. 10 binde 1'dir o. ha bir de siz her yurt dışı dediğinizde yukarıdaki gibi zırvalayanlar olacaktır direkt muhabbeti kesin ve dil öğrenmeye devam edin. dünya çok büyük ve insanca yaşamak herkesin hakkı.

  • bu takımlardan biri de leeds united'tır. galatasaray leeds united'ı eledikten 5 ay sonra, beşiktaş şampiyonlar ligi'nde leeds united'tan tam 6 gol yemiştir.