hesabın var mı? giriş yap

  • sen onları ayırt edebileceğini mi zannediyorsun?

    herkesten önce chpli olur onlar. sen de aval aval bakarsın. türkiyede sorun ahlak sorunu başka birşey değil.

  • kendi havalimanından kalkan uçağı düşman zannedip vurmuş aq salakları. ww3 olacakmış da bunlar amerikayı yenecekmiş. abd bunları sikinde oynatır.

  • üst edit:aşağıda çıkmadan yola bakmadınız mı şeklinde kendince zekice açıklamalar girenlere bir sorum olacak?

    vatandaş, bir yere giderken acaba kazıklanır mıyım şeklinde düşünecek kıvama geldiyse bir problem yok mudur? yol arkadaşım. yol bu. senin, benim yolum. kamunun malı. kamu sensin. ücretli yol olması problem değil, problem vatandaşın tabelalarda iki yolu aynı anda görüp, istediğini tercih etme hakkının elinden alınması.

    orijinal entry:
    dün gece saatlerinde istanbul'dan adana istikametine gitmek üzere çıktığım yolda, daha önce bildiğim ancak tecrübe etmediğim dolandırmadır.

    ankara- niğde yolu hayırlı olsun tabelasını asan sn ulaştırma bakanı, tabelalarda bile isteye normal güzergahtan adana yazısını çıkaran, ücretli yola adana'nın tek yolu imiş gibi adana yazdıran sebebi bana bir açıklasın. bir vatandaş olarak talebimdir.

    girdiğimiz yolda bunu farkettikten sonra tek mola yerinde bir amcanın bu yola giren herkes yanlışlıkla giriyor zaten, emirler sapağından çıkın, en azııdan az ödersiniz demesiyle 144 tl'lik kazığı 32,5 tl ile atlattım. ve sonrasında şereflikoçhisar merkez tabelasında, pozantı kavşak tabelasında aynı üç kağıtçılık yapılmıştır. bu sefer yemedim.

    herkesi bu hususta dikkatli olmaları için bilgilendirmek istedim.

    not: bana ergen esprileri ile gelmeyin, kalbinizi kırarım.

    edit : cimer, bimer ve emg'ye şikayet etmiş bir arkadaş. et kardeş. hakaret yok, kişilere atıf yok. devlet dediğin ise benim, sensin. devlet bir aygıt. başlıkta da entry'de de suç içeriği yok. keyfin bilir.

    teşekkür editi: destek mesajlarına yetişmem olanaksız. teşekkürler ekşi ahalisi.

  • brueghel'in tıpkı bethlehem'de nüfus sayımı resmindeki gibi zamanı başka zamana mekanı başka mekana taşımış olduğu resminin bence aynı güzellikte sinemaya yansıması olmuştur. brueghel'in dehası bana göre hemen yanı başımızda olan hakikati hem göstermesi hem de aynı anda saklayabilmesidir. en merkezde ve fakat en gizli. filmde brueghel ve arkadaşının tuval başındaki konuşması muhteşem ötesidir. her sanat severin mutlaka izlemesi gereken filmdir klişe olacak ama tek defa izlemek yetmez.

  • bu dunya kupasinin elemelerinde tam bir skandal yasanmistir ayrica. fifa afrika/asya elemeleri diye * bir sey yaratmis, malum nedenlerden etiyopya ve kore cumhuriyeti girememistir bu elemelere. elde kalmistir 9 takim; bunlardan cin cumhuriyeti "biz endonezya ile oynamayiz" demis, boylece 8 takima inilmis, ceyrek final tarzi mucadeleler baslamistir. (2'ser takimdan 4 grup biraz sallama bir durum tabii) cin halk cumhuriyeti endonezyayi gecmis, turkiye "ben israil'le oynamam lan" demis ve elenmis, kibris "ben oynamiyorum arkadas" deyip cekilince misir yari finale cikmis, sudan da suriyeyi gecmistir.

    yari finalde endonezya "arkadasim israil'e gitmeyiz biz, tarafsiz sahada oynayalim yoksa cekiliriz" demis, fifanin buna yaniti "cekilirseniz ekim'e kadar" olmustu. ekim ayinin gectigini farkeden endonezya "cekildik o zaman" deyip onurunu korumus; israil milli takimi oyunculari da "lan gene bosuna kamp yaptik .mina koyayim" diye homurdanarak finale kalmanin sevincini yasayamamisti. diger yari final musabakasinda ise misir cekilmis, sudana "hasktir lan finale ciktik" demek kalmisti.

    final maci ise apayri bir hikaye. soyle ki, "bizim turkiye ve endonezya'dan neyimiz eksik lan" diye dusunen sudan, "arkadasim oynamiyom lan ben israile karsi deyince" israil otomatikman dunya kupasina gidecekti. lakin hem israilli oyuncularin "lan bosuna kamp yapacaz diye goturuyonuz, beni colugumdan cocugumdan ayri koyuyonuz, dunya kupasi da boyle olursa ben gitmiyom lan" diye isyan bayragi acmalari, hem de fifanin "ya biz bir bok yedik, hem de cok fena yedik, temizlemek icap eder" diye dusunmesi sebebiyle, "hocam duuuuuur, statu degistiriyoruz" anonsu gelmisti. fifa amcalar "arkadasim, simdi kura cekiyoruz, avrupa elemelerindeki grup ikincilerinden biri israil'le final maci gibin birsey oynayacak, kazanan gider" diyip torbaya girismis, belcika diye bagirmislardi. fakat onurlu belcika "tasak mi geciyonuz lan bizimle" diyerek s.ktiri basmisti. "olsun lan daha 8 takim var" diye teselli bulan fifa, bu sefer galler diye bagirmisti. gallilerde onur denen sey gezmediginden ve de dunya kupasi'na ilk defa katilabileceklerinden mutevellit britanyali rahatligi ve vurdumduymazligiyla "aye aye aye" diyerek hevesle kabul etmislerdi bu ikinci sanslarini.

    neticede galler israil'e halk tabiriyle "orda 2 burda 2" ittirmis, israil gol atamayacak kalibrede bir takim olarak dunya kupasina katilmaktan ve rezil olmaktan kurtulmustu. gerci * galler gruptan cikmis, ceyrek finalde brezilyaya tek golle boyun egmisti.

    edit: fifa baslayip uefa bitirmisiz, oztokyolu sag olsun duzeltti.

  • küçükken maddi sıkıntılar sebebiyle evden dışarıya iş yapıp üç beş kuruş kazanırdık, bütün aile akşam yemeğinden sonra oturup harıl harıl malı yetiştirmeye çalışırdık, vidalar ve başka parçaları birbirine geçirip ucunu somunla sıkıştırıyorduk sonra onlar bitince boyuna göre kolilere yerleştiriyorduk, bir akşam mallar bitti, babam kolileri apartmanın girişine taşıyacak, babamın bacağından siyatik vardı o yıllar, canı çok yanıyordu, merdivenlerde kolinin biri altından patladı, bütün vidalar şangır şungur merdivenlere saçıldı, canım babacığım o yorgunluk, stres ve çocuklarının, eşinin yapmasını hiçte yapmasını istemediği bişeyin verdiği çaresizlik ve üzgünlükle merdivenlerde kahrolmuştu, o an dünyanın en mutsuz insanıydım, babamın bu kadar üzülmesi, yüzündeki çaresizlik beni kahretmişti. babam üzülmesin diye o an ağlamamıştım ama hıçkıra hıçkıra ağlamak istemiştim.

    o hallerin üstünden çokta uzun olmayan bir süre sonra babam kanserden vefat etti. şimdi çok şükür kendimize ait bir evimiz var, bu ay faturaları nasıl ödeyeceğiz diye strese girmiyoruz. akşamları yorgun argın işten gelip, bizi sevip, sarmalayan bir babamız yok, sonsuza kadar akşamları evde vida somunlayıp, 35 katlı bir apartmanda o kolileri ben taşısam keşke, gerçek garibanlık parasızlık mı babasızlık mı, elbette küçük bir çocuğun babasız kalması.