ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
erdil yaşaroğlu'nun herkese telif davası açması
-
aslında olmasını beklediğim bir olay, instagram nedeniyle karikatür dergilerinin satışı dip yaptı. birçok sayfa dergilerin çıktığı gün tüm karikatürleri paylaşıyor.
dergiler defalarca açıklama yapmıştı "en azından eski karikatürleri paylaşın" diye.
karikatür birçoğuna göre basit bir eğlence aracı gibi gelebilir ama insanlar buna gecelerini gündüzlerini katarak para kazanmaya çalışıyor.
çiğ köfte acılı diye çalışanı dövmek
-
patronu adamsa bu çocuğa sahip çıkar dava süreçlerinde yanında olur.
olan biten
-
geleneksel adnan oktar'a karsi dava kazanma senlikleri cercevesinde 16 nisan 2007 eksi sozluk'e erisimin engellenmesine sebep olan adnan oktar davasini da sahane avukatimizla* bugun itibariyle kazanmis bulunuyoruz. bununla beraber adnan oktar'a karsi iki dava kazanip bir tedbir karari geri cevirmis olduk. sozluk yazarlarinin gosterdigi ozen ve usanmaksizin calisan gammaz, moderasyon ve praetor ekipleri olmadan bu mumkun olmazdi hepimizi tebrik ederim.
istanbul emniyet müdürlüğü'nün kaz açıklaması
-
köpek mi bu amk, parka kaz gezdirmeye gelmişler.
skandal açıklamadır.
edit: şu anki rejim yüzünden emniyet müdürlüğünün düştüğü duruma bak. komik hatta trajikomik. gerçekten yazık.
the brooklyn follies
-
yine o sade ama cok akilli cumleleriyle, son zamanlarin en dokunakli diyaloglariyla, icinde barindirdigi kafka hikayesiyle, paul auster'in en sevdigim kitaplarindan biri olmustur the brooklyn follies. auster sanki biraz baskadir artik, daha az kizgin, daha cok kabullenmis, sanki biraz yaslanmis, ama en çok da yazinin icinden size sicak sicak uflemistir. oyle bir keyif olmustur bu romani okumak. postmodernizmin mutlu sonudur.
agnostisizm
-
"ben bir ateist değilim. kendime bir panteist diyebileceğimi de düşünmüyorum. ilgili soru bizim kısıtlı akıllarımız için çok geniş. biz, pek çok değişik dilde kitapla doldurulmuş bir kütüphaneye giren küçük bir çocuğun durumundayız. çocuk kütüphanedeki kitapları birisinin yazmış olması gerektiğini bilir. nasıl yazıldıklarını bilmez. yazıldıkları dilleri anlamaz. çocuk, kitapların sıralanmasında esrarengiz bir düzen olduğundan şüphe eder, ama ne olduğunu bilmez. bu durum, bana göre, en zeki insanın bile tanrıya göstereceği yaklaşımdır. biz, evrenin muhteşem bir şekilde düzenlendiğini ve belirli kanunlara uyduğunu görmekteyiz, ancak bu kanunları çok bulanık bir şekilde anlayabilmekteyiz."
albert einstein
ösym ava gideni avladı
-
"virgülden sonra ‘that’ gelmez gibi formüller uygulanıyordu. bu adaylar arasında adaletsizliğe neden oluyordu” dedi."
iyi de bunu bilen adam bilmeyenden daha avantajlı olmalı zaten. bilmeyene adaletsizlik oluyor demek de ne demek? sınavın amacı bilenle bilmeyeni ayırmak değil mi zaten?
amg'yi amege diye okuyan çomar
-
kısaltmayı türkçe okuyan insandır.
özenti değildir ve insanları kelime okuyuşuna göre yargılayacak kadar gerizekalı değildir.
almanya'dan türkiye'ye arabayla gelen gurbetçi
-
bayram tatilinde kocamın köyüne geldik. komşunun kapısında iki koca araba, ikisi de almanya plaka. kayınvalideme sordum: "anne biz 9 saatlik yolda geberiyoruz. bunlar hangi akla hizmet o kadar yolu arabayla geliyorlar?" diye. meğer karıları çocukları uçakla geliyormuş. iki erkek kardeş de peş peşe arabayla geliyormuş her sene. dönerken arabayı erzakla doldurup gidiyorlarmış. günlük ihtiyaç dışında gıda alışverişi yapmıyorlarmış almanya'da. vay anasını dedim ya, hesaplara bak.